KTO Başkanı Öztürk'ten Akademisyenlerin Bildirisine Tepki

KTO Başkanı Selçuk Öztürk, çözüm süreci ile terörün bitirilerek bölgede barış ve huzurun tesis edilmesine çalışılırken, terör örgütünün süreci istismar etmesi ile başlanılan operasyonlar nedeniyle devleti suçlamanın izahı olmadığını ifade etti.

Başkan Öztürk,

“Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi adı altında bir araya gelen bir grup, vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak için güvenlik güçleri ile terörle mücadele eden devletimizi suçlama cüretini göstermiştir.

Bu grubun söylemlerinin aksine devletimiz bölgede barış ve huzurun tesis edilmesi için çözüm sürecini başlatmış deyim yerindeyse elini taşın altına koymuştur.

2012 yılı sonlarına doğru başlayan çözüm süreci ile ülkemizin terör belasından kurtulacağına, bölgenin huzura ve güvene kavuşacağına yönelik umutlanmıştık. Çözüm sürecinin en önemli maddesi PKK’lı teröristlerin silah bırakarak sınırlarımız dışına çıkması idi.

Fakat örgüt değil silah bırakmak, ağır silahlarla şehir merkezlerine yerleşmiş, şehirleri kontrol etmeye çalışan bir yönteme gitmiştir. Çözüm sürecinde, sürecin istismar edildiği, örgütün şehirlerden çıkmadığı doğrulanmıştır.

Yaklaşık üç yıldır süren ve bin bir emekle geliştirilen süreç başarıyla ilerlerken, 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK, iki polisimizi şehit ettiği saldırıyla terör eylemlerine başlamıştır.

Bu tarihten sonra örgüt 1990’lı yıllara benzer bir metotla uyguladığı terörü şiddetli hale getirmiştir.

Devlete karşı silah kullanan, özerklik ilan edip şehir merkezlerini kontrol etmeye çalışan, hendekler kazan, barikatlar ve bomba düzenekleri kuran, bölge halkının özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal eden PKK’ya karşı devletimiz mücadele etmektedir.

Bu mücadele terörü sınırlarımız dışına çıkarılana kadar kararlılıkla yapılacaktır” dedi.

Terörle mücadelede çok önemli bir dönemin yaşandığı günlerde Barış İçin Akademisyenler İnsiyatifi adlı bir grubun yayınladığı bildiriyle gündeme geldiğini ifade eden KTO Başkanı Öztürk,

“Vatandaşlarının can güvenliğini sağlamak için, güvenlik güçleriyle terörle mücadele eden devletimizi suçlama cüretini gösteren bu grup bildirisinde, okul binalarını ateşe veren, tarihi camileri yakan ve halkın canına kast eden PKK terörüne tek bir laf bile etmemiştir.

İster akademisyen, isterse yazar veya gazeteci kim olursa olsun bu grupta yer alanları, terör propagandacısı olarak görüyor, ayrılıkçı ve ayrımcı söylemleri ile imzaladıkları bildiriyi ülkemizin birlik ve bütünlüğüne yönelik bir girişim olarak değerlendiriyoruz.

Bu millet, milli mücadele döneminde birlik içinde düşmanı bertaraf etmeye çalışırken İngiliz ve Alman muhipleri dernekleri kurarak bu mücadeleyi sekteye uğratmak isteyenleri de görmüştür.

Bugün terörle mücadelenin en kararlı şekilde sürdürüldüğü bir dönemde devleti suçlayan bir bildiri ile ortaya çıkan grubun tarihte okuduğumuz İngiliz ve Alman muhipleri derneklerinden bir farkı yoktur.

O dönemde nasıl ki bu grupların tüm olumsuz propagandaları mücadele kararlılığını eksiltmemiş ise bugün de terörün iç yüzünü bilen halkımızın terörle mücadeleye olan desteğini azaltamayacaktır.

Güvenlik güçlerimiz bu ülkenin şehirlerini, dağlarını, ovalarını terörden kalıcı bir şekilde temizleyecektir.

Bu süreçte devletimize olan inancımız ve desteğimiz tamdır. Bu destek terörün tamamen ülkemiz gündeminden düştüğü güne dek sürecektir” şeklinde konuştu.