18 MADDE NE GETİRİYOR?-1
KonyaDeğişikliği teklif edilen 18 maddenin vatandaş tarafından araştırılması ve dikkatle okunması gerektiğine vurgu yapan Konya Barosu Başkanı Mustafa Aladağ,“1982 Anayasamız bugüne kadar çok fazla değişikliğe uğramış. Bugünkü değişiklik toplam 18 madde ve anayasamız 177 maddeden ibaret. Bu değişiklikle anayasanın yüzde 10’luk bir diliminde değişikliğe gidiliyor" dedi
Konya Postası Gazetesi Türkiye’nin geleceğini etkileyecek Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için yapılacak 18 maddelik anayasa değişikliğini Konya Barosu Başkanı Avukat Mustafa Aladağ ile konuştu. Aylardır Türkiye gündeminde farklı tartışmalara neden olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi hakkında tüm vatandaşların kafasında birçok soru işareti bulunuyor. Bu soru işaretlerinin giderilmesi, değişiklik yapılacak 18 Maddenin ne olduğu ve gelecekte Türk siyaset sistemine nasıl etki edebileceğinin cevaplarını Konya Barosu Başkanı Mustafa Aladağ ile konuştuk.
‘VATANDAŞA TAVSİYEMİZ BİLİNÇLİ OLMALARI’
Anayasa değişiklik maddelerinin vatandaş tarafından araştırılması ve dikkatle okunması gerektiğine vurgu yapan Konya Barosu Başkanı Avukat Mustafa Aladağ, günümüzde bilgiye ulaşmanın kolay olduğunu ve 18 maddelik değişikliğin araştırılması gerektiğini söyledi. Değiştirilmesi teklif edilen 18 maddenin yalın bir dille kaleme alındığını belirten Aladağ, “İnternet çağında yaşıyoruz ve her türlü bilgiye vatandaşımız ulaşabilir. Araştırdığınızda her maddenin neyi ifade ettiği yalın bir dille kaleme alınmış. Dolayısıyla vatandaşımıza tavsiyemiz duyarlı ve bilinçli olsunlar. Bu maddeler neyi getiriyor, hangi değişiklikleri düzenliyor buna bakılmalı. Bununla alakalı hem dinlesinler hem de bilgilensinler düşüncesini taşıyorum” şeklinde konuştu.
ANAYASA’DA YÜZDE 10’LUK DEĞİŞİME GİDİLECEK
Şuanda yürürlükte olan 1982 Anayasası’nın çok fazla değişikliğe uğradığını söyleyen Aladağ, anayasanın 177 maddeden ibaret olduğunu ve yapılacak 18 maddelik değişiklik ile yüzde 10’luk bir anayasa değişikliğine gidileceğini aktardı. Başkan Aladağ, “1982 Anayasamız bugüne kadar çok fazla değişikliğe uğramış. Bugünkü değişiklik toplam 18 madde ve anayasamız 177 maddeden ibaret. Bu değişiklikle anayasanın yüzde 10’luk bir diliminde değişikliğe gidiliyor. Yüzde 10 diye küçümsenmemesi gerekiyor. Çok köklü, geleceğimizi tesis edecek ve başlı başına bir sistem değişikliğinden bahsediyoruz. Bu anlamda önem arz ediyor. Halkımızı bu değişikliği değerlendirirken lütfen kişi veya siyasi partiler üzerinden değerlendirme yapmamalarını, siyasi tavır ve düşüncelerle hareket etmemelerini tavsiye ediyorum. Bu konuda bilinçli olmalarını öneriyorum” ifadelerini kullandı. Değişikliği halka sorulacak 18 maddenin Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde iki tur oylamadan geçerek her maddenin milletvekilleri tarafından oylandığını hatırlatan Aladağ, 16 Nisan’da yapılacak referandumda halkın bu lükse sahip olmadığını ve 18 maddeye ya ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyeceğini kaydetti.
1. MADDE
Değiştirilmesi teklif edilen ve vatandaşın oyuna sunulan maddelerden 1. Madde şu şekilde halka sunuluyor: “7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 9 uncu maddesine “bağımsız” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve tarafsız” ibaresi eklenmiştir.”
Değiştirilmesi düşünülen 1 madde hakkında yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının hükme bağlandığını ifade eden Başkan Aladağ, madde de bağımsız ibaresinin yanına tarafsız ibaresinin eklendiğini belirtti. Bağımsızlığın ve tarafsızlığın birbirinden ayrılmayan iki kelime olduğunu dile getiren Aladağ, “Genel bir değerlendirme yapacak olursak geleceğimizi etkileyecek köklü bir sistem değişikliğinde bunun işlenmesi ve başarıya ulaşmasının tek yolu var. Buda yargının madde metninden de düzenlendiği gibi tam bağımsız olması. Bunun örneğini Amerika Birleşik Devletleri’nde(ABD) görüyoruz. Dünyanın en güçlü devleti yeni başkan seçti ve başkan 7 ülke vatandaşının ABD’ye giremeyeceğini açıkladı. Küçük bir beldede bulunan mahkeme hâkimi değişikliğe ‘dur’ dedi ve buna karşı alınan bir önlem olmadı, itiraz dahi reddedildi. Bizde de bu sistemin sağlıklı yürüyebilmesinin yegâne yolu madde metninde de düzenlendiği gibi yargının hem tarafsız hem de bağımsız olmasıdır. Dolayısıyla bu madde değişikliğine hiç kimsenin hayır diyemeyeceğini düşünüyorum” dedi.
2. MADDE
Değiştirilmesi teklif edilen ve vatandaşın oyuna sunulan maddelerden 2. Madde şu şekilde halka sunuluyor: “2709 sayılı Kanunun 75 inci maddesinde yer alan “beşyüzelli” ibaresi “altıyüz” şeklinde değiştirilmiştir.”
Anayasa değişikliğinin 2. Maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde halkı temsil eden 550 milletvekili sayısının 600’ çıkarılması teklif ediliyor. Bu maddede ‘sayı değişikliğine neden gidildiği’ konusunda yeterli bir açıklamanın yapılmadığını aktaran Baro Başkanı Aladağ, “Anayasa değişikliğinin bir diğeri milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkarılması konusu. Böyle bir sayı değişikliğine neden gidildiği konusunda yeterli bir açıklama yapılmadığını düşünüyorum. Dünyadan örneklerini verecek olursak 250-300 milyon nüfuslu ABD’de 500’e yakın Temsilciler Meclisi ve 100’e yakında Senato Üyesi var. Yine 200 milyonu aşkın Brezilya’da 500 civarında milletvekili var. Nüfus çoğunluğuna göre değerlendirecek olursanız 550 milletvekili sayısının 600’ e çıkarılması ile neyin tam amaçlandığı, hangi hizmetler yapılacağı yeterince anlatılmadı. Bu anlamda çok detaylı bir yoruma ihtiyaç duymuyorum” dedi. Vatandaşın sayı konusunda bir takıntısının olmayacağını ve vatandaşın milletvekillerinden sorumluluk bilinci beklediğini dile getiren Aladağ, “Milletimizin bu anlamda arzu ettiği şudur: Sayı anlamında ne olursa olsun gerçek manada tüm milletvekillerinin seçildikten sonra Meclis’te, milletin vekili olmalarını bekliyor. Bu konuda vatandaşlarımız rakamlara değil, sorumluluk bilincine ve özüne bakıyor. Halk, milletvekili seçimini yaptıktan sonra vekilin niçin seçildiğini ve hangi göreve talip olduğunu bilmesi gerektiğine önem veriyor” diye konuştu.
3. MADDE
Değiştirilmesi teklif edilen ve vatandaşın oyuna sunulan maddelerden 3. Madde şu şekilde halka sunuluyor: “2709 sayılı Kanunun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Yirmibeş” ibaresi “Onsekiz” şeklinde, ikinci fıkrasında yer alan “yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar,” ibaresi “askerlikle ilişiği olanlar,” şeklinde değiştirilmiştir.”
3. madde de yer alan milletvekili seçilme yaşının 25’ten 18’e indirilmesi ile alakalı Başkan Aladağ, 600 milletvekilinin de 18 yaşında olmayacağını, daha önce 30 olan seçilme yaşının 25’e düşürüldüğünü ve bu düşmeden sonra Meclis’te 6-7 milletvekilinin 25 yaşında olduğunu hatırlattı. Bu konuda gençlerin düşünüldüğünü ve gelecekte gençlerin etkin rol oynaması gerektiğinin düşünüldüğü ifade eden Aladağ, “Daha önceki düzenlemede seçilme yaşı 30’du. Yapılan değişiklikle bu yaş 25’e indirildi. Baktığınız zaman Meclis’in tamamı 25 yaşındaki vekillerden mi oluşuyor? Hayır. Kabaca hesap yapıldığı zaman 6-7 milletvekili, 25’li yaşlarda. Hep geleceğimizden bahsediyoruz ve geleceğimizde de gençlerin etkin rol oynaması gerektiğini düşünüyoruz. Yine bu düşünceden hareketle madem gençler gelecekte söz sahibi olmaları gerekiyor, seçme hakları varsa seçilme hakları da doğal olarak olması gerektiğine inanıyoruz. Peki, bu 600 milletvekilinin de 18 yaşında olacağı anlamına mı gelir? Bu fiilen mümkün değil. Yaşın verdiği bir enerji ve sinerji mutlaka vardır ancak tecrübeyi de yabana atmamak gerekiyor. Gençlerinde orada bir şekilde temsil edilmesinde fayda görüyorum” değerlendirmesinde bulundu. 18 yaş düzenlemesi ile alakalı Aladağ şunları da ekledi: “Milletvekili seçilecek kişinin ekonomik ve kişisel özgürlüğünü temin edebilecek ve eylemlerine sonuçlar yükleyebilecek bir olgunlukta olması beklenir. Ancak çağın toplumsal koşulları dikkate alındığında 18 yaşın henüz bu olgunluk düzeyi açısında yeterli olup olmadığının da değerlendirilmesinde fayda görüyorum.”
3. Madde de seçilme yaşının düşürülmesine ilave olarak askerlik yaşıyla alakalı bir düzenlemenin getirildiğini dile getiren Aladağ, “Buna ilave olarak askerlik hizmetine ilişkin yeni bir düzenleme mevcut. ‘Yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış olanlar’ ibaresi ‘askerlikle ilişiği olanlar’ şeklinde değiştirilmiştir. Burada ki değişikliğin temel nedeni malum ülkemizde askerlik yaşı 20. 18 yaşında seçilecek genç kardeşimizin de henüz askerlik hizmetinde zorunluluk olmadığından dolayı askerlikle ilişkisi olmaması gerekiyor. Bunun için getirilmiş bir düzenleme. 18 yaşında askerlik yapamayacağına göre bu değişiklik zorunlu bir değişiklik aksi halde 18 yaşa indirmek fiili anlamda bir anlam ifade etmeyecek. Bu nedenle askerlikle ilişiği olanlar kısaca askerlikle ilişiği olamayacak. Milletvekili seçilebilmek için askerlikle ilişiği olmayacak” dedi. Maddenin de askerlikten tamamen muafiyet getirmediğini anlatan Avukat Aladağ, “Askerlik her Türk vatandaşı için zorunlu bir hizmettir. Dolaysıyla bu hizmeti bir şekilde tamamlamaları gerekir. Milletvekili seçilecek olanlar için bir istisna getirilmiştir. Ancak bu ilelebet askerlik yapamayacağı anlamı taşımaz. Milletvekili seçildiği tarihte askerlikle ilişiği olmadığına dair bir belgenin alınması gerekir. Hizmet süresi sona erdikten sonra bir şekilde zorunlu, yükümlü askerlik hizmetini tamamlaması gerekir” dedi.
4. MADDE
Değiştirilmesi teklif edilen ve vatandaşın oyuna sunulan maddelerden 4. Madde şu şekilde halka sunuluyor: “2709 sayılı Kanunun 77 nci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “C. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi MADDE 77- Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır. Süresi biten milletvekili yeniden seçilebilir. Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci oylamada gerekli çoğunluğun sağlanamaması halinde 101 inci maddedeki usule göre ikinci oylama yapılır.”
Değişiklikle, milletvekili ve cumhurbaşkanı seçimlerinin sürelerinde değişiklik olacağını ve cumhurbaşkanı ile milletvekili seçimlerinin aynı tarihte yapılacağını dile getiren Aladağ, “Anayasa değişikliğinde değişecek olan 4. Madde’de getirilen yeni düzenleme milletvekili seçimlerinin 4 yılda bir değil, 5 yılda bir olması hususu. Ve yine aynı madde içinde düzenlenen değişiklik milletvekili seçimi ile cumhurbaşkanı seçimlerinin aynı günde yapılacak olması. 4 yıldan, 5 yıla çıkarılmasında bir çekince görülmeyebilir. Baktığınız anda meclis ile cumhurbaşkanını aynı tarihte seçmenin insanların kafasında soru işareti uyandırması normal. Bu konuda şunlar söyleniyor: Cumhurbaşkanı artık partili cumhurbaşkanı, Meclis’te malum belli siyasi partilerden oluşacak. Aynı düşünceye sahip siyasi parti Meclis'te çoğunluğu alabilir ve bu siyasi partinin genel başkanı Cumhurbaşkanı da seçilir diye. Bu anlamda kuvvetler ayrılığından bahsettik. Yasamayı temsil eden Meclis, yürütmenin artık tek başına başı olan cumhurbaşkanı. Aynı partiden seçilmesi ‘Kuvvetler ayrılığını zedeler mi?’ çekincesi var. Ancak sandığa gittiğimizde hem meclisi hem cumhurbaşkanını ayrı ayrı oylayacağız. Bu anlamda bilinçli vatandaşımızın, her şeyin farkında olan vatandaşımızın ve geleceğinde söz sahibi olmak isteyen vatandaşımızın bu ayrımı çok rahat yapacağını düşünüyorum. Temsil kabiliyeti gördüğü insanda veya Meclis çoğunluğu sağlayacak siyasi partide bu ayrımı yapıp, ayrı ayrı bir değerlendirmeye tabi tutabilir. Özetle Meclis farklı bir siyasi partiden, partili cumhurbaşkanı farklı bir siyasi partiden seçilmesi olağan. Peki, işlevsel anlamda nasıl yürür bu sistem? Farklı partiye mensup cumhurbaşkanı ile yine başka bir siyasi partinin ağırlıkta olduğu meclisin arasındaki çalışma nasıl olur? Bu konuda önceden bir şey söylemek zor, bunu zaman içerisinde uygulamada göreceğiz” diye konuştu. Yapılan düzenleme ile bize nasıl bir fayda getireceği konusuna değinen Aladağ, olumlu yönden bakıldığı zaman 1950 yılına kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin tek parti ile yönetildiğini söyledi. Aladağ, “1950-1960 yılları arasında Demokrat Parti bulunmuş. Özetle 1960 yılından 2002 yılına kadar ortalama 16 ayda bir hükümet değişmiş. Bunu iyi anlamak gerekiyor, burada anlatmak istediğimiz istikrarın ne olduğu. Koalisyon hükümetlerinin hizmet anlamında belli sıkıntılar doğurduğu çok muhakkaktır. Bu ülke koalisyon hükümetlerinden hiçbir fayda görmemiş, hep zarar görmüş. Şu öngörüde bulunulabilir, donanımlı ve temsil yeteneği yüksek bir meclis ve cumhurbaşkanının sistem içerisinde başarılı olacağı muhakkak” dedi. Maddelerin uygulamaya girdikten sonra nelerin geleceğinin daha iyi anlaşılacağını belirten Aladağ, “Demokratik katılım sekanslarının sıklığı ve siyasi partilerin dinamizmi açısından seçimlerin süresinin 4 yıla indirilmesinin daha isabetli olabileceği söylenebilir. Ayrıca yürütme ile yasama arasında öngörülmez uyumsuzluklar açısından seçim süre aralığının kısa tutulması daha yerinde olabilir. Yasama ve yürütme seçimlerinin aynı tarihte yapılmasına ilişkin düzenleme istikrarı sağlamak adına isabetli bir öneri olarak görünmektedir” dedi.(Mustafa KARAKAYA)
İlginizi Çekebilir