© Konya Postası 2021

Kendilerince bir misilleme yapmaya çalışıyorlar

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya almasına ilişkin, "Konuyu Amerikan elçiliğinde çalışan personelin güvenliğine bağlamalarını anlamak mümkün değil. Misilleme yapmaya çalışıyorlar." dedi

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin iki yılda bir düzenlediği MÜSİAD Vizyoner Sektörler Zirvesi'ndeki konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Vize meselesine gerekçe olarak, Türkiye'deki yargı süreçleriyle ilgili rahatsızlıkların ifade edildiğini hatırlatan Kalın, şunları söyledi:

"Biz de ilk günden itibaren Türkiye'de yargının bağımsız olduğunu kendilerine tekrar hatırlattık. Tabii Cumhurbaşkanımızın da ilk açıklamasında ifade ettiği gibi üzüntü verici bir tablo bu. Bu ölçüsüz ve alakasız tepkiyi biz anlamakta da zorlandık. Türkiye'de devam eden bir yargı süreciyle ilgili olarak ki bu kişiler, söz konusu kişiler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, Amerikan vatandaşı da değil. Bunlarla ilgili konuyu getirip vize meselesine ya da Amerikan elçiliğinde çalışan personelin güvenliğine bağlamalarını anlamak mümkün değil. Kendilerince bir misilleme yapmaya çalışıyorlar. Fakat şu anda tabii dün Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey'in Amerikan Dışişleri Bakanı'yla bir görüşmesi oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatları çerçevesinde bu konunun çözülmesiyle ilgili Amerikalıların teklifini aldık. Bunu değerlendireceğiz, detaylı bir şekilde buna bakacağız. Bizim açımızdan aslında ortada karmaşık bir tablo da yok."

"Kolayca halledilebilecek bir mesele"

Türkiye'de bu konuda devam eden bir yargı süreci olduğuna da işaret eden Kalın, bu kişilerle ilgili ifadelerin ve sorgulamaların sürdüğünün altını çizdi.

İbrahim Kalın, bu konuda yargının gerekli kararını vermesi gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vize verilmesinin askıya alınması meselesi çok kolay bir şekilde bir günde halledilebilecek bir mesele. Ama böyle bir teklifle geldiler. Biz bunu da bir değerlendireceğiz. Ondan sonra gerekli adımları atacağız. Biz böyle bir şeyin Amerika veya başka bir ülkeyle yaşanmasını arzu etmeyiz. Ama Amerika veya bir başka ülke de Türkiye'deki yargı süreçlerine saygı duymak zorundadır. Nasıl başka ülkelerde bizim vatandaşlarımız yargıya konu edildiği zaman tutuklandığı, sorgulandığı veya ülkeye giriş yasağı konduğu gibi örneklerle karşılaştığımızda bize yargının bağımsızlığını öne sürüyorlarsa aynı şekilde Türkiye'de de bir yargı bağımsızlığı var. Bu kararı veren bir savcı var. Devam eden bir soruşturma var. Olaya da hukukun üstünlüğü çerçevesinde, yargı bağımsızlığı çerçevesinde bakmaları gerekir. Umarız bu konuda kendileri de bu tabloyu daha net bir şekilde görür, böyle bir rövanşist yaklaşımdan uzak bir şekilde tamamen hukukun ve diplomasinin kuralları çerçevesinde bu sorunun çözümüyle ilgili olumlu, yapıcı bir tutum içerisinde olurlar." 

"Terör küresel bir mesele haline gelmiş durumda"

Bir gazetecinin, "Amerikan Büyükelçisi'nin bir değerlendirmesi oldu, '9 aydır terör olayı yaşanmıyorsa iş birliğimiz sayesindedir.' şeklinde. Bunu nasıl değerlendirmek gerekir? Üstü kapalı bir tehdit mi, böyle bir durum mu var?" sorularına Kalın, şu karşılığı verdi: "Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şu anda 3 terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek NATO üyesi ülkedir. Bir tarafta PKK ile bir tarafta DEAŞ ile bir tarafta da FETÖ terör örgütüyle. Şimdi bu üç cephede verilen mücadelede Türkiye'ye NATO müttefiki ülkelerin ya da diğer dost, müttefik ülkelerin ne kadar destek verdiğine baktığınızda tablo aslında çok açık. Bizi tatmin edici düzeyde bir desteğin verilmediğini, bundan dolayı da birçok terör olayının yaşandığını görüyoruz. Bunun tersi olsaydı, bir başka NATO üyesi ülke, 3 terör örgütüyle aynı anda mücadele etseydi ve diğer ülkeler çok sınırlı, kısıtlı düzeyde destek verselerdi acaba bu ülkelerin tepkisi ne olurdu? Terör artık dünyamızda küresel bir mesele haline gelmiş durumda. Bunu sadece tek bir ülkenin, tek bir bölgenin, tek bir coğrafyanın meselesi olarak görmek mümkün değil. Görüyoruz, çok farklı şekillerde, onun barbar yüzünü her gün dünyanın farklı yerlerinde gösterebiliyor. Bunun için de küresel bir iş birliğine ihtiyaç var. Bizim terörle mücadeleden anladığımız, terörle mücadelede iş birliğinden anladığımız şey nedir? Söz değil, somut istihbarat paylaşımıdır, anlık paylaşımdır, ortak operasyondur, geri planda istihbarat örgütlerimizin yürüttüğü, yürütmesi gereken birçok faaliyettir. Bunlar olduğu zaman terörle iş birliği anlamlı bir çerçeveye oturur ve somut neticeler alınır. Doğrudur, ABD ile özellikle DEAŞ terör örgütü, Suriye, Irak noktasında, o mücadelede bir işbirliğimiz vardır. Sadece orayla da değil, başka birçok ülkeyle de var ama biz bunları yeterli görmüyoruz." Kalın, Türkiye'nin, PKK ile mücadelesinde çok çetin bir sınavdan geçtiğini, bütün güvenlik birimlerinin, polis teşkilatının, Silahlı Kuvvetleri'nin, jandarmanın, korucuların büyük bir özveriyle gece gündüz demeden ülkenin barışı, selameti, toprak bütünlüğü için mücadele ettiğini vurgulayarak, "Biz, açıkçası çok daha fazla destek bekliyoruz. Nasıl bir dost, müttefik ülke bir terör saldırısına maruz kaldıysa bundan sadece derin üzüntü duymakla kalmıyoruz aynı zamanda elimizden gelen her tür imkanı seferber ediyor isek aynı şeyi biz dost ve müttefik ülkelerden de bekliyoruz." diye konuştu.

"Keşif görevi devam ediyor"

İdlib'deki operasyona ilişkin bir soru üzerine Kalın, şunları söyledi: "Keşif görevi devam ediyor. TSK, evvelsi gün, Ukrayna'ya giderken yapılan açıklamada detaylarını verdi. Astana'da üzerinde müttefik kalınan çatışmasızlık bölgeleri ile ilgili planın uygulanması, teknik detaylarını TSK istihbarat teşkilatıyla birlikte çalışıyorlar. Yeni adımlar atıldıkça onunla ilgili gerekli bilgilendirmeleri de yapacaklar. Astana süreci geçen yılın aralık ayından beri hayata geçirdiğimiz bir mekanizma. O çerçevede zaten bu çatışmasızlık bölgeleri konusunu daha önce müzakere ettik, 4 çatışmasızlık bölgesi konusunda hemfikir kalındı. Şu anda bunun dördüncüsü olan İdlib, yani bizim sınırımıza en yakın olan çatışmasızlık bölgesiyle ilgili uygulama aşamasına geçmiş bulunuyoruz. O çerçevede bizim askerlerimiz de oraya gidip, bir gözetleme, çatışmasızlık durumunun gözetlenmesi görevini, misyonunu icra edecekler ama şu anda keşif çalışmaları devam ediyor. Çünkü bu detaylı çalışılması gereken bir konu, karmaşık bir coğrafya. Terör gruplarıyla sivil vatandaşların muhalefetle başka grupların iç içe yaşadığı çok sıkışık bir coğrafyadan bahsediyoruz. İdlib gibi nüfusu şu anda 1,5 milyonu aşmış bir bölgeden bahsediyoruz. Burada tabii öncelikle askerlerimizin can güvenliğini garanti altına almak, ikinci olarak orada sivillerin herhangi bir zarara uğramasını önlemek için gerekli detaylı çalışmalar yapılıyor. Önümüzdeki dönemde yeni adımlar atıldıkça bununla ilgili bilgilendirme yapacağız." Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, IKBY'deki gayrimeşru referanduma ilişkin bir soruya şu karşılığı verdi: "Referandum öncesinde de sonrasında da bildiğiniz gibi bir çağrıda bulunduk, 'Bu yanlış adımdan dönün, aksi halde elinizdeki kazanımları da kaybedersiniz.' dedik. Bu çağrımızı yeniliyoruz. Buradan yine bizim çağrımız, Irak'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde Erbil ile Bağdat arasındaki meselelerin çözülmesidir. Yani mevcut sınırların, statünün değiştirilmesine dönük adımları kabul etmeceğimizi ifade ettik. Bu sadece Irak'ın toprak bütünlüğüne değil, her şeyden önce Kürt bölgesinde yaşayan Iraklı Kürt kardeşlerimize de zarar verir, bunun olumsuz neticilerini görmeye başadılar. Bizim çağrımaz, tavsiyemiz, bu adımdan bir an önce geri dönmeleri. Irak'ın toprak bütünlüğünü tanıdıklarını güçlü bir şekilde ifade etmeleri ve çalışmaları bundan sonra yürütmeleri." Türkiye'nin çalışmalarını Bağdat'la, Tahran'la, hem Irak'ın diğer önemli komşu ülkesi İran ile hem de Irak merkezi hükümetiyle koordine ettiğini belirten Kalın, şunları kaydetti: "Geçen hafta Sayın Cumhurbaşkanımızın İran'a yaptığı ziyarette de bu konu görüşüldü. Sayın Başbakanımızın Bağdat ziyaretinde de bu konu görüşülecek. Dolayısıyla bizim Irak Kürtlerini cezalandırmak gibi bir niyetimiz, düşüncemiz asla söz konusu değil. Biz burada istenen bu bölme girişimine karşıyız. Böyle bir bağımsızlık girişimini, Irak'ta bir başka grup yapsaydı yine karşı çıkardık, bir başka ülkede bir başka grup yapsaydı, yarın Suriye'de birileri gündeme getirebilir, buna yine karşı çıkarız. Çünkü burada bir ilkesel duruşumuz var, o da, bölgedeki bütün ülkelerin toprak bütünlüğünün sınırlarının muhafaza edilmesi ve egemenlik haklarının korunması."

"Hatalarında ısrar ederlerde sonuçlarının olacağını bilmeleri gerekir" 

İbrahim Kalın, "Kapıların kapatılması ve petrol akışının durdurulması gündeminizde var mı?" sorusu üzerine, "Şu anda onu Bağdat ve Tahran'la adım adım hayata geçireceğiz. Burada Erbil ve Barzani yönetimine büyük bir sorumluluk düşüyor. Onlar üzerlerine düşen görevi yerine getirirlerse o adımlara gerek de kalmaz ama bu hatalarında ısrar ederlerde sonuçlarının olacağını mutlaka bilmeleri gerekir." dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER