© Konya Postası 2021

‘Bizim önümüze alternatif sunulmadı’

Dershanelerin kapatılma aşamasında olduğu bu süreçte eğitimle alakalı birçok sorunun çözülememesi, dershane yöneticileri tarafından tepkiye neden olurken yetkililer, birçok kurumun ve bu kurumlardaki öğrencilerin büyük mağduriyetler yaşamalarına sebep olduğunu söylüyor

Bu konuda mağduriyet yaşadığını söyleyen Doruk Dershanesi yöneticilerinden Türkçe Öğretmeni Abdullah Küçüktaşdemir, “Eğitimle alakalı birçok kararlar alınıyor ama alınan kararlarda hiçbir eğitimcinin fikri alınmıyor. Hiçbir öğrencinin fikride alınmıyor. Tepeden inmeci bir sistemle bir takım kararlar alınıyor ve bu kararlara tüm eğitim camiasının uyması bekleniyor” dedi.

YASA SIKINTILI

“Bizim önümüze alternatifler sunulmadı” diyen Küçüktaşdemir, “Teşvik diyorlar, dershanede çalışan öğretmenlerin başka yerde istihdam edilmesi diyorlar, tüm bunlar tamamen sıkıntılı bir süreç… Altı yıl dershanede çalışan bir öğretmen arkadaşımız Milli Eğitimde istihdam edilecek veya Halk Eğitimde istihdam edilecek.  Bir kaç tane vilayet var gidilecek, bu vilayetlerin çoğu Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Hakkari, Van, Şırnak ve bir de batıdan İstanbul olduğu söyleniyor. Bu anlamda dershanecilik geçmişi olan arkadaşlar sıkıntılı, yani 40 yasında olan arkadaşlar var 50 yasında olan arkadaşlar var. Ailesi yeri yurdu bur da olan, bulunduğu vilayette olan insanlar var. İnsanların kurulu düzenleri bozulacak 50 yaşında bir adama sen git Hakkari’de öğretmenlik yap diyecekler...  Kanun sıkıntılı bu anlamda yani en azından öyle bir şey yapılıyorsa dershane de görev yapan öğretmenlerin en azından bulundukları illerde istihdam edilmesi bu açıdan iyi olur diye düşünüyorum” diye söyledi.

KURUNUN YANINDA YAŞI DA YAKIYORLAR

Küçüktaşdemir, küçük dershane işletmecilerinin öyle ahım şahım paralar kazanmadıklarını söyleyerek ,  “Konya’da 1- 2 veya Türkiye’de büyük vilayetlerde dershanelerin birkaç tanesi pastanın büyük kısmını götürüyor. Bir de paralel yapı dedikleri o cemaatin dershaneleri... Geriye kalan küçük dershaneler zaten çok para kazanmıyor, kendi yağında kavrulan insanlar… Bu insanlar varlıklarını dershaneye yatırdılar, 2 yıl önce 3 yıl önce… Genç girişimci arkadaşlar dershanelere çeşitli şekillerde ortak oldular. Bir plan program çerçevesinde bir yapı oluşturdular ama bu insanlara dershaneleri kapatacağız diyorlar, ne kadar borcun var harcın var ne alemdesin sıkıntın nedir şeklinde herhangi bir soru yönetilmedi” diyerek “kurunun yanında yaşı da yakıyorlar. Paraleli bitirelim derken, bizim gibi küçük dershane işletmecilerini de bitiriyorlar” dedi.

GARİBANIN TERCİHİ DERSHANE

“Dershanelerin bir düşman gibi bir öcü gibi gösterilmesi gerçekten vahim bir durum” diyen Küçüktaşdemir, “8’inci sınıf talebesi bir yılda 30 hafta ders görüyor haftada 10 saat ders gören öğrenci, 30 haftada toplam 300 saat ders alıyor. 300 saat ders karşılığında aşağı yukarı 1000 TL gibi cüzi bir miktarla dershaneye kaydoluyor. Bir ders saati 3 lira 3 kuruşa denk geliyor” diyerek “dershaneler kapatıldığında bir ders saati en az 20 liradan özel ders olarak verilecek.  Gariban çocuk, fukara çocuk en az saati  20 liraya nerden ders alacak. Dolayısıyla zengin çocukları okuyacak fakir çocukları okuyamayacak” dedi. Eğitim sistemindeki sıkıntıların dershanelerden kaynaklanmadığını söyleyen Küçüktaşdemir, çocukların başarısız olma durumunu şöyle bir örnekle açıklıyor. “Dershanede bir Türkçe öğretmeni haftada 2 saat derse girer okullarda ki Türkçe öğretmeni  8. sınıfta 5 saat Türkçe dersine girer. Okulda ki öğretmenin 5 saatte anlatamadığı dersi dershanede 2 saatte anlatılıyor ve çocuktaki sıkıntı ortadan kalkıyor”.  Küçüktaşdemir, “Biz problemin sonucu değiliz. Sıkıntı okulun kendisinde… Okuldaki öğretmen arkadaşlarımızın niteliği arttırılmadığı için dershanelere ihtiyaç duyuluyor. Bakın son 2 yıldır KPSS sınavlarına bir de alan sınavı eklendi. Alan sınavına tabi tutulan öğretmenler güzel yerlere geliyor. Bu anlamda hali hazırda Milli Eğitimde görev yapan öğretmenlere bu alan sınavı yeterlilik sınavları belirli periyotlarda yapılırsa eğitimin kalitesi biraz daha arttırılmış olur” dedi.

 HER SENE SINAV SİSTEMİ DEĞİŞİYOR

“Türkiye’de ki sınav sistemi ayrı bir muamma” diyen Küçüktaşdemir, “Sınavlar ülkesi olduk…  Öğrenciler yarış atına döndü. Sınavlar kalksın diyorlar. Sınavlar kalksın demekle birlikte sınav sayısını arttırıyorlar. Nimet Çubukçu, ‘öğrenciler bu stresi yaşamamalıdır’ dedi tek sene yapılan sınavı 3 seneye böldü. Çocuklar 3 sene bu sınav stresini çekti”  ve işin garip tarafının da sınavların bu kadar arttırılmasının yanı sıra öğrencileri bu sınavlara hazırlayacak bir eğitim sistemi geliştiremiyorlar, insanları dershanelere mecbur ediyorlar sonrada dershaneleri kapatalım diyorlar” dedi. “Bir Orman Bakanlığının bir Türkçe öğretmeninden seçilmediğini veya bir Turizm Bakanının bir doktordan seçilmediğini ama ne yazık ki bizim ülkemizin Milli Eğitim Bakanını Milli Eğitimle ilgilenmeyen insanlardan seçildiğini söyleyen Küçüktaşdemir, “Bir hukukçu Milli Eğitim Bakanı oluyor,  bir işletmeci Milli Eğitim bakanı oluyor” diyen Küçüktaşdemir, “Aşağı yukarı şöyle bir hesap yaptığımızda 2002- 2012 yıllarında bir buçuk yılda bir Milli Eğitim Bakanlığı değişiyor” diyerek,  “Çocuklarımız yapboz tahtası değil bir sistem çerçevesinde yetiştirilmesi gerekir” dedi. “Bir ailenin 3 çocuğu varsa 3 çocuk ta farklı sınav sistemiyle üniversitelere ya da liseye yerleşiyor” diyor. (Ayşegül YAKAN)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER