Yeni kısıtlamalar
KonyaYeni güvenlik paketi ile olağanüstü hal dönemlerine özgü kısıtlamalar getiriliyor. Güvenlik paketinde en temel şeyin makul şüphe olduğunu ve yeniden bir polis devletine dönüş şeklinde ilerlendiğini söyleyen Av. Serdar Ölmez, soruşturma sırasında kolu kuvvetlerin yetkisini artırırken, vatandaşın özgürlüğünün kısıtlandığını belirtti
“YASALAR YUMUŞATILARAK DEĞİŞTİRİLDİ”
Türkiye’de daha çok geçmişe dönüşün yaşandığını söyleyen Ölmez, “Daha öncede böyle yasalar çıkartıldı. Ancak o anda hızlı bir şekilde çıkartılan bu yasalar daha sonra yumuşatılarak değiştirildi. Biz hep bir geçmişe dönüş yaşayarak gidiyoruz” dedi. Ülkemizin en temel sorununun hızlı bir şekilde kanun çıkartma olduğunu belirten Ölmez, “Ülkemizde ki en temel sorun çok hızlı ve bir o kadar da seri kanunlar çıkartılıyor olması. O anda yaşanan olaylara karşı hızlı bir şekilde çözüm üretilmek için çıkartılan kanunlar daha çok tepeden inme oluyor. Bu durumda yaşanan dönemin mağdurlarını yaratması ve gelecek döneminde müştekilerinin oluşmasına neden oluyor ” şeklinde konuştu.
“VİCDANIN MI, MESLEĞİN Mİ?”
Yeni güvenlik paketine bakıldığında en temelin makul şüphe olduğunu ifade eden Ölmez, “Bura da baktığımız da en temel şeyin makul şüphe olmasıdır. Yani makul şüpheden kasıt şu soruşturma evresinde ilgili Cumhuriyet Savcısını veya ilgili kolluk kuvvetlerine belli makul şüphelere yetecek tarzda bir şüphe varsa onu yeterli görüyor ve ilgili kişi hakkında tutuklama yapa biliyor” dedi. Soruşturmayı yürüten insanların o andaki vicdanları ile baş başa bırakan bir düzenleme olduğunu söyleyen Ölmez, “Bu durum ne kadar doğru ne kadar yanlış? Temelinde soruşturmayı yürütecek insanların hakimiyetini güçlendirecek, karşı tarafı ise tamamen soruşturmayı yürütecek insanların o andaki vicdanları ile baş başa bırakmış oluyor. İlgili birimleri ne olursa olsun kişileri vicdanları ile karşı karşıya bırakacak ise her zaman için yanlış, eksik, hatalı olası küçük ihtimaller ile karşılaşa bilirsiniz bu yasa ile” şeklinde konuştu.
“MAHREMİYET ANLAYIŞI ORTADAN KALKACAK”
İfade alma sırasında kişilerin her türlü baskıdan korunması ve avukat yardımı alması hakkı engellendiğini söyleyen Ölmez, “Ceza hukukunda soruşturma ve ifade alma yetkisinin hâkim ve savcılara ait bir yetki olup, polisin bu yetkiyi ancak hâkim veya savcıların görevlendirmesi ile ve istisnai olarak kullanması gereği açıktır. Ancak Polis; müşteki, mağdur veya tanık ifadelerini, ikamet ettikleri yerlerde veya işyerlerinde de alabilir. Uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığınca belirlenir. Şeklindeki değişiklik ile hâkim ve savcıların ifade alma yetkisi polise devredilmiş olmaktadır. Bu değişiklikle CMK da ifade alma konusunda kişilere sağlanan güvenceler, müşteki, mağdur ve tanıklar bakımından kaldırılarak, bu kişilerin konutlarında ya da bulundukları yerlerde, polis tarafından ifadelerinin alınması öngörülmektedir. Polisin yetkilerini genişleten ama aynı zamanda kişileri, ifade almadaki yasak yöntemlere karşı CMK ile sağlanan korumalardan yoksun bırakan bu düzenleme yasalaştığı takdirde öncelikle kişinin avukat yardımından yoksun kalacağı, işkence kötü muamele, aldatma yorma, hukuk dışı yöntem ve uygulamaların denetimini imkansızlaştıracağı açıktır. Ayrıca polisin, kişilerin özel alanlarına girmelerinin yaratacağı özel yaşamın gizliliği ihlalleri ile mahremiyet anlayışı ortadan kalkacaktır” şeklinde konuştu.
“DEVLET BİRİNCİ TÜZEL KİŞİ”
Devletin birinci tüzel kişi olduğunu söyleyen Ölmez, “Temeline baktığınızda 17- 25 Aralık operasyonları ile sonuçlarında devletin kendini korumaya yönelik ve operasyonlarda sorunların tespitine yönelik hadiseler gözüyle bakıyorum. Hukukta silahların eşitliği diye bir kavram vardır. Yani iki kişi karşılıklı ilişkiler içinde olmalı ki bir birlerini aynı şekilde savunsunlar. Bence aykırı bir durumda bir tarafta istediği gibi davranıp soruşturmayı istediği gibi yürüten istediği gibi sonlandıracak bir insan varken çok az bilgi ve belge ile kendini ve müvekkilini savunana insanlar bırakıldı. Devlet anlık durumlar için çözüm üretirken karşı tarafı aynı zamanda mağdur bıraktı. Tabi devlet kendini güvence altına alacak ama tepeden inme kararlar ve hızlı kararlar ile olmamalı bu durum” dedi. (Aysun KARABAYIR)
İlginizi Çekebilir