Devlet bütçesi rekor kırıyor

HAZİNE ARAZİLERİNİN SATIŞI

6292 Sayılı Kanunun 12.maddesi ile hazineye ait tarım arazilerinin satışa çıkarıldığını ifade eden Konya Defterdarı Ali Tongül, hazine arazilerinin satışında geriye dönük olarak en az üç yıl kullanılmış olması, belediye mücavir alanları dışında olması, şehir ve kasabalarda imara açılma potansiyel gelir kaynağı dışında tarım arazisi olarak kullanılan yerler olduğunu söyledi.

“GELİŞEREK GELEN DEFTERDARLIK”

Defterdarlık kurumunun günümüze gelişini anlatan Konya Defterdarı Ali Tongül, defterdarlık kurumunun Hz. Ömer döneminden başlayarak günümüze kadar gelişerek geldiğini söyledi. Tongül, "Defterdarlık Kurumu için devletin haznedarları diyebiliriz. Defterdarlıkta, Osmanlı Devleti özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminde teşkilatlanmaları başladı. Bu kurumun işi olarak devlete ait olan bütün para ve parayla ilgili olan yani değerli belge, altın, toprak hepsiyle ilgilenen kurum olarak niteleye biliriz. Defterdarlık, devletin tüm mal varlığını yönetmek üzere kurulmuş bir kurumdur" ifadelerini kullandı.

81 İLE 81 DEFTERDAR

Cumhuriyettin kuruluşuyla birlikte defterdarlık kurumunun geliştirildiğini belirten Tongül, “Cumhuriyetin kuruluşuyla her ile bir defterdar olmak üzere 67 tane defterdar ataması yapıldı. Günümüzde ise 81 ilde 81 defterdar bulunmaktadır” dedi. Tongül, illerde bulunana Defterdarların kendi bölgelerinde devlete ait olan hazinenin temsilcileri olduğunu belirtti. Defterdarlığın dört ana dalda görev yaptığını ifade eden Tongül, “Görev alanlarımızı dört ana başlık altında toplaya biliriz. 1. olarak devletin masraflarının ödenmesi ve muhasebeleştirilmesi, 2.vergi toplama görevi, 3. hazinede taşınır ve taşınmaz malların yönetimi, 4. görevi ise devletin hukuk danışmanlığı ve hazine avukatlığını yapmaktır” dedi.

DEFTERDARLIĞIN DÖRT GÖREVİ

Defterdarların görev alanlarını açıklayan Tongül, “İlk olarak devletin masraflarının ödenmesi ve muhasebeleştirilmesi görevinde, devletin tüm kurumlarının yaptığı yatırım harcamaları, cari harcamalar, personel harcamaları, tamamı bu kapsam içersindedir” ifadelerini kullandı. Vergi toplama görevini 2005’te çıkarılan yasa ile vergi dairesi müdürlüklerine verildiğini söyleyen Tongül, “Konya gibi kapasitesi büyük olan 29 ilde vergi dairesi başkanlığı kuruldu. Bunun amacı biraz daha vatandaşa yakın temasta bulunmak için yapılan bir çalışmaydı” diye konuştu. Tongül, on yıla yakın zamandır vergi toplama işini vergi dairesine bıraktıklarını belirtti. Hazinede bulunana taşınır ve taşınmaz malların kendi yönetimlerinde bulunduğunu belirten Tongül, “Taşınır taşınmaz bütün malların yönetimi burayla ilgili her şey bize aittir” diyerek, devlettin hukuk danışmanlığını ve hukuk avukatlığını yaptıklarının da altını çizdi.

TÜRKİYE GENELİNDE VERGİ SORUNU

Vergileri ödenme konusunda sorunun sadece Konya’da değil Türkiye genelinde olduğunu belirten Tongül, “Ödemeler konusu sadece Konya’da değil Türkiye genelinde bir sorun. Konya’nın tahsilât oranına baktığımız zaman aşağı yukarı ülke genelinde ki oranla aynı durumda” ifadelerini kullandı. Konya’da ki devletin taşınmaz malları ile ilgili son durumunu anlatan Tongül, Konya’nın yüz ölçümü bakımından en büyük şehrimiz. Konya yaklaşık olarak yüz atmış bin parça hazine arazisine sahip. İlimiz de tapusuz olup taşınmaz durumda bulunan arazileri de kattığımız zaman Konya’da devasa bir hazine taşınmazı portföyü var” dedi.

HAZİNEYE AİT TARIM ARAZİLERİ SATIŞTA

Hazineye ait olan taşınmazların bazı şartlara uyması şartıyla 6292 sayılı Kanunun 12.maddesi ile satışa çıkarıldığını belirten Tongül, “31.12.2012 geriye dönük olarak üç yıl süre ile kiralanmış ve ya da işgal edilmiş hazineye ait olan tarım arazilerin satışı yapılıyor. Bu arazilerin satışında geriye dönük olarak en az üç yıl kullanılmış olması, belediye mücavir alanları dışında olması, şehir ve kasabalarda imara açılma potansiyel gelir kaynağı dışında tarım arazisi olarak kullanılan yerlerin satışıdır. Şehirler ve kasabaların dışında bulunan tarım arazileri satışa sunulmuştur” ifadeleri kullanıldı. Satılan arazilerin 6292 sayılı kanunu ile çok uygun fiyata satılacağını ve ilk olarak araziyi kullanan vatandaşların başvurmalarını istediklerini belirtti.

‘SOSYAL BİR PROJE’

Tongül, 28.04.2015’in son başvuru günü olduğunu vurguladı. Tongül,  “Tarım arazilerimiz için defterdarlıklara, ilçelerde mal müdürlüklerine, emlak müdürlüklerine vatandaşlarımız başvurarak kafaları oluşan sorularını cevaplayarak bu uygulanmanın çok güzel olduğunu görecekler” dedi. Bu uygulamanın sosyal bir nitelikte taşıdığını belirten Tongül, “ Bu kanunun sosyal amaçları da var. Yani toprağı olamayan köylünün tapusu kendine ait olup, topraksız köylümüzü toprak sahibi yaparak sosyal göçün önlenmesine %10’luk bir katkıda bulunacağız. Diğer taraftan tapular kendilerine ait olduğunda verimliliğinde artacağını düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Tongül, bu doğrultuda Konya’da talebin yaklaşık olarak on bin kişiyi bulduğunu ve vatandaşları davet ettiklerini belirtti.

‘KONYA %70’İ KARŞILIYOR’

Konya’nın 2014 yılı sonu itibarıyla sadece devlet dairelerinin ve kurumlarının bütçe giderlerini açıklayan Tongül, “Konya’da vergi tahakkukuna baktığımızda her ne kadar 5 trilyon 218 milyon 836 olarak görülse de tahsil edilen rakam 3 trilyon 637 milyar 688 bindir. Harcanan para 5 trilyon 606 milyon 383 bindir. Bu rakamlar ile Konya’mızın gelir ve giderlerine karşılama oranına baktığımızda devlete yapılan giderlerin ancak %70 karşılıyor. Dolayısıyla %30 hazine süspansiyonu var” dedi. Konya üzerinden bakıldığında birkaç il haricinde genel durumun bu olduğunu belirten Tongül, “Konya genel anlamda iyi durumda. Ülkemizin %45’ni İstanbul karşılıyor. İstanbul’un gelir ve giderini karşılama oranı yüzde bindir” dedi. Tongül, “Türkiye genelinde ise 448 trilyon harcama yapılırken, 425 trilyon toplandı” dedi.

‘2006’DA REKOR KIRDIK’

Bütçe açığını iç borçlanama ile sağlandığını ifade eden Tongül, “Bütçe açığının karşılanması için devlet vatandaşa borçlanıyor. Ancak şu andaki durumumuz iyi. Geçmiş yıllarda devletin bütçesinde yarısından fazlasını bir sonraki sene faiz ödemeye harcanıyordu. Tabi yarısından fazlasını faize harcayan bir bütçede aşağı yukarı bir o kadar da masraf yapacak bunun sonucu olarak da yatırım yapacak para bulamayacaktır. Bunu yakın tarihimize baktığımız zaman bütçe rakamlarına göre bilirsiniz. Devlet bütçesinin %70 ve 75’nin faizlere harcandığı zamanlarlıda biliyoruz. Geri kalan rakamdan belki %1 veya %2'si yatırımlarda kalıyordu. Şuanda ise rekorlar kırılıyor Türkiye’de. Biz rekorumuz 2006 yılı sonunda yaşadık. O yıl bütçe açığımız sadece %2 yani toplam gelirlerin giderleri karşılama oranı %98’i buldu buda baş başa gittiği anlamına geliyor” dedi.(Zekeriya SAĞLIK-Aysun KARABAYIR)