Çiftçi Umutlu
KonyaKonya’da yaşanan hasat zamanını ve toprak ürünlerini TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Konya Şube Başkanı Celil Çalış ve Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner ile sizler için konuştuk. Celil Çalış, tam anlamıyla başarı elde edebilmek için çiftçiliğin bir bölgede yaşama biçimi değil de bir meslek haline getirilmesi gerektiğini belirtirken, Ataiyibiner; yıl içinde ki kuraklık ve don talihsizliği sonucu oluşun rekolte kaybının, ofisin fiyatı bekledikleri artışla açıkladığı zaman kapanacağını söyledi.
“DOĞAYA BAĞIMLI OLARAK ÜRETİM YAPILIYOR”
Konya’da iki çeşit hasat yapıldığını belirten Ziraat Yüksek Mühendisi Celil Çalış,“Hasat mevsimlerine göre farklılık göstererek bir hububat bir de yazlık ürünlerinin hasadını yapıyoruz. Konya’da hububattı iki kısma ayıra biliriz. Bunlardan biri sulu arazilerde yapılan hububat üretimi diğeri de kıraç araziler de yapılan hububat üretimi olarak. Konya’da 1 milyon 700 bin hektarlık arazi kıraç alanlarda üretim yapılmaktadır. Doğaya bağımlı olarak yapılan üretim de dönem dönem sıkıntılar yaşanıyor” şeklinde ifadeler kullandı
“700 BİN HEKTARLIK BİR ARAZİYİ NADASA BIRAKILMAK ZORUNDA”
Nadas alanlarının daraltılması için çalışmalar yapıldığını söyleyen Çalış,“ Yağışların yetersizliği nedeniyle yıllık zarar olarak 650-700 bin hektarlık bir arazi nadasa bırakılmak zorunda. Nadas bırakılan arazilere yapılan çalışmalar ile yemliklerin desteklenmesi ve nadas alanlarının daraltılıp, küçültülmesi için çeşitli faaliyetlerimiz var. Bu yüzden Konya’da 1 milyon 700 binlik hektarlık araziyi nadas olarak düşünürsek bir milyonluk arazide de hububat ekimi yapılıyor. Bu da tamamen iklime bağlı bir üretim olduğunu gösteriyor” dedi.
“KÜRESEL ISINMA ÜRETİM ÜZERİNDE ETKİLİ”
Küresel ısınmanın tarım sezonunu üzerinde olumsuz etkisi olduğunu belirten Çalış,“ 2013-2014 tarım üretim sezonun da tarımsal alanda olumsuzlukla başlayıp olumsuzluklar ile devam ettik. 2013 yılı sonbaharın da yani Ekim ayında yağış olmadı bu durum karşısında belirli sorunlar yaşadık.15 Aralık, 30 Ocak tarihleri arsında şiddetli don olayları yaşandı. Üretilecek olan tohum kış mevsimine hazır olarak girmedi. Tohumun bahar mevsimine olumsuz şartlarda girdi. Özellikle Şubat ve Mart aylarında neredeyse hiç yağış olmadı. Ancak Haziran ayında beklenilenin üzerin de bir yağış olması küresel ısınmanın üretim üzerinde ne kadar etkili olduğunu gösteriyor” dedi.
“HAZİRAN YAĞIŞLARI YAZLIK ÜRÜNLERİ ETKİLEYECEK”
Ürün için gerekli olan yağışın istenilen dönem de alınmaması tarımı etkilediğini söyleyen Çalış,“ Nisan ve Mayıs ayında yağması gereken yağışları Haziran ayın da aldık. Bu durumda da arpalara faydasının pek olmadığı gibi buğdaylarında olgunluk dönemine denk geldi. Haziran ayı yağışları Bu durum çok azda olsa buğdaylar da etkili oldu ancak istenilen dönemde olmayan yağışlar nedeniyle faydası pek görülmedi. Yağan yağışların yazlık dediğimiz mutlaka faydası olacaktır. Yazlık ürünlere olan bu faydayı ürünlerin hasadın da göreceğiz” dedi.
“TARLALARDAKİ BÖCEKLENMELER DE ZARARI AZA İNDİRDİK”
Tarlalar da olumsuz koşullar nedeniyle oluşan böceklenmelere hemen önlemler aldıklarını belirten Çalış,“ Yağışların mevsimin de olmaması bazı durumları tetikledi. Bunlardan en başta gelen tarlar da karadirina ve tırtıl şeklinde bir zararlılar oldu. Karadirina ve tırtılın yazlık ürünlerimiz olan şeker pancarı ve mısıra zarar oluşturacaktı. Tarımsal kurum ve kuruluşlar, özel sektör, Konya şeker zararlılar konusunda yoğun bir çalışma içerisine girdiler. Bizlerde sürekli arkadaşlarımızla irtibat içerisinde kalarak hızlı bir şekle önlemlerimizi aldık. Zararı en az seviyede indirerek başarıya ulaştık” şeklinde konuştu.
“KONYA SÜNE İLE MÜCADELEDE SADECE TAKİP AŞAMASINDA”
Ekinlerde oluşan süne hastalığıyla ilgili Konya da bir sorun yaşanmadığını söyleyen Çalış, “Süne ile mücadele çok uzun yılarca devlet mücadelesi olarak yapıldı. Şimdiler de ise yine devlet destekliyor ancak daha çok vatandaşa bilgilendirilip, önerilerde bulunarak devam ediyor. Süne mücadelesi için devlet kışlık arazi sayımın da süne mücadelesinde Konya Tarım İl Müdürlüğü 1995 yılında itibaren yoğun bir şekilde çalışmaya girdi. En son 2003 -2004 yılından süne ile mücadele yoğunlaştırıldı. Bu mücadele için bir milyon faydalı böcek tarlalara salındı. Süne mücadelesinde Konya başarılı bir süreç geçirerek 2014 hasat mevsiminde hiçbir mücadeleye ihtiyaç duymadan başarılı bir şekilde atlatıldı. Konya’da süne ile mücadele sadece takip aşamasındayız” dedi.
“DEVLET SERTİFİKALI TOHUMU DESTEKLİYOR”
Devletin vatandaşa sertifikalı tohum desteğinde bulunduğunu belirten Çalış, “Kıraç alanlarda ekinler de yanma olayı gerçekleşti. İklim olumsuzlukları nedeniyle sulak alanlarda da %5 oranın da sulu alanlarda da bir verim azalması oldu. Ancak kıraç alanlarda uzun yıllar ortalamasında %10 ‘luk bir kayıp olmasına rağmen geçen yılki verime göre %30’luk bir verim azalması var. Normal iklim koşulların da kıraçlardan eskiden 200 kilo alınan buğdaylar 350- 400 kg kadar şuanda çıkabiliyor. Kaliteli ve sertifikalı tohum kullanan vatandaşların aldıkları ürünler de verimlerinin atışını gözlemliyoruz. Devlet sertifikalı tohum kullanımı destekleyerek vatandaşın daha az zarar görmesini sağlıyor” dedi.
“KONYA HUBUBAT TOHUMUNUN MERKEZİ”
Türkiye’nin tohum nedeniyle dışarıya bağımlılığının olmadığını belirten Çalış, “Tohumculuk anlamında hububat nedeniyle bizim dışa bağımlılığımız yok.2000’li yıllarda itibaren tohum üretimi konusunda yoğun çalışmalarımız oldu. Mısır ve sebze tohumu haricinde hemen hemen diğer tohumların tamamını kendimiz üretiyoruz. Türkiye’nin kendi tohumunu üretebilirliği konusun da Konya’nın ayrı bir yeri var. Türkiye’de ki tohumların %60’ı Konya’da üretiliyor. Türkiye’de ihtiyaç duyulan tarla bitkileri tohumları özellikle ayçiçeği tohumunun %80 yada %90’nı Konya’da üretilmekte. Bu durumda Konya hububat tohumunun merkezi konumunda olduğunu gösteriyor” dedi.
“BU SENE 17-18 MİLYON TON HUBUBAT BEKLENTİMİZ VAR”
Türkiye’nin yılık yirmi bir milyon tonluk hububatta ihtiyacı olduğunu söyleyen Çalış, “Türkiye’nin yılık hububata ihtiyacı 21 milyon ton civarında. Bizim bu seneki hububattan beklentimiz 17-18 milyon ton oranında. Türkiye genelinde buğdayda %12, Arpa da % 15’ini Konya üretiyor. Türkiye şuanda ki durumu ile 17 milyon ton kendisi üretecek geçen seneden kalma Toprak Mahsulleri Ofisinde 2,5 ton da stok da var. Bir de Tarım Bakanlığı tarafından 2,5 milyon tonluk ithalat yetkisi alındı. Bu yetki sadece tedbir amacıyla alınan bir yetki. Hasattan alınacak ürünle stokta bulunan ürün bu yılki hububat ihtiyacımızı karşılayacak durumda görünüyor” dedi.
“ÇİFTÇİNİN ÜRÜNÜ BEKLETME ŞANSI YOK”
Devletin Toprak mahsullerinin fiyatlarının açıklamamsının biraz da olsa iyi olduğunu söyleyen Çalış,“Devlet eğer fiyatları açıklasaydı şuanda açıklayacağı fiyatlardan daha düşük olabilirdi. Ticaretçi dışarıdan getirilecek ve ya da destekleyecek devlet diye düşünüle bilirdi. Şimdi devletten çiftçi olarak beklentimiz artmasa da seneyi iyi geçirecek bir açıklama olması çünkü çiftçinin ürünü bekletme gibi bir şansı yok. Eskiden çiftçimiz ‘Allah bin bereket versin’ derdi. Şimdilerde ise ‘Allah bereket versin’ diyor. O da çiftçimizin bol gönüllü olmasından. Gündemde olan fiyatlara bakıp verimi dikkate aldığımız da çok az bir fiyat oynaması var. Verim konusunda en az zararla Şubat ve Mart ayını atlatmayı hedefledik ve buna ulaştığımızı düşünüyorum. Bu nedenle de verim ile fiyat arasında balıksırtı bir durum söz konusu oluyor” dedi.
“TOPRAK ANALİZİ ÇOK İYİ DENETLENMİYOR”
Devletin toprak analizini desteklediğini belirten Çalış,“ Devlet iyi niyetli bir şekilde toprak analizlerinin yapılması ve vatandaşa yardımda ve teşvikte bulunuyor. Ancak takipler hem ziraat odalarının ve özel toprak analiz laboratuarlarının dört dörtlük yapması konusunda ciddi anlamda sıkıntı var. Toprak numunesin de vatandaşların üşengeçliği nedeniyle tam anlamda numuneler yapılamıyor. Çünkü çiftçi tarladan farklı numuneler getirmemesi nedeniyle büyük sıkıntılar yaşanıyor. Tabi denetim eksikliğini den de kaynaklanıyor. Serbest piyasa ekonomisi nedeniyle aslında çok fazla denetlenemiyor” dedi.
“ÜLKEMİZİ TARIM ÜLKESİ OLARAK KABUL EDELİM”
Bizim gerçekten tarım ülkesi olduğumuzu söyleyen Çalış,“ Tam anlam da başarıyı elde edebilmek için çiftçiliği bir bölgede yaşama biçimi değil de çiftçiliği bir meslek haline getirilmesi gerekiyor ülkemizde. Öncelikle çiftçiliğin bir meslek haline getirilmesi ve ülkemizin tarım ülkesi olduğunu devlet olarak kabul etmemiz gerekiyor. Tarımda anayasal güvence olması gerekiyor. Yaşadığımız süreçler de biz gerçekten bir tarım ülkesiyiz. Tavsiyem şudur ki mutlaka her şeyi ile tarım toplumu olduğumuzu bir ülke olarak kabul etmeliyiz” dedi.
“BU YIL Kİ HASAT HEM İYİ HEM KÖTÜ”
Meram Ziraat Odası Başkanı Ali Ataiyibiner bu yılki rekolteyi ve üretim zamanını 'Bu seneki hasat hem iyi hem kötü. Rekolte açısından bakıldığında kötü bir yıl. Konya da rekolte açısından %10 kayıp var. Hububat açısından baktığımızda bu yıl ekim ayından itibaren sezona kuraklıkla başladık. Arkasından kasım ve aralık ayında maalesef don faciasıyla karşılaştık. Kuraklıktan çimlenmeyen tohumlar, soğukla da çimlenme yapamadan toprakta hareketsiz kaldı. Ocakta beklenen yağışla uygun çimlenme gerçekleşti. Ama o zaman yapılan ölçümlerde %10 tohum kaybı olduğu anlaşıldı’ şeklinde değerlendirdi.
“MEYVECİLİK AÇISINDAN BAKILDIĞINDA FACİA YILI”
Ataiyibiner yaşanan don olayını ' Ocak ayından sonra ki yağışlar bizim için avantaj, sıcaklık ise dezavantaj oldu. Mart ayının ortasından sonra havalar soğudu. Tüm bunların üstüne bir de 30 Mart talihsizliğini yaşadık. 30 Mart'ta bir don olayı yaşandı. Bu don sert çekirdekli meyvelerin neredeyse %90'ını vurdu. Kayısı, badem, ceviz, kiraz neredeyse sıfır denecek kadar az. Elma, armut %30,%20 arası meyve tuttu sadece. Meyvecilik açısından bakıldığında facia yılı' şeklinde yorumladı.
“BOLCA YAĞMUR DUASI”
Konya'nın Nisan yağışlarında ortalamanın altında kaldığını belirten Ataiyibiner; 'Nisan yağışları Konya ya hiç gelmedi. Nisan ayında bolca yağmur duası ettik. Konya bu yıl ortalamasının altında bir nisan ayı geçirdi yağış bakımından. Yani hububat ürünlerinin gelişmesi açısından önemli olan dönemler kötü geçti' dedi.
“REKOLTE KAYBI GENELDE %20-%30”
Ofisin çiftçiyi mağdur edecek bir fiyat açıklamayacağını beklediklerini söyleyen Ataiyibiner; 'Güzlük çeşitlerinin ekimi erken yapılan çeşitleri arpa ve buğday nisanın yağışsız geçmesinden dolayı sıkıntıya girdi. Mayıs yağışlarıyla Selçuklu, Karapınar, Emirgazi, Cihanbeyli ilçelerinde lokal olarak %50 ve üzeri rekolte kaybı yaşandı. Bu oranı genellersek yaklaşık olarak rekoltenin %20-%30 arası. Çok şükür biz çok memnunuz bu yılki rekolteden. Gerek odayla olan görüşmelerimiz, gerekse çiftçilerle olan görüşmelerimiz ofisin kötü, düşük bir fiyat açıklamayacağı yönünde' şeklinde konuştu.
“FİYATLARDA Kİ ARTIŞ, REKOLTE KAYBINI KARŞILIYOR”
Türkiye de ki fiyatların Dünya fiyatlarının üstünde olmasının sebebini girdi masraflarına bağlayan Ataiyibiner; 'Geçen yıla oranla fiyatlar %20 fazla. Bu oranda rekolte kaybını karşılayacak durumda. Bizim fiyatlarımızın dünya fiyatlarının üstünde olduğunu söyleniyor ama bizim çalışan ücretlerimiz, girdi masraflarımızla bu fiyatlar ancak çiftçiyi karşılıyor. Fiyatlar artış yaşanmazsa eğer çiftçiler gelecek yıla varmadan bankaların kapısını çalar. Ümidimiz o ki ofis bizim beklentimiz altında bir fiyat açıklamaz. Birkaç gün içinde bakanlık açıklama yapacak zaten. Çiftçi kayıt sistemi tamamen güncellendi. TÜİK ve bakanlık ambarların doluluk oranlarını açıklayacak' dedi.
(Aysun Karabayır-Şehri Beyza Ok)
İlginizi Çekebilir