Çekmeyen yok
KonyaGenellikle stres, yoğun çalışma ve uykusuzluk gibi nedenlerden kaynaklanan baş ağrısı, bazen beyin tümörü, beyin kanaması ve anevrizma gibi yaşamı tehdit eden hastalıkların ilk, hatta tek belirtisi olabiliyor. Baş ağrısına dair bilinmeyenleri Medicana Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Özerk Okutan ile konuştuk.
“KADINLARIN YÜZDE 95’İ, ERKEKLERİN YÜZDE 90’NI
BAŞ AĞRISI ÇEKİYOR”
Hayatında hiç baş ağrısı çekmemiş insan bulmak zor bir ihtimal. Uzman Dr. Özerk Okutan,“Kadınların yüzde 95'i erkeklerin ise yüzde 90'ı yılda en az bir kez baş ağrısı çekiyor. Toplumlarda görülme oranı değişmekle birlikte, yüzde 30-40 ile en sık gerilim tipi baş ağrısı görülüyor. İkinci sıklıkta ise ortalama her 4-5 kişiden birini etkileyen migren görülmekte” dedi. Migren kaynaklı ağrıların, başın sadece bir bölümünde olduğunu ifade eden Okutan, duygusal stres, uzun süre stres içinde çalışmak, düzensiz beslenmek ve uykusuzluk gibi yaşam alışkanlıklarından etkilenen baş ağrılarının kişinin günlük yaşamını olumsuz etkilese de çok büyük bir tehlike teşkil etmediğini belirtti. Okutan; “Bazı tip baş ağrıları var ki beyin tümörü, beyin kanaması veya anevrizma gibi yaşamı tehdit eden ciddi hastalıkların ilk, bazen de tek belirtisi olabiliyor” şeklinde konuştu.
“ANİ BAŞLAYAN BAŞ AĞRISINA DİKKAT”
Dr. Özerk Okutan, baş ağrıları sinyallerinin, yaşamı tehdit eden hastalıkların habercisi olabileceği düşüncesiyle, bu durumlarda zaman kaybetmeden bir nöroloji uzmanına başvurulması gerektiği uyarısında bulundu. Çok şiddetli ve ani başlayan baş ağrılarından bahseden Okutan,“Kişi hayatında ilk kez, çok şiddetli ve yaklaşık 1 dakika içinde en yüksek şiddetine ulaşan baş ağrısı tarif ediyorsa subaraknoid kanamadan şüphe edilebilir. Subaraknoid kanama, beyin damar duvarlarındaki anomaliden kaynaklanan balonlaşma şeklinde tarif edilebilecek anevrizmaların yırtılması nedeniyle oluşmakta” dedi. Okutan, baş ağrısı çeken bazı hastaların şikâyetlerini, halk arasında çok sık duyduğumuz tabiri ile ‘başımın içinde bir şey patladı’ şeklinde ifade ettiklerini belirtti. Okutan: “Yakınması olmayan hastada ani ve şiddetli baş ağrısı ile birlikte bilinç değişiklikleri, uyku hali, bulantı, kusma, ışık hassasiyeti, epilepsi (sara) nöbetleri gözlenebiliyor. Hastaların yaklaşık dörtte biri ilk 24 saat içinde kaybedilebiliyor. Bu nedenle hastanın acil olarak hastaneye ulaştırılması gerekiyor” şeklinde konuştu.
“AĞRI GİTTİKÇE ARTIYORSA ÖNEMSENMELİ”
Giderek şiddetlenen ve geçmeyen baş ağrısına değinen Okutan,“Baş ağrısı altta yatan tehlikeli bir hastalık olmaksızın da sık görülmesine rağmen, eğer ağrı gittikçe artıyorsa mutlaka önemsenmeli. Örneğin, sigara içen ve doğum kontrol hapı kullanan genç bir kadında, gittikçe şiddeti artan baş ağrısı, beyin venlerinde pıhtılaşma sonucu oluşan serebral sinüs trombozu gibi hızla tedaviye başlanması gereken bir hastalığın işareti olabilme ihtimali vardır” dedi.
“KADINLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR”
Hapşırmak, ıkınmak, veya efor ile ortaya çıkan baş ağrılarına değinen Okutan,“Egzersiz, hapşırmak veya ıkınmak gibi kafa içi basıncının artması nedeniyle baş ağrısı oluşması, kafa içinde yer kaplayan bir oluşum düşündürüyor. Beyin tümörleri, anevrizmalar bu tip baş ağrısına neden olabileceği gibi, genç ve orta yaşlı kadınlarda daha sık gözlenen, beyin omurilik sıvısının basıncının artmasının neden olduğu psödotümörserebri gibi hastalıklar da buna neden olabiliyor” şeklinde konuştu.
“KAFA TRAVMASI GEÇİRENLER DİKKAT”
Kafa travması sonrası ortaya çıkan baş ağrısının beyine zarar verdiğini belirten Okutan, ”Özellikle trafik kazaları gibi şiddetli kafa travmalarından sonra kafa kemiklerinde kırıklar, beyin dokusunda ya da beyin zarları arasında kanamalar oluşabiliyor. Daha az sıklıkta beyin zarları arasında sızıntı şeklindeki kanamalar başlangıçta bulgu vermeyip, travmadan günler, hatta aylar sonra baş ağrısı ve denge bozukluğu gibi bulgularla ortaya çıkabiliyor” dedi. Kol ve bacakta uyuşma, güçsüzlük, görme bozukluğu, konuşma güçlüğü gibi nörolojik semptomların eşlik ettiği baş ağrısının beyin dokusuna zarar verdiğini söyleyen Okutan,“Baş ağrısı ile bu nörolojik işaretlerin görülmesi beyin dokusunda sorun olduğunu işaret ediyor. Hastalıklara ek olarak örneğin inme hastalarının yüzde 10'unda inme öncesinde baş ağrısı görülebiliyor” ifadelerini kullandı.
“BEYİN ENFEKSİYONDAN ETKİLENEBİLİR”
Tedaviye rağmen düzelmeyen baş ağrılarının, beyinde yapısal olarak değişiklik yaptığını belirten Okutan,“Kafa içinde yer kaplayan lezyonlar, tümör, kafa içi basınç artışı, merkezi sinir sistemi enfeksiyonları gibi beyinde yapısal olarak değişiklik, iritasyon yapan pek çok hastalık, dirençli baş ağrısı şeklinde görülebilmektedir” dedi. Okutan, ”Baş ağrısının hep aynı bölgede olması, o bölgede yer kaplayan lezyon sonucu ortaya çıkabiliyor. Yüksek ateş, uyku hali, kafa karışıklığı veya vücut döküntüsünün eşlik etmesi, menenjit, beyni çevreleyen zarların, beyin dokusunun enfeksiyon etkenleri ile oluşan iltihabi hastalığıdır” ifadelerini kullandı. Bu hastaların hemen tamamında giderek şiddeti artan baş ağrısı görüldüğüne dikkat çeken Okutan,“Baş ağrısı ile birlikte yüksek ateş, halsizlik, uyku hali olması mutlaka beynin enfeksiyondan etkilendiğini akla getirmeli. Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları da ölümcül olabilen ya da sakatlığa yol açabilen hastalıkları oluşturuyor” şeklinde konuştu.
“İLERİ YAŞTA BAŞ AĞRISI DİKKATE ALINMALI”
İleri yaşta yeni başlayan baş ağrılarının dikkate alınması gerektiğinin altını çizen Okutan, “Temporal arterit, 50 yaş üstü bireyleri etkileyen tehlikeli bir hastalık. Orta veya şiddetli, gittikçe artan baş ağrısına, halsizlik, eklem ağrıları, görmede azalma, çiğnerken yorulma gibi semptomlar eşlik edebiliyor. Erken tedavi edilmemesi kalıcı görme kaybına ve beyin hasarına yol açabiliyor. Yine ileri yaşlarda ortaya çıkan baş ağrıları beyin damar hastalıkları ve beyin tümörlerini akla getirmeli” dedi.
“GELİŞİ GÜZEL AĞRI KESİCİ ALINMAMALI”
Her baş ağrısında insanların rutin bir şekilde, kendi kafalarına göre ağrı kesici aldığına fakat bunun bir hata olduğuna dikkat çeken Okutan, “Gelişi güzel bir şekilde ağrı kesici alınmamalı. Tehlikeli hastalıkların ortaya çıkardığı baş ağrıları, ağrı kesicilere pek fazla yanıt vermiyor. Yine de bazı ağrılarda geçici düzelme ya da ağrı şiddetinde azalma sağlayarak kişinin doktora başvurmasını, dolayısıyla tanı ve tedavisini bir miktar geciktirebiliyor” dedi. Bir kişinin baş ağrısı, bulunduğu ortamdan da kaynaklanabileceğini ifade eden Okutan, ağrı kesici almak yerine, kişinin ortamdan uzaklaşarak başının ağrısını geçirebileceğini dile getirdi. Okutan, “Bir insanın bulunduğu ortam çok gürültülü olabilir. Bunun için ağrı kesici almak yerine bulunduğu ortamdan uzaklaşabilir. Hastada beyin kanama ihtimali varsa bu hastanın kesinlikle gelişi güzel ağrı kesici alınmaması gerek. Bu tür baş ağrılarında kişilerin kendilerince çözüm arayışına girmek yerine bir an önce doktora başvurmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
Haber: Mustafa Şenol
İlginizi Çekebilir