‘ORGAN BAĞIŞI CAİZ’
KonyaGünümüzde yüz bine yakın hasta organ yetmezliği nedeniyle tedaviye gereksinim duymakta ve bu sayı hızla artmaktadır. Organ nakli organ yetmezliği tedavileri içinde en yararlısı ve bazı organlar için tek tedavi biçimi. Organ bulunamadığı için hayatlarını kısa sürede kaybeden binlerce hasta bulunuyor.
‘VÜCUDUNUZA İYİ BAKIN’
Organ nakli ile ilgili görüştüğümüz Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar, “Öncelikle İslam Dini hastalığı bir olarak gördüğünü bu yüzden hastalıktan kurtulmak içinde tedavi olmamızı söyler” dedi. Akpınar, “İslam Dini, hasta olan insanları hastalıktan kurtulmak için tedavi olmasını söyler. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in bir hadisinde ise ‘tedavi olunuz Allah size tedavi olmak için şifa sunmuştur’ der. Bu yüzden bize emanet edilen vücuda iyi bakmamız gerekir” şeklinde açıkladı. Organ bağışında iki türlü nakil olduğunu ve bu konuda da Din İşleri Yüksek Kurulu’nun toplantılarda yapmış olduğu açıklamalara dikkat çekti. Akpınar: “Organ bağışı, diriden diriye ve ölüden diriye olmak üzere iki türlü nakil vardır. Organ bağışı konusunda Din İşleri Yüksek Kurulu’nun toplantılarda yapmış olduğu bir takım açıklamalar vardır” dedi.
“ORGAN ÜCRET KARŞILIĞIN SATILMAMALIDIR”
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun açıklamasına göre her iki türlü bağışta da kesinlikle ortada bir ihtiyaç olması gerektiğine, organı verecek kişinin kesinlikle onayının alınmasına ve kesinlikle organlar bir ticari amaç taşımaması organların ücret karşılığı verilmemesine dikkat çekti. Akpınar, “Din İşleri Yüksek Kurulu’nun açıklamasında da yer aldığı gibi organ naklinde uzmanlar gerekli buluyorsa caizdir. Organ nakil konusunda şu konuyu altını çizerek belirtmeliyim ki kesinlikle bir karşılık beklenmemelidir. Organ ücret karşılığın satılmamalıdır. Zaten bu mevzu dinimizde yasak kılındığı gibi hukuki yönden de yasaktır” şeklinde açıkladı. Organ bağışı konusunda büyük bir yere sahip olduğunun altını çizen Akpınar, “Organ bağışı İslam Dini yönünden büyük bir yere sahip kutsal kitabımız Kur’anı Kerim’de şu ifade yer almaktadır ‘Bir insanın yaşamını sağlamak bütün insanlığa hayat vermek gibidir’ der. O yüzden baktığımızda Dinimiz asla organ bağışına olumsuz bakmaz” dedi.
“ORGAN NAKLİNİN BELİRLİ ŞARTLARI VAR”
Ölüden diriye bağış konusuna değinen Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar, “Ölüden diriye bağış konusunu başıboş bırakmamak için Din İşleri Yüksek Kurulunun bir takım açıklamaları vardır. İslam Dini ölüden diriye organ nakil konusunu caiz kılmıştır. Ama tabi ki bir takım şartlar olmak zorundadır. Öncelikle organ alınacak bireyin kesinlikle tıbbi ve hukuki yönden ölmesi gerekir. Ve bu kişiden rıza almak şarttır. Olurda vasiyetinde ‘ben organlarımı bağışlamak istemiyorum’ gibi şartı yoksa yakınlarının rızası alınmalıdır. En önemlisi ise kesinlikle ücret talep edilmemeli, karşılık beklenmemeli uzmanlar onay vermesi yani uzmanlar yarar sağlayacağını söylemesi gerekir” dedi.
“CANLI ORGAN BAĞIŞINDA HER İKİ TARAFDA ZARAR GÖRMEMELİ”
Diriden diriye organ bağışında her iki tarafta zararın olmaması gerektiğine vurgu yapan Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar, “Organ bağışı konusunda diriden diriye nakilde şunu altını çizerek belirtmeliyim ki her iki tarafın zarar görmemesi gerekir. Diriden diriye organ bağışında hepimizin bildiği gibi böbrek, karaciğer nakli gibi bir takım organ bağışları vardır. Burada bir zarar yoksa bir insan tek böbrek ile yaşamını sorunsuz idare edebilirse tabi uzmanların görüşü ile diğer böbreğini bağışta bulunabilir. Karaciğer bağışında karaciğerden ufak bir parça alınarak diğer karaciğeri iflas etmiş olan kişiye nakil yapılabilir. Bildiğiniz üzere karaciğerin kendini yenileme gibi özelliğe sahip o yüzden bu süreç sonrası her iki tarafta yaşamına sorunsuz bir şekilde devam edebiliyorsa hiçbir sorun yoktur” şeklinde açıkladı.
“ORGAN NAKLİ CAİZ KILINMIŞTIR”
Bir takım din adamlarının organ bağışı konusunda caiz değildir açıklamalarına değinen Konya İl Müftüsü Prof. Dr. Ali Akpınar, “Bir takım din adamları organ bağışı açıklamalarında ‘öldükten sonra dirileceğimizi ve tüm organların şahitlik edeceği için organlarını bağışlayan kişi peki kime şahitlik edecek’ açıklamaları ile organ bağışı caiz değildir diyorlar. Her şeyi bilen yüce Allah bu konuda mı şaşıracak bunu görmezden mi gelecek o yüzden şunu belirtmeliyim ki organ bağışı caizdir” dedi
“ORGAN BAĞIŞI YAŞAMA HAKKINI VERİYOR”
Bir kişinin organlarının bir kısmının veya tamamının, başka insanlarda yararlanılmak üzere bağışlanması organ bağışı olduğuna dikkat çeken Anıt Hastanesi Başhekimi Dr. Kudsi Öncü “Hayat kurtarma anlamıyla bakmak gerekir organ bağışına o yüzden, sağlıklı olan her organ bağışlanabilir. Başta kalp olmak üzere, akciğer, böbrek, karaciğer ve pankreas gibi organlar; kalp kapağı, göz kornea tabakası, kas ve kemik iliği gibi dokuları bağışlayabilmekte ve bunlar günümüz tıp teknolojisinde nakledilebilmektedir” şeklinde konuştu. Kişi organlarını bağışlayarak tek bir insana yaşama şansının yanı sıra birçok insana da yaşama şansı verebileceğinin altını çizen Öncü ,“Türkiye'de birçok devlet ve üniversite hastanesinde organ bağışı işlemleri yapılmaktadır. Özel hastanelerde ise 3. yoğun bakım ünitesi varsa Sağlık Bakanlığı kontrolünde yapılıyor. Devlet bu konuda hassas olması gerektiği için bağışlanan organların nakledilmesi Sağlık Bakanlığı'nın denetim ve gözetiminde ve bilgisi dahilinde gerçekleştirilir. Bu konuda devlet ‘Ulusal Koordinasyon Sistemi’ oluşturularak, bakanlığın olanaklarıyla organ bekleyenler sistematik sıralamaya dahil edilmişlerdir” şeklinde konuştu.
“YAŞARKEN YAPILAN ORGAN NAKLİNDE DOKU UYUMUNA BAKILIYOR”
Ayrıca yaşarken yapılabilen organ bağışı türleri de olduğuna dikkat çeken Öncü, “ Vücudumuzda çift olması ve bağış yapanın organını vermekle, fonksiyonlarını kaybetmemesi nedeniyle, böbrek transplantasyonları başı çekmektedir. Giderek transplantasyonu çoğalan diğer organ ise, yüksek oranda yenilenebilir özelliği olan karaciğerdir. Ancak karaciğerin tamamı bağışlanamaz. Sadece bir kısmı alınabilir. Zaten bir süre sonra karaciğer kendini yenilediği için tekrar eski halinde gelebilir” açıklamasında bulundu. Yaşarken yapılan organ bağışının büyük bir çoğunluğu yakın akrabalar olduğunu belirten Öncü, “Yaşarken yapılan organ bağışında uyumluluk arandığı için bu da özellikle yakın akrabalarında aranıyor. Çünkü bir kişi anne karnında oluşmaya başlayınca hücreler birleşirken sürekli birbirine uyumluluk mesajı verir. Yani o kişi kendi akrabaları ile uyumlu olduğu için organ uyumluluğu yakın akrabalarından çıkar” dedi.
ÖLÜMDEN SONRA BAĞIŞ
Ölümden sonra nakil için organın alınması, ancak beyin ölümünün kesin tespit edilmesi ve izin alındıktan sonra mümkün olabileceğini vurgulayan Öncü ,“ Türkiye'de genişletilmiş gönüllülük yöntemi yürürlüktedir. Buna göre ortada Doku ve Organ Bağış Belgesi varsa, nakledilmek için gerekli organlar alınır, yoksa ölen kişinin akrabalarının rızası olursa ancak alınabilir. Önce ölüden kan örneği alınır. Kan grubu ve doku özellikleri tespit edilir. Bu veriler alınan organın kime nakledilebileceğinin tespiti için çok önemlidir” açıklamasında bulundu. Beyin ölümünü anlatan Öncü,“Ağır baş yaralanmaları, beyin kanaması, felç ve beyin tümörü veya oksijen eksikliği nedeniyle beynin hasar görmesi beyin ölümü gerçekleşir” şeklinde konuştu. Beyin ölümü tanısını, ülkemizde esas olarak 4 branştan oluşan beyin ölümü tespit kurulu koyduğunu vurgulayan Öncü, “Kurul nöroloji, nöroşirürji, anestezi ve kardiyoloji uzmanlarından oluşur. Bu tanının konması, geri dönüşü mümkün olmayan bir ölüm sürecinin başladığı anlamına gelir. O sırada kalp çarpıyor, solunum makineler yardımıyla sürdürülüyor olsa bile beynin kalıcı hasar gördüğü ve kişinin yaşama geri dönme olasılığının kalmadığı kabul edilmiş olur” dedi. Organ bağışı konusunda halkımıza gerçekten eğitim verilmesi gerektiğinin altını çizen Öncü, “Organ bağışı çok önemli bir konudur. Bunun küçük yaşlarda eğitimle olacağını Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda anlatılması. Kuruluşlar olsun dernekler olsun bir şekilde bu bilinci aşılamamız gerekir” dedi.
(Mustafa ŞENOL-Aysun KARABAYIR)
İlginizi Çekebilir