© Konya Postası 2021

Eğitimin kaynakları nereye harcanıyor?

Eğitim sisteminde ana problemlerin çözülmesi gerektiğine dikkati çeken Türk Eğitim-Sen Konya 1 No’lu Şube Başkanı Tanfer Ata, eğitime ayrılan kaynakların büyük çoğunluğunun personel gideri olduğunu söyledi

Türk Eğitim-Sen’in eğitim-öğretim dönemlerinde adaletin insan hakkı ve başarıların takdir edilmesini önemsediğini dile getiren Türk Eğitim-Sen Konya 1 No’lu Şube Başkanı Tanfer Ata, öğrencileri geleceğin teminatı olan görmek gerektiğini, öğrencilerin öğretmenlerin elinde şekilleneceğini ve öğrencilerin de başarılı bir Türk vatandaşı olarak Türkiye’ye hizmet etmesi gerektiğini dile getirdi.

EĞİTİME AYRILAN BÜTÇE SADECE PERSONEL GİDERİ Mİ?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevinin insan yetiştirmek olduğunu Başkan Tanfer Ata, insan yetiştirmenin kolay olmadığını aktaran ve siyasilerin milli eğitime daha çok kaynak ayırdıklarını söylediklerini belirtti. Bütçede oransal anlamda milli eğitime ayrılan payın doğru olduğunu, bazı dönemlerde bu oranların yüzde 20’lere yaklaştığını söyleyen Ata, “Evet, bu pay ayrılıyor ama milli eğitimde bu paralar nerelere harcanıyor? Ben çok rahat ifade edeyim ki milli eğitime ayrılan hangi rakama bakılırsa bakılsın yaklaşık yüzde 75-80’i personel gideridir. Şimdi ayrılan bütçenin yüzde 80’i personele gidiyorsa bunun dışında derslik ihtiyacımızı nasıl karşılayacağız? Eğitim materyallerini nasıl karşılayacağız veya hizmet içi eğitimi nasıl karşılayacağız? Bunları birilerinin düşünmesi ve cevap vermesi lazım” şeklinde konuştu. Hükümet bütçesinin yüzde 20’sinin milli eğitime ayrıldığı açıklamasını hatırlatan Ata, yaptığı bir araştırma hakkında bilgiler verdi. Yıllara oranla eğitime harcanan payın artıp azalmasına ilişkin bir araştırma yaptığını ifade eden Ata, araştırmanın sonucuna ilişkin şunları kaydetti: “2002 yılında yani mevcut iktidarın iş başıan geldiği dönemde milli eğitime ayrılan pay yüzde 17’lere yakın ve ciddi bir oran. Yıllara göre bakmaya devam ettiğinizde ayrılan payın giderek düştüğünü görüyorsunuz. Hatta 2016 yılı verilerine göre bu oran yüzde 8.5’lara kadar düşmüş. Bakın 2016 yılı sonu itibariyle yüzde 8.5 yani yarı yarıya eğitim yatırımları azalmış. Eğitim yatırımlarının azalması şu anlama gelir; devlet yeni okul, derslik yapamıyor. Hizmet içi eğitim dediğimiz eğitimlere kaynak aktaramıyor ve eğitim materyalleri denilen öğrencinin kullandığı materyalleri yeterince üretemiyor.”   

EĞİTİMDE DEVLET POLİTİKASI ŞART

Türk eğitim sisteminde devlet politikası oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Başkan Ata, hükümetin ve sivil toplum kuruluşlarının biraraya gelerek çalışma yapmasının önemine vurgu yaptı. Eğitim konusunda planlama yapılmasının doğru olacağını, planlama yapma konusunu sürekli gündemde tutmaya çalıştıklarını ve eğitimde devlet politikasının olması gerektiğini kaydeden Ata, “Bu cümleyi sürekli kullanıyorum. Devlet politikası demek iktidar değişse bile politikanın değişmeyeceği anlamına gelir. Diğer ülkeler bunu başarıyor ve bu Türkiye’de bazen övülüyor ve örnek almaya çalışıyoruz ama başaramıyoruz. Beş tane Milli Eğitim Bakanı değişiyor ama beşindeki uygulamalar farklı farklı. Niye başarılı değiliz? Demek ki sistemin bozulması siyasetçiler eliyle oluyor. Yani toplum, öğretmen, eğitim yöneticisi sistemi bozmuyor. Bürokrasi veya siyaset sistemi bozuyor. Planlama yapamadığımız için eğitime ayrılan kaynakların planlaması da yapılamıyor” ifadelerini kullandı. Milli Eğitim Bakanlı’ğının planlama konusunda çalışmalar yapması gerektiğine vurgu yapan Ata, planla yapılırken çok iyi tespitlerin yapılması ve alan taramasına önem verilmesi gerektiğini söyledi.

MİLLİ EĞİTİMDE EN BÜYÜK İHTİYAÇ PLANLAMA

Türkiye’de derslik ihtiyacının bir sorun olduğunu ve bu sorunun çözülmesi gerektiğini anlatan Tanfer Ata, “Derslik ihtiyacı çözülmeden Milli Eğitim Bakanımız diyor ki, ‘Ben 2018 yılı itibariyle bütün Türkiye’de normal eğitime geçeceğim.’ Ben bu cümlenin altı boş olduğunu düşünüyorum. Derslik ihtiyacını çözmeden normal eğitime geçemezsin. Geçersin, ne yaparsın 30 kişilik sınıfı 40’a çıkartırsın. Bir başka örnek vereyim, kırsalda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı az ama büyükşehirlerde böyle değil. Büyükşehirlerde sınıflar 50-60 kişilik, bu sadece İstanbul’un yaşadığı bir sıkıntı değil ki Konya’da yaşıyor bunu Ankara’da. Konya’da sınıf mevcudu 50-60 kişi olan okullarımız var” dedi. Özellikle meslek okulları ve imam hatip okullarına yığılma olduğunu kaydeden Ata, bu duruma karşı olmadıklarını ancak sınıf mevcutlarının kalabalık olduğuna vurgu yaptı. Yeterli derslik olmadığı zaman sınıflardaki öğrenci sayısının artırıldığını anlatan Ata, planlama yapılarak normal eğitime geçilmenin daha sağlıklı olacağını söyledi.

Normal eğitime geçme adına bir takım yanlış uygulamaların hayata geçebileceğini anlatan Başkan Tanfer Ata, kendisine gelen bilgiler doğrultusunda sınıflarda bulunan öğrenci sayılarının artacağını, sınıf sayısı yeterli olmadığı için kütüphane, laboratuvar gibi alanların sınıfa dönüştürebileceğini söyledi. Böyle bir durumun olumlu olmadığını aktaran Ata, “Sınıf bulmak için bir yerleri küçültüyorsak biz o zaman laboratuvarı kullanmayacak mıyız? Eğitimin sistem olarak en büyük problemlerinden bir tanesi bu. Günü birlik siyasi açıklamalar gelecekle ilgili net ifadeler kullanılmadan yapılan konuşmalar. Türkiye’nin bu sorunu bir şekilde çözmesi lazım” dedi. Öğretmen atamaları konusunda da değerlendirmelere ihtiyaç olduğunu ifade eden Başkan Tanfer Ata, birçok öğrencinin öğretmen hayaliyle üniversite okuduğunu ancak mezun oldukları bazı branşlarda atama olmamasından hayal kırıklığı yaşadığını söyledi. Milli eğitimin insan kaynağı konusunda övünecek seviyede olduğunu ancak insan kaynağının iyi değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Ata, insan kaynakları ve yatırım planlamasının çok ciddi şekilde ele alınması gerektiğini dile getirdi.

EĞİTİMİN ANA PROBLEMLERİ TARTIŞILMALI

Eğitimde müfredat değişikliği konusunda da değerlendirmelerde bulunan Tanfer Ata, çağın ihtiyaçları doğrultusunda müfredat değişikliği yapılmasının normal olduğunu ve değişiklik yapılması düşünülen konularda gerekli sivil toplum kuruluşları ile görüşülmesi ve ortak akla önem verilmenin önemine dikkati çekti. Eğitimin kalitesinin artırılması konusuna değinen Ata, “Türkiye’de yaklaşık 18 buçuk milyon öğrencimiz var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın personel sayısı da 1 milyonu geçti. Bu kadar büyük kaynakları ayırıp da nicelik ve nitelikleri artıramıyorsak olumlu bir sonuç elde edemeyiz. Eğitime ayrılan kaynaklarla eğitim kalitesinin artması ve mesleğini öğretmenlerin sorunlarının çözülmesi için çaba sarf edilmesi gerekliliğine vurgu yapan Ata, taşralarda konuşulan veya söylenilen konulara bürokrasinin önem vermesinin doğru olacağını anlattı. Eğitim sisteminde ana problemlerin kalitenin artması, öğretmenlerin başarıları ve derslik sayısı olduğunu kaydeden Ata, rakamlardan ziyade bu konuların konuşulmasının eğitim sistemine katkı sağlayacağını söyledi.

Türkiye’de öğretmen açığı sorununun devam ettiğine işaret eden Ata, ücretli öğretmenlik sisteminin yanlış olduğunu, Türkiye’nin çeşitli sorunlarla uğraşırken eğitim konusunda da problemlere ön açılmamasının doğru olacağını söyledi. Ücretli öğretmenlik uygulamasına kesinlikle karşı olduklarını ifade eden Başkan Ata, öğretmenlerin kadroya geçirilmesi gerektiğini anlattı. Ücretli öğretmenliğin insanlara çeşitli zorluklar çıkarttığını ve bu sorunun ilgililer tarafından çözülmesi gerektiğini kaydeden Ata, kadrolu istihdam modelinin doğru bir model olduğunu dile getirdi. Eğitimdeki insan kaynaklarının geleceğiyle oynanmaması gerektiğini dile getiren Ata, “Bir sözleşmeli öğretmen 4 yıl boyunca atandığı Doğu ve Güney Doğuya çakılı kalacak. 4 yıldan sonra kadroya geçmek için 2 yıl daha bekleyecek ondan sonra tayin olacak. İnsan evlenecek mi veya çocuğu varsa ne yapacak? Yani insani özellikleri yok sayılarak öğretmen çalıştırılmamalı. Mutlu öğretmen mutlu öğrencidir. Başarılı öğretme başarılı öğrenci ve toplumunda başarılı olması demektir” diye konuşarak sözlerine son verdi.(Mustafa KARAKAYA)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER