© Konya Postası 2021

Türkiye'nin Namibya'daki kalkınma yardımları

Türkiye'nin Sahra-altı Afrika'ya yönelik son zamanlardaki ilgisi çok sayıda uluslararası gözlemcinin merakını celbediyor

Türkiye'nin Sahra-altı Afrika'ya yönelik son zamanlardaki ilgisi çok sayıda uluslararası gözlemcinin merakını celbediyor. Aslında Türkiye 2005'i "Afrika Yılı" ilan ettiğinde ben de kendime bu soruyu sormuştum: Türkiye enerjisini neden Afrika'ya yatırıyor?

2000'li yılların başında Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki çok sınırlı bir ilişki ve etkileşim vardı. Türkiye'nin geleneksel çıkarları Avrupa Birliği ile ilişkilerde ağırlık oluşturuyordu. Oysa Türkiye'nin Afrika ile modern Türkiye'nin kuruluşundan çok daha geriye giden, uzun bir tarihsel geçmişi var. Öyle ki Türkiye bu nedenle belki de bir Afro-Avrasya ülkesi olarak değerlendirilmeli.

Kuzey ve Batı Afrika geçmişte Osmanlı ve Portekiz donanmaları arasındaki egemenlik mücadelesine sahne oldu. Osmanlı İmparatorluğu Batı sömürgeciliğine karşı Doğu Afrika'daki toplumların yanında durdu; onlara askeri destek sağladı. Hatta Trablusgarp, bugün bile Türklerin hafızasında son Osmanlı vilayeti olarak yer etmiş haldedir.

Fakat diğer yandan, Afrika kıtası yakın zamanda bir kalkınma dalgasına şahit olurken, Nijerya, Güney Afrika ve Kenya gibi ülkeler bölgede yükselen ekonomiler olarak ortaya çıkarken, Türkiye Soğuk Savaş yıllarından itibaren Afrika ile ilişkilerinde bir kesinti dönemi yaşadı.

Namibya'daki Türk yardımları

Bugün Türkiye'nin Afrika'ya bağlılığının göstergesi olan 39 diplomatik temsilciliğinin yanı sıra, hükumete bağlı kuruluşların tamamlayıcı nitelikteki faaliyetleri göze çarpıyor. Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türk Hava Yolları (THY) Türkiye-Afrika ilişkilerinin gelişiminde kilit rol oynuyor. Bu kurumlar arasında en köklü ve kayda değer olanı, şüphesiz, 17 Afrika ülkesinde faaliyet gösteren Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA).

Afrika ve Latin Amerika'daki Türk dış yardım modelini ana hatlarıyla açıklamaya çalışan araştırmalarımın bir parçası olarak, Namibya'yı ziyaret edip, Türkiye'nin buradaki yardım faaliyetine dair gözlemlerde bulundum.

Almanya'nın eski bir sömürgesi olan ve ardından on yıllarca Güney Afrika işgali altında kalan Namibya, 2012'de Türk Büyükelçiliği açılana kadar, Türkiye'nin ilgi alanında olmayan bir ülkeydi. TİKA program koordinasyon ofisinin 2014'te kurulmasıyla birlikte, Türkiye'nin Namibya'daki varlığı katlanarak büyüdü.

Türkiye'de insanlar tarafından pek bilinmeyen, nüfusu 2 milyonu aşkın bir ülke olan Namibya'da, Türk Büyükelçiliği ile TİKA'nın kalkınma yardımları ve kültürel ilişkiler alanında yürüttüğü faaliyetler, Türkiye'nin etkisini artırmada olağanüstü bir işbirliği örneği teşkil ediyor.

Bugün itibariyle ülkede, Türkiye'nin bölgeye verdiği desteğin göstergesi olan 50'den fazla proje tamamlanmış durumda veya değerlendirme aşamasında.

TİKA'nın Namibya'daki projeleri, üniversitelerde bilgisayar laboratuvarları kurarak Namibyalı öğrencilerinin küresel bilgi ağlarına erişmesini sağlamaktan, yaban hayatının koruması ve çevre konusunda giderek çetrefilleşen sorunlara çözüm bulmaya kadar, geniş bir yelpazedeki projelerden oluşuyor.

Bunlara ek olarak, yoksul öğrenciler için güvenli oyun ve eğitim alanları oluşturmayı amaçlayan projeler de yürütülüyor. Bu tarz projeler, ülkede nüfusun çoğunluğunu temsil eden genç Namibyalıların gelecekte hayatlarına yön vermelerini sağlayacak zenginleştirilmiş bir öğrenme deneyimi yaşayabilmeleri için hayati öneme sahip.

Namibya'da TİKA

Aslında TİKA'nın Namibya'daki faaliyetlerinin asıl amacı, temel hayati gereksinimlerden yoksun Namibya halkına, yardımlarla birlikte sürdürülebilir yaşam şartları sunmak ve böylece de iki ülke arasında kalıcı sosyal ilişkiler tesis etmek.

Ancak Türkiye'nin TİKA eliyle yürüttüğü yurt dışı yardım faaliyeti, diğer ülkelerin dış yardım ajanslarında olduğu gibi sadece yardım ulaştırmaktan ibaret değil. Sahadaki gözlemlerim, Türkiye'nin Namibya'ya yönelik desteğinin, çok sayıda farklı perspektifi içerdiğini gösteriyor.

Evvela, Türkiye buradaki etkinliğini artırarak Namibya halkı nezdinde olumlu bir izlenim yaratmayı umut ediyor. Türk Büyükelçiliği açılmadan önce, Namibya halkının Türkiye hakkında pek fazla fikri olmadığından, bu bilgi açığını kapatmak önemli bir hedefti.

Türkiye'nin Afrika ile yaptığı ticaret, "Afrika Yılı" ilan ettiği 2015'ten bu yana katlanarak arttı. Bu bağlamda Türkiye'nin Namibya'ya yönelik desteğinin ikinci önemli unsuru, ticari ilişkiler kurmak ve geliştirmek oldu. Türkiye, bu kapsamda fiziki temasları artırmak üzere, THY'nin Afrika'daki destinasyon sayısını arttırma yoluna gitti. Türkiye'nin Windhoek Büyükelçiliği'nin ve TİKA'nın buradaki Program Koordinasyon Ofisi'nin sürekli çabaları sonucunda THY, 2017'nin başında Air Namibia ile ortak sefer anlaşması imzaladı. THY ile yapılan bu ortaklık, ticaretin yanı sıra turizmi de geliştirme potansiyeline sahip.

Ülkedeki varlığını artırmanın yanı sıra, diğer uluslararası ortakların dahil olduğu projelere de imza atarak Türkiye, Namibya'da faaliyet gösteren ülkeler nezdinde de olumlu izlenim oluşturmayı amaçlıyor. Böylelikle, faaliyetlerinin dördüncü boyutunda Türkiye, ülkede faaliyet gösteren Almanya, İsveç, ABD ve Çin'e ait yardım ajanslarıyla işbirliği içinde kendi kapasitesini ortaya koyma arayışında.

Tüm bu hedeflere ilaveten, Sahra-altı Afrika'da Türkiye'nin resmi varlığı, bölgede iyi bilinen hücreleri ve ağları olan FETÖ'yle mücadelesinde de paha biçilemez değere sahip. Türkiye'nin Namibya ile resmi ilişkileri, FETÖ propagandasının ve ağlarının önüne geçilmesi çabalarında payanda görevi görmektedir.

Türkiye'nin yurt dışı yardımlarındaki yaklaşımı, çoğu kez, yardım faaliyetindeki özel tutuma atfen "Türk modeli" olarak nitelendiriliyor. Projelerin türleri, üretim süresi, kaynakların bölüştürülmesi, yerel koordinasyon ofisinin dorudan ulaşılabilir olması, Türk modelinin bir parçası. Tüm bu güçlü yanlarına rağmen, Türk modelinin daha yüksek başarılar sağlayabilmesi için gelişmeye de ihtiyacı var.

Türkiye'nin diplomatik misyonlarının ve hükumete bağlı ajanslarının, bütçe ve insan kaynakları bakımından görece kısıtlı bir kapasiteye sahip olduğu göz önüne alındığında, kaynakların en fazla potansiyel sonuç üretebilecek projelere ayrılması önem arz ediyor.

Uzun vadeli ilişkiler

Gerek tek tek ülkeler gerekse de tüm kıta için, Türkiye'nin ve ülke halklarının önceliklerine dayalı olarak hedefler belirlemenin yanı sıra, iyi düşünülmüş bir strateji oluşturmak da benzersiz bir Türk dış yardım tarzı oluşturmanın temel ilkesi olmalı. Namibya'da yürütülen yaban hayatını koruma projeleri ve kadınların toplumdaki varlığını güçlendirmeye yönelik projeler bu türden bir yaklaşımı yansıtıyor. Bu projeler, benzer kalkınma projeleri icra eden diğer organizasyonlar vasıtasıyla Namibya dışındaki kitleye ulaşırken, yurttaşların hayatında olumlu değişimlere yol açıyor.

Ayrıca TİKA'nın, Namibya da dahil Afrika'da radyo televizyon yayıncılığını desteklemek için ekipman ve eğitim desteği sağlamak, iletişim teknolojisi kapasitesini geliştirmek gibi projeleri de uzun vadeli ilişkiler oluşturma potansiyeli taşıyor.

Sonuç olarak, Türkiye'nin Afrika'yı ihmal etmemesi ve özellikle Sahra-altı Afrika'daki diplomatik varlığını adım adım artırması gerekiyor. Ancak bölgesel hedefler ve niyetler konusunda çaba sarf ederken, bu çabaları engelleyebilecek koşulları göz önüne almak da gerekli. Bu nedenle Türkiye için, yerel ölçekte TİKA gibi destekleyici ajansları kurmak ve uzun dönemli bölgesel ve ülke temelli strateji planları yapmak önemli.

[Yazarın notu: Bu izlenim yazısı, yazarın Türkiye'nin TİKA ve Türkiye'nin Windhoek Büyükelçiliği'nin çabalarıyla yürütülen Namibya'daki gelişme koordinasyonu saha çalışmasına dayanmaktadır. Yazar TİKA Windhoek Program Koordinasyon Ofisi ve Türkiye'nin Windhoek'deki büyükelçiliğine, saha çalışmasını kolaylaştırmakta sağladıkları lojistik destekleri için teşekkür eder]

"İzlenim" başlığıyla yayımlanan makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansı'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER