Davutoğlu 'Türkiye’ye dönük hangi ülke ambargo uygularsa...'
SiyasetBakü’de iş adamlarıyla biraraya gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya’nın Türk işadamlarına uyguladığı yaptırımlarla ilgili, "Türkiye’ye dönük hangi ülke ekonomik ambargo uygularsa uygulasın o ambargolar döner amborgoyu uygulayan ülkeyi etkiler" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov arasında gerçekleşen görüşmenin önemli olduğuna değinerek, “Ancak daha önemlisi olan sorunlar ne kadar büyük olursa olsun ve psikolojik boyutlu olan söylem tansiyonu ne kadar yükselmiş olursa olsun Türkiye ve Rusya gibi köklü devlet geleneğine sahip iki ülkenin yetkililerinin bu sorunları yüz yüze konuşarak çözecek iradeyi göstermeleridir” dedi.
Milliyeti sonradan belli olan ve Türk hava sahasını ihlal ettiği için Rus uçağının 24 Kasım tarihinde düşürülmesinin ardından gerilen Türk-Rus ilişkilerinde yüz yüze gerçekleşen ilk görüşme olan Çavuşoğlu-Lavrov görüşmesi hakkında açıklama Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de iş dünyası temsilcileriyle yaptığı toplantıda konuşan Başbakan Davutoğlu, Sırbistan’ın başkenti Belgrad’da Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’la görüşen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan ilk intibaları aldığını söyledi. Davutoğlu, “Bu görüşmenin gerçekleşmiş olması önemlidir. Ancak daha önemlisi olan sorunlar ne kadar büyük olursa olsun ve psikolojik boyutlu olan söylem tansiyonu ne kadar yükselmiş olursa olsun Türkiye ve Rusya gibi köklü devlet geleneğine sahip iki ülkenin yetkililerinin bu sorunları yüz yüze konuşarak çözecek iradeyi göstermeleridir. Bir kez daha bu vesileyle Bakü’den de bu mesajı vermenin önemli olduğuna inanarak ifade ediyorum, Türkiye-Rusya ilişkileri hem iki ülke için önemlidir, hem de Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya ve bahsettiğim Asya-Avrupa bağlantıları itibarıyla da ve bu çevre bölgelerde barış itibarıyla da büyük bir önem taşıyor” dedi.
“DIŞ POLİTİKAMIZI İLKELER ÜZERİNE OTURTMUŞ BİR İKTİDARIZ” Başbakan Davutoğlu sözlerine şu cümlelerle devam etti: “Biz bütün dış politikamızı ilkeler üzerine oturtmuş bir iktidarız. Sınır güvenliğimizi, kara sınırlarımızı, deniz sahamızı korumak konusundaki irademizden hiçbir şekilde taviz vermeyeceğimizi bir kez daha burada ifade etmek isterim. Suriye konusunda da en fazla etkilenen ülke olarak, Suriye’de olan bitenden doğrudan etkilenen ve 2 milyon 200 bini aşkın Suriyeliyi misafir eden bir ülke olarak Suriye konusunda söz sahibi olan ve söz söyleme hakkına sahip olan ülkelerin de başında geldiğimize inanıyoruz. Eğer bir ülkenin nüfusunun yüzde 15’i bir başka ülkede yaşıyorsa, o ülkenin bu nüfusun geldiği ülke hakkında görüş beyan etme, fikir beyan etme, o ülkenin geleceğiyle ilgilenme hakkı diğer ülkelerden çok daha fazladır. Biz hem kendi sınırımızı koruma babında hem de Suriyeli kardeşlerimizin geleceğini barış içinde inşa etme bağlamında da bu bölgenin asli unsuru, asli ülkesi olarak ilgilenmeye devam edeceğiz.”
“RUSYA’YLA İLETİŞİM KANALLARINI AÇIK TUTACAĞIZ” Suriye’de DEAŞ’e karşı gittikçe artan sayıda koalisyon unsurlarının hava operasyonları yaptığını ifade eden Davutoğlu, “Rusya da ayrı bir hat üzerinde İran’la birlikte operasyonlar yapıyor. Bu derece karmaşık bir operasyon silsilesinin olduğu yerde işte geçtiğimiz hafta yaşadığımız gibi olayların yaşanması da koordinasyon olmaması halinde kaçınılmaz hale geliyor. O zaman oturup Rusya’ya bir daha böyle bir olayın yaşanmaması için konuşmamız gerektiğine inanıyoruz. Ama konuşmak karşılıklı argümanlarla, sağlam, rasyonel bir zeminde birbirine hitap etmekle olur. Hiç olmamış olayları, hiç olmamış bağlantıları hakaretamiz bir üslupla Türkiye’ye yakıştırarak konuşma yöntemi çözüm oluşturucu bir yöntem değil. Biz Rusya’yla iletişim kanallarını açık tutmaya devam edeceğiz. Kafkasya’da ve Balkanlar, Karadeniz’de, Orta Asya’da kalıcı barış ve istikrarın olabilmesi için de Rusya’nın yapacağı katkının önemine de inanarak iletişim kanallarını daima açık tutacağız. Ama şu da bilinmelidir ki Türkiye’ye dönük hangi ülke ekonomik ambargo uygularsa uygulasın, ekonomik ambargolar nihai kertede döner ve bu ambargoları uygulayanları, o ambargoların uygulandığı ülkeden daha fazla etkilemeye başlar. Onun için şimdi rasyonel düşünme vaktidir, soğukkanlı düşünme vaktidir. Bu çerçevede de iş dünyamızın Rusya-Türkiye ilişkilerinde ortaya çıkan gerilimden etkilenmemesi için her tedbiri alacağımızı bir kere daha ifade ediyorum. Hiçbir ülkedeki işadamımızın bu ilişkilerin etkisinden tereddüt ve tedirginlik duymalarını gerektirecek bir durum söz konusu değildir. Ümit ederiz ki bu ilişkiler tekrar doğru bir hat üzerinde ilerlemeye devam eder” dedi.
“DERİNLİĞİMİZ ASYA'DA, UFKUMUZ AVRUPA’DA”
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de iş dünyası temsilcilerine hitaben yaptığı konuşmada, “Bugün Rusya ilişkilerinde geçtiğimiz zorlu süreçte de Azerbaycan ile kurduğumuz yakın diyaloğun büyük bir önemi var” dedi.
Azerbaycan’daki temasları kapsamında iş dünyası temsilcileriyle düzenlenen toplantıya katılan Başbakan Davutoğlu, Türkiye'nin Azerbaycan ile ilişkilerinde tarihi, kardeşlik, stratejik, ekonomik boyutu olduğunu söyledi. Hiçbir ilişkinin boşlukta gelişemeyeceğini ve hiçbir ilişkinin sadece söylem düzeyinde kaldığı zaman nihai hedefe ulaşmayacağını ifade eden Davutoğlu, “Biz hem çok köklü tarihi ilişkilerimizi tahkim ettik ve etmeye devam edeceğiz hem de bu tarihi ilişkiyi somut ekonomik projelerle stratejik çerçeve kazandıracağız” dedi.
Brüksel’de 11 yıl aradan sonra Türkiye-AB Zirvesi gerçekleştirdiklerinde 28 Avrupa ülkesinin liderinin gözünün içine bakarak şunları söylediğini ifade eden Davutoğlu, “Biz bir Avrupa halkıyız ve biz olmadan Avrupa’nın tarihi de kaderi de yazılamaz. Şimdi Bakü’de hem sizler nezdinde Azerbaycan'a ve dünyaya da ilan ederek söylüyorum. Biz bir Asya milletiyiz ve biz olmadan Kafkasya'nın ve Asya'nın tarihi de yazılamaz. Türkiye'de, dikotomik şekilde bakanlar, Türkiye'yi sadece Asya yönüyle görenler var, ya da yine aynı dikotomik tarzda Avrupa yönüyle görenler var. Halbuki biz Asya'nın da Avrupa'nın da kimliğini özümsemiş ve bu köprü olma rolünü, merkez olma rolüne dönüştürme kudreti göstermiş bir ülkeyiz. 12 yıllık iktidarımızın ana perspektifi de hiç bir kimlik krizi yaşamadan Brüksel’de Avrupalı, Bakü’de Kafkasyalı, Semerkant’ta Asyalı, Adisababa'da Afrikalı olarak konuşabilme gücü ve kudreti gösterebilme, bunu yapabilecek imkana sahibiz. AB görüşmelerinde en fazla üzerinde durduğumuz konular, üst düzey enerji işbirliği konusu, üst düzey ekonomik diyalog mekanizmasının kurulması, siyasi diyalog mekanizma kurulması ve nihayet vize muafiyeti konuları. Aslında doğrudan sırtımızı ve arkamızı bu anlamda tarihi arka planımıza verdiğimiz Asya'yı ilgilendiren konular aynı zamanda. Stratejik Derinlik’te vurguladığım bir husus var; biz öyle bir coğrafyadayız ki yayı Asya derinliğine germemeniz halinde Avrupa'da istediğimiz yere oku fırlatamayız. Derinliğimiz Asya'da ufkumuz Avrupa'da ve derinlik ve ufku birleştiren de Türkiye-Azerbaycan ilişkileri. Türkiye Azerbaycan ilişkileri o kadar sağlam bir temele dayanıyor ki kuvvetli olduğunda Türkiye’ye Asya derinliği kazandırıyor, Azerbaycan'a da Türkiye üzerinden Avrupa ufku ve Avrupa hedefi kazandırıyor. Hiçbir dünyada, hiçbir iki ülke arasında bu derece yoğun, tarihi ve manevi bir ilişki yok. İster rahmetli Aliyev’in deyişiyle 'Bir millet iki devlet' deyin ister ‘Bir ananın iki evladı, çocuğu’ deyin, hangi şeyi kullanırsak kullanalım hepsi aynı şeye işaret eder. Kaderimiz, geçmişimiz ve geleceğimiz bir ve beraber” dedi.
“RUSYA’YLA ZORLU SÜREÇTE AZERBAYCAN’LA KURDUĞUMUZ YAKIN DİYALOĞUN BÜYÜK BİR ÖNEMİ VAR” Başbakan Ahmet Davutoğlu sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Bugün Rusya’yla ilişkilerde geçtiğimiz zorlu süreçte de Azerbaycan’la kurduğumuz yakın diyaloğun, büyük bir önemi var. Biraz daha bu perspektifi somut, ekonomik projelere indirmeye başlarsak, biz Pekin, Bakü, Boğaziçi, Brüksel, bütün bu Asya koridorunda hem enerji hem ulaşım hatlarının, Türkiye ile Azerbaycan’ın omurgasını teşkil ettiği bir eksende gelişmesini arzu ediyoruz. Ulaşım hatlarının geliştiği her yerde de aynen İpek yolu gibi geçmişte, ticaret hatları da gelişir. İstiyoruz ki bütün bu coğrafya, bizim gönül coğrafyamızı da barındırdığı için bu coğrafya üzerinde akan ticaret, bu coğrafya üzerinde akan petrol ya da doğalgaz, bu coğrafyada üzerinde seyreden hızlı trenler, trenler, lojistik hatlar, havaalanları Türkiye ile Azerbaycan'ın merkezini oluşturduğu bir omurga etrafında şekillensin.”
İlginizi Çekebilir