© Konya Postası 2021

Şükrü Arslan: Denetim hakkıyla yapılmalı!

Dünyanın en etkin deprem kuşaklarından birinde bulunan Türkiye’de mart ayının ilk haftası Deprem Haftası olarak anılıyor. Yıkıcı etkilere neden olan depremler maddi ve manevi zararlarıyla hafızalara kazanırken jeoloji mühendisleri de afetlerin ülkemizde kaçınılmaz olduğuna ve denetimlerin sürekli olarak yapılmasına dikkati çekti

Konya Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Şükrü Arslan, haber sitemize özel açıklamalarda bulunarak, Deprem Haftası bilincinin yaygınlaştırılmasının önemine vurgu yaptı.
1-7 Mart Deprem Haftası özellikle depreme karşı deprem afetine karşı duyarlılığın arttırılması ve afet bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla anılıyor.
DEPREME DİRENÇLİ ŞEHİRLER OLUŞTURMAMIZ GEREKİYOR
“Depremle mücadele kapsamında halkın afet bilincini arttıracak eğitimler planlanmalı” diyen Jeoloji Mühendisleri Başkanı Şükrü Arslan, “Olası bir afete karşı bilinçlendirme yapılmalı. Türkiye’nin deprem kuşağında, aktif tektonik bir yapı üzerinde bulunduğu gerçeği göz önüne alındığı zaman depreme dirençli şehirler oluşturmamız gerekiyor. Geçmiş dönemlerde birçok yıkıcı depremler yaşadık. Bunun en son örneği asrın felaketi olarak adlandırdığımız 6 Şubat Kahramanmaraş depremleri. Asrın felaketini dikkate aldığımız zaman 11 ilin etkilendiği, onlarca ilçenin yıkıma uğradığı, 50 binin üzerinde vatandaşımızın hayatına mal olan yüz binin üzerinde yaralının olduğu bir deprem olarak karşımızda duruyor. Bu tecrübelere baktığımız zaman ve yaşanan büyük yıkıma bakıldığı zaman zemin parametrelerinin ne kadar bu yapılarda önemli olduğu karşımıza çıkmakta” dedi.
YEREL YÖNETİMLER VE YAPI DENETİM FİRMALARINA BÜYÜK İŞ DÜŞÜYOR
Şükrü Arslan, “Bizim zeminden kastımız özelikle son yıllarda üzerine ciddi olarak vurguladığımız husus zemin parametrelerine uygun yapıların yapılması. Bir yapının ne kadar çok betonu demiri de fazla da olsa eğer zemin parametresine uygun şekilde yapılmamışsa böyle bir deprem esnasında yapı ne yazık ki ayakta durmakta zorlanıyor. O yüzden zemin parametrelerinin en net bir şekilde ortaya konulduğu ve bu zemin parametrelerine uygun yapıların yapıldığı depreme dirençli kentler, şehirler kurmamız gerekiyor.  Bu minvalde depremler etki alanlarını bize şunu gösteriyor. Zeminler çok belirleyici bir noktada. O yüzden zemin parametrelerinin belirlenmesi ve yapılması noktasında da yerel yönetimler ve yapı denetim firmalarına büyük iş düşüyor. Yani buradaki yapıların sadece kanun ve yönetmelikler nezdinde belirlenip de daha sonra uygulamanın başıboş bırakılmaması gerekiyor. Uygulama esnasında hem yerel yönetimlerdeki oluşturulan kontrol mühendisliği mekanizmasının aktif olarak çalışması hem de yapı denetiminin bu süreci sahada yerinde denetlemesi lazım” ifadelerini kullandı.
YERİNDE DENETİM SAĞLANMALI!
Ülkemizde zemin etüt projeleri tamamlandıktan sonra mimari proje aşamasında yapı denetim firmalarının atandığını söyleyen Arslan, bu konunun büyük bir eksiklik olduğunu ifade etti.
Başkan Arslan, “Burada olması gereken yapı denetim firmaları zemin etüt projeleri başlamadan önce atanmalı, buradaki arazi çalışmaları, sondaj çalışmaları ve alınan numunelerin uygunluğu, şartlara uygunluğu yerinde, sahada kontrol edilmelidir. Bununla ilgili hem yapı denetim firmalarının yerinde denetimi hem de yerel yönetimlerinin yeteri kadar kadroyla bu denetimi sağlaması gerekiyor” dedi.
KONYA’DA KONTROL KADROSU YETERSİZ
Zemin etüt çalışmalarını Konya özelinde değerlendiren Arslan, konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “Konya iline baktığımız zaman merkez ilçelerde zemin etütleri inceleyen kontrol kadrosunun yetersizliği karşımıza çıkmaktadır. Yani Karatay ilçesinde bir tane kontrol mühendisi bulunmakta. Karatay ilçesinde binin üzerinde yıllık ortalama proje üretimi bulunmaktadır. Aynı şekilde Meram ilçesinde binin üzerinde proje üretilmekte ve bunu sadece bir tane kontrol mühendisi ile denetimi sağlanmakta. Selçuklu’ya baktığımız zaman iki bine yakın belki de iki binin üzerinde proje görülmekte. Ama bunu da sadece ve sadece iki tane kontrol mühendisi gerçekleştirmekte. Şimdi bu proje sayılarına baktığımız zaman ve kontrol mühendisi, denetim yapan kontrol mühendisleri sayısına baktığımız zaman bu çok çok yetersizdir. Özellikle zemin etütleri bir anda yapılan veya da sadece evrak üzerinde incelenebilecek bir proje değildir. Bunun saha çalışması bulunmaktadır. Saha çalışmalarının haricinde laboratuvar analiz değerlendirmeleri yapılmaktadır. En son nihayetinde yaklaşık bir aylık bir çalışmanın sonunda saha ve laboratuvar çalışmanın sonunda elde edilen verilerin değerlendirildiği ve raporlandığı bir proje olarak çıkmaktadır. Bu yüzden bir kontrol mühendisinin bir yıl içinde belki de toplam cumartesi pazarları, resmi tatilleri çıkardığımız zaman yaklaşık olarak iki yüz elli gün gibi bir çalışma süresi çıkmaktadır. Yani iki yüz elli gün içerisinde bir mühendis maksimum belki de iki yüz elli proje denetleyebilir hakkıyla. Bunun üzerindeki proje sayıları, o kontrol mühendisinin bu işte yoğunluğunu ve hakkıyla bu işin teslim edilmemesine sebep olur. Bu sebeple denetimin hakkıyla ve yeterli kadrolarla yapılması ve bu işin kesinlikle göz ardı edilmemesi gerekiyor”
BU BİR KAMU GÖREVİDİR!
Şükrü Arslan, “Deprem Haftası'nda bu bilince de ulaşmamız açısından bu açıklamayı da yapmamız gerekiyor. Kocaeli depremi 1999, işte 6 Şubat depremi diyoruz. Baktığımız zaman hepsinde zemin unsuru karşımıza çok net bir şekilde çıkıyor ve bu zemin unsurunu net bir şekilde değerlendirip bunu yapılara yansıtırken de bunun denetimini çok sıkı yapmamız gerekiyor. Sonuçta bu bir kamu hizmetidir, bir kamu görevidir. Burada vatandaşlarımız aldıkları evlerin bu denli sıkı denetimden geçtiğini ve işin hakkıyla, layığı ile yapıldığını bilmesi, düşünmesi gerekiyor. Bu denetimleri sıkı bir şekilde yapıp vatandaşlarımıza gönül rahatlığıyla depreme dirençli şehirlerde yaşama imkanı sunmamız gerekiyor” diye konuştu

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER