Hem üretici hem satıcıyız

Bademli, Tarım Kredi Holding’in 800 bin ortaklı yurdun her köşesinde yer almış, halka açık muamelesi gören dolayısıyla bütün bilançolar kamuoyuyla paylaşılan, bağımsız denetime tabi olduğunu söyledi.

BİZDEN DAHA KURUMSALI YOK

‘18 şirketi, 20 bin üzerinde çalışanı ile Tarım Kredi Grubu İSO 500’de geçen yıl 3 şirket ile temsil edilirken, bu yıl ise 5 şirket ile temsil edilecek devasa bir kuruluş’ diyen Bademli, “Tarımın ilerlemesi, gelişmesi, belli bir noktaya gelmesi için finans şart. Ama parayı bulmak tarımı yapmak için yeterli değil. Tarım, apayrı bir kültür ve apayrı bir ekosistem. Bugün Türkiye’de tarımın ekosistemini Tarım Krediden daha kurumsal, uçtan uca yapan başka kuruluş yok. Sadece ayçekirdeğinde Trakyabirlik, pamuk da Çukobirlik, şeker pancarında Türkşeker ve Pankobirlik var. Bu kadar geniş çaplı yapan biz varız.  Neyi kastediyorum? Çiftçiye, üreticiye direkt girdi veriyoruz. Biz hem gübre, ilaç, tohum, yem üretiyoruz ve bunu direkt üreticiye veriyoruz. Bu üretici aynı zamanda birliğin de sahibi, benim de üyem. Türkiye’de üretmek çok önemli, ama ürettiğinizi satmak da çok önemli. Gübreyi buldunuz, tohumu buldunuz, mazotu buldunuz, ürettiniz, malı kime satacaksınız? Biz aynı zamanda o malı alıyoruz, yani girdisini verdiğimiz ürününü alıyoruz” dedi.

ÜRETİRİYOR VE SATIN ALIYORUZ

Bademli açıklamasında şunları dile getirdi: “Girdiyi veriyoruz, ona o ürünün hasadına kadar bekliyoruz, hasat oluyor. İster dışarı satıyor ister bize satıyor. Hepsini birden aldık. Hepsini birden ne yapacaksınız? Bunun saklanması var, işlenmesi var? Bizim lisanslı depolarımız var, klasik depolarımız var. Bunları zaten aynı anda piyasaya çıkartırsanız trafik tıkanır, fiyatlar bozulur. Burada depoluyoruz. Sonra bunları ya kendi tesislerimizde ya fason iş ortaklarımızla nihai ürüne çeviriyoruz. Zeytini alıp zeytinyağı yapıyoruz, ayçiçeğini alıp ayçiçeği yağı yapıyoruz. Sütü alıp süt tozu, peynir yapıyoruz. Nihai ürüne çeviriyoruz, sonra marketimizde tüketiciye satıyoruz veya toplu olarak ihraç ediyoruz veya başka marketlere ürün veriyoruz. Bu bir ekosistem, bu ekosistemin daha çağdaş, daha uçtan uca konuşur hale gelmesi lazım, onun süreçlerini daha iyi bir noktaya getirelim diye bununla uğraşıyoruz. Ekim döneminde bizden ihtiyaçlarını alıyor, hasat dönemine kadar kredili satış yapıyoruz. Bunu yaparken düne kadar kişinin teminat düzenine göre ona gübre veriyorduk, teminata kadar ilaç veriyorduk, bize göstereceği garantiler kadar tohum veriyorduk. Çünkü verdiğimizi geri alalım diye düşünüyorduk. Ama şimdi öyle yapmıyoruz, adamın işlediği tarla ne kadarsa, onun ne kadar ihtiyacı varsa o kadar gübre veriyoruz, çünkü verim artsın diye. Zaten ürettiği zaman bir sorun yok artık malı ben de alıyorum.  Böyle yapınca ülkenin üretimi artıyor, üretim artınca arz tarafında bolluk oluyor, bolluk fiyatları aşağı çekiyor. Biz bunu yaparken ihtiyacı kadar veriyoruz. Hiçbir teminat almaksızın kredilendirdiğimiz, kredili satış yaptığımız müşterilerimiz var. Reyting sistemi getirdik bankalardaki gibi. Diyelim ki, bir sonraki reyting sistemine tabi çıkmışsanız o zaman bir bölümünü kendi imzanızla alıyorsunuz, bir bölümünüz için işte başka bir teminat örneğin, gayrimenkul ipoteği veriyorsunuz, tarlanızı ipotek veriyorsunuz, böyle bir sisteme geçtik. Onun için Tarım Kredinin bundan böyle yaptığı bu kredilendirme süreçleri ülkenin üretiminin de artmasına vesile olacaktır.”

800 BİN ORTAKLI BİR KURULUŞUZ

Biz 800 bin çiftçinin ortak malıyız diyen Bademli, “Biz bir kamu kaynağı kullanmıyoruz, kendi öz kaynağımız, artı bankalardan kredi kullanıp işimizi öyle devam ettiriyoruz. Dolayısıyla burada zarar etsek ki etmiyoruz da bu bir kamu zararı değildir kooperatifin zararı olur, şirketlerin zararı olmuş olur. Biz Tarım Kredi Kooperatiflerini kendi yarattığımız kaynakla, kendi ürettiğimiz kaynakla büyütüyoruz. Demek ki, iyi yönetiyoruz ki büyütüyoruz, iyi yönetemezsek büyümez ki, zarar edersiniz, küçülür. Onun için mütevazı kârlarla işimizi en iyi şekilde yapmaya çalışıyoruz” diye konuştu. (Sultan TÜRKMEN)