Müslümanlar, "ortak takvime" göre ibadet edecek
DünyaİGGÖ Başkanı Vural, ülkede yaşayan İslam coğrafyasının bölgelerinden, çeşitli etnik köken ve mezhepten Müslümanların, namaz ve oruç gibi ibadetlerini birlik ruhu içinde yerine getirebilmeleri için "ortak ibadet takvimi" oluşturduklarını söyledi
Avusturya İslam Cemaati (İGGÖ) Başkanı Ümit Vural, Ocak 2023'ten itibaren uygulanmaya başlanan ortak ibadet takvimi başta olmak üzere, Avusturya'da Müslümanların karşı karşıya olduğu sorunlar ve güncel konulara ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Vural, ortak ibadet, namaz vakitleri takvimi çalışmasının çok önemli olduğunu belirterek, 1 Ocak 2023'ten itibaren Avusturya'da Müslümanları temsil eden İGGÖ bünyesindeki bütün dernek, cemaat ve oluşumların bu takvimi kullanmaya başladıklarını söyledi.
İGGÖ bünyesindeki müftülük birimi başta olmak üzere diğer cemaat ve teşkilatların söz konusu takvimin oluşturulmasında ortaya koydukları özverili çalışma ve katkılar için teşekkür eden Vural, "Avusturya'daki Müslümanlar olarak özlediğimiz tabloya ulaşmış olduk. Geçmişte malum namaz vakitlerinde, oruç, ramazan iftar saatlerinde çok ciddi sorunlar yaşıyorduk. Dolayısıyla bütün bu tartışmaları geride bıraktığımızı ümit ediyorum. Ocak itibarıyla birlik ve beraberliğimizin tesisi olan namaz saatleri konusunda birliğe kavuşmuş olduk. Hayırlı olsun diyorum." diye konuştu.
Vural, ülkede çok farklı etnik kökenden insanların bir arada yaşadıklarını dile getirdi.
Arap, Boşnak, Arnavut, Asya, Türkiye ve Afrika asıllıların ümmetin mozaiği olduğunu ifade eden Vural, "Bütün bunları dikkate aldığımızda bu ortak ibadet takvimi çok ciddi anlam kazanıyor. İslam toplumu içerisinde birlik ve beraberliği sağlayabilmek, aynı takvim çerçevesinde birleşmek çok kıymetli diye düşünüyorum. Umulur ki bu birlik ve beraberlik dünyadaki İslam toplumlarına örnek olur ve bu başlangıç diğer alanlara da yansır diye ümit ediyorum." görüşünü paylaştı.
"İslam Kanunu"
Avusturya-Macaristan Devletinin 1909'da Bosna Hersek'i topraklarına katması sonrasında 1912'de kabul edilen ve bu ülkede Müslümanların resmen tanınmasını sağlayan "İslam Kanunu"na değinen Vural, 2015'te olumsuz yönde değiştirilen bu kanuna 2021'de Terörle Mücadele Yasası kapsamında bir kez daha müdahale edilmesinin, burada yaşayan Müslümanları, diğer dini topluluklara kıyasla dezavantajlı kıldığını, bu sorunun çözüme kavuşturulması gerektiğini anlattı.
Vural, Avusturya'da resmen tanınan 16 dini topluluğun bulunduğunu belirterek, ülkede geçen yıl dinler tarihi ve din hukuku alanında uzman isimlerin bir araya geldiği sempozyum düzenlediklerini, İslam Kanunu'nda diğer cemaatlere kıyasla Müslümanların haklarını kısıtlayan, eşitsizliğe yol açan düzenlemeleri ele alarak bu yıl için yol haritası ortaya çıkarttıklarını dile getirdi.
"Amacımız, İslam Kanunu'ndaki Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olan, bizi, diğer dini cemaatlerin özel yasalarından ayıran maddelerin revize edilmesini, eşitliğin sağlanmasını dile getirmemiz, bunu başarmamız." ifadesini kullan Vural, kurumun bu yılki takviminin en başta söz konusu yasanın eşitlik ilkesine aykırı, ayrımcılığa yol açan maddelerinin iyileştirilmesine yönelik olacağını söyledi.
Vural, ülke siyasetinde uzun yıllar etkili olan, yolsuzluk suçlamaları nedeniyle siyaseti bırakmak zorunda kalan eski Başbakan Sebastian Kurz sonrası göreve gelen Karl Nehammer'in başbakanlığında Müslümanlara yönelik iklim ve söylem değişikliğinin hissedildiğinin ancak halihazırda önceki iktidarların hükümet programının uygulandığının, söylem değişkenliğinin henüz eyleme yansımadığının altını çizdi.
"Müslümanlara yönelik olumlu söylemlerin eyleme dönüşmesi"
Eski Başbakan Kurz döneminde mevcut Uyum ve Kadın Bakanı Susanne Raab'ın öncülüğünde ülkedeki Müslümanlara ait kurum ve kuruluşları "fişleme amacıyla kurulan Siyasal İslam Dokümantasyon Merkezinin" hala faaliyetlerini sürdürdüğünü, bu yapının faaliyetleriyle Müslümanlara zarar verdiğini belirten Vural, "Söylemlerin eyleme dönüşmesi gerekiyor. Buradaki Müslümanların bu ülkenin eşit parçası, vatandaşı olduğunu eylemlerle ortaya koymamız gerekiyor." dedi.
Vural, Avusturya'da Müslümanların sorun ve yaşadıkları sıkıntıları dile getirmeleri gerektiğini kaydederek, geçen yıl camilere yönelik saldırıların meydana geldiğini, bu yılbaşında da bir camiye zarar verildiğini, bu ve benzeri olaylara ilişkin İGGÖ'ye bağlı cami yöneticilerine yönelik güvenlik seminerleri verdiklerini ifade etti.
Helal sertifikası
Helal sertifikası hususunda İGGÖ’nün yaptığı çalışmalara değinen Vural, kurumlarına bağlı cemaatlere "helal sertifikası" verme yetkisi tanıyacaklarını, cemaatlerin bu sertifikayı verebilmek için kendilerine akreditasyon yaptıracakları bir sistemi hayata geçireceklerini anlattı.
Vural, ortak takvim konusu gibi helal sertifikasının da çok önemli ve hassas bir husus olduğuna dikkati çekerek, "2023 yılında İGGÖ helal levhası veya logosunu insanlarımız restoranlarda veya şirketlerde gördüğünde güvenebilecekler. Amacımız helal konusunu güvenilir bir mecraya çekmek." diye konuştu.
Ülkede resmi kurumlarca tanınan 16 dini cemaatin arasında güzel bir diyalog ve işbirliğinin olduğunu belirten Vural, sosyal olaylar karşısında işbirliğinin gayet iyi bir seviyede olduğunu söyledi.
Vural, "Biz, Müslümanlarla alakalı özellikle geçtiğimiz yıllardaki zor süreçte de yine diğer dini cemaatlerin yardımını sürekli hissettik. Sessiz kalmadılar, bizden belki daha güçlü bir şekilde bizi savundular." ifadelerini kullandı.
Müslümanların ülkeye katkısı
Vural, Avusturya'nın parçası olan Müslümanların, İGGÖ'nün bünyesinde yer alan, kısa adı "Karima" olan yardım kuruluşu aracılığıyla sosyal yaşamın farklı alanlarında yardıma ihtiyaç duyan kişilere destek olduklarını anlattı.
Bu ülkeye sığınan mülteciler başta olmak üzere çok farklı alanlarda ihtiyaç sahiplerine yalnız ekonomik değil, sosyal açıdan da yardımcı olmaya çalıştıklarını kaydeden Vural, böylelikle hem İslam dininin özünde yer alan dayanışma ruhunu Avusturyalılara tanıtma imkanı bulduklarını hem de ülkeye katkı sağladıklarını sözlerine ekledi.
İlginizi Çekebilir