Üretmediğiniz "malın" fiyatını kontrol edemezsiniz
KonyaBakanlar Kurulu’nun 27 Haziran 2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan kararına göre, canlı büyükbaş hayvanların ithalat gümrük vergisi yüzde 135’ten yüzde 26’ya, karkas et ithalatında ise yüzde 100 ile yüzde 225 arasında olan gümrük vergisi yüzde 40’a indirildi. Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik ise, “Üretmediğiniz hiçbir mal ve hizmetin fiyatı kontrol edilemez” dedi
Gümrük vergisi hububat ürünlerinde de düşürüldü. Buğdayda ithalat gümrük vergisi yüzde 130’dan yüzde 45’e, arpada yüzde 130’dan yüzde 35’e, mısırda ise vergi yüzde 130’dan yüzde 25’e düşürüldü. Ton başına karkas et ithalatının 4 bin 500 doların; buğday, mahlut, arpa ve mısır ithalatının ise 200 doların altında gümrük birim kıymetine haiz olanları Ekonomi Bakanlığınca düzenlenecek gözetim belgesi ile ithal edilebilecek. Kararın, Gıda Komitesi’nin yaptığı bir dizi toplantıdan sonra, gıda enflasyonuna etkisi en çok olduğu düşünülen et, ekmek, yumurta gibi ürünlerin fiyatının düşürülmesi amacıyla alındığı açıklandı.
"ÜRETMEDİĞİNİZ HİÇBİR MAL VE HİZMETİN FİYATI KONTROL EDİLEMEZ"
Milli Tarım Projesi’nde de belirtildiği üzere yerli ve milli üretimin desteklenerek artırılması gerektiğini belirten Konya Ticaret Borsası Başkanı Hüseyin Çevik, “Üretmediğiniz hiçbir mal ve hizmetin fiyatı kontrol edilemez. İthalatla fiyatları kısa süreliğine kontrol edersiniz fakat üretimle her zaman kontrol edebilirsiniz" şeklinde konuştu.
"GIDA HER ZAMAN DEĞERLİ"
Devletin ana görevinin sürdürülebilir bir üretim ve ticaret olduğunu söyleyen Çevik, "Bunun son örneğini Katar krizinde gördük. Dünyanın kişi başı milli hasılası en yüksek ikinci ülkesi olan Katar’da ambargo kararından sonra halk gıdaya hücum etmişti. Parası ile bile gıda bulmakta güçlük çekmiş, imdadına Türkiye yetişmişti. Buradan anlaşılıyor ki gıda, paranız olsa bile her zaman elde edemeyeceğiz kadar değerli olabiliyor. Devletin ana görevi sürdürülebilir bir üretim ve ticaret için haksız rekabetin önüne geçmek, üretici ile tüketiciyi korumak olmalı" şeklinde konuştu.
"FİYATLAR ALICI İLE SATICININ BULUŞTUĞU BORSALARDA OLUŞUR"
Dünyanın hiçbir yerinde hem üretime destek verilip hem de müdahil fiyat verilmeyeceğini söyleyen Çevik, "Fiyatlar alıcı ile satıcının buluştuğu borsalarda oluşur. Dünya ile rekabet için dünya fiyatlarıyla buluşmamız gerekir ki, gıda ihracatımızı üst seviyelere taşıyabilelim. Hükümetimizin almış olduğu bu karar, tarım sektörünü küresel rekabete hazırlamak adına olumludur. Oluşabilecek üretici mağduriyetlerin giderilmesi için çiftçimizin gübre, mazot, tohum gibi girdi desteklemelerinin ve ürün desteklemelerinin artırılması, tarımsal alt yapı sorunlarının çözülmesi gerekir" ifadesini kullandı.
"ET İTHALATIMIZ DEVAM EDİYOR"
Tarım ve gıda sektörünün de aynen sanayi sektörü gibi, küresel rekabete ayak uydurması gerektiğini belirten Çevik, bunun sağlıklı bir şekilde oluşturulması, sürdürülebilir bir üretim ve ticaretin sağlanmasıyla mümkün olacağını belirtti. Çevik, “Türkiye, un, yem ve bulgur üretiminde önemli bir ülke olup, dünyanın dört bir tarafına ihracat yapmaktadır. Türkiye geçen yıl 3,5 milyon ton un ihraç ederek, ülkemize 1 milyar 70 milyon dolarlık döviz kazandırdı. Bunun yanında bulgurda da dünyada lider, makarna üretimi alanında ise pazarın ikinci büyük aktörüyüz. Türkiye’nin 160 milyar dolarlık ihracatının yaklaşık yüzde 65’lik kısmı Dahilde İşleme Rejimi (DİR) karşılığında yapılıyor. Bu oran gıda ihracatında yüzde 100’lere ulaşıyor. Toplamda Türkiye geçen sezon ihracat karşılığı 4,3 milyon ton buğday ithal etmiş fakat 7 milyon ton buğday karşılığı da mamul madde ihraç etmiştir. Bu büyük bir başarıdır. Kaldı ki buğday ithalatımız bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde 10 düşüş göstermiştir. Et ithalatımız devam ediyor olsa da Milli Tarım Projesi kapsamında hayvancılığa önemli teşvikler verilmektedir" şeklinde konuştu.
"MAKUL BİR KARLA MALINI SATABİLECEĞİ BİR ORTAM OLUŞTURULMALI"
Global rekabetin arttığını belirten Çevik, karların düştüğü ortamda ihtiyaç duyulan hammaddenin, istenilen zamanda, kalitede ve fiyatta bulunması son derece hayati bir ihtiyaç olduğunu belirtti. Çevik,"Biz öyle bir denge yakalayalım ki hem üretici beklentileri hem de tüketici tarafında fiyatlar makul bir seviyede olsun. Üreticiyi üretimden düşürmeden, enflasyona ezdirmeden, her kesimin makul bir karla malını satabileceği bir ortam oluşturulsun. Gümrük duvarlarının düşürülmesiyle birlikte, üreticinin de girdi destekleriyle küresel rekabete hazırlanması gereklidir" ifadesinde bulundu.
"ÜLKEMİZDE İTHALAT KONUSUNDA HÂLÂ İZNE BAĞLIYIZ"
İhracat desteklerinin yeniden gündeme gelmesi gerektiğini ifade eden Çevik,"Ülkemizde ithalat konusu hâlâ izne bağlı. Fiyat gelişmelerine göre, bunu daha dinamik şekilde ve üretici lehine kullanabilmek için Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ile Et ve Süt Kurumu'nun (ESK) yapısının güçlendirilmesi gerekir. Rekabet Kurumu, fiyatların oluşmasına, haksız rekabete müdahale için Gıda Komitesi'nin yönlendirmesine bakarak, tedarikçi firmaları daha yakın markaja almalıdır" dedi.(Aysun KARABAYIR)
İlginizi Çekebilir