© Konya Postası 2021

Ümitler ve Konya yeşeriyor

Konya’da sık sık eleştiri getirilen konular arasında orman varlığı da yer alıyor. Ancak yapılan çalışmalar ilerleyen dönemlerde sadece Konya’yı değil, ümitleri de yeşertiyor

Konya’da en çok eleştiri konusu olan orman varlığının azlığı konusunda Konya Orman Bölge Müdürü Bekir Karacabey, Konya Postası’na özel açıklamalar yaptı. Giderek artan ağaçlandırma çalışmalarının olduğu bilgisini veren Karacabey, 2016 yılında 8 milyın 900 bin adet findanın toprakla buluşturulduğunu söyledi. Kişi başına düşen orman varlığı konusunda Konya’nın Türkiye ortalamasına yaklaştığına dikkati çeken Karacabey, yaz aylarının yaklaştığını hatılatarak orman yangını konusunda vatandaşlara çağrıda bulundu.

YAKLAŞIK 9 MİLYON FİDAN TOPRAKLA BULUŞTU

2016 yılında önceki yıllarda yapılan ağaçlandırma çalışmalarının artırarak devam ettirildiğini ifade eden Konya Orman Bölge Müdürü Bekir Karacabey, 2016 yılında, 2015’te çalışılan alanın yüzde 50 fazlası bir alanda çalıştıklarını söyledi.  Dikilen fidan adedinin artırıldığını dile getirilen Karacabey, “2016 yılında 8 milyon 900 bin adet fidanı toprakla buluşturduk. Bu çalışmalar kutsal bir mücadele olarak görüyoruz veya vatani bir görev ifa ettiğimizi düşünerek yapıyoruz. Zira bu topraklar şehit kanlarıyla sulanan topraklar ve canlarını feda ederek bu toprakları kolladılar. Şehitlerin canlarıyla korudukları toprakların erozyonla yok olmasını istemiyoruz. Onun için erozyonla yapılan mücadelenin kutsal olduğunu bilerek ifade ediyoruz. Diktiğimiz her bir fidanın bir avuç fazla toprağımızı koruduğumuzu düşünüyoruz” diye konuştu. Dikilen her bir fidanın toprak ve Konya açısından çok önemli olduğunu söyleyen Karacabey, çalışmaların sadece ormanlık alanlarda yürütülmediğini, 2016 yılında Bahri Dağdaş Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü’nde 30 hektarlık bir alanda toprak işlemesinin yapıldığını ve 2017 yılında da fidanlarının dikildiğini kaydetti.  Bazı alanlarda dikilen fidanlarla rüzgar erozyonu gibi bazı olumsuz şartların önüne geçildiğini aktaran Karacabey, “Konya Ovası’nda toplulaştırmanın bitimiyle oluşturacağımız rüzgar perdelerinin ve ağaçlandırmanın bir örneğini orada sergilemiş olacağız. Hem vatandaşlarımız rüzgar perdelerinin faydasını görecekler hem de erozyon önlenmiş olacak. Aynı zamanda okul, ibadethane, sağlık kuruluşlarının bahçeleri ve üniversite kampüsleri gibi sosyal alanların tümünde, ağaçlandırmaya ihtiyaç duyulan her yerde biz ağaçlandırma çalışmalarını yürütüyoruz” dedi. Karacabey, kamu kurum ve kuruluşlarına bir çağrıda bulunarak, talep gelmesi halinde kamu kurum ve kuruluşlara ücretsiz olarak fidan ve ağaç dikimi konusunda ekip desteği sağlayabileceklerini 

TÜRKİYE ORTALAMASINA RAMAK KALDI

Konya’da 1946 yılından bugüne kadar ağaçlandırma çalışmalarına ait verilerin ellerinde olduğunu kaydeden Bekir Karacabey, 2017 yılı itibariyle 209 bin hektarlık alanda ağaçlandırma yapıldığı bilgisini verdi.  Bu rakamın bir çok ülkenin yüzölçümünden daha fazla olduğunu aktaran Karacabey, “Konya’da kişi başına düşen ormanlık alan miktarı 2 bin 300 metre kare ve Türkiye ortalaması 2 bin 800 metre kare. Bakıldığı zaman Türkiye ortalamasına yakın bir rakam, bu konuda bizim ilk hedefimiz ise kişi başına düşen ormanlık alan miktarının en azından Türkiye ortalamasının üzerine çıkarmak ve burada da kalmamak, artırarak devam etmek” şeklinde konuştu. Orman ve Su  İşleri Bakanlığı’nın ‘5 Bin Köye 5 Bin Gelir Getirici Orman’ hedefi konusunda değerlendirmelerde bulunan Karacabey, hedefler kapsamında Konya’da 160 köyde gelir getirici tür olarak bilinen ceviz, badem, iğde gibi yörenin iklim ve toprak yapısına uygun bitkiler dikildiğini söyledi. Bu proje ile köydelerde yaşayan kişilerin faydalanmasını sağladıklarını anlatan Karacabey, “85 köyde bu çalışmalar gerçekleşti ve 2019 yılı sonuna kadarda bu sayıların üzerine çıkacağımızı düşünüyoruz. Cevaz, badem zerdali bir bitkileri köylerimize kazandırdık. Biz bu diktiğimiz bitkilerle gelir getirici ormanlar kuruyoruz ve herhangi bir ücret almıyoruz. Bütün çalışmaları yaptıktan sonra 3 yıl bakımı yapılıyor, daha sonra kura çekerek köydeki vatandaşlarımıza teslim ediyoruz ve 49 yıllığına onların istifadesine sunuyoruz” diye konuştu.

KONYA’NIN YEŞİLLİĞİ NEREDE AZ?

Konya’nın Polatlı sınırından başlayıp Kulu, Cihanbeyli, Yunak, Hatunsaray, Karapınar ve Ereğli çizgisindeki yerlerde orman varlığı bakımından zayıf kalındığını dile getiren Bekir Karacabey, bu bölgelerin tarım arazisi olması, araziler arasındaki boşluklarında mera arazisi olması nedeniyle bu bölgelerde ormancılık çalışmalarının yapılamadığını kaydetti. Meraların tahsis amacı değişikliğinin yapılmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Karacabey, “Meraların tahsis amacı değişikliği dediğimiz vasfı meradan çıkartılıp ağaçlandırılmak üzere tahsis edilmesi gerekiyor ve yasal bir süreci var. Bu görülen araziler mera vasfındaki araziler. Buralarda çalışmaların yapılması gerekiyor ancak vasfı farklı olduğu için yapılamıyor. Arazi toplulaştırması bittikten sonra oluşacak yeni parsellerin kenarlarında sıra şeklinde ağaçlandırma çalışmalarını yapacağız. Bunun projeleri hazırlanıyor biten kısımlardanda önümüzdeki yıldan başlamak üzere ağaçlandırma çalışmalarını yürüteceğiz. Toplu bir orman alanı oluşmayacak ama Konya ovasında parsel parsel oluşmuş arazilerin etraflarında ağaçlandırılmış kısımlar görülecek” ifadelerini kullandı. Ağaç dikme konusunda getirilen eleştiriler konusuna değinen Karacabey, fidan dikilmesinin Konya’nın su birikimine göre yapıldığını, boylu ağaçların daha fazla suya ihtiyacının olduğunu ve fidan halinde dikilen bitkilerin zamanla kök saldıkları için yer altı sularından beslendiğini hatırlattı. Karacabey, Orman Genel Müdürlüğü’nün diktiği fidanların 5 yıl bakımını yaptığını da sözlerine 

‘VATANDAŞIMIZDAN SOSYAL DESTEK BEKLİYORUZ’

Konya’da yetişebilen ağaç türlerinden bahseden Karacabey, şunları kaydetti: “Yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarında bölgenin doğal türlerine uygun çalışmalar yapıyoruz. Bunların en başında sedir ağacı geliyor. Konya bölgesinin doğal türlerinden birisidir. Özellikle Akşehir ve Ilgın tarafında geçmişte sedir ormanlarının olduğunu biliyoruz. Sedir başta olmak üzere bölgemizin iklim ve toprak şartlarına uygun ardıç, meşe ve çam türleriyle ağaçlandırma çalışması yapıyoruz. Bunun dışında insanların yaban hayatının istifadesine sunmak üzerede yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarında her sahada en az yüzde 5’lik kısmını meyveli ağaçlar dikiyoruz. Topraktaki rutubet veya yapısına bakılarak ceviz, badem, iğde, alıç, kuşburnu ve zerdali türlerle de bu ağaçlandırma çalışmalarını 

Köyde yaşayan vatandaşlar ve şehir merkezinde yaşayan vatandaşlar arasında ağaç veya orman konusunda bakış farklılıklarının olduğuna dikkati çeken Karacabey, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Köydeki vatandaşımız ağaç veya ormanı kendi ekonomisi ile ilgili düşünüyor. ‘Yapılan bu çalışma bana ne sağlayacak’ diye düşünüyorlar, temiz hava veya su kaynağı olarak düşünülmüyor. Zaten köydeki hava tabiki temiz. Köydeki insanlar ile şehirdeki insanlarımızın beklentileri tabiki farklı. Köydeki vatandaşlarımız daha çok ekonomik yönünü öne çıkararak düşünüyor. Şehirde yaşayan insanlarımızda ağacın gölgesini odunundan daha değerli görüyor. Son yıllarda da nüfusun, sanayinin, çevre kirliliğinin hızla artması şehirdeki insanların daha çok ağaçların daha çok çevresel fonksiyonlarını ön plana çıkarmasına neden oluyor. Şehirlerdeki insanlar daha çok yeşillik ve gölgesini önemsiyor. Ülkemiz çok değişiyor, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğü de aynı şekilde değişiyor. Bundan 15 yıl öncesinde kaynak bulmada güçlükler çekiliyordu ama şuanda öyle bir derdimiz yok. Kaynak veya bütçe sıkıntısı şuanda yaşanmıyor. Biz şuan vatandaşımızdan sosyal destek bekliyoruz, farkında olunması ve yapılan çalışmaların korunmasını bekliyoruz.”

ORMAN YANGINI UYARISI

Yaz aylarının yaklaştığını, havaların ısındığını ve istenmese bile orman yangınlarının duyulabileceğini aktaran Bekir Karacabey, “Vatandaşlarımızdan biz duyarlılık bekliyoruz. Özellikle piknik yapıldıktan sonra yakılan piknik ateşinin suyla söndürmeden oradan ayrılmamalarını istiyoruz. Ayrıca tarla ve bahçe temizliği yapacak vatandaşlarımız çıkan artıkları yakarak yok etme alışkanlığı var. Malesef bu yakılan ateş biir şekilde  ormana sıçrıyor ve ormanlarımızın yanmasına neden oluyor. Bundan ayrı olarak karayollarında seyahat eden yolcularımız içtikleri tütün ürünlerinin izmaritlerini camdan dışarıya atması nedeniyle yangınlar olabiliyor. Yol kenarında bulunan ağaçlandırma çalışmaları var, bu kadar zahmetle yapılan bu çalışmalar heba oluyor” dedi. Karacabey ayrıca Konya’nın toprak yapısı nedeniyle ağaç yetiştirmenin zor olduğunu ve yanacak bir ağacın bile kaynakların boşa gitmesine neden olduğunu söyleyerek sözlerine son verdi.(Mustafa KARAKAYA)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER