Bakanlıktan Sema genelgesi
KonyaKültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, “Sema’nın, dini merasime uygun mekânlarda ve usulüne uygun icra edilmesi hem ayin-i şeriften kastedilen mananın hayat bulmasına hem de kültürümüzün hakkıyla ve doğru bir şekilde aktarılmasına vesile olacaktır" dedi
Kültür ve Turizm Bakanlığı, Mevlevi mukabelesi ya da 'Ayin-i Şerif' olarak adlandırılan Sema ayininin aslına uygun şekilde korunması, yaşatılması ve icra edilmesine yönelik genelge yayımladı. Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı imzasıyla 81 il valiliği ve Bakanlığın ilgili birimlerine gönderilen genelgede Bakan Avcı, "Geleneğimizin ve musiki kültürümüzün en yüksek örneklerinden biri olan Sema’nın, dini merasime uygun mekânlarda ve usulüne uygun icra edilmesi hem ayin-i şeriften kastedilen mananın hayat bulmasına hem de kültürümüzün hakkıyla ve doğru bir şekilde aktarılmasına vesile olacaktır" ifadelerini kullandı.
Bakanlığın 2008 ve 2013 yıllarında yayınladığı genelgelerle mukabelenin aslına uygun korunması için dikkat çekildiğini, geçen süre zarfında halkın büyük ölçüde konuya özen gösterdiğinin görüldüğünü, ancak bununla birlikte Sema'nın uygun olmayan mekân ve şartlarda, icazet, ehliyet ve liyakate sahip olmayan kişiler tarafından bir dans gösterisi gibi icra edilmesi dolayısıyla yayımlanan genelgede şu hususlar yer aldı: “Sema, mutlaka bu kültürün doğru olarak aktarılabileceği, ruhuna ve doğasına uygun mekânlarda ve ayine özgü araç, gerek ve ortam koşulları sağlanarak icra edilmelidir. Aksi uygulamalar, bu mukaddes merasimin tabiatını ve sıhhatini tahrif etmek anlamına gelecektir. Sema, herhangi bir müzik eşliğinde değil, Mevlevi ayinleri için bestelenmiş özel eserler refakatinde icra edilmelidir. Bu eserler, "mutriban" olarak adlandırılan, geleneksel yapıdaki bir müzik topluluğu tarafından canlı olarak seslendirilmelidir. Sema ayini, insanın kulluk yolunda tekâmülünü hikâye eden ve "selam" adı verilen birbirine bağlı 4 bölümden oluşmaktadır. Her merasimde ayin-i şerifin tamamı icra edilmeli, bütünlüğü korunmalıdır. Sema ayinini icra edenler ehliyet, liyakat ve icazete sahip olmalı, dini bir merasim icra ettiklerinin şuuruyla hareket etmelidir. “
TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNE SORUMLULUK DÜŞÜYOR
Mevleviliğin merasimi olan bu ayinin Bakanlığın çalışmaları sonucunda 2008 yılında UNESCO tarafından İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi'ne alındığına vurgu yapılan genelgede, 'UNESCO’ya sunulan dosyada Sema Ayini; 'Allah’a ulaşma yolunun derecelerini sembolize eden, içinde dini-tasavvufi ögeler ve temalar barındıran ve bu haliyle ayrıntılı kural ve özgün uygulamaları içeren bir tören' olarak tanımlanmaktadır" ifadesine yer verildi.
Bakanlığın kültürel mirası koruyup, yaşatmak için çalıştığını ve tehditler konusunda da önlemler alarak kamuoyunu bilgilendirdiğine işaret edilen genelgede ayrıca kültürel mirasın korunması ve yaşatılması hususunda kamu kurumlarına, yerel yönetimlere, sivil toplum kuruluşlarına, işletmelere, icracı ve izleyicilere, yani toplumun bütün kesimlerine sorumluluk düştüğünün altı çizildi.
40’TAN FAZLA BESTE VAR
Bakanlığın genelgesini Konya Postası’na değerlendiren Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Ali Temizel, genelgede dikkat çekilen hususların doğru olduğunu kaydederek “Mevlevi mukabelesinin adab ve erkânı Pir Adil Çelebi devrinden beri değişmeden günümüze kadar gelmiştir. Bu adab ve erkâna uymak gereklidir” dedi. Ülkemizin çeşitli bölgelerinde farklı müzikler eşliğinde sema gösterileri yapıldığını görüldüğünü kaydeden Doç. Dr. Temizel, “Sözgelimi Yunus Emre’nin ilahileri eşliğinde de sema gösterileri yapılıyor. Yunus Emre elbette bizim geleneğimiz ama sema gösterilerinde Yunus Emre’nin ilahilerinin kullanılması doğru değil. Hatta tamamen yanlış. Çeşitli makamlarda 40’a yakın ayin-i şerif bestelenmiştir. Bu ayin-i şeriflerin mukabele esnasında icra edilmesi doğru olacaktır” diye konuştu. Doç. Dr. Temizel, mukabelenin gerekirse Veled Çelebi’ye ait Segâh niyaz ilahisi eşliğinde de yapılabileceğini sözlerine ekledi. (Murat GÜZEL)
İlginizi Çekebilir