© Konya Postası 2021

Kaçak ayrılıkçı ve teröristlerin sığınağı Belçika

Eski Katalan lideri Puigdemont ve 4 bakanın Belçika'ya kaçması, ülkenin diğer ayrılıkçı grup ve terörist örgütlere verdiği desteği gündeme getirdi.

Haklarında onlarca yıl hapis cezası istenen eski Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont ve bakanlarının kaçtığı Belçika, terör örgütleri ve ayrılıkçı hareketlerin lider ve mensuplarına kucak açmasıyla dikkat çekiyor.

Avrupa'nın terör üssü Belçika'dan terörle mücadelede çifte standart Dışişleri Bakanlığından Belçika açıklaması Belçika'nın eski Katalan lider Puigdemont'la imtihanı Terör örgütü PKK yandaşları Belçika'da Türklere saldırdı 'Katalan lider Puigdemont Belçika'ya gitti' Belçika'dan 'PKK'lılar terörden yargılanamaz' kararı Katalonya krizi Belçika'yı karıştırdı Belçika'daki PKK kararına savcılıktan itiraz PKK, 2016'da Avrupa'da terör estirdi Hollanda ve Belçika'dan PKK'ya izin

Ayrılıkçı terör örgütleri ETA ve PKK'nın yanı sıra Fetullahçı Terör Örgütü(FETÖ), DHKP-C firarilerinin sığındığı Belçika, DEAŞ'ın da 130 kişinin öldüğü Kasım 2015 Paris saldırılarını planladığı ülke olarak öne çıkıyor.

Eski Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Puigdemont ve yönetimin 4 eski bakanı halihazırda Belçika'da bulunuyor.

27 Ekim'de Katalonya Parlamentosunda bağımsızlık ilan etmeleri nedeniyle İspanyol yargısının haklarında suç duyurusunda bulunmasından hemen önce Belçika'ya gelen eski ayrılıkçı Katalan lider ve bakanlar hakkında Avrupa çapında tutuklama ve iade etme emri çıkarıldı. 

Tutuklanması istenen eski Katalan lider Belçika'da kalacak

İspanya'ya iade edilmesi durumunda "devlete karşı başkaldırma, ayaklanma ve kamu malını kötüye kullanmak" suçlarından yargılanacak Puigdemont için istenen toplam ceza 50 yılı buluyor.

Puigdemont'un avukatı Paul Bekaert, eski Katalan liderin İspanya'ya dönmeyeceğini, Belçika makamlarına ifade vermesi için çalışmalar yürüttüğünü belirtiyor.

Avukat Bekaert'ın, Puigdemont için istenilen hapis cezasının orantısız olduğunu savunarak, insan hakları ihlali yapıldığı gerekçesiyle eski Katalan liderin iadesini engellemeye çalışacağı ifade ediliyor.

Puigdemont, Brüksel'e "Avrupa Birliği'nin (AB) kalbi" olduğu için geldiğini öne sürüyor. Ancak Belçika'nın daha önce ayrılıkçılar ve terör örgütleri liderleri ve iltisaklı kişilere sunduğu imkanlar göz önünde bulundurulduğunda Puigdemont'un bu ülkeye kaçma kararının tesadüf olmadığı dikkati çekiyor.

Belçika ETA'cıları da korumuştu

Belçika'nın İspanya ile diplomatik ilişkileri, 1990'lı yıllarda ETA terör örgütü mensuplarına verdiği destek nedeniyle birçok kez gerildi.

ETA terör örgütüne bağlı olduğu iddia edilen kişilere sığınma hakkı tanıyan Belçika, bu kişileri İspanya'da "adil yargılanma süreci olmayacağı" iddiasıyla iade etmeyerek zaman zaman diplomatik ilişkilerdeki gerginliği tırmandırdı.

Belçika, son 20 yılda terörle iltisaklı olduğu düşünülen 5 kişiyi İspanya'nın talebine rağmen iade etmedi. Brüksel, en son geçen sene ETA üyesi Natividad Jauregui adlı kişiyi İspanya'ya göndermeyi reddetti.

Puigdemont'un geçmişte Belçika'daki ETA'cıları savunmakla tanınan Paul Bekaert'ı avukatı olarak seçmesi de bu çerçevede daha fazla anlam kazanıyor.

Bekaert'ın aralarında ETA'cı Jauregui'nin yanı sıra İspanya tarafından iadesi istenilen ve ETA'yla iltisaklı olduğu belirtilen bir çifti de savunarak haklarındaki iade kararının işleme koyulmasını engellediği biliniyor. 

PKK'ya kucak açıyor

ETA ve eski Katalan hükümeti yetkililerinin yanı sıra AB'nin terör listesindeki PKK'nın da Belçika'da geniş hareket alanına olması dikkat çekiyor.

Yakın dönemde, Belçika'daki İstinaf Mahkemesi, aralarında PKK'nın sözde Avrupa elebaşlarının da olduğu 36 kişi ve kurumun terörle mücadele kanunları çerçevesinde yargılanamayacağına hükmetmişti.

Bu çerçevede terör örgütünün Avrupa'daki elebaşlarından Remzi Kartal ve Zübeyir Aydar'ın da aralarında bulunduğu 36 kişinin terörle mücadele kanunu çerçevesinde yargılanamayacağı, PKK'nın uluslararası silahlı mücadele yürüttüğü savunuluyor.

Örgütün yöneticilerinin 1990'lı yıllarda sığınmaya başladığı Belçika'da, PKK'nın Avrupa'daki sözde yöneticilerinden Remzi Kartal da dahil çok sayıda terörist yaşıyor. Kırmızı bültenle aranmalarına karşın yakalanmayan örgüt lideri ve üyelerine, Belçika'da yasal sığınma hakkı veriliyor.

En son 2010 yılında PKK'ya ait 2 televizyon kanalından birine baskın yapan Belçikalı yetkililerin, baskında çok sayıda kişiyi gözaltına almasına karşın kısa sürede serbest bıraktığı görülüyor.

Şubat 2016'da onlarca kişinin öldüğü Ankara saldırısından sadece günler sonra, Türkiye-AB Zirvesi'nin yapılacağı AB Konseyi binasının hemen arkasında PKK'lılara çadır kurma izni veren Belçika yönetimi, bu hareketini ise "ifade özgürlüğü" olarak savunuyor.

Adeta PKK'ya koruma kalkanı oluşturan Belçika'da örgüt yandaşları da PKK paçavraları ve Abdullah Öcalan posterleri eşliğinde sık sık gösteriler düzenliyor. PKK'nın düzenlediği bazı yürüyüş ve gösterilere Belçikalı siyasetçiler de katılıyor.

PKK'ya silah veren kaçak HDP'li de Belçika'da

HDP'nin kaçak eski vekilleri Tuğba Hezer Öztürk ve Faysal Sarıyıldız'ın da sığındığı ülkenin Belçika olması dikkati çekiyor. Vekilliği düşürülen Faysal Sarıyıldız, Suriye'den getirilen silahları PKK'ya vermesiyle biliniyor.

DHKP-C davaları yıllarca sürdü

Belçika, DHKP-C liderleri ve yandaşlarına ilişkin de PKK'ya benzer bir süreç işletiyor.

Belçika'nın örgüte karşı adli süreci 1999'da terör örgütü üyelerinin bazılarının ülkede yakalanmasına kadar geriye gidiyor.

Belçika mahkemeleri, 2006 yılında aralarında örgütün elebaşı Dursun Karataş'ın da bulunduğu teröristlere ilişkin ilk kararda hapis cezası veriyor.

Ancak bu karar, 2007 yılında "adli hata" yapıldığı gerekçesiyle bozulurken, Anvers Temyiz Mahkemesi, gıyaben yargılanan terör örgütünün elebaşı Dursun Karataş ile Zerrin Sarı, Şükriye Akar ve Bahar Kimyongür'ü beraat ettiriyor. Mahkeme, daha önceki kararların aksine DHKP-C'yi "terör örgütü" olarak nitelemeyi de reddediyor.

Sabancı Holding yöneticisi Özdemir Sabancı dahil 3 kişinin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesi olayının zanlılarından terörist Fehriye Erdal gıyabında 3 yıl hapse çarptırılıyor. 2006 yılında ev hapsindeyken kaçan ve hakkındaki bu karar bozulan Erdal'a, ancak Şubat 2017'de cinayetten 21 sene sonra 15 yıl hapis cezası verilebildi. Hakkında tutuklama kararı çıkarılan terörist Erdal'ın nerede olduğu ise bilinmiyor.

FETÖ Belçika'da faaliyetlerini sürdürüyor

Belçika'nın ılımlı yaklaştığı diğer bir örgüt de FETÖ olarak ön plana çıkıyor. Kanlı darbe girişimine rağmen AB'nin ve Belçika'nın henüz terör örgütleri listesinde yer almayan FETÖ, ülkede rahatça faaliyetlerini sürdürüyor.

FETÖ ülkede, Belçika Aktif Dernekler Federasyonu (FEDACTIO) adı altında hareket ediyor.

Federasyonun internet sitesindeki bilgilere göre, eski başkanı, darbe girişimi sonrası kapatılan Kimse Yok Mu Derneği'nin Genel Başkanı İsmail Cingöz olan FEDACTIO'ya yan şubeleriyle beraber 60 kadar dernek üye durumda.

Bunlar arasında Belçika Türk İşadamları Derneği (BETİAD), örgüte finansman sağlanmasında önemli işlev yürütüyor. Aktif Girişimciler Birliği, Küçük Girişimciler Birliği, Hainaut Girişimler Derneği, Mercury İş Adamları Derneği ve Limburg Aktif Girişimciler Birliği derneklerinin birleşimi ile kurulan BETİAD, Brüksel, Anvers, Hainaut, Lige, Gent, Limburg kentlerinde faaliyetlerini sürdürüyor.

FETÖ derneğinin, Belçika'da Fransızca konuşulan Valon bölgesine oranla Flaman bölgesinde daha etkin olması dikkati çekiyor.

DEAŞ'ın Avrupa'daki üssü

Belçika, DEAŞ konusunda da Avrupa'nın terör üssü olarak görülüyor. 130 kişinin öldüğü 13 Kasım 2015 Paris saldırılarının Brüksel'de planlandığı, saldırganların ya Belçika vatandaşı ya da Brüksel'de yaşayan Fransa vatandaşları olduğunun tespit edilmesi dikkat çekiyor.

Belçika'da meydana gelen 22 Mart 2016'da terör saldırılarını gerçekleştirenlerden birinin Türkiye'nin sınır dışı ettiği bir Belçika vatandaşı olduğunun ortaya çıkmasının ardından bu kişinin Belçika'ya ulaşmasından sonra gerekli tedbir alınmaması tepki çekiyor.

Terörle mücadelede Avrupa'nın zayıf halkası

Belçika'nın karmaşık federal yapısı, resmi dilleri, siyasi partileri ve toplumları arasındaki sosyal bölünmüşlük, Belçika'yı ayrılıkçılar ve terör örgütleri için cazip hale getiriyor.

Fransızca konuşulan Valonya, Flamanca konuşulan Flamanya, her iki dilin konuşulduğu Brüksel ile Almanca konuşulan doğudaki küçük bir bölgeden oluşan Belçika'da bölgeler arasındaki iş birliği eksikliği ve federal yapının getirdiği bürokratik yavaşlık, güvenlik açısından da zafiyet doğuruyor.

AB ve NATO gibi önemli kurumlara ev sahipliği yapan Belçika'nın güçlü bir güvenlik teşkilatı bulunmuyor. Avrupa'nın terörle mücadelede "zayıf halkası" olarak bilinen Belçika, böylelikle ayrılıkçılar ve terör örgütü mensuplarının barınması için ideal ortam sunuyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER