Kalıcı barış için mücadele edeceğiz
Siyaset
Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş, siyasetçiler olarak kalıcı barış için şiddetin tümüyle devreden çıkması için mücadele edeceklerini belirterek, "Cumhurbaşkanlığı kampanyası da bunun bir parçasıdır" dedi.
Cumhurbaşkanı adayı ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, siyasetçiler olarak kalıcı barış için şiddetin tümüyle devreden çıkması için mücadele edeceklerini belirterek, "Cumhurbaşkanlığı kampanyası da bunun bir parçasıdır. Barış isteğimiz, birlikte yaşam isteğimiz de bunun en somut göstergesidir" dedi.
Demirtaş, Ermeni, Süryani, Rum ve Yahudi inanç grupları temsilcileriyle Beyoğlu'nda bir araya geldi.
Basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesi gazetecilere açıklama yapan Demirtaş, en değerli buluşmalardan birini gerçekleştirdiklerini ifade ederek, "Ümit ediyorum ki TRT bunu yayınlıyordur. Çünkü yaptığımız kampanya görüşmeleri ve bu çerçevede söyleyeceğimiz her şey istiyoruz ki bütün Türkiye tarafından duyulsun, görünür hale gelsin" diye konuştu.
Demirtaş, "ayrımcılığa uğramış bir aday olarak en çok ayrımcılığa uğramış kesimlerle bir arada olduğunu" söyleyerek, Ermeni mahallesinde büyüdüğünü ve ayrımcılığa uğradığını ancak bunu çok sonraları devleti tanımaya başladığında anladığını kaydetti.
Toplantının oy toplama amacıyla yapılmadığını, bunun ahlak ve ilkelerin savunulacağı bir toplantı olduğuna dikkati çeken Demirtaş, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanlığı gibi bir rolü, misyonu üstlenme iddiasındaysak bütün bu farklı inançlarımızla, mezheplerimizle ortak vatan olarak bellediğimiz bu topraklarda, biz de birlikte yaşamak istiyoruz, bir yere gitmek de istemiyoruz. Gidecek bir yerimiz de yok, bizi de buradan kovmak isteyenler, 'size burada yer yok' demek isteyenlere inat daha cüretkar davranıyoruz. Hayır bizatihi biz bu devleti yönetmek istiyoruz iddiasını ortaya koyuyoruz. Bu iddiayı ortaya koyan asıl şey budur işte. Kardeşlik mesajıdır, birlikte yaşama mesajıdır. Bize tekçiliği, ırkçılığı, faşizmi dayatanlara, bu topraklarda tek dil, millet, mezhep dışında geri kalanların hiçbirinin yaşama hakkı ve şansı yoktur diyenlere inat ve ısrarla biz bu toprakların asli unsurlarıyız."
Demirtaş, çoğunluğa sahip olup onun verdiği konfor ve garantiyle kendi kitlesinin hakkını savunmanın değil, bulunulan her yerde başkasının özgürlüğünü ve hakkını savunmanın önemli olduğunu vurgulayarak, demokrat olmanın kriterinin de bu olduğunu dile getirdi.
"Bütün halkların eşit derecede bir arada yaşayabilmesinin tek yolu geçmişle yüzleşmekten geçiyor"
Demirtaş, "Bir gelecek yaratılacaksa cumhurbaşkanlığı da buna vesile olacaksa seçilsek de seçilmesek de artık mevcut siyasi kalıpları, yargıları, kamplaşmaları kırmak istiyoruz" dedi.
Bir siyasetçi açısından en rahat oy toplamanın yolunun kamplaşma, kutuplaşma ve gerilim siyaseti olduğunu savunan Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye gibi bir yerde en ucuz siyaset yolu ırkçılık ve milliyetçilikle oy toplamaktır. Asla milliyetçilik ve ırkçılığın üç cümleden fazla entellektüel bilgiye bile ihtiyacı yoktur. Sadece üç cümleyle seçim kampanyanızı yürütebilirsiniz. Bu kadar sığ bir anlayışla milyonlarca oy alabilirsiniz. Türkiye'de bunu yapıyor ve oy alıyorlar. Etnik kimliklerimiz, mezheplerimiz, inançlarımız bu kampanya çerçevesinde tolere edilebilir. Birlikte adil, barış içerisinde yaşam... Biz bu ilkeleri bu kampanyada bütün Türkiye'ye anlatabilirsek Türkiye'nin her yerinden buna destek alabilirsek önümüzde duran diktatörleşme tehlikesine karşı da en büyük savunma hattını kuracağız.
Demirtaş, Türkiye'de bütün halkların eşit derece ve statüde bir arada yaşayabilmesinin tek yolunun geçmişle samimi bir yüzleşmeden geçtiğini ifade etti.
Seçim kampanyasının yürütülüş şekli
Kimin seçildiğinden çok nasıl seçildiğinin daha önemli olduğuna işaret eden Demirtaş, şunları kaydetti:
"Elbette ki şu anda kampanyanın yürütülüş şekli itibarıyla özellikle Başbakanın kullandığı dil hala aynı şekilde kamp, gerilim yaratmaya, başkalarını düşmanlaştırmaya dönük bir dildir. Biz asla öyle bir dil kullanmadık, kullanmayacağız. AKP'ye oy veren insanlar düşmanımız değildir, bu topraklarda birlikte yaşayacağımız, kimliği ne olursa olsun kardeşlerimizdir. Sırf AKP'ye oy verdi diye bir topluluğu, grubu asla düşmanlaştırmadık, düşmanlaştırmayacağız. Başbakanın yaptığı budur."
Demirtaş, bu dilin sokakta gerilimin ve provakasyonların nedeni olduğunu ileri sürdü.
Cumhurbaşkanlığı misyonu ve makamının kendileri açısından kişisel ve bireysel bir makam olmaktan öte kollektif bir anlayışla yönetilen bir makama dönüşmek zorunda olduğunu anlatan Demirtaş, cumhurbaşkanının halkı katmadan alacağı her kararın gayri meşru olacağını söyledi.
Demirtaş, cumhurbaşkanının Çankaya ile milli güvenlik toplantıları arasında koşmaması gerektiğini belirterek, "Soma'ya gidebilmeli, bir işçi grevini ziyaret edebilmeli, bir kadının katledildiği yerde orada olmalı, orada kınamalı onu. Bir çocuk gelinin evlendirildiği yerde bizatihi gidip ailenin yanında o mesajı vermeli. Halka birlikte olmak böyle olur ancak" diye konuştu.
"Biz kalıcı barış için uğraşacağız"
Demirtaş, "Cemil Bayık'ın açıklamaları doğrultusunda bundan sonraki süreçte neler yaşanmasına yönelik ne gibi istekleriniz olacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Biz kalıcı barış için uğraşacağız. Biz başka siyasetçiler gibi 'şöyle böyle olursa elimize silah alırız' demeyeceğiz. Ne olursa olsun elimize silah almayacağız. Siyasetçiler olarak kalıcı barış için şiddetin tümüyle devreden çıkması için mücadele edeceğiz. Cumhurbaşkanlığı kampanyası da bunun bir parçasıdır. Barış isteğimiz, birlikte yaşam isteğimiz de bunun en somut göstergesidir. Umut ediyorum ki çözüm ve barış arayışlarında somut aşamaya geçilir."
"Somuttan kastınız ne?" sorusu üzerine ise Demirtaş, "Yasal düzenlemeler. Yani sosyal, ekonomik, kültürel, güvenlik alanlarında yeni yasal düzenlemeler. Bu şekilde ilerlemek lazım artık" dedi.