İlahi aşkın gıdası "Oruç"
KonyaTürk-İslam sufilerinin en tanınmışlarından Mevlana Celaleddin-i Rumi, orucun, zengin, fakir, amir-memur bütün insanların sabrı üzerine bir ölçü olduğunu belirtiyor "Kendine gel, sabır zamanı geldi, oruç ayı girdi. Birkaç günceğiz kaseden söz açma, testiden laf etme" diyen Mevlana, insanların yılda bir ay da olsa maddi rızkı ikinci plana iterek manevi rızkı düşünmesini öğütlüyor
Büyük İslam düşünürü, mutasavvıf Mevlana, orucu, zengin, fakir, amir-memur bütün insanların sabrı üzerine bir ölçü olduğunu aktarıyor.
Fikir ve öğretileriyle tüm dünyada barış ve hoşgörü sultanı olarak tanınan Mevlana, günümüzde de her millet, kültür ve dinden insana hitap ediyor.
Başta Mesnevi'si olmak üzere eserleriyle fikirlerini günümüze kadar ulaştıran Mevlana, "sevgi, hoşgörü ve barış'' temasını İslam'ın ışığında sıkça işlemesiyle ön plana çıkıyor. Mevlana'nın oruç ile ilgili tespitleri de dikkati çekiyor.
"Oruç göklerin ötesinden gelen manevi bir rızıktır ki, bu rızıktan layıkıyla yiyen, hafifler ve tertemiz bir hale gelir. Oruç tutarak, kötü huylardan temizlenirsen, ermiş kişilerin peşinden göğe yükselirsin. Yok, lokmanın esiri olursan, sen de toprağa lokma olur gidersin" diyen Mevlana'ya göre vücudun önem kazanması için can, canın önem kazanması için de nur gereklidir.
- Asıl gıda Allah nuru
Bu nur fiziki aydınlık veren bir ışık değil, ilahi sevgiden doğan Allah aşkıdır. AA muhabirine açıklama yapan Selçuk Üniversitesi Mevlana Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Doç. Dr. Nuri Şimşekler, Mevlana'ya göre; beden, ancak kalpteki nurun arzusundan doğan namaz ve oruç gibi fiziksel güce ihtiyaç olan ibadetlerin yerine getirilmesinde bir araç olduğunu söyledi.
Sadece Allah'a ibadet ve yaşamı idame ettirebilmek için yemek gerektiğini vurgulayan Şimşekler, "Mevlana, hayvanların bütün arzu ve isteklerinin boğaz derdi olduğunu belirterek insanların da onlar gibi olmamasını ister ve asıl gıdamızın Allah nuru olduğunu belirtir" dedi.
Mevlana'nın hırs olmadan kazanç peşinde koşmanın, boğaz zevkine düşmeden karnını doyurmanın normal olduğunu ifade ettiğini anlatan Şimşekler, şöyle devam etti:
"Mevlana, İnsanda olması gereken bu özellikler ise kalpteki Allah nurunu artıracağından gözlerdeki engellerin kalkıp sadece zahiri değil batını da görebileceğinİ, insan-ı kamil noktasına ulaşılabileceğini söyler. Her konuda olduğu gibi İslami mevzularda da halkı aydınlatan ve öğütler veren Mevlana orucu, zengin, fakir, amir-memur bütün insanların sabrı üzerine bir ölçü olduğunu bildiriyor. 'Kendine gel, sabır zamanı geldi, oruç ayı girdi. Birkaç günceğiz kaseden söz açma, testiden lâf etme' diyerek insanların yılda bir ay da olsa maddi rızkı ikinci plana iterek manevi rızkı düşünmelerini söyler. Mevlana, Ramazan ayının sevinçle karşılanmasının gerekliliğine dikkati çeker."
- Mevlana yeme içme konusunda aşırıya kaçmazdı
Her konuda olduğu gibi dini buyruklardan dışarı çıkmayan Mevlana'nın, yeme-içme konusunda da aşırıya kaçmadığını dile getiren Şimşekler, Ramazan ayı haricinde evinde çoğu zaman tek çeşit yemekle yetindiğini belirtti.
Mevlana'nın evinde, çok çeşit yemekler pişirildiği gün ev halkına kızdığını, yemekleri fakirlere dağıtmalarını söylediğine değinen Şimşekler, "Evinde tek çeşit yemek bulunduğu zamanlar ise ki, genelde böyle olurdu 'yoksulluk, şeyhlerin şeyhidir' diyerek “...bugün alnımızda fakirlik nuru parlamaktadır” der ve çok sevinmiştir. Tabii ki oruç, bizim, yani normal insanların anladığı gibi sadece yeme-içmeyi terk etmek değil, bedenimizin bütün azalarıyla; hatta gönül dünyamızın kapladığı tüm batıni yani iç dünyamızla da alakalıdır" diye konuştu.
İlginizi Çekebilir