© Konya Postası 2021

Okumak için din değiştiriyorlar

‘Kanayan İslam Coğrafyaları’ konulu toplantıya katılan İHH Genel Başkan Yardımcısı Said Demir İHH tarafından düzenlenen Arakanlı Müslümanların okumak için ya yurtdışına gittiğini ya da din değiştirdiklerini söyledi

OKUMAK İÇİN DİN DEĞİŞTİRİLİYORLAR

İHH tarafından ‘Kanayan İslam Coğrafyaları’ konulu toplantı düzenledi. Bayındır Otel’de gerçekleştirilen toplantıya katılan İHH Genel Başkan Yardımcısı Said Demir Arakan Bölgesinin Müslüman oluşunu ve günümüzde yaşanan sorunun sürecini anlattı. Said Demir, “Bölgenin İslam ile tanışması ticaret yoluyla oldu. İslamlaşma ise 1200 yıllarda başladı. 1434 yılında Arakan Sulatanının Müslümanlığı kabul etmesiyle yayıldı. Tabi bu tam manasıyla İslam Devleti oldu manasına gelmiyor. Budizm ile İslam beraber yaşadı. Bazen Müslüman krallar başa geçti bazen Budist krallar başa geçti tam bir İslam devleti olmadı. 1784 yılın da Buruma(Myanmar) Krallığı Arakan Sultanlığını işgal etti. Daha sonra bütün bölgeyi İngilizler işgal etti” diye konuştu. İngilizlerin nifak tohumları ekip bölgeden çekildikten sonra Budistler ve Müslümanlar arasında gerginliklerin yaşanmaya başladığını söyleyen Demir,  İngilizlerin bütün silahları Budistlere bıraktığı için savunmasız Müslümanların katledildiğini söyledi. Demir, “Yaşanan katliamlara karşılık olarak Arakanlı Müslümanlar direnişe geçti. 1959 yılında Arakan Özerklik kazandı. 1962 yılında Myanmar’da darbe oldu ve askerin ilk icraatı Arakanın özerkliğine son vermek oldu. Arakan katliamı 1942 yılında başlamış ve bugüne kadar hep devam etmiştir. Arakanda görüştüğüm tarih ve gazeteci iki insan Arakan’da bugüne kadar 700 bin civarında insanın katledildiğini söyledi. Arakanı dünya 2012 yılından sonra fark etmeye başladı. Oysa oradaki katliamı Çin, Fransa, İngiltere biliyordu ama bölgedeki çıkarları nedeniyle bu katliama göz yumdular” şeklinde konuştu. Arakanlı Müslümanların seyahat ve okuma özgürlükleri elinden alındığını ifade eden Demir, okumak isteyen Müslüman gençleri ya da yurtdışına gitmek zorunda kaldığını ya da din ve isim değiştirip okula gittiklerini anlattı. Budistlerin haklı kışkırttığını söyleyen Demir, Budistlerin dokunulmazlığı olduğunu ve ülkede ciddi itibar gördüklerini söyledi.

ARAKANLILARDA LİDERLİK SORUNU VAR

Gazeteci Yazar Nevzat Çiçek ise Müslüman olmanın emin olma sıfatını Arakanda,  vatan sevgisi imandandır meselesini ise Tunus’ta gördüğünü aktardı. Çiçek, “Sandallara binen insanlar sığamadıkları zaman çocuklarını önce bindiriyorlardı. O çocukların karşıya geçtiklerinde akıbetlerinin ne olacağı belli değildi. Suda boğulma riski, kamplarda kaybolma riskini gördük ve yaşadık” ifadelerini kullandı. Çiçek, “Arakanla ilgili Türkiye’de çok konuşulmuyor ama uluslararası hukukta bir mesel var. Uluslararası insancıl hukuk sisteminin Arakanda aslında devreye girmesi lazım. Bir ülkede bir milletin kendi halkına bir şekilde sistematik işkence uyguluyorsa, kendi halkına soykırım uyguluyorsa, bu insanların hakkını koruyacak bir sistem olması gerekiyor. Arakan’da Müslümanların öldürülmesinin temel sebebi Çin ve ABD’nin bölgedeki rekabeti. Aslın bölgenin insansızlaştırılması, yeni bir proje olarak karşımız çıkmıyor.  İslam Coğrafyasının genelinde uygulanan planın bir benzerinin Arakanda uygulandığını çok net görüyoruz” diye konuştu. Arakanlı Müslümanların liderlik sorunu olduğunu anlatan Çiçek,  Arakanlı Müslümanların liderlik sorunun kendilerini dünyaya anlatma konusunda bir eksik olarak karşılarına çıktığını söyledi. Çiçek, “ Bölge enerji koridoru açısından insansızlaştırıyor. Çünkü bu Bengal Körfezi denilen bölgeye ihtiyaç var. Bugün Myanmar’ın ekonomisinin yüzde 40’nı Çin finanse ediyor, her türlü yardımı veriyor. Ekonomik anlamda çok ciddi destek sunuyor. ABD’ de Myanmar’ın Çin etkisinden kurtarılması için Çin’le rekabet içerisine giriyor olan Müslümanlara oluyor. Arakanlı Müslümanlar bu bölgede Bengal Körfezinde bulunmasa belki ülke için mübadele yöntemiyle başka bir noktaya getirilebilirdi” ifadelerini kullandı.  Arakanlı Müslümanları mülteci olarak gittikleri ülkelerde temizlik işinden başka işte çalıştırmadığını söyleyen Çiçek bir toplumu kurtarılması için o toplumda yeni bir sınıfın oluşmasına öncülük edilmesi gerektiğini vurguladı. Çiçek, “Nobel Ödüllü bir bayanı başa getirdiler ama aslında orada vesayet sisteminin ne şekilde hala etkinliğini devam ettirdiği gerçeğini gördük. Seçimle iş başına geliyorsunuz Nobel Ödülü alıyorsunuz bütün dünyaya ben buradayım diyorsunuz ama Arakan meselesi gündeme geldiğinde aynı vesayet sisteminin bir ürününü kendiniz kullanıyorsunuz.  Bu politikanın bu şekilde devam etmesi 20-30 yıl Arakanlıların o bölgede tamamen yok olması anlamına gelir. Arakanda diasporanın gücü kimdir diye bakıldığında eskiden Muhammed Yunus vardı ama şimdi kimdir diye bakıldığında net olarak kimseyi göremiyoruz. Şu an arakandaki en büyük tehlike oluşan silahlı grupların IŞİD ile benzeri yapılara alan açması yaşanabilir bunu göz ardı etmemek gerekiyor” dedi. (Sultan TÜRKMEN)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER