Abdullah Gül Kanada gazetesine makale yazdı

googletag.cmd.push(function() { googletag.display('dfp-haber-ici'); });

Gazetenin Full Comment bölümünde yayımlanan makalesinde Gül, 10 Ekim'de Ankara Garı'nda meydana gelen olayda, barış için gösteri yapan masum vatandaÅŸlara, IŞİD'in saldırı düzenlediÄŸini ve 100 masum Türk vatandaşının öldüÄŸünü anımsattı.

Bunun Türk tarihinin en kötü terör saldırısı olarak tarihe geçtiÄŸini belirten Abdullah Gül, ÅŸunları kaydetti:

"Bu korkakça iÅŸlenen terör saldırısı İŞİD tarafından gerçekleÅŸtirmiÅŸti. Katiller bu korkunç eylemle halkımızı bölmeyi baÅŸarmış, nihayetinde faydasız, yaralayıcı bir suçlama oyununu sadece ülke içinde deÄŸil komÅŸularımız arasında da tetiklemiÅŸlerdir. Artık bu kiÅŸilerin durdurulması ve baÅŸlattıkları hikayenin bitirilmesi lazımdır. Bunların karşısında durulacaksa din, ırk ve mezhep ayrımı olmaması insanların bu ortak düÅŸmana birlikte karşı koyması lazımdır."

Ä°SLAM YARALANDI

Yıllarca süren bölücü görüÅŸ ve davranışlar ile hiç bitmeyen suçlamaların, Ä°slam'ı yaraladığına deÄŸinen Gül, makalesinde ÅŸu görüÅŸlere yer verdi:

"Fakat bizler defansif ve inkarcı duruÅŸa geçemeyiz. Ben konu hakkında yeni bir yol haritası çizmek istiyorum. BilindiÄŸi gibi Batıda Ä°slam, bir doÄŸu dini ve Müslümanlar da okumamış, demokrasiden anlamayan, barbarca kolay ölen ve öldüren ve her ÅŸeyden fazla Batıdan nefret eden kiÅŸiler olarak lanse ediliyor. Müslümanlara atfedilen sıfatların başında mantıksızlık gelir ve bunu tehlikeli, baskıcı, demode, aşırı ve geri kalmışlık izler. Bunun en büyük nedeniyse medyanın yansıttığı haberlerdir. Ama kendimizi aklamak amacıyla sadece kolonializmi ve Batı medyasını suçlayamayız. Bizler ne olduÄŸumuzla, medyada lanse ediliÅŸimiz arasında bir fark görüyorsak, tarafsız olarak sorunları araÅŸtırmamız gerek. Ä°lk ve en önemli olarak baktığımızda, IŞİD'in ana görüÅŸlerinin neden Selefilikten geldiÄŸi ve neden SünniliÄŸin veya Åžialığın ılımlı görüÅŸlerini benimsemediklerini görüyoruz. Bunun nedenini Irak'ta, Afganistan'da ve Suriye'de demokrasi adına baÅŸlatılmış ve hiç bitmeyen savaÅŸlara mı atfetmeliyiz yoksa Ä°slam'ın ana dallarının uzun süredir yeniden yorumlanmamasına mı"

AraÅŸtırılması gereken ikinci konun, Ä°slam ve Müslümanların homojenik bir yapı olarak lanse edilmesi olduÄŸunu aktaran Abdullah Gül, "Müslümanlar, MaÄŸrib'in batı kıyılarından Endonezya'ya, oradan Sibirya ve Sahra Altı Afrika'ya kadar uzanan ve deÄŸiÅŸik kültür ve milletlerden oluÅŸan bir din topluluÄŸudur. Fakat Hristiyanlık için hiçbir ÅŸekilde bir homojenik kavram yoktur. Bu homojenik görüÅŸün nedenini, kendi kültürü dışında kaldığı için herkesi tek gören Batılılara mı atfedelim yoksa birlik yani 'ümmet' kavramıyla tek bir aile olarak kendilerini tasvir eden Müslümanlara mı  Hayali olan 'ümmet' kavramı son yıllarda OrtadoÄŸu'nun haline bakıldığında yoksa gerçeÄŸe mi dönüÅŸtü" diye sordu.

Gül, Müslümanlar ve demokrasi iliÅŸkisinin de araÅŸtırılması gerektiÄŸinin altını çizerek, makalesine ÅŸöyle devam etti:

"Fark ettiyseniz 'Ä°slam ve demokrasi' demedim. Çünkü bence Ä°slam, hiçbir ÅŸekilde bir yönetim ÅŸeklini dikta ettiÄŸini düÅŸünmüyorum. Batılı çevrelerde genel düÅŸünce Ä°slam ve demokrasinin bir arada iyi gitmediÄŸidir. Bu yüzden çok kıymetli olan Türkiye örneÄŸi tartışılan bir konudur. Tarihe bakarsanız, 14. yüzyıldan bu yana Müslüman ÅŸehir ve devletlerde demokratik yönetilme uygulamalarını görebilirsiniz ve bu Batının demokrasiyi yeniden bulmasından çok ama çok öncedir. Bu yüzden bu konuya derin bir ÅŸekilde bakılması lazımdır.

11. CumhurbaÅŸkanı Abdullah Gül'ün National Post gazetesinin 18 Kasım tarihli nüshasında yayımlanan makalesinin orijinal metnine, http://news.nationalpost.com/full-comment/abdullah-gul-isil-must-not-succeed-anymore-we-must-break-their-narrative linkinden ulaşılabilir.

Kaynak : AA