Biyokaçakçılığa geçit vermeyin!
Doğadan yabani canlıların ve onlara ait parçaların yetkili makamların izni olmadan toplanması ve yurt dışına çıkartılmasına dönük yapılan biyokaçakçılığının, Türkiye’nin sahip olduğu zengin biyolojik çeşitliliği tehdit ettiği bildirildi.
128 BÄ°YOKAÇAKÇI YAKALANDI
Bu biyoçeÅŸitliliÄŸin deÄŸerinin bilimsel araÅŸ tırma, koleksiyon ve en nihayetinde ticari amaçlar adına birçok yabancı için çekici hale geldiÄŸini ifade eden uzmanlar, bakanlık verilerine göre 2007 ila 2015 yılları arasında 128 yabancı uyruklunun biyokaçakçılık yaparken yakalandığına dikkat çekerek yine aynı yıllar arasında 59 farklı biyokaçakçılık olayının meydana geldiÄŸinin de altını çizdiler.
Orman ve Su Ä°ÅŸleri Bakanlığı DoÄŸa Koruma ve Milli Parklar Genel MüdürlüÄŸü yetkilileri, biyokaçakçılıkla mücadelede kararlılıkla sürdürdüklerini belirterek bu çerçevede son 5 yılda yaklaşık 3 milyon liralık cezai yaptırım uyguladıklarını söylediler. Bu cezaların yaklaşık 600 bin lirası ise 2015 yılı içerisinde biyokaçakçılık yaparken yakalanan 15 kiÅŸiye verildi.
KAÇAKÇILAR BÄ°YOTEKNOLOJÄ° ALANINDA ÇALIÅžIYOR
Biyokaçakçılık yapanların genel olarak genetik kaynakları elde etme maksadı güden ve özellikle biyoteknoloji alanında çalışan akademisyenlerden olduÄŸu göze çarpıyor. Ayrıca ÅŸahin, doÄŸan gibi yırtıcı kuÅŸları kaçırmak isteyen Suriye uyruklu ÅŸahıslara da sıkça rastlanıyor. 2013 yılında baÅŸlatılan “Biyokaçakçılıkla Mücadele Projesi” kapsamında yaklaşık 250 bin kiÅŸiye eÄŸitim verildiÄŸini kaydeden uzmanlar bakanlığın ayrıca “Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem Planı” hazırladığını da belirtti.
NÄ°ÇÄ°N KAÇAKÇILIK YAPIYORLAR?
Biyokaçakçılığın özellikle ticari anlamda son derece yaygın olduÄŸuna dikkat çeken uzmanlar bu konuda ÅŸu bilgileri verdi. “Son dönemlerde geliÅŸen moleküler biyoloji teknikleri, canlıların kendilerinden ya da parçalarından ürün veya hizmet elde edilmesine imkan tanımıştır. Böylece yabani canlılar ve onların sahip olduÄŸu genetik kaynaklar tıp, endüstri, madencilik, çevre, balıkçılık, ormancılık, hayvancılık, tarım gibi çeÅŸitli sektörler için hammadde haline gelmiÅŸtir. Bitkilerin, ilaç, gıda, kozmetik sanayiinde ve süs bitkisi olarak kullanılmak üzere doÄŸrudan ticareti yapıldığı gibi; yeni tarım çeÅŸitleri, ilaç veya baÅŸka bir sanayi ürünü geliÅŸtirmek amacıyla araÅŸtırma materyali veya genetik kaynak olarak da bitkiler kullanılmaktadır. Böcekler sıcak, soÄŸuk, radyasyon gibi ekstrem koÅŸullara direnç, antibiyotik direnci gibi bazı özellikleri ile birçok farklı sektörde kullanım alanı bulmaktadır. Ayrıca karmin maddesinden dolayı renklendirici olarak kozmetik, ilaç, gıda, sanayi ve boyacılıkta da kullanılmaktadırlar.”
Özellikle Türkiye’deki biyokaçakçılık olaylarına sık sık karışan yabancıların genel olarak Avrupa kökenli olduÄŸuna dikkat çeken uzmanlar vatandaÅŸların bu olaylara karşı devletin ilgili birimlerine yardımcı olması gerektiÄŸini söyledi.
TÜRKÄ°YE’NÄ°N BÄ°YOÇEŞİTLÄ°LİĞİ
Türkiye’nin biyolojik çeÅŸitlilik bakımından küçük bir kıta özelliÄŸi gösterdiÄŸini belirten uzmanlar Türkiye’de yaklaşık 15 bin bitki türü olduÄŸunu ifade ederek bunların yüzde 36’sının Türkiye’ye özgü türler olduÄŸuna iÅŸaret etti. Alageyik ve sülünün anavatanı Anadolu olduÄŸuna dikkat çeken uzmanlar Anadolu faunasında omurgalı hayvan türünün de bin 500’e yakın olduÄŸunu bildirerek, “Omurgasızlar, özellikle de böcekler dünyada olduÄŸu gibi ülkemizde de en geniÅŸ canlı grubunu oluÅŸturmaktadır. Türkiye’de 60.000-80.000 arasında omurgasız hayvan türü olduÄŸu tahmin edilmektedir. Bugüne kadar, bunların yaklaşık 1/3’ü tanımlanabilmiÅŸtir. Tanımlanmış bu türler içinde en geniÅŸ grubu böcekler oluÅŸturmaktadır. Türkiye denizlerinde ise, yaklaşık 700’e yakın omurgasız canlı grubu bulunmakta olup bunlar arasında sünger, mercan, tıbbi sülük gibi ekonomik deÄŸeri olan türler mevcuttur” dedi.
Türkiye’de bazı kaynaklara göre 17, bazılarına göre ise 12 endemik sürüngen tür mevcuttur. Bu türlerin yanı sıra, Kafkas engereÄŸi, AÄŸrı yılanı gibi Türkiye’ye endemik olmasa da nesli küresel ölçekte tehlike altında olan çok sayıda sürüngen türü bulunmaktadır. Büyük yeÅŸil kertenkele Konya’da en çok görülen sürüngenlerden. Sürüngen türleri biyokaçakçılık bakımından en çok riske sahip türler arasında yer alıyor. Türkiye’de genellikle DoÄŸu Karadeniz ve Kafkasya bölgesi gündüz yırtıcı kuÅŸlarının gözlenmesi ve yakalanması için en önemli alanlardandır. Özellikle DoÄŸangillerden ülkemizde yerleÅŸik türler içerisinde yer alan ve kaçakçılığı en çok yapılan UludoÄŸan, Bıyıklı DoÄŸan, GökdoÄŸan ve Kerkenez gibi türler Adana, Tarsus, Erzurum, Erzincan, Rize, Trabzon, Ä°stanbul, Ä°zmir, Ankara, Konya ve Kastamonu illerinde görülmektedir. DoÄŸan türleri özellikle uludoÄŸan biyokaçakçılık bakımından kuÅŸlar içinde ilk sırada yer almaktadır. Ülkemizde daha çok Arap ülkelerine kaçakçılığı yapılan türlerdir.
YABAN KOYUNU’NA DA MUSALLAT OLDULAR
Biyokaçakçılığa konu olabilecek birçok memeli hayvan da Anadolu’da bulunuyor. Bu özel türlere belli baÅŸlı ÅŸu örnekler verilebilir; Konya ve Karaman’da bulunan çok az sayıdaki Yaban Koyunu Orta ve DoÄŸu Anadolu bozkırlarına sıkışmış kalmıştır. Ceylan günümüzde Åžanlıurfa ve Hatay’da sınırlarında sıkışmış ve sayıları azalmıştır. AlageyiÄŸin dünyadaki tek saf ırkı Antalya’da bulunmaktadır. Çizgili sırtlan bozkırların nadir türüdür. Konya’da bulunan endemik memeliler arasında yünlü kaya yediuyuru, Anadolu tarla faresi sayılabilir. Omurgalı hayvan türlerinin biyokaçakçılığa maruz kalabileceÄŸi riskli dönemlerin bölgelerin iklimine ve sıcaklık deÄŸiÅŸimine göre farklılıklar gösterdiÄŸini kaydeden uzmanlar özellikle yaz dönemlerinde Türkiye’nin her bölgesinde omurgalı türlerin yakalanıp yurtdışına kaçırılabileceÄŸi uyarısını yaptılar. (Murat GÜZEL)
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.