© Konya Postası 2021

"Gelecek Senin Sahip Çık" toplantısı

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, "Dövizin değeri tabii ki önemlidir. Aşırı değersiz ya da aşırı değerli Türk lirası da bize zarar vermiştir. Yakın zaman önce 4 lira olan dolar hala canımızı yakmaya devam ediyor. İş dünyasının nereye gideceğini bilememesi, doların kaç para olduğundan daha önemlidir." dedi

Olpak, MÜSİAD Konya Şubesi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Gelecek Senin Sahip Çık" toplantısında yaptığı konuşmada, iş dünyasının belirsizliği sevmediğini, ölçümlenebilir ve önünü gören bir ekonomi istediğini söyledi.

İş dünyasının istikrardan emin olması gerektiğini dile getiren Olpak, belirsizliğin kendilerini çok fazla etkilediğini vurguladı.

Olpak, döviz kuruna ilişkin, "Dövizin değeri tabii ki önemlidir. Aşırı değersiz ya da aşırı değerli Türk lirası da bize zarar vermiştir. Yakın zaman önce 4 lira olan dolar hala canımızı yakmaya devam ediyor. İş dünyasının nereye gideceğini bilememesi, doların kaç para olduğundan daha önemlidir. Şu anda 3,6 lira olan dolara bir şekilde kendimizi adapte edebiliriz. Ama dolar 6-7 lira mı olacak ya da 1-2 lira mı olacak sorusu bizim belimizi büküyor."  değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye ekonomisinin, 15 Temmuz darbe girişiminden etkilendiği için geçen yılın 3. çeyreğinde yüzde 1,3 küçüldüğünü belirten Olpak, "2016'nın son çeyreğinde yüzde 5,3 büyüme yakalayarak yılın toplamında ise yüzde 2,9 büyüdük. Birilerinin yüzde 2 büyüme beklediği bir ortamda Türkiye 2,9'luk bir büyüme elde etmiştir. Tabii bunu iş dünyası olarak yeterli bulmuyoruz." diye konuştu.

Dünyanın faizlerin ne olacağı konusunda FED'i takip ettiğini kaydeden Olpak, faizlerin boyutunun değil oranlarının konuşulduğunu dile getirdi.

İstihdamın sosyal boyutunun da bulunduğunu anlatan Olpak, "Yıllarca siyasette vesayet karşımıza çıktı. Hukukta adaletsizlik, uluslararası arenada ise itibarsızlık oldu. İnşallah bu gibi kavramları sözlüğümüzden çıkarırız. Milletimiz de 15 Temmuz'da bunu gösterdi ama köklü çözümlere ihtiyacımız var." dedi. 

Mevcut anayasanın iş dünyası olarak kendilerini etkilediğine dikkati çeken Olpak, şöyle devam etti:

"Çünkü mevcut sistem arızalıdır. 2007 yılında e-muhtıra ve cumhurbaşkanlığı seçiminde yaşadığımız 367 garabetini gördük. 2008 yılında ise iktidar partisinin kapatılması davasıyla karşı karşıya kaldık. 2008 krizine hükümet ve cumhurbaşkanı olmadan girecektik. Böyle bir ortamda hangimiz yatırım yapabilirdik ya da daha fazla istihdam sağlayabilirdik. Daha fazla yatırım ve istihdam istenen iş dünyası böyle bir ortamın içinde bulunmak istemezdi. İş dünyası olarak huzur, güven ve istikrar olmadan çalışamayız." 

Anayasa değişikliği halk oylamasının Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu belirten Olpak, "Geçmişte hükümet doların 1,5 yıl boyunca kaç lira olacağını ilan etmişti. Hepimiz buna inandık ve yatırım planlarımızı ona göre yaptık. Ancak anayasa kitapçığının fırlatılmasıyla dolar tavan yaptı. Bu ülkenin iş adamı olarak böyle bir tabloyu bir daha yaşamak istemiyorum. Sizin de böyle bir tabloyu yaşamak istemediğinizi düşünüyorum. 8 Haziran sabahını hayal edin, işletmenize hangi hesapları yaparak gidiyordunuz. Daha sonra ne olduğunu kendinize sorun ve ona göre hareket edin." diye konuştu. 

- "Faiz artırımı, dolara çok değer katacak düzeyde olmayacaktır"

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem ise 16 Nisan'ın,15 Temmuz'un dolaylı bir zaferi olduğunu söyledi.

Ertem, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkileri konusunda, "Herkes merak ediyor Türkiye'nin Avrupa Birliği ilişkileri duracak mı diye. 'İngiltere gibi mi olacak' diyorlar. Bu Türkiye'ye bağlı olan bir şey değil, doğrudan Avrupa Birliğine bağlıdır. Avrupa haçlı ve faşist zihniyetine boyun eğerse ve kendi değerlerini hatırlamazsa tabii ki Avrupa Birliği ilişkilerinin müzakereler düzeyinde devam etmesi çok zor." değerlendirmesinde bulundu. 

FED'in gelecek dönemde artıracağı faizlerin merak edildiğini dile getiren Ertem, "FED'in önümüzdeki dönemde artıracağı faizler, gelişmekte olan ülkeleri, Türkiye gibi yükselen ekonomileri rahatsız edecek ya da dolara çok değer katacak düzeyde olmayacaktır." ifadelerini kullandı.

Ertem, Kredi Garanti Fonu'nun devreye girmesi ve Varlık Fonu'nun kurulmasının Türkiye için devrim niteliğinde kararlar olduğunu söyledi. 

Geçmişte Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının yürüttüğü para politikasının ülke kaynaklarını dışarıya aktaran ve toplumu yoksullaştıran bir durumda olduğunu dile getiren Ertem, geçmişte Türkiye'nin maliye politikalarını da IMF'nin yaptığını kaydetti.

Ertem, referandumdan sonra vergi sisteminin daha adil ve yoksulluğu azaltıcı şekilde düzenlendiği yeni bir döneme gireceklerini bildirdi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER