Çiftçinin gözü yağışta
KonyaKonya Ovası'nda, kuraklık nedeniyle buğday ve arpa hasadında 1 milyon ton verim kaybı yaşanırken, bölgenin ekim zamanında da yeterli yağışı almaması, çiftçiyi tedirgin ediyor
'Türkiye'nin tahıl ambarı' olarak bilinen Konya Ovası'nda, kuraklık nedeniyle 2020-2021 sezonunda buğday ve arpa hasadında 1 milyon ton verim kaybı yaşandı. Kıraç arazilerin bazılarında neredeyse çimlenme bile gözlenmedi. Hububat ekim dönemine girilen bugünlerde de çiftçiler, yağış beklemeye başladı. Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Soylu, "Konya, 'Türkiye'nin hububat ambarı' diyebileceğimiz bir bölge. En büyük dezavantajımız, yağışların yetersizliği ve bu en büyük sıkıntımız. Son yılların en şiddetli kuraklığını 2020-2021 yıllarında yaşadık. Bunun sonucunda da bölgemizdeki buğday ve arpa üretiminde ciddi rekolte kayıpları yaşadık. Bu sezona umutlu başladık. Eylül ayında 30 milimetre dolaylarında bir yağış aldık. Bunun en büyük önemi, çiftçilerimizin tarla hazırlıklarını rahatlıkla yapabilmeleridir. Uzun süredir sertleşen toprağı ancak bu şekilde ekime hazır hale getirebildiler" diye konuştu.
'ŞU ANA KADAR KAYDA DEĞER YAĞIŞ DÜŞMEDİ'
Konya Ovası çiftçisinin endişeli olduğunu belirten Prof. Dr. Soylu, "Çiftçilerimizin şu anda gözü havada, yağış bekliyor çünkü ekimin, 1 Ekim ile kasım ayı ortalarına kadar tamamlanması gerekiyor. Maalesef şu ana kadar kayda değer bir yağış düşmedi. Önümüzdeki 10 günlük dönemde de kuvvetli yağış beklenmiyor. Çiftçilerimize bir önerimiz olacak. Önümüzdeki dönemde acele etmesinler çünkü yağışlı hava görünmüyor. Tohum toprakta kuru kalacaktır. Hafif yağan yağmurla beraber tohum bozulması olacaktır. Mümkün olduğunca hububat ekimini ekim ayı sonuna kadar geciktirmeleri gerektiğini düşünüyorum. Umudumuz, 2021-2022 sezonunun özellikle kasım ayıyla beraber bol yağışlı geçmesidir. İlkbahar periyodunda da kayda değer yağışlar alıp verimli bir sezon umut ediyoruz. Sulu tarım işin güvencesi. Sulanabilir alanı ne kadar artırabilirsek yağışa bağlı üretimden de o kadar az etkileniyoruz. O yüzden Konya Ovası'na dış havzalardan su getirmeli. Burada müthiş bir potansiyel ve üretim kapasitesi var. Bu kapasiteyi artırıp, tam faydalanmak sulu tarımdan geçiyor" dedi.
'EKİMDE YAĞIŞ UMUDU GÖRÜNMÜYOR'
Hububat ekimi döneminde yağış beklenmediğini dile getiren Soylu, "Özellikle kuru tarım alanlarında devletimizin çiftçiye 100 liraya kadar bir desteği oldu. Henüz çiftçinin eline geçmedi ama bu destekle tohum, gübre gibi ihtiyaçlarını karşılayabilecek. Gübre fiyatlarının da artması çiftçiyi daha az gübre kullanma ya da gübresiz ekme gibi yollara itti. Bunun da gelecek açısından şöyle bir sıkıntısı olabilir; kasım ayı ve devamında havaların yağışlı gitmesi, yeterince bitki besleme yapılmamasından da kaynaklı bu yağışlardan da yeterince faydalanamama gibi bir riskimiz de ortaya çıkabilir. Gelecek günlerde çiftçilerimize gerekli uyarıları yapacağız. Şu an kuru tarımda hububat üretimi yapan çiftçilerimizin en büyük sorunu, kuraklık ve gübre maliyetleridir. Sulu tarımda da yer altından su çekildiği için ciddi bir elektrik enerjisi tüketiyorlar, bu da ciddi bir maliyet sıkıntısı oluşturuyor. Umudumuz özellikle yağışlı bir periyoda girip, çiftçimizin moralinin yüksek olması, rahatça ekimini gerçekleştirmesiydi ama şu an için özellikle ekim ayı içerisinde böyle bir umut da görünmüyor" diye konuştu.
'SULAMA YAPILMADAN VERİM MÜMKÜN DEĞİL'
Konya Ovası'nda mevcut yağışlarla sulama yapılmadan verim elde edilemeyeceğini belirten Soylu, "Konya kapalı havzasının belli bir su kapasitesi var. Mevcudun çok fazlasından çekim yapıldığı zaman havzadaki su seviyelerinde düşüş söz konusu oluyor. Bölgenin de yağış ortalaması belli, 250-300 milimetre yağış alıyor. Çiftçi sulama yapmasa hiçbir şey üretemeyecek. Bazen yanlış anlaşılıyor ama Konya Ovası'nda gerçekten sulama yapmadan mevcut yağışlarla yüksek bir verimlilik mümkün değil. Konya Ovası'na bu gözle bakılması lazım çünkü mevcut suyumuz yetmiyor. Ovadan maksimum fayda sağlanması için dış havzalardan su getirilmesi gerekiyor. Üretim planlamamızı da gözden geçirmemiz şart. Özellikle suyu az tüketen bitkilere fazla destek vererek çiftçimizin ürün desenindeki tercihlerini bu şekilde yönlendirebiliriz” dedi.
İlginizi Çekebilir