‘Arabuluculuk başvurusu az’
KonyaMahkemelerin iş yükünü azaltmak ve toplum arasına olan uyuşmazlıkları çözmek amacıyla Arabuluculuk Kanununun 2012 yılında resmi olarak yayınlandı. Ülke genelinde arabuluculuğun gelişmesine rağmen Konya’da 214 arabulucunun olduğunu ve bakanlığın istatistiklerine göre de 74 tutanağın olduğunu söyleyen Konya Barosu Arabuluculuk Komisyon Başkanı Avukat M. Semih Arısoy, Konya’da arabulucuya başvurunun az olduğunun altını çizdi
Arabuluculuk Kanununun resmi olarak yayınlanmasına rağmen toplumun farkında olmaması nedeniyle uyuşmazlıklarda hala mahkemeler başvurulduğunu söyleyen Konya Barosu Arabuluculuk Komisyon Başkanı Avukat M. Semih Arısoy, Konya’da 241 arabulucunun olduğunu istatistiklere göre arabuluculukta 74 tutanağın olduğunu belirtti. Konya’da tutulan bu tutanakların çözümü konusunda genelinde başarılı olunmasına rağmen 74 tane tutanağın az olduğunun toplumun artık sosyal barış için farkında olması gerektiğini söyledi.
“ARABULUCULUĞUN GELİŞECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
İstatistiklere göre Konya’da arabuluculukla alakalı olarak 74 tane tutanağın olduğunu söyleyen Arısoy, “Bu tutanaklarda genelinin başarılı olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu kadar az tutanağın tutuluyor olası ve toplumun hala bu kurumun farkında olmadığı anlamına gelmekte. Yapılan araştırmalarda batından, doğuya doğru geldikçe arabuluculuk ve uzlaştırma kurumunun düştüğü görülüyor. Bunun nedeni biraz konunun yeterince halka anlatılamaması, birazda uzlaşma kültürü ile alakalı olarak bazı sıkıntılar olabilir. Âmâ insanların bunu gördükçe kısa sürede az masrafla ve daha sonrasında da içinde bulunulan toplumun sosyal katmanında birbirimize yüz yüze bakmamız gerektiği hissettikçe bu tip kurumların özellikle arabuluculuğun gelişeceğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.
“TOPLUMSAL BARIŞ İÇİN GÜZEL BİR KURUM”
Konya genelinde 241 arabulucunun bulunduğunu ve 137 tanesinin sicile kayıtlı olduğunu söyleyen Arısoy, “ Konya’da arabulucu sayısı çok fazla şuanda,241 tane arabulucu var. Sicile kayıtlı olan sayısı 137. Bu kadar arabulucu ile 74 tane arabuluculuğun çözümlenmiş olması çok düşük bir rakam. Bunun en büyük nedeni halka tam anlamı ile anlatılmıyor olması. Farkındalık yaratmak amacıyla kamu spotlarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Mahkemelerin bu konuda çabaları var. Her şeyden önce yani bizim hak arayışımızı hesaplaşama olarak görmekten biraz vazgeçmemiz gerekiyor. Toplum olarak çözüm odaklı olursak birbirimizi dinlemeyi başara bilirsek bu tip kurumlar anlamlarına ulaşacak” şeklinde konuştu. Toplumsal barış için güzel bir kurum olduğunu söyleyen Arısoy, “Bu sistem sayesinde insanların aralarında ki uyuşmazlıkları çok rahat bir şekilde konuşmaları şansları var. İnsanlar arabuluculuğun çok fazla farkında değiller. Çünkü yeni bir kurum ve bu kurumun gelişmesi için bakanlığın çok ciddi anlamda çalışmaları var. Bizlerde elimizden geldiği kadar bu konuda gayret gösteriyoruz. Gelişecek ancak her yenilik belirli bir emekleme dönemi vardır. Arabuluculuk da şuanda o dönem de” dedi.
“DİĞERLERİNDEN FARKI”
Arabuluculuğun alternatif bir çözüm yolu olduğunu söyleyen Arısoy, “Arabuluculuk,2012 yılında çıkan hukuki uyuşmazlıklarda alternatif çözüm yolu olarak kanunen düzenlene bir kurum. Yabancılık konusunu da taşıyan yani yabancıları da kapsayan ve özel hukuk ilişkileri için geçerli alternatif çözüm yollarından bir tanesi” şeklinde konuştu. Hukuki olarak diğer çözüm yollarından farklı bazı durumların olduğunu söyleyen Arısoy, “Uzlaşmada en çok bilinen diğer bir yolda uzlaşmadır. Bu tarz uzlaşmalardan olan arabuluculukta farklı kılan bazı durumlar var. Bu durumlar yani insanların kendi iradesinin olması ve arabulucunun sadece kendisinin olması. Tamamen arabulucunun bağımsız olması diğerlerinden ayırandır” dedi.
“KÖKLERİ OLAN BİR SİSTEM”,
Arabulucuların uyuşmazlığın taraflarından bağımsız olduğunu belirten Arısoy, “Arabulucu çözüm yolu öneren veya onları belirli bir çözüme götürmeyi hedefleyen bir kurum değildir. Arabulucu aksine bu durumlardan uzak durmalı. Ortaya çıkan sonuç tüm uyuşmazlığın tarafları olan kişilerin kendi iradeleri ile uyuşmalıdır. Burada beklenen fayda yeni bir sistem değil. Kökleri olan bir sistem” şeklinde konuştu. Türkiye’de arabuluculuğun yeni yeni duyurulduğunu anlatan Arısoy, “ Özellikle arabuluculuğun tarihi çok eski. Ancak ülkemizde yeni duyuruluyor. Bu konu hakkında bakanlığın kamu spotları ile halk arasında yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Burada amaç aslında toplumsal barışın daha iyi temin edilmesi. Yoksa tek hedef yargının dava yükünün azaltılması değil” dedi.
“YARGIDA MEVCUT BİR SORUNU ÇÖZMEK ESASTIR”
Hedefleri çözüm odaklı olduğunu söyleyen Arısoy, “Olayların yargıya gitmeden insanların kendi arasında yasalarca belirlenen tasarılar çerçevelere ile uyuşmazlıkları kendi iradeleri ile çözmeleri. Arabuluculukta hedeflenen aslında çözüm odaklılıktır. Yani ilerde ortaya çıkabilecek bir takın sorunları ortadan kaldırmaktır. Yargıda mevcut bir sorunu çözmek esastır. Bu esas doğrultusunda yargıda kararı hâkim, diğer bir anlamla hakem verir. Uzlaştırmada da uzlaştırması tarafların bir çözüme yönlendire bilir, bir çözüm önerisi getirebilir ama arabulucunun karar verme gibi bir görevi yok ”ifadelerinde bulundu. Arısoy, arabulucuların karar vermenin dışında olması gerektiğinin altını çizdi.
“MAHKEMEDE DELİL NİTELİĞİ TAŞIMIYOR”
Arısoy, “Sistemin çok fazla bilinmeyen ve gittikçe yaygınlaşan herkesin, toplumunda benimseyeceğini düşündüğüm bazı yönleri var. Burada arabuluculuk sırasında gizlilik esastır. Arabuluculuk görüşmeleri sırasında eğer taraflar görüşmelerin gizli kalmasını istemediklerini açıkça belirtmezler ise bütün görüşmeler gizlidir. Orada konuşulan hiçbir şey veya tutanaklar mahkemelerde delil olarak sunulamaz ve taraflar bu konuşmaları veya tutanakları mahkemeye götürseler bile delil olarak değerlendirilmez” dedi. Gizliliğin arabuluculuğun temeli olduğunu söyleyen Arısoy, “İki taraf arasında geçen konuşmalar, tutanaklar, Hiç bir şekilde daha sonrasında diğerinin aleyhin kullanılmaz. Bu gizlilik arabuluculuğu kapsar. Arabulucu belgeleri 5 yıl boyunca saklamak zorunda. Arabulucular ellerinde ki tutanakları sadece adalet bakanlığına gönderir onun dışında hiçbir yerde kullanamaz” ifadelerini kullandı.
“ARABULUCULUKTAN ÇEKİLMEK İSTEYENLER
İZAH ETMEK DURUMUNDA DEĞİL”
Uyuşmazlığın çözümü mahkemelerden öncesinde olacak diye bir durumun söz konusu olmadığını belirten Arısoy, “Arabuluculuk ila mahkemeden önce olacak diye bir durum değil. Davanın devamı sırasında tarafların veya mahkemece bu kuruma gitmek istediklerini belirte bilirler. Dava sırasında arabulucuya giden tarafların haklarında her hangi bir hak kaybı olmaz. Arabuluculukta geçecek süre için davayı durdurulur. Bu sürede geçecek süreyi zaman aşımına uğramaz ve hak kaybı söz konusu olmaz. Dava kaldığı yerden devam edebilir. Bu süre devam ederken örneğin arabuluculuktan çekilmek isteyen taraflar neden çekildiğini izah etmek zorunda değil. Çekilmesi sonrasında ise hiçbir hak kaybına uğramıyor. Bu durum da arabuluculuk yapanda görüşmeleri sona erdirebilir” ifadelerini kullandı.
“ÖZEL HUKUK UYUŞMAZLIKLARINDA BAŞVURULABİLİR”
Özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurulabileceğini söyleyen Arısoy, “Kamu düzeni ile hususular dışında özel hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuğa başvurulabilir. Örneğin boşanma için arabuluculuğa başvuramazsınız. İşçiler hizmet tespiti davası için başvuramazlar. Ancak işçi ve işveren arasında ki alacak ilişkilerinde yani ücret alacağı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve fazla mesai gibi bu alanlarda başvuru yapılabilir. Tacirler arında ki ticari ilişkiler, tüketiciler mahkemesi ilgilendiren konular gibi geniş bir alanı var” şeklinde konuştu. Arabuluculuk alanına giren davaların daha da genişleme eyleminde olduğunu söyleyen Arısoy, “ İlerleyen dönemlerde alanın daha da genişleyeceğini düşünüyorum. Mecliste iş mahkemelerinde sorunlu hale gelmesine ilişkin bir düzenleme var. Bu düzenleme çıktıktan sonra iş davalarında öncelikle dava şartı olarak arabuluculuğa başvurulması oradan sonuç alınamayacak ise davanın görülmesi gündeme gelecek. Bu çalışmada hayata geçerse toplum olarak daha anlayışlı olmamızı sağlayacak” dedi.(Aysun KARABAYIR)
İlginizi Çekebilir