© Konya Postası 2021

Önceliğimiz aşılanma olmalıdır

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, “Erken kullanım izni için gerekli mevzuat düzenlemesini aşı ülkemize gelir gelmez insanlara vurulmaya başlanacak şeklinde yorumlamamak lazım” dedi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Çin menşeili Sinovac ilaç şirketinin geliştirdiği inaktif Covid-19 aşısının ilk partisinin bir sıkıntı çıkmaması halinde pazartesi günü geleceğini açıkladı. Aşılar ülkeye giriş yaptıktan sonra Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü uzmanlarınca 2 hafta boyunca incelenecek. Aşılar Covid-19 ile birebir temas halinde oldukları için risk grubunda yer alan sağlık çalışanlarından başlamak üzere diğer risk grupları da dahil edilerek peyderpey ücretsiz bir şekilde yapılacak.

Pazartesi günü ülkeye giriş yapması planlanan aşıların Türkiye’de gerçekleşen Faz-3 çalışmalarının ara sonuçlarının son derece yüz güldürücü olduğuna dikkat çeken Kayıpmaz, “Ülkemize pazartesi günü gelmesi planlanan inaktive virüs aşısı ile ilgili, ara raporları Prof. Dr. Serhat Ünal hocamız Bilim Kurulu toplantısının sonrasında açıkladı. Burada gerçekten ara sonuçlar son derece yüz güldürücü. Bu çalışma ülkemizde 24 merkezde, çok seçkin bilim insanlarınca yürütülüyor ve gerçekten de ilk sonuçlar son derece yüz güldürücü. Şu anda yüzde 91’in üzerinde bir etkinlik söz konusu. Güvenlik verisine baktığımızda da burada en sık karşılaşılan yan etkilerin, baş ağrısı, yorgunluk ve aşı uygulanan bölgede ağrı olduğunu görüyoruz. Yalnızca 1 katılımcıda beklenmedik bir alerjik reaksiyon gerçekleşmiş ama o da yakın takiple taburcu edilmiş” açıklamasında bulundu.

Bilim Kurulu toplantısının ardından kurul üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal’ın açıkladığı Faz-3 çalışması ara sonuçlarına değinen Kayıpmaz, “Bu ara sonuçlar, 29 Covid-19 vakasına ulaşıldığındaki sonuçlar. Bunlardan 26 tanesi plasebo (boş aşı) grubundaki kişiler. 3 tanesi ise aşı grubundaki kişiler. Yani plasebo grubundaki kişilerin hastalanma oranı aşı grubuna göre çok belirgin oranda yüksek. İstatistiksel olaraksa anlamlı bir sonuç bu anlamda elde edilmiş durumda. Ayrıca vakaların özelliklerine baktığınızda bu 29 vakadan 6 vaka hastaneye yatarak tedavisi gerçekleşen vakalar. Oysa diğer aşı grubundaki 3 vakanın yalnızca birinde burun akıntısı gibi basit belirtiler var. Ciddi bir belirtiyle ya da hastaneye başvuruyu gerektirecek bir belirti ile karşılaşılmış değil” dedi.

Yerli aşıların bundan sonraki süreçte çok çok önemli olduğuna dikkat çeken Kayıpmaz, “Ülkemizde şu anda devam eden önemli çalışmalar var. Sadece inaktive virüs aşıları değil, aynı zamanda vektör temelli aşılarda ve mRNA temelli aşılarda devam eden çalışmalar da var. Biz aşıda bundan sonraki süreçte dışa bağımlılığımızı azaltmak durumundayız. Hatta bundan sonraki süreçte biz artık aşı ithal eden değil, aşı ihraç eden ülke konumuna gelmek durumundayız. Bu nedenle yerli aşı çalışmalarının desteklenmesi son derece önem arz etmektedir. Ümit ediyoruz ki bahar aylarından itibaren, kendi geliştirmiş olduğumuz bu aşılar da kullanıma girer ve bizim dışa bağımlılığımız azalır. Ama biz bu aradaki süreci mecburen yurt dışından temin ettiğimiz aşılar ile gidermek durumundayız” diye konuştu. Aşıların Covid-19 ile mücadelede salgının kilidini açacak anahtar olduğunu kaydeden Kayıpmaz, “Şu anda aşının yan etkileri üzerinden olumsuz bir tablo oluşturmaya çalışanlar veya aşının yan etkilerini ön plana çıkarıp aşı ile ilgili tereddütleri olanlar olabilir. Ama aşının uygulanmaya başladığı ülkelere dönüp baktığınızda, hastalık nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı, aşıya bağlı yan etki görülenlerin sayısından binlerce kez daha fazladır. Ondan dolayı önceliğimiz korunma olmalıdır. Önceliğimiz aşılanma olmalıdır. Evet bunların yan etkileri var. Ama bu yan etkiler hem mRNA aşılarında hem inaktive virüs aşılarında nadiren gözlenen yan etkilerdir. Yan etkisinden korkup aşıları olmaktan çekinmemekte fayda vardır” dedi.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER