© Konya Postası 2021

Kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına ilişkin "Tek taraflı değil, müzakere edilmiş kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var" dedi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Grand Tarabya Oteli'nde, Türkiye-Karayip Topluluğu (CARICOM) İstişare ve İşbirliği Mekanizması 1. Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın ardından düzenlenen basın toplantısında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı:    Bir gazetecinin "İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekatına başladı. Türkiye bundan sonra nasıl bir politika izleyecek?" sorusu üzerine Davutoğlu, "Gerçekten bir insanlık trajedisi ile karşı karşıyayız, uluslararası toplum için bir yüz karası tablo ile karşı karşıyayız. Herkesin bu tablo karşısında başını iki elinin arasına alıp düşünmesinin vaktidir. Uluslararası toplum ve dünya nereye gidiyor?" dedi.   Bütün hakları kendisinde gören ve başkalarının güvenliğini hiçe sayan bir ülkenin, ağır hava bombardımanından sonra şimdi de de kara harekatı ile çocukları ve kadınları katletme yönündeki eylemlerine devam ettiğini belirten Davutoğlu, dün gece kara harekatının başlamasından sonra başlayan telefon diplomasisinin 05.00'e devam ettiğini, iki kez BM Genel Sekreteri ile görüştüğünü, BM'nin derhal konuya müdahil olması yönündeki taleplerini ilettiklerini anlattı.    Davutoğlu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile 45 dakika, bir saate yaklaşan uzun bir görüşme yaptıklarını ifade ederek, şu bilgileri verdi:   "Orada da buradan bu gelişmelerden duyduğumuz infiali ve bu konularda son dönemde barış sürecine öncülük etme gayretindeki Sayın Keryy'nin derhal devreye girerek, İsrail saldırganlığını durdurması yönünde talepte bulunduk. Neler yapılabileceği konusunda zaten son 3-4 gün içinde Kerry 3. görüşmem, bir ateşkese ulaşılabilmesi yönünde. Sürdürülebilir bir ateşkesin nasıl sağlanabileceği konusunda da kendisiyle istişare ettik. Tek taraflı değil, müzakere edilmiş kalıcı bir ateşkese ihtiyacımız var. Tek taraflı ateşkesin doğası saldırıyı başlatanın istediği anda saldırabileceği, istediği anda ateşkes ilan edileceği, istediği anda tekrar saldıracağı gibi yaklaşım uluslararası hukukta karşılığı olan bir yaklaşım, bir norm değildir. Taraflardan birinin, bir kaçının hiç sürecin içinde olmadığı, bir takım görüşmeler silsilesi içinde bir salt bir ateşkes değil, aksine daha kalıcı temel problem alanlarını tanımlayan bir ateşkese ihtiyaç var. Biz bu ateşkes için elimizden geleni yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Dün gece İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri Sayın Medeni ile görüştüm. İİT'nin derhal bu konuya müdahil olarak olağanüstü toplantı yapması çağrısını sözlü olarak ilettim, bugün de resmen ayrıca başvuracağız."   Ahmet Davutoğlu, gece Katar Dışişleri Bakanı ile görüştüğünü, Arap ülkelerinin dışişleri bakanları ile temaslarının olduğunu anlatarak, "Hem El Fetih kanadıyla hem de Hamas kanalıyla temasları gerçekleştirdik" dedi.   - Abbas'ın ziyareti   Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın bugün İstanbul'a geleceğini hatırlatarak, "Çok önceden planlanmış ama zamanlaması itibarıyla son derece önem taşıyan bir ziyaret olacak, kendisiyle istişare edeceğiz" diye konuştu.   Halid Meşal ile de görüştüğünü ifade eden Davutoğlu, son birkaç gün içinde Alman Dışişleri Bakanı, İtalyan Dışişleri Bakanı ve birçok dostu ile yaptığımız temaslarla da tek taraflı ilan edilen ateşkesin, kalıcı ateşkese dönüşmesi için neler yapılabileceğini ele aldıklarını anlattı.   - Türkiye'nin hedefleri   Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin birkaç hedefi bulunduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:     "Birincisi bu saldırganlığın derhal durdurulması. Kadınların çocukların vahşice katledilmesine yol açan hava ve kara operasyonlarının, her ne süratle olursa olsun, hangi gerekçe ve mazeretle izah edilmeye çalışılırsa  çalışılsın, insanlık vicdanında karşılığı yoktur. Bunun durdurulması için bütün uluslararası toplumu harekete geçirmeye kararlıyız. Bir taraftan dün New York Daimi Temsilciliğimiz genel sekreterle yaptığım konuşmanın hemen akabinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni acil toplantıya çağırdı ve bu noktada başka ülkelerin de Arap ve Müslüman ülkelerin toplu çağrıları da söz konusu. Resmen mektubumuzu dün gece itibariyle ilettik. BM İnsan Hakları Konseyi'ni Cenevre'de harekete geçiriyoruz. İİT'yi de toplantıya çağırdık. Burada biz açık bir fırsatçılık da hissediyoruz. Bu operasyonların hedefi sadece sivil halk, kadınlar çocuklar değil, aynı zamanda son dönemlerin belki de en başarılı güzel haberi anlamında başarılı sürecin sonucunda Filistinliler arasında birliğin sağlanmasıydı. Bu birliğin sağlanarak ulusal birlik hükümetinin kurulmasını İsrail hazmedemedi. Bunu da tahrip etmeye çalışıyor. Biz Filistinli kardeşlerimize bu çerçevede birliklerini beraberliklerini korumalarını tavsiye ediyoruz."       - "Abluka kalkmalıdır"       Davutoğlu, ikinci hedeflerinin de bu çerçevede kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkesin kalıcı bir barışın önünü açacak şekilde devreye sokulması olduğunu ifade ederek, bunu dün ABD Dışişileri Bakanı Keryy ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun ile yaptığı görüşmede de ifade ettiğini anlattı.   Tünellerin olmasından rahatsızlık duyulabileceğini dile getiren Davutoğlu, şunları söyledi:   "O zaman Gazze'deki abluka kalkmalıdır. Bir halk hem topluca cezalandırılacak açık bir hapishaneye mahkum edilecek hem de ona denilecek ki 'Sen nefes alma borunu dahi muhafaza etmeyeceksin.' Refah Kapısı kapatılacak, bütün limanları, havalimanları kapatılacak, bunun tarihte Ortaçağ savaşlarında karşılığı vardır, barbarca bir yöntemdir. Bundan sonraki ateşkesin kalıcı olabilmesi için bir ateşkes yapılması Filistinli tutukluların mutlaka serbest bırakılması, bunların çoğu Filistin halkının iradesiyle seçilmiş milletvekilleridir, Gilad Şalid Anlaşması ile bırakılmış Filistinliler'dir. 2011 Gilad Şalid Anlaşması ile 2012 Ateştes Anlaşmalarının bütün hükümleri yerine getirilmelidir. Filistin'e insani yardım girişini sağlayacak şekilde kapıların açılması, şu ana kadar uygulanan ambargoların ve maaş ödemede dahil finansal zorlukların önüne geçecek bir yeni ekonomik planlamanın yapılması şarttır.    Üçüncüsü de bölgesel etkileri çerçevesinde, herhalde bu olay da göstermiştir ki, İslam dünyasının bölge ülkelerinin kendi arasındaki ihtilaflara en çok gömülmesinin bedelini en çok Filistin halkı ödüyor. İsrail, Irak'taki, Suriye'deki iç çatışmalardan, diğer bir çok ülkede yaşanan siyasi istikrarsızlıklardan da güç alarak Filistin'e saldırıyor. Onun için bütün bölge ülkelerinin ve bölge ülkeleri içindeki bütün grupları bu anlamda ortak bir tavır almaya davet ediyoruz ve iç çatışma barışcıl yöntemlerle bir an önce aşılması ve Ortadoğu'da kalıcı barışın ihdası yönünde de çaba göstermeye davet ediyoruz. Türkiye herkes sessiz kalsa Türkiye hiç bir zulme, adaletsizliğe, baskıya karşı sessiz kalmayacaktır. İsrail'in bu saldırganlığı karşısında da sesimizi en gür şekilde çıkarmaya devam edeceğiz."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER