© Konya Postası 2021

50 yılda Türkiye'deki sulak alanların çoğu kurudu

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Konukcu, "Yarım asırda 36 gölümüz kurudu, 14 gölümüz kuruma tehlikesiyle karşı karşıya." dedi.

Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Konukcu, iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle son 50 yılda Türkiye'deki sulak alanların yarısından fazlasının kuruduğunu belirtti.

Konukcu, üniversitede düzenlenen "Tarımı Tehdit Eden Tehlike: Kuraklık" konferansında, suyun canlılar için büyük önemde olduğunu söyledi.

Su tasarrufunun dünyanın geleceği için çok önemli olduğunu vurgulayan Konukcu, "Dünyada 8 milyar insan yenilenebilir su kaynaklarının yüzde 60'ını kullanıyor. 1,1 milyar insan yeterli su bulamıyor. 2,5 milyar insan sağlıklı suya ulaşamıyor. 300-500 milyon tondan fazla ağır metal yine ana su kaynaklarına deşarj ediliyor. Çok sayıda balık, kuş ve memeli nesli kayboldu." dedi.

"Göller kurudu, kurumaya devam ediyor"

Konukcu, Türkiye'nin de sulak alanlarının tehdit altında olduğuna işaret etti.

Türkiye'deki sulak alanların yarısından fazlasının kuruduğunun altını çizen Konukcu, şunları kaydetti:

"Yarım asırda 36 gölümüz kurudu, 14 gölümüz kuruma tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye'de her 5-6 yılda bir kurak iklimi yaşıyoruz. 10-12 yılda da şiddetli kuraklık yaşıyoruz. Toplam 23 milyon hektar tarım arazimizin yüzde 72'si yağışlara bağlı. Arazilerden sadece yüzde 28'ini sulayabiliyoruz.

2000 yılında büyük bir ekonomik kriz oldu. Bu ekonomik kriz neticesinde tarımsal üretimimiz yüzde 8 civarında küçüldü. 2007 yılında da bir kuraklık oldu. Yine tarım yüzde 8'e yakın küçüldü. Demek ki Türkiye'de kuraklık, tarımsal üretimi büyük ekonomik krizler kadar etkileyen bir yapıya sahip. Durum iç açıcı değil."

Konukcu, bilim insanlarının su kaynaklarını besleyen kar yağışlarının azalacağı yönünde öngörüleri olduğuna dikkati çekti. Karın Türkiye için çok önemli bir yağış türü olduğunu vurgulayan Konukcu, "Anadolu'yu düşündüğümüz zaman su kaynaklarımızın büyük bir çoğunluğu nehirlerde. Dağlardaki karların bahar ve kış aylarında erimesiyle barajlarımızı dolduruyoruz ve yağış olmadığı dönemlerdeki kuraklığa karşı koyabiliyoruz. Kar yağışının azalması ve ilkbaharda erken sıcaklık artışı nedeniyle eriyip, hızlı gelen kar sularının barajlarda hızlı depo edilememesi taşkınlara ve yaz aylarında kuraklık yaşanmasına neden olabiliyor. " diye konuştu.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER