© Konya Postası 2021

30 yıl müjdesi

Türkiye Cumhuriyeti, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun “Emekli İkramiyesi” başlıklı 89. maddesinin dördüncü fıkrasının değiştiğini belirten Avukat Mehmet Akif Erkek, Anayasa Mahkemesine, Ankara 10. İdare Mahkemesinin emekli ikramiyesi ödenebilecek sürenin 30 yılla sınırlandırılmasına ilişkin hükmün iptali için yapılan başvurunun karara bağlandığını ifade etti.

"ANAYASA MAHKEMESİ’NDEN İPTAL KARARI"

Değişikliğin nasıl olduğunu belirten Erkek," Karar iptal edilmeden önce Emekli Sandığına Bağlı çalışanlara,  her tam fiili hizmet yılı için emekli oldukları ayın maaşı tutarı, emekli ikramiyesi olarak veriliyordu. Ancak 5434 sayılı Kanun’un 89/4 hükmü gereği 30 yılı aşan süre istisna olarak kabul ediliyor; fiili hizmet süresinin 30 yılı aşması durumunda dahi ancak 30 yıl esas alınarak emekli ikramiyesi veriliyordu. Yani 30 yılı aşan fiili çalışma süresi emekli ikramiyesinde hesaba dâhil edilmiyordu. Ancak, Anayasa Mahkemesi; başvurusu sonrasında fiili hizmet süresinde 30 yılı aşan kısmın istisna olduğuna, bu aşan sürenin emekli ikramiyesi hesabına dâhil edilmeyeceğine ilişkin hükmü iptal etti edildi. Yani bu iptal kararı ile birlikte Emekli sandığına bağlı olarak çalışan herkes fiili hizmet süresi ne kadar ise; o süre üzerinden emekli ikramiyesi alacak, 30 yıllık sınır atık yok. Nitekim Anayasa Mahkemesi’ne başvurulan olayda başvuru sahibinin 36 yıllık fiili hizmet süresi var ve bu süre esas alınarak emekli ikramiyesi alacak" şeklinde konuştu. Bu iptal kararının Adaletin sağlanması, toplum vicdanının rahatlaması noktasında, olması gereken bir hüküm olduğunu söyleyen Erkek,"İşçi kaç yıl çalışırsa onun kıdem tazminatını alıyordu, ancak bu durum emekli sandığına bağlı olarak çalışanlar için geçerli değildi. 30 Yıllık sınır vardı.  Nitekim bu çelişki Anayasa Mahkemesi’nin kararında da yer almıştır. Bu açıkça adaletsizdi.  Bu hükmün diğer bir sıkıntılı noktası ise fiili hizmet süresi 30 yıldan fazla olan memur ile 30 yıl olan memur arasında Emekli ikramiyesi açısından fark olmaması idi.  İptal edilen hüküm Anayasanın 2. Maddesinde öngörülen “hukuk devleti”, 10. maddesine öngörülen “Eşitlik” ilkelerine aykırıydı. Ayrıca Anayasanın 60. Maddesinde vücut bulan; devletin, herkesin sosyal güvenliğinin sağlanması noktasında gerekli tedbirleri alması noktasındaki yükümlülüğüne de aykırıydı" dedi.

İZLENİLECEK YOLLAR

Toplumda aynı haksızlığa maruz kalan herkesin Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılması gerektiğine dair bir anlayış olduğunu, bu anlayış doğru olmadığını,  Anayasa Mahkemesinin ilgili hükmü iptal etmesi neticesinde artık bu hüküm yürürlükten, maddi hukuktan kaldırıldığını, memurların önünün açıldığını ifade eden Avukat Erkek,"Kazanılan dava ile otuz yıl sınırı kaldırıldı ve var olan hüküm kanun metninden çıkarıldı. Bu haksızlığa muhatap olan her memur hukuki süreç başlatabilir/başlatmalıdır da.  Sürecin işleyişini kısaca açıklayacak olursak öncelikle Sosyal Güvenlik Kurumuna(SGK) başvuru yapılmalı; bu başvuru karşısında Sosyal Güvenlik Kurumu ya olumlu cevap verip eksik kalan emekli ikramiyesini öder; ya talebi reddeder ve ödemiyorum der; ya da hiç cevap vermez, sessiz kalır.   Kurumun talebi reddederek ödemiyorum demesi veya sessiz kalması halinde 60 günlük süre içerisinde dava açılması gerekir. Benim tavsiyem tüm bu hukuki sürecin vekil aracılığıyla takip edilmesidir. Çünkü hukuk, bu sürecin işleyişini, süreleri çok sıkı şekil şartlarına bağlamıştır. En ufak hatada, hak zayi olabilir. “ diyen Erkek izlenmesi gereken yolu ve vekil ile sürecin takibinin önemini kısaca anlattı.  “Ancak burada şunu belirtmem gerekiyor bazı özel memuriyetler var Ör. Valilikler, mit müsteşarlığı çalışanları vb. Bu çalışanlar için özlük haklarının düzenlendiği kanunlara bakmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.(Aysun KARABAYIR)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER