Ben gidip gavur topraklarında esir hayatı yaşayamam

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hem Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel baÅŸkanı hem de ülkenin cumhurbaÅŸkanı, aynı ÅŸekilde Ä°smet Ä°nönü'nün hem partinin genel baÅŸkanı hem de cumhurbaÅŸkanı olduÄŸunu hatırlatan ErdoÄŸan, ÅŸöyle devam etti:

"Acaba ÅŸu anda 'partimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal'dir' diyen KılıçdaroÄŸlu, onların bu tek adamlığından bahsediyor mu? Hayır. Gelelim ÅŸu andaki duruma. Åžu andaki durumda cumhurbaÅŸkanı var, baÅŸbakan var. Fakat dikkat edin baÅŸbakan bir partinin genel baÅŸkanı, aynı zamanda o da yürütmenin başı. Onun için tek adamlık ifadesi kullanılıyor mu? Kullanılmıyor. Åžu andaki yeni süreçte ne olacak? Bu süreçte bir defa cumhurbaÅŸkanı, baÅŸbakan ikilemi ortadan kalkıyor ve sadece cumhurbaÅŸkanı olacak. CumhurbaÅŸkanının altında da en yakın çalışma arkadaÅŸları içinde bir, iki bilemedin üç kendisine baÅŸkan yardımcısı olacak. Bu baÅŸkan yardımcılarıyla yürüyecek. Yani güçlendirilmiÅŸ bir baÅŸkan, onun yanında güçlendirilmiÅŸ bir yasama organı, parlamento olacak. Aynı ÅŸekilde güçlendirilmiÅŸ bir yargı olacak. Bunların birbirleriyle herhangi bir iliÅŸkisi, baÄŸlantısı bu noktada söz konusu deÄŸil. Yasama kendi görevini yapacak. Yürütme olarak baÅŸkan daha güçlü bir ÅŸekilde kendi görevini yapacak. Yargı da kendi görevini yapacak. Dolayısıyla asla bir tek adamlık söz konusu deÄŸil. Yani bir kral, böyle bir yetki, bu baÅŸkanda yok."

Türkiye'deki gelenekler, adet ve örflerden kaynaklı olarak böyle bir hazırlığın yapıldığını anlatan ErdoÄŸan, bu hazırlıkla beraber geleceÄŸe yüründüÄŸünü söyledi.

Daha seri, daha süratli gitmek istediklerini dile getiren ErdoÄŸan, "Åžu 14 sene içinde ayağımız birçok yerden kesilmeye çalışıldı, prangalar takıldık. Bunları aÅŸamadık. Önceki dönemlerle mukayese edilmeyecek hizmetleri yaptık. Ama daha fazla ÅŸeyler yapılabilir. Daha fazla ÅŸeylerin yapılabilmesi için yürütmenin güçlendirilmesi lazımdı. Åžimdi bu düzenlemeyle bu geliyor. Ben halkımızın bunu göreceÄŸine inanıyorum. Asla, kata tek adamlıkla bu iÅŸin alakası yoktur." diye konuÅŸtu.

"Siyasetin o mutabakat dilini o dayanışma dilini özlüyorum, ona hasretim"

Ülkenin yönetiminde zaman kaybına tahammülünün olmadığını kaydeden ErdoÄŸan, ÅŸöyle devam etti:

"Bunu aÅŸmamız lazım. Ha yalnızlıktan bahsedince, ben siyasetin o mutabakat dilini o dayanışma dilini özlüyorum, ona hasretim. Batı dünyasını biraz bilirim. Gerek belediye baÅŸkanlığım dönemi gerekse yani ÅŸurada 12 yıl BaÅŸbakanlıkta geçti, ondan sonra da 2-2,5 yıl malum CumhurbaÅŸkanlığı dönemi ve tüm dünyayı ÅŸöyle büyük oranda dolaÅŸtım. Buralarda neler oluyor, neler bitiyor bunları gören, bilen birisiyim. Bütün bunları görünce bakıyorum ki bunlarda bir mutabakat denilen bir anlayış var. Yani, siyaset aynı zamanda bir uzlaÅŸma sanatıdır. Bunu yapıyorlar. Fakat bizde niye olmuyor? Bizde siz 'beyaz' diyorsunuz, o kalkıyor 'siyah' diyor. Ya beyaz iÅŸte bu, görüyorsun ama yok. Kim diyor bunu? O önemli. 'Bunu ErdoÄŸan demiÅŸse tam aksini söyleyeceksin.' Böyle siyaset olmaz ki ama batıda öyle deÄŸil. Batıda bakıyorsun bir uzlaÅŸmayı yakalayabiliyorlar. Bizde maalesef bunu yakalayamadık. Sonunda iÅŸte iÅŸ geldi, BaÅŸbakanımız ile Sayın Bahçeli'nin mutabakatı, görevlendirdikleri arkadaÅŸların yaptıkları güzel bir çalışma neticesinde bu 18 madde ile iÅŸ baÄŸlandı ve 18 madde ile gönül arzu ederdi ki burada CHP de olsun ama olmadı. 18 madde ile ÅŸimdi milletin karşısına çıktık ve milletin karşısında bu anlatılıyor mu? Maalesef, anlatılmıyor. Zira bakıyorum ki ana muhalefetin başındaki zat bir defa 18 maddeyi okumamış, inanın bilmiyor. Öyle yanlış ÅŸeyler anlatıyor ki. Lokantaların kapatılmasına varıncaya kadar, muhtarlıkların kaldırılmasına varıncaya kadar, hiç mi hiç burada alakası olmayan ÅŸeyler. Böyle siyaset olmaz ki. Yalnızlık noktasına gelince burada gönül arzu ediyor ki o mutabakatta beraber olalım yoksa benim kendi yol arkadaÅŸlarımı kast etmiyorum, yol arkadaÅŸlarımla bugün de beraberim inÅŸallah ölene kadar da beraber olacağız."

"Buralara böyle durup dururken gelmedik"

Ä°laç almada sorun kalmadığının altını çizen ErdoÄŸan, ÅŸunları söyledi:

"Ä°steyen istediÄŸi hastaneye gider. Ä°laç noktasında kimsenin bir sorunu yok, istediÄŸi eczaneden gider ilacını alır. Åžimdi daha da ileri gittik. En son geçenlerde Sayın BaÅŸbakan'la da konuÅŸtuk. Kanserde bir ilaç noktasında ÅŸey vardı, dedik ki kanserde bile ithal ilaçlara ödenen para noktasında bu konuda da bence vatandaÅŸlarımıza yardımcı olalım, bunun dahi bedelini devlet olarak ödeyelim. 

Eskiden köpeklerin çektiÄŸi kızaklar üzerinde hastalar getiriliyordu. Åžimdi biz paletli ambulanslarla daÄŸlara tırmanıyoruz kar kışta, hatta ÅŸimdi bizim helikopter ambulanslarımız var, jet ambulanslarımız var. Buralara böyle durup dururken gelmedik. Bunlar modern bir ülkenin hamdolsun yakalamış olduÄŸu bir hedeftir. Türkiye ÅŸu anda bu hedefi yakalamıştır. Batıyı zaten kıskandıran, Batıyı sinirlendiren, kusura bakmayın kudurtan bu."

"Ben gidip gavur topraklarında esir hayatı yaşayamam"

Marmaris’ten çıkarken önce Facetime’dan duyuru yapıp, tüm halkı meydanlara çağırdığını hatırlatan ErdoÄŸan, ÅŸunları aktardı:

"Orada bir kurnazlık daha yapıyor. Ä°ÅŸi gücü budur zaten. Yalanı çok iyi söyler. Türkiye’de yalanı bunun kadar baÅŸarılı söyleyen yoktur. Enteresan, diyor ki 'beni haberdar etseydi koruma müdür benim müdürüme haber etseydi o zaman ben de onu orada beklerdim' diyor. Hale bak. Tüm millet, on binler orada. Kendisi ise VÄ°P'te duruyor. Ä°lginç olan ÅŸey ÅŸu. VÄ°P'te tanklar var. Kendisine ışıldaklı bir araç geliyor orada konuÅŸmalar falan oluyor. Oradan ışıldaklı arabaya biniyor. Saat 23.15. Bakırköy'e gidiyor. Sonra öÄŸreniyoruz ki Bakırköy Belediye BaÅŸkanının evine gitmiÅŸ. Daha sonra bugün bir köÅŸe yazarı diyor ki, kendisinin ifadesi, o da otellerde yer bulamamış. Öyle mi? Kendisi de bunu teyit ediyor. Çıkış anları da orada. On binler orada. Biz de çıktık. Biz helikopterle önce Dalaman’a geldik. Ben pilotuma 'ne diyorsun, buradan Dalaman'a rahat gider miyiz, falan. Dedi ki 'CumhurbaÅŸkanım benim açımdan hiçbir ÅŸey yok. 15 dakikada oraya varırım. Uçağımız güçlü. Ama alçak uçuÅŸ yaparım. Ama saÄŸ sol yapar. Ne yapar Dalaman’a ulaşırız.' Bu arada da tabi otel sahibi arkadaşımız, 'benim hızlı bir yatım var. Bundan sizi yakın adalara götürebilirim' diye teklif yaptı. Dedim ki 'Serkan. Bak' dedim. 'Benim vatan topraklarımda ölmem varken, ben gidip gavur topraklarında esir hayatı süremem.' "

"KılıçdaroÄŸlu VIP'den geldi ve bir yere gitti dediler"

"Yanımıza arkadaÅŸlar geldi, dediler ki, 11,5 gibi dediler bana, KılıçdaroÄŸlu VIP'den geldi ve bir yere gitti dediler, onlar da bilmiyorlar. Tabii biz bunları sonra öÄŸreniyoruz." diyen ErdoÄŸan, ÅŸöyle konuÅŸtu:

"Bak ÅŸimdi çok daha enteresan görüntüler çıktı. O esnada meÄŸerse tankların önüne gelen o ışıldaklı araçla darbecilerle orada konuÅŸuyorlar, görüÅŸme yapıyorlar ve darbecilerle ne konuÅŸtunuz, ne görüÅŸtünüz? 12 dakika telefon görüÅŸmesi var, ne görüÅŸtün? Hani sen FETÖ'nün gazetesine röportaj vermiÅŸtin. Geçen akÅŸam bir radyo kanalında bir görüÅŸme yaptım, dedi ki 'benim de onunla görüÅŸmem var, bana da aynı ÅŸeyi söyledi' dedi, 'Darbe olursa ilk defa tankların üzerine ben çıkarım' dedi bana. E peki bu ne perhiz, ne lahana turÅŸusu. Niye kaçıp gittin? Hadi gelseydin ya orada bak on binlerce insan var. Sen de onların arasına karışsaydın. Bu iÅŸ kürek iÅŸi deÄŸil, yürek iÅŸi, yürek. Çekti gitti. Dedim ya yalan bunda diz boyu. Ben zaten buna diyorum, bu yalan makinesi. Böyle bir durumu var, iÅŸte görüntü ortada. Ä°spat, delil burada. Onun için de tabi yani CHP'nin çok çabuk bundan kurtulması lazım. 16 Nisan zaten bunun iÅŸaretidir."

"Millet seni sevmiyor"

"Kendisi, 'Tankların önünde dururum diyordu' ancak yaptıkları ortada" diyen ErdoÄŸan, ÅŸunları kaydetti:

"7 kez seçim kaybetmiÅŸ. Ne diyor? 'Yüzde 40’ı tutturamazsan, çekilirim' mealinde ifadeler kullanıyor. Zaten bırak yüzde 40’ı, yüzde 30’a ulaÅŸamadı ki. Hep 25, 26, daha aÅŸağısı. Hep buralarda kaldı. Daha yukarı çıkamadı. Niye? Millet seni sevmiyor, benimsemiyor. Gerçek ortada."

"Artık rejim konusu diye bir şey yok"

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan, bir baÅŸka öÄŸrencinin "DeÄŸiÅŸecek olan ÅŸeyin bir sistem deÄŸil rejim olduÄŸu söyleniyor. EÄŸer ki bu deÄŸiÅŸiklik 16 Nisan'da kabul görürse Atatürk inkılapları ve Cumhuriyet kazanımları nasıl garanti altına alınacak? ÅŸeklinde sorduÄŸu soruyu da, ÅŸöyle yanıtladı:

"Öncelikle bir defa bizim rejimle bir sorunumuz yok. Türkiye'de rejim olayı 1923'te bitmiÅŸtir. Artık rejim konusu diye bir ÅŸey yok. Åžu andaki konu; bir yeni yönetim sistemidir. Atılan adım bunun üzerinedir. Asla rejim, hiç gündeme gelmemiÅŸtir. Bizim 14 yıllık yönetimimizde hiç rejim gündeme geldi mi? Ama ne yazık ki bunlar duymuyorlar ama uyduruyorlar. Ben Ä°stanbul'a büyükÅŸehir belediye baÅŸkanı oldum, olmamdan hemen birkaç gün önce söylenen ne biliyor musunuz? 'EÄŸer ErdoÄŸan belediye baÅŸkanı seçilirse otobüsleri ikiye ayıracak. Kadınlar, erkekler...' Tabi belediye baÅŸkanı olduk. Pendik'te bir tren kazası oldu ve bir bayan kardeÅŸimiz orada maalesef öldü. 'Bak demedik mi? Kadıncağızı attılar ve kadın öldü.' Kim? 'Ä°ÅŸte belediye yetkilileri'. Bunlar bu bu denli iftira üzerine kurulu hep kampanya yürütmüÅŸlerdir ve bunu her zaman yapmışlardır. Bugün de yapıyorlar, yarın da yapacaklar. Çünkü hayatları hep bunun üzerine kurulu. Dürüst olun, doÄŸru olun. Yani iÅŸte bu yalanlar bugüne kadar size bir ÅŸey kazandırmadı. Bundan sonra da bir ÅŸey kazandırmayacak."

"Benim sırrımı, benden almak istiyorsun"

Bir öÄŸrencinin, Hollanda'da yaÅŸananlar sonrasında, Türkiye Cumhuriyeti'nin AB'ye karşı nasıl bir tavır takınacağı ve 16 Nisan'da verecekleri müjdenin bu konuyla ilgisi olup olmadığına iliÅŸkin sorusu üzerine ErdoÄŸan, "Benim sırrımı, benden almak istiyorsun. Sırrımı inÅŸallah 16'sından sonrasına bırakalım. Yoksa anlamı kalmaz." dedi. 

ErdoÄŸan, Hollanda ve Almanya olaylarının basit olaylar olmadığını vurgulayarak, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü:

"Almanya, bizim orada yaÅŸayan 3 milyon vatandaşımıza ve bize bana göre saygısızlık yapmıştır. Bu kadar münasebetlerimizin ileri derecede olduÄŸu bu ülkenin, bize bu saygısızlıkları yapması, yenilir yutulur deÄŸil. Åžu anda Almanya, teröristlere yataklık yapıyor. Bu kadar açık konuÅŸuyorum. Ben bunlar Nazizmi hortlattı deyince, çıldırıyorlar. Niye çıldırıyorsun? Yaptığınız iÅŸ o da onun için söylüyorum. Sen kalkacaksın, binlerce PKK'lı teröristi orada besleyeceksin, barındıracaksın, ben sana 4 bin 500 dosya vereceÄŸim. Sen bu dosyaları inceleyip kararı vermeyeceksin. Benden de geleceksin, bir ajans teröristi istiyorsun. O arada da nerede kalıyor biliyor musunuz? Tarabya'daki CumhurbaÅŸkanlığı köÅŸkünün altında, Almanların rezidansı var. Denize nazır. MeÄŸerse bu ajan teröristi orada saklıyorlar. Dedim bir defa gidip teslim olsun ve yargılansın. Önce buna 'evet' diyemediler. Sonra teslim oldu, yargılandı, tutuklandı. Tutukluluk süreci devam ediyor. 

Çifte vatandaÅŸ Alman ve Türk. Bunu, bu denli savunuyor. Ben senin ülkende 4 bin 500 dosyayı veriyorum. Niçin bunları bir an önce yargılayıp da bize vermen gerekenleri vermiyorsun? Bunlar PKK'lı terörist. Niye vermiyorsun bunları? Bunları vermediÄŸin sürece, Nazizmin uygulamasını yapıyorsunuz diyeceÄŸim. Bunu onlara dedim. Yüzlerine dediÄŸim için açık açık söylüyorum. Mesela CumhurbaÅŸkanı, iyi dosttuk ama baktım o da çirkin açıklamalar yapıyor. Sen bilirsin. Yaptığın sana kalır."

 "AB noktasında 14 yıl önce çok daha farklı bir kanaatteydim" 

DışiÅŸleri Bakanı Mevlüt ÇavuÅŸoÄŸlu'na uçuÅŸ izni verilmemesine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da yaÅŸadığı engellemeye deÄŸinen ErdoÄŸan, "Uluslararası hukuk var. Bakanların dokunulmazlığı var. Sen bu DışiÅŸleri Bakanı ile nasıl görüÅŸeceksin, nasıl bir araya geleceksin?" diye konuÅŸtu. 

ErdoÄŸan, AB noktasında 14 yıl önce çok daha farklı bir kanaatte olduÄŸunu aktararak, 14 gün içinde 15 ülke dolaÅŸtığını anlattı. Batı'nın ÅŸimdi o anlayışından çok uzaklaÅŸtığını, bunu dürüst ve samimi bulmadığını dile getiren ErdoÄŸan, sözlerine ÅŸöyle devam etti: 

"Hollanda, Avusturya, Ä°sviçre... Parlamentonun önünde benim resmim, ÅŸakağıma silahı dayamış. Ne diyorlar? 'ErdoÄŸan'ı öldürün.' Sen kimsin, neyi öldürüyorsun? Dur bakalım, önce haddini bileceksin. Biz bu yola, kefenimizi giyerek çıktık. Ölüm bizi nerede yakalar belli olmaz. Belki sizler bizden önce öleceksiniz. Dolayısıyla, bizim bu performansımızı, onların bu tehditleri düÅŸüremez. 

Kimler yürüyor orada? PKK'lılar. Yani 'hayır' kampanyası yürütenler DHKP/C'liler. Onların milletvekilleriyle beraber, onların polislerinin nezaretinde yürüyorlar. Herhangi bir ÅŸey yaptılar mı? Hayır. Onların yönetimleri bir ÅŸey yapmadı. Aynı ÅŸey Almanya'da oldu. Almanya'da Almanlar'ın polis aracında PKK'lı terörist, elinde bölücü başının paçavrası, onunla beraber gösteri yapıyorlar. Alman polisi koruma yapıyor. Avusturya havalimanına, benimle ilgili neler yazdılar. Varsa, yoksa ErdoÄŸan. Yine Avusturya'da bir dergi çıkarmışlar. O dergide 12 sayfa bana ait bir yazı. Ben de memnunum. Niye derseniz? Propagandanın iyisi, kötüsü olmaz. Bizler de bundan dolayı mutluluk duyuyoruz. Biz yolumuza kararlılıkla devam edeceÄŸiz." 

"Ä°ÅŸte ÅŸimdi bu 'evet', inÅŸallah pazar akÅŸamı çıkacak"

ErdoÄŸan, vatandaÅŸlara seslenerek, ÅŸunları kaydetti: 

"Åžimdi pazar günü ben özellikle sevgili vatandaÅŸlarımdan çok daha güçlü ÅŸekilde 'evet'i inÅŸallah sandıklarda patlatalım. Genç kardeÅŸlerime özellikle bir ÅŸeyi vurguladım. Yine vurguluyorum; tek millet için, tek bayrak için, tek vatan için, tek devlet için evet. Bir de sevgili gençler, sizin ÅŸahsınızda bizi izleyen tüm gençliÄŸimize hitap ediyorum; Bir olacağız. Ä°ri olacağız. Diri olacağız. Beraber olacağız. KardeÅŸ olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız. Son olarak da Gazi Mustafa Kemal hitabesinde ne diyor, 'Gençler. Cumhuriyeti ve bu vatanı sizlere emanet ediyorum.' Ama Gazi Mustafa Kemal'in partisinin ÅŸu anda başındaki adam gençlere güvenmiyor. Tablo ortada. Öyle ise biz yolumuza emin adımlarla milletçe inÅŸallah yürüyelim. Pazar akÅŸamı da bu mutluluÄŸu, bayramı beraber yapalım."