© Konya Postası 2021

'Kavakçı olayı milat kabul edildi'

28 Şubat'ın sembol isimlerinden biri olan Dr. Merve Safa Kavakçı, "Başörtüsü yasağı benimle başlamasa da, Kavakçı olayı milat kabul edildi. O günden sonra Türkiye sınırları dışında da tanınmaya, çözüm yolları aranmaya başlandı." dedi.

28 Şubat'ın sembol isimlerinden biri olan Dr. Merve Safa Kavakçı, "Bu düzen elbetteki sizin üzerinize gelir ama bizler de buna hem 15 Temmuz'da hem de şimdi 20. senesini idrak ettiğimiz 28 Şubat'ta olduğu gibi karşı duracağız. Ve nisan ayında yapılacak referandumda doğru kararları vererek hep beraber 'Evet' diyerek yolumuzda yürüyeceğiz." dedi.

Beykoz Ahmet Mithat Efendi Kültür Merkezi'nde, Beykoz Belediyesi, İlim Yayma Cemiyeti ve HAKADER tarafından organize edilen toplantıda konuşan Kavakçı, 20. yılında 28 Şubat'ı ve Türkiye'de bugün yaşanan süreci değerlendirdi.

"Bize kan emici vampirler dediler"

Bunun ardından eğitimine Amerika'da devam ettiğini kaydeden Kavakçı, "Bilgisayar Mühendisliği eğitimimi tamamlayıp Türkiye'ye döndüm. Ancak kapılar yine bize kapalıydı. O zaman siyasetin içinde bulunarak sorunları en tepeden çözmek gerektiğini düşünerek siyasete girdim. 1999 senesinde işte böyle bir Türkiye içesinde 'muhtar bile olamaz' dedikleri genç lider Recep Tayyip Erdoğan'ı hapse attılar. Onun hapse girdiği günlerde de yeni seçilmiş bir milletvekiliydim. Meclis'te yaşananlardan sonra karalama kampanyaları başlattılar. 'Mühendis olmuş ama adam olmamış' dediler. Bize kan emici vampirler dediler. O günlerdeki devlet siz gençlerin şimdi yaşadığı devlet değildi. O devlet ezerdi, yok ederdi. Şimdiki gibi halkı için olan bir devlet değildi. Müslüman gençlerin karşısında duran bir devletti." değerlendirmesinde bulundu.

"Hakkın savunucuları dimdik ayakta dururken batılın temsilcileri duramadılar"

Yaşananların sadece kendi hikayesi olmadığını vurgulayan Kavakçı, şöyle devam etti:

"Bu hikaye aynı zamanda Türkiye'nin de hikayesi. Başörtüsü yasağı benimle başlamasa da, Kavakçı olayı milat kabul edildi. O günden sonra Türkiye sınırları dışında da tanınmaya, çözüm yolları aranmaya başlandı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdum. Türkiye Cumhuriyeti devleti seçme ve seçilme hakkını ihlal ettiği için mahkum edildi. O gün Meclis'te taktığım başörtüsü özgürlük simgesi olarak sergilendi. Böyle bir Türkiye'den bugünlere geldik. Başörtüsü meş'alesi benden kardeşim milletvekili Ravza Kavakçı'ya geçti. Kardeşim 2015'te aynı başörtüsü ile yemin etti. Hakkın savunucuları dimdik ayakta dururken batılın temsilcileri duramadılar, bize 15 Temmuz'u yaşattılar. Dimdik durup 'biz de varız, mazlumun yanındayız sadece halkımızın değil Suriye'den gelene de Afganistan'dan gelenlere de Irak'tan da gelenlere gönlümüzü, kapımızı, ülkemizi açarız' derseniz, 'dünya beşten büyük' derseniz, 'Rabia' ile selam verirseniz, 4, 5'ten büyük derseniz sizin başınıza bomba da yağdırırlar. Boğaz Köprüsünün tepesinden atış yaparak insanlarımızı öldürdüler. Suikast de düzenlerler. Bu düzen elbetteki sizin üzerinize gelir ama bizler de buna hem 15 Temmuz'da hem de şimdi 20. senesini idrak ettiğimiz 28 Şubat'ta olduğu gibi karşı duracağız. Ve nisan ayında yapılacak referandumda doğru kararları vererek hep beraber 'Evet' diyerek yolumuzda yürüyeceğiz."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER