© Konya Postası 2021

Konya Postasının Hazırladığı Ramazan Sayfası

Konya Postasının Hazırladığı Ramazan Sayfası

Kendinizi ateşten koruyun.. Vakit su gibi akıp gidiyor. Allahın her birimiz için takdir buyurduğu ömür hazinesi her gün bir bir azalıyor. Yolun sonuna ne kadar yakın olduğumuz belli değil. Kaç yıl, kaç ay, kaç hafta, kaç gün, kaç saat, kaç dakika ve kaç saniye. Hesap günü azık hazırlama fırsatı, her geç gün bir daha kaçıp gidiyor. Geçen sene aramızda olan nice tanıdıklarımız bu sene ramazan ayına ulaşamadı. Seneye bizimde ramazana ulaşıp ulaşamayacağımız meçhuldür. Öyle ise bize düşen rabbimizin övdüğü dua edenin duasının kabul edileceğim, tövbe edenin tövbesinin kabul edileceği, şeytanların zincire vurulduğu, cehennem kapılarının kapatılıp cennet kapıların ardına kadar açıldığı bu ramazan ayını değerlendirebilmek gerekmektedir. Peygamberimiz “yarım hurma ile de olsa kendinizi ateşten koruyun”  buyurmaktadır. Öyleyse gelin bu günkü güzel davranışımız hiç kimse kimsesiz kalmasın diyerek, bir garibi, bir yetimi, bir yolcuyu, iftar soframızı onlarla paylaşmak olsun. Yapmaktan imtina edeceğimiz davranışımız ise cimrilikten sakınmak olsun.   1-Üç ayların dindeki yeri nedir, bu aylardaki oruç nasıl tutulur? Halk arasında üç aylar diye bilinen Recep, Şaban ve Ramazan ayları, mübarek ve faziletli aylardır. Ramazan ayında oruç tutmak farzdır (Bakara, 2/184-185). Recep ve Şaban aylarında ise; Hz. Peygamber (s.a.s.)’in diğer aylara oranla daha fazla nafile oruç tuttuğu, ancak Ramazanın dışında hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği, hadis kaynaklarında yer almaktadır (Buhari, Savm, 52, 53; Müslim, Sıyam, 173, 179). Bu itibarla, Recep ve Şaban aylarının aralıksız olarak oruçlu geçirilmesinin dini bir dayanağı yoktur. Kişi sağlığı müsait olup güç yetirdiği takdirde bu aylarda dilediği kadar nafile oruç tutabilir. 2-2014 YILI SADAKA-I FITIR MİKTARI 2014 yılı Sadaka-ı Fıtır miktarı konusu görüşüldü. Yapılan değerlendirmeler neticesinde fıtır sadakasının, Müslüman toplumların neredeyse tamamına yakın bir kesimi tarafından veriliyor olması dikkate alınarak, mevcut sosyo-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak, 2014 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2015 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan sürede 10,00 TL olarak belirlenmesine karar verildi. 3-Kandillerde oruç tutmayla ilgili dini bir gereklilik var mıdır? Kandil gecelerinin gündüzlerinde oruç tutmak bazı alimlerce müstehap sayılmıştır. Zira sıhhati tartışmalı da olsa bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.s.) “Şabanın ortasında yani berat gecesinde ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘Yok mu benden af isteyen onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! ‘ der.” (bkz. Tirmizi, Savm 39; İbn Mace, İkame, 191) buyurmuştur. Buna karşılık Hz. Peygamber (s.a.s.) Zilhiccenin ilk on günü (Ebu Davud, Sıyam, 62; Tirmizi, Savm, 52), pazartesi ve perşembe günleri, aşure ve arefe günü oruç tutar (Müslim, Sıyam, 196-197), pazartesi orucunu soranlara; “Bugün benim doğduğum, Peygamber olarak gönderildiğim ve Kur’an’ın vahyedildiği gündür.” diye cevap verirdi (Müslim, Sıyam, 198). Sonuç itibariyle şu söylenebilir ki, kandil gecelerinde iyilik ve ihsanda bulunmak, daha çok dua, zikir, namaz gibi ibadetlerle meşgul olmak veya ilim ve tefekkür ile geceyi ihya etmek ve gündüzleri oruç tutmak müstehabtır. 4-Kandillerde oruç tutmak isteyen kişi, kandil gecesinin olduğu günde mi, bir gün sonrasında mı oruç tutmalıdır? Dini açıdan güneşin batmasıyla önceki gün sona erer ve yeni bir gün başlar. Gece gündüzden önce gelir (Kurtubi, el-Cami’ li Ahkami’l-Kur’an, Riyad 2003, XIV, 15). Nitekim Ramazan ayı, Şaban ayının son gününde güneşin batışıyla başladığı için, o gece Teravih namazı kılınmakta ve Ramazanın son gününde güneşin batışıyla Şevval ayı başladığı için, o gecede Teravih namazı kılınmamaktadır. Cuma günü de Perşembe günü akşam vaktinin girmesiyle başlar, Cuma günü akşam vaktine kadar devam eder. Mesela “Recebin ilk cuma gecesi” dendiği zaman perşembeyi ilk Cumaya bağlayan gece (akşam vaktinden sabah vaktine kadar olan süre) anlaşılır. Yine “Şaban’ın 15. Gecesi” bu ayın 14. günü 15. güne bağlayan gece, “bayram gecesi” de arefe gününü bayrama bağlayan gecedir. Bu itibarla kandil gecelerinde tutulan nafile oruçların asıl zamanı geceyi takip eden gün olmakla birlikte, daha önceki günle birlikte oruç tutulabilir. Bununla beraber mübarek gecenin ihya edildiği günü de ekleyerek iki veya daha fazla gün oruç tutulabilir. 5-2014 YILI SADAKA-I FITIR MİKTARI 2014 yılı Sadaka-ı Fıtır miktarı konusu görüşüldü. Yapılan değerlendirmeler neticesinde fıtır sadakasının, Müslüman toplumların neredeyse tamamına yakın bir kesimi tarafından veriliyor olması dikkate alınarak, mevcut sosyo-ekonomik hayat şartları ve bir kişinin günlük asgari gıda ihtiyacı göz önünde bulundurularak, 2014 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2015 yılı Ramazan ayının başlangıcına kadar olan sürede 10,00 TL olarak belirlenmesine karar verildi.   6-Ramazan ayında lokanta işletmek caiz midir?  Ramazan ayında hasta, yolcu vb. oruç tutmama ruhsatına sahip kimseler oruçlarını daha sonraki bir zamanda tutabilirler (Bakara 2/185; İbn Mace, Sıyam, 11-13). Mazereti sebebiyle oruç tutamayanların yeme-içme ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için Ramazan ayında lokantaların vb. yerlerin açık olmasında dinen bir sakınca bulunmamaktadır. Ayrıca lokanta sahibi, oruç tutmayanların niçin oruç tutmadıklarını bilmek zorunda değildir. Fakat hem oruç tutanlara saygı için hem de yeni yetişmekte olan çocuk ve gençlerin, ramazan gününde oruç tutulmayıp aleni yemek yenilmesinin olağan bir şey olduğu gibi bir izlenime kapılmamaları için mazeretli de olsa, yiyip içenlerin bunu açıktan yapmamaları uygun olur. Lokanta sahiplerinin de gerekli tedbirleri alarak böyle algılamalara fırsat vermemeye özen göstermelidirler.       7-  Oruca başlamak için hilalin görülmesi şart mıdır?    Kameri aylar, adından anlaşıldığı gibi başlangıcı ve bitişi ayın hareketlerine göre belirlenen aylardır. Ramazan orucu, ramazan ayında tutulduğundan ve ramazan ayı da ay takvimine göre her sene değiştiğinden, oruca başlayabilmek için öncelikle, ramazan ayının başladığını tesbit etmek gerekmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) “Hilali (Ramazan hilalini) görünce oruca başlayınız ve hilali (Şevval hilalini) görünce bayram ediniz. Hava bulutlu olursa içinde bulunduğunuz ayı otuza tamamlayınız.” (Buhari, Savm, 5, 11; Müslim, Sıyam, 3-4, 7-10) buyurmuştur.      Bu hadis ilk bakışta hilali çıplak gözle görmedikçe oruca başlanmayacağı ve bayram edilmeyeceği fikrini uyandırmaktadır. Konu ile ilgili diğer rivayetler değerlendirildiğinde bu hadislerin içeriğinin bağlayıcı olmayıp amacının günün şartları içinde en uygun uygulamanın talim edilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim bir rivayette Hz. Peygamber (s.a.s.); “Biz ümmi bir toplumuz; hesap ve okuma yazma bilmeyiz. Şunu biliriz ki ay, ya 29 ya 30’dur.” (Buhari, Savm, 11, 13; Müslim, Sıyam, 15; Ebu Davud, Savm, 4) buyurarak, kameri aybaşlarının belirlenmesinde hesap yönetimine de başvurulabileceğine işaret etmiş olmaktadır.    Çıplak gözle görülsün ya da görülemesin ay mutat hareketlerine devam etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in kameri ay başlarının belirlenmesi konusunda çıplak gözle görmeyi baş vurulacak yegane yöntem olduğu için değil, belki o günkü şartlar içinde en sağlıklı sonuç veren yöntem olduğu için öngörmüştür. Hilali gözlemlemenin amacı Ramazan ayının girip girmediğini belirlemektir. Bu sebeple, hilali çıplak gözle görme dışında, bizi bu amaca ulaştıracak başka yöntemlerden yararlanmak da mümkündür.     Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde yeni bir ayın girdiğini en iyi şekilde çıplak göz ile ortaya koymak mümkün iken bugün, teknolojik imkanlar ayın hareketleri konusunda en ince ayrıntıyı izleme imkanı sunmaktadır. Günümüzde astronomi ilmi oldukça gelişmiş, artık ince astronomik hesaplar yoluyla, gelecek birkaç yıllık namaz vakitlerini gösteren takvimler hazırlama imkanı bile doğmuştur. Dolayısıyla kameri ayların başlangıçlarını hesap yöntemiyle belirlemek meşrudur. 8-Temel ihtiyaçlar için biriktirilen para zekata tabi midir? Asli/temel ihtiyaçlar; ev, ev eşyası, giyecek, ulaşım ve yiyecek gibi hayatın güvenli ve sağlıklı bir şekilde devamı için gerekli olan şeylerdir (İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, II, 64-65). Bu ihtiyaçların karşılanması için, bunların mülkiyetine sahip olma zorunluluğu yoktur. Bu ihtiyaçları temin etmek için biriktirilen paralarla onları karşılamak üzere sözlü ya da yazılı herhangi bir taahhüde girilmişse o takdirde bu paralardan zekat vermek gerekmez (İbn Abidin, Reddu’l-muhtar, II, 6). Çünkü sözlü ya da yazılı taahhüde girildiğinde bu para, artık temel ihtiyaç için harcanmış demektir. Ancak böyle bir taahhüde bağlanmamış paranın, nisap miktarına ulaşması ve üzerinden bir yıl geçmesi halinde, zekatının verilmesi gerekir. 9-Ticaret malının zekatı nasıl hesaplanır?     Kar amacıyla alınıp satılan mallara “ticaret malları” denir. 80. 18 gr. altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi halinde, kırkta bir (%2, 5) oranında zekatını vermesi gerekir.     Zekat, diğer şartlar yanında, hakikaten veya hükmen elde mevcut bulunup üzerinden bir yıl geçen maldan verilir. İleride sağlanması muhtemel artışlar zekatın hesaplanmasında dikkate alınmaz. Ticaret malları için de aynı ilke geçerlidir. Bu itibarla, ticaret malının zekatı verilirken, satıldığı takdirde elde edilecek kar dikkate alınmadan, malın zekata tabi olduğu/zekatın verileceği tarihteki maliyet değeri esas alınır. Bir Ayet Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım der. Ferc 24   Bir Hadis Her kim günde yüz defa “sübhanallahi vebihamdi” derse günahları denizlerin köpükleri kadar çok olsa bile af olunur. Buhari – Müslim    Günün Manisi   Rabbimizin nîmeti Ölçülür mü kıymeti? Bu ayda müminlere Saçar bolca rahmeti.    

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER