© Konya Postası 2021

Türkiye devletinin onuruyla kimsenin oynamasına izin vermeyeceğiz

Adalet Bakanı Bozdağ, Hollanda ve Almanya'nın skandal tavırlarına ilişkin, "Türk milletinin ve Türkiye devletinin onuruyla kimsenin oynamasına izin vermeyeceğiz" dedi

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Hollanda ve Almanya'nın skandal tavırlarına ilişkin, "Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde neler yapabilir, elbette ki uluslararası hukukun tanıdığı hakları, yetkileri sonuna kadar kullanacak ve bu meselenin takipçisi olacağız. Türk milletinin ve Türkiye devletinin onuruyla kimsenin oynamasına izin vermeyeceğiz." dedi. 

Bakan Bozdağ, Kanal 24 televizyonundaki canlı yayında gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. 

Avrupa'da pek çok ülkede seçim olduğunu, Türkiye'nin o ülkelerin seçimlerinde ana malzeme yapıldığını, yabancı düşmanlığını Türkiye üzerinden canlandırmak suretiyle, iç politikaya dönük malzeme verildiğini belirten Bozdağ, "Avrupa'da ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi hastalıklarında yaygınlaşma görüldüğünü, iktidarda olan siyasi partilerin bile bu hastalıktan kendilerini koruyamadığını." ifade etti. 

Bakan Bozdağ, Türkiye'nin bakanlarını konuşturmamak için Hollanda'nın elinden geleni yaptığına değinerek, Hollanda Başbakanı Mark Rutte ve Hollanda'nın demokrasi ve insan hakları mücadelesini vermemeleri durumunda yakın bir gelecekte konuşacak yer bulamayacaklarını bildirdi. 

"Avrupa da referandumda 'hayır' cephesinde taraf" 

Almanya'da katılacağı toplantının iptal edilmesini hatırlatan Bozdağ, iptal kararının belediyeyi aştığını ve yukarıdan alınan bir talimat olduğunu dile getirdi. 

Almanya, Hollanda ve Avusturya ile referandum sürecinde propoganda yapılmasını istemeyen ülkelerin Türkiye'de sistemin değişmesine karşı olduklarını vurgulayan Bozdağ, şöyle devam etti:

"Zannedersiniz ki Türkiye halkı yapacağı referandumla Almanya'nın, Hollanda'nın, Avusturya'nın hükümet sistemini değiştirecekmiş gibi telaştalar. Türkiye'deki referandumda pozisyon alıp hem ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarının sandığa gitmemesi için baskı kurmak istiyorlar, onları korkutarak gitmesini engellemek istiyorlar hem de Türkiye'de sandığa gidecek vatandaşlarımızın üzerinde baskı kurarak, Türkiye'de değişimin olmasını engellemek istiyorlar. Referandumda, 'hayır' cephesinde taraflar." 

Bozdağ, Venedik Komisyonu raporu da anımsatarak, söz konusu raporda yalan, yanlış bilgilerin yer aldığını, CHP ve HDP'nin anayasa değişikliğine ilişkin Meclis sürecinde ve sonrasında söyledikleri ne varsa rapora girdiğini söyledi. 

Bakan Bozdağ, raporun anayasa değişikliği Meclisten geçtikten sonra açıklandığına dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:

"Meclis aşamasında sen bunu yapman lazım ki teknik danışmanlık yapıyorsan faydası olsun. Meclis aşaması bitmiş, halkın önüne gitmiş, sandık gelecek, halk karar verecek. Tam bu aşamada rapor yayınlıyor. Raporu yayınlamanın tek amacı yürüyen referandum sürecinde Avrupa Konseyi adına Venedik Komisyonu taraf olmasıdır. 'Ben tarafım' diyor, Türk halkına, 'hayır' deyin diyor. Çok net söylüyorum, Türkiye'ye daima siyasi istikrar getirecek, sistem gereği güçlü iktidar kuracak bir sistem değişikliğinin yapılmasını istemiyorlar. 'İstikrarsız bir Türkiye olsun, zayıf iktidar olsun, ekonomisi çöksün her zaman bize muhtaç olsun. Biz de onlara yardım elini uzatan büyük ağabey olalım'. O pozisyonu korumak istiyorlar." 

Hollanda'da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya ve Türk vatandaşlarına uygulanan muameleyle İnsan Hakları Sözleşmesinin ayaklar altına alındığını, demokrasinin katletildiğini ve ifade hürriyetinin engellendiğine işaret eden Bozdağ, "Serbest dolaşım hakkını ihlal etmek, basın hürriyetini engellemek, toplantı hakkını engellemek, ırkçılık, ayrımcılık, İslamofobi gibi aşırılıklara destek vermektir. Faşizm ve Nazizmi hortlatmak ve ona can suyu vermektir." ifadesini kullandı. 

"Hollanda'nın şerefini de ayaklar altına aldılar" 

Bozdağ, Hollanda'da yaşananlarla aynı zamanda diplomatik dokunulmazlıklara ilişkin sözleşmelerin de ayaklar altına alındığına dikkati çekerek, Viyana Sözleşmesi'nin de ihlal edildiğini bildirdi. 

Viyana Sözleşmesi'nin 22'nci maddesinde, "misyon binalarının dokunulmaz olduğunu ve kabul eden devlet yetkililerinin misyon şefinin rızası olmadan binaya giremeyeceği" ifadelerinin yer aldığını aktaran Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Misyon binalarına her türlü tecavüz ve zarara karşı korumak, misyonun huzurunun herhangi bir şekilde bozulmasının ve itibarının kırılmasını önlemek üzere her türlü tedbiri almak üzere özel göreviyle yükümlüdür. Kim? Devlet. Misyon binasına tecavüz ettiler mi? Ettiler. Peki misyonun huzurunun bozulmasını sağladılar mı? Sağladılar. İtibarını kırmak için her şeyi yaptı mı? Yaptı. O zaman bu sözleşmeyi ayaklar altına alıp çiğnedi. Bu sözleşme yüzlerce yıllık bir sözleşme. Bütün uluslararası ilişkilerin anayasası şeklinde bir sözleşme. Bunu çiğnedi. Öte yandan, 26. maddesi 'devlet ülkesindeki misyonun bütün üyelerinin hareket ve seyahat serbestliğini sağlayacaktır' diyor. Konsolos Sayın Bakanın yanına gidiyor, izin vermiyorlar. Kim engelliyor bunu? Hollanda hükümeti engelliyor. Peki bu sözleşme ne oluyor? Ayaklar altına alınıyor." 

Viyana Sözleşmesi'nin 29'ncu maddesinin de "diplomatik ajanın şahsi dokunulmazlığı olduğu, hiçbir şekilde tutuklanamayacağı ve gözaltına alınamayacağı" olduğunu belirten Bozdağ, "Peki ne yaptılar? Gözaltına aldılar. Hani şahsi dokunulmazlığı vardı? Sözleşmenin altında Hollanda'nın imzası var mı? Var. Bu sözleşmeye uymak Hollanda'nın şerefi mi? Şerefi. Bunlar Hollanda'nın şerefini de ayaklar altına aldılar. Sözleşmeyi de çiğnediler, yırtıp atmış oldular." dedi. 

Hükümetin talimatıyla saldırının gerçekleştiğini belirten Bozdağ, polisin hükümetten talimat almadan büyükelçiliğin etrafını saramayacağını, konsolosu zorla karakola götüremeyeceğine dikkati çekti. 

Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Hem Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ayaklar altına alarak bir suç işlenmiştir hem Viyana Sözleşmesi ayaklar altına alınmıştır. Hollanda hükümeti yaptığı bütün bu suçları yaparken aynı zamanda suç üstü yakalanmaktır. Bütün dünyanın gözü önünde köpeklerle, polislerle, konsolosluğun önünde vatandaşların üzerine siz saldırıyorsunuz, konsolosu gözaltına alıyorsunuz. Bakan geliyor, onu ülkeye sokmuyorsunuz. Oradan polis eşliğinde ülke dışına çıkarıyorsunuz. İnsan hakları, demokrasi diye Türkiye'ye her gün ayar vermeye kalkan Avrupalılara, sivil toplum örgütlerine, AB'ye, Avrupa Konseyi'ne ve bunların temsilcilerine ve Türkiye hakkında her gün ileri geri konuşanlara soruyorum? Kaç gündür Hollanda, Almanya ve Avusturya'da yaşanan bu hak ihlalleri, insan haklarının ayaklar altına alınması, demokrasinin katledilmesi karşısında niye susuyorsunuz?"

"Türkiye hukuki imkanlarını kullanacak"

Hollanda ve Almanya'nın skandal tavırları karşısında Türkiye'nin ne yapacağı konusunda ise Bakan Bozdağ, şunları kaydetti:

"Türkiye devleti büyük bir devlet. Biz devletimizin ve milletimizin onurunu canımızdan hep aziz bildik ve hep öyle koruduk. 15 Temmuz bunun en son göstergelerinden birisidir. Köpeklerle, itlerle, atlarla Türk milletini sindireceğini düşünenler aldanıyorlar. Savaş uçakları, tanklar, otomatik silahlar bu milleti korkutmadı. Biz devletimizi ve milletimizi koruyacak bir duruşu ortaya koyduk, bundan sonra da bu duruşu muhafaza edeceğiz. Büyükelçinin Türkiye'ye gelmemesi gerektiğini söyledik. Öte yandan uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye'nin yapması gereken ne varsa bunları gereği üzeri hareket etmek de bizim vazifemiz. Uluslararası bakacağız, ne varsa inceleniyor şu anda. Bugün Bakanlar Kurulu da var. Dışişleri Bakanlığımız, herkes görevinin başında. Bu konularda Türkiye uluslararası hukuk çerçevesinde neler yapabilir, elbette ki uluslararası hukukun tanıdığı hakları, yetkileri sonuna kadar kullanacak ve bu meselenin takipçisi olacağız. Türk milletinin ve Türkiye devletinin onuruyla kimsenin oynamasına izin vermeyeceğiz. Hollanda kendini bilecek. Türkiye ve Türk milleti ile boy ölçüşmeye kalkanlar kendi boylarının uzunluğuna da iyi bakmaları lazım.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER