Afetin doğalı olmaz
17 Ağustos depreminin 18. yıl dönümü münasebetiyle, Jeoloji Mühendisleri Odası Konya Şubesi Başkanı Fethullah Arık, afet yönetiminin çağdaşlaşması gerektiğine dikkati çekerek afetin doğalı olmayacağını söyledi
17 AÄŸustos 1999 Gölcük-Marmara depreminin üzerinden 18 yıl geçmesine raÄŸmen gereken önlemin tam anlamıyla alınmadığını vurgulayan BaÅŸkan Fetullah Arık,”Yöneticilerimiz ülkemizde deprem güvenliÄŸi için yapılanları yeterli mi gördü, kentsel ve kırsal yerleÅŸmelerimizin deprem direncinin istenilen seviyeye yükseldiÄŸini mi düÅŸündü bilinmez ama afet konusu ülkenin en üst düzey ve stratejik planından çıkarıldı. Oysa 2012 yılında gündeme getirilen kentsel dönüÅŸümün ana gerekçesi sadece ve sadece afet riskleriydi” dedi.
“HEDEF OLARAK KALDI”
5902 sayılı AFAD teÅŸkilat ve görevleri kanununa uyulmadığını belirten Arık, 2009 yılında oluÅŸturulan ve Deprem Danışma Kurulu’nun yılda 4 kez toplanmasını mecbur kılan karara 2013-2016 yılları arasında hiç uyulmadığını ve 2017 yılında ise 1 toplantının gerçekleÅŸtirildiÄŸi bilgisini verdi. Arık, “Sadece deprem konusunda deÄŸil heyelan, sel, tsunami, küresel iklim deÄŸiÅŸikliÄŸinin yarattığı etkiler gibi tehlike unsurlarına karşı yerel düzeydeki sınırlı ve çoÄŸunlukla afet sonrasındaki çabaların dışında ülke genelinde sistematik bir risk yönetim sistemi oluÅŸturulmamış, ülkemizin afet gerçekliÄŸi imar, tarım madencilik, enerji ve sanayi gibi ana sektörlerde karar süreçlerinde göz ardı edilmiÅŸtir. Ülke genelinde yerleÅŸim yerlerinin afet risk düzeyine göre önceliklendirilmesi riskin planlı bir ÅŸekilde azaltılmasına yönelik teknik ve mali çalışmaların sonuçlandırılması kağıt üzerinde peÅŸ peÅŸe gelen 2010-2012 ve 2013-2015 orta vadeli programların kendini tekrar eden bir hedefi olarak kalmıştır” dedi.
6.5 BÜYÜKLÜÄžÜNDE TEHLÄ°KE
Konya BüyükÅŸehir sınırları içinde 1. dereceden 5. dereceye kadar her boyutta deprem bölgeleri bulunduÄŸunu ifade eden Arık, kuzeybatı yönündeki Sultandağı-AkÅŸehir ve güneydeki Ilgın fayının 1. derecede deprem bölgesi olduÄŸunu söyledi. Åžehir merkezinin ise 3 ve 4. derece kısmen de 5. derecede deprem bölgesi olduÄŸunu aktaran Arık, “Konya Fay Zonu parçalı bir fay olmasına karşın, herhangi bir deprem aktivitesinde 50 kilometrelik bölümün kırılması ihtimalinde 6-6.5 büyüklüÄŸünde deprem üretme potansiyeli bulunmakta olup böyle bir kırılmanın olması durumunda kent merkezi çok ciddi etkilenebilecektir” açıklamasında bulundu.
AFET YÖNETÄ°MÄ° ÇAÄžDAÅžLAÅžMALI
Yenilenen BüyükÅŸehir Yasası’ndan sonra bütün ilçelerde ve kırsal alandaki yapılarda jeolojik ve jeoteknik etütlerin yapıldığını, eksikli olsa da denetimlerin gerçekleÅŸtiÄŸini ifade eden Arık, “BüyükÅŸehir Belediyesi Ä°mar ve Åžehircilik Daire BaÅŸkanlığı bünyesinde Deprem ve Jeolojik AraÅŸtırmalar Merkezi Åžube MüdürlüÄŸü kurulmuÅŸ olup, meslektaÅŸlarımız halen çalışmalarını sürdürmektedir. Beklentimiz bu yapının sadece deprem ve benzeri afet unsurları açısından deÄŸil, kentin su, enerji, doÄŸal kaynaklar ve çevre yönetimi karar süreçleri açısından da ihtiyaçları karşılayacak nitelikte daire baÅŸkanlığı konumuna getirilmesidir. Elbette ülkemizde ilgili kurumlar geçmiÅŸte yaÅŸanan deprem ve diÄŸer doÄŸa olaylarından dersler çıkartmış olup daha modern ekipman ve iletiÅŸim araçları edinmiÅŸlerdir. Ancak görünen o ki hala 'yara sarma' politikamız devam etmekte olup bir türlü 'çaÄŸdaÅŸ afet yönetimine' geçiÅŸ saÄŸlanamamıştır” ifadelerini kullandı.
Depremler, volkanik patlamalar, heyelanlar gibi rutin doÄŸa olaylarının ancak insanla kesiÅŸtiÄŸi bölgelerde, önlem alınmadığı taktirde afet niteliÄŸini kazanacağını söyleyen Arık, “Ne yazık ki bu günlerde bilim insanlarının, mimarların, mühendislerin, plancıların yakın gelecekte afet karşısında daha kırılgan hale gelineceÄŸi yönündeki uyarıları dikkate alınmayarak ülkenin afetle mücadele stratejisi ve alınan veya alınması gereken önlemler gevÅŸetilmektedir” diyerek bugün gelinen noktada etkin bir afet yönetiminin oluÅŸturulması ve sürdürülmesini saÄŸlayacak politikanın olmadığı yorumunu yaptı.
ODANIN ÇÖZÜM ÖNERÄ°LERÄ°
DoÄŸal afetler konusunda birtakım çözüm önerileri olduÄŸunu ifade eden BaÅŸkan Arık, önerilerin neler olduÄŸu konusunda bilgiler verdi. DoÄŸal afet kavramının yanlış kullanıldığını dile getiren Arık, “Ülkemizde afet ve deprem terminolojisinde doÄŸal afet gibi yanlış kavramların kullanılıyor olması toplumsal afet algısındaki takdiri ilahi gibi yanlışlıkları da beslemektedir. Afetin doÄŸalı olamaz. Toplumsal afet algısının ve farkındalığının merkez noktası zarar azaltmaya yapılacak bir birim harcamanın afet zararında en az beÅŸ birim azalma anlamına geldiÄŸi gerçeÄŸi olmalıdır” diye konuÅŸtu. Birbirini tamamlayan ve bütünleyen Afet, Ä°mar ve Yapı Üretimi ve Denetimi Mevzuatı’nın oluÅŸturulması gerektiÄŸine dikkati çeken Arık, çatı bir yasanın olması gerektiÄŸini, bu yasanın içerisinde fay, heyelan ve su baskını yasalarının bulunması gerektiÄŸini ve alınacak önlemlerin açıkça belirtilmesi gerektiÄŸine iÅŸaret etti. Yapılan düzenlemelerle ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 78’inin büyükÅŸehir belediyesi sınırları içerisine alındığını aktaran Arık, “BüyükÅŸehir belediyelerinin idari yapılanması içerisinde sadece afet yönetimi unsurları açısından deÄŸil, bir yerleÅŸimdeki su, enerji doÄŸal kaynaklar ve çevre yönetimi karar süreçleri açısından da ihtiyaçlara yanıt verebilecek bir yapılanmaya ihtiyaç vardır” dedi. Daha güvenli yerleÅŸimler için sadece bilimsel ve teknik odaklı bir çalışmanın yanlış olduÄŸunu ifade eden BaÅŸkan Arık, “Afetlere ve depremlere karşı güvenli yerleÅŸimler için yapılması gerekenler sadece teknik bilimsel, yasal veya kurumsal sorun odaklı olarak anlamaya ve açıklamaya çalışmak yerine, çaÄŸdaÅŸ afet yönetim sistemlerinde olduÄŸu gibi 'toplum odaklı' çözümler üretilmelidir” dedi. (Mustafa Karakaya)
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.