‘Kendi kavramlarımızla buluşmamız gerekiyor’
Mevlana Hoşgörü, Barış, Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen Çarşamba Sohbetlerine davetli olarak katılan İnsan Hakları Avrasya Form Genel Sekreteri Abdullah Buksur, “ Konya, Türk-İslam medeniyetinin beşiğidir” dedi
Mevlana Hoşgörü, Barış, Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen Çarşamba Sohbetlerinin 81’incisi gerçekleştirildi. Programa konuşmacı olarak İnsan Hakları Avrasya Form Genel Sekreteri ve İnsan Hakları Eksperti Abdullah Buksur katıldı. Konya’nın Türk-İslam Medeniyetinin beşiği olduğunu söyleyen Buksur, “Endülüs ile kan, can, fikri bağı olan tek toprak Konya’dır” diye konuştu.
“MEDİNE SÖZLEŞMESİ İNSAN HAKLARI KONUSUNDA REFERANSDIR”
Mevlana Hoşgörü, Barış, Kültür ve Sanat Derneği tarafından düzenlenen Çarşamba Sohbetlerinin 81’incisi gerçekleştirildi. Programa konuşmacı olarak İnsan Hakları Avrasya Form Genel Sekreteri ve İnsan Hakları Eksperti Abdullah Buksur katıldı. ‘Medeniyetler ve Kavramalar’ başlığıyla gerçekleştirilen söyleşide konuşan Abdullah Buksur, Magna Carta sözleşmesinin İnsan Hakları konusunda bir referans olarak gösterildiğini ancak Medine Sözleşmesinin de İnsan Hakları konusunda çok önemli bir yeri olduğunu söyledi. Buksur, “Medine sözleşmesi, İnsan Hakları bağlamında evrensel normları karşılayan bir metindir. İnsanları inançları, kökenlerinden dolayı ayrım yapmayan, insan olmasından ve Medine de yaşamasından kaynaklanan hakları döküm haline getirilmiş bu da karşılıklı kabul edilmiş bir sözleşmedir” diye konuştu.
‘ZAMANIN RUHUNU ANLAMIZ GEREKİYOR’
21. Yüzyılı iyi okumak gerektiğini belirten Buksur, sağcılık, solculuk, ilericilik, gericilik gibi kavramların 19. Yüzyıla ait olduğunu ifade etti. Abdullah Buksur, “Bu kavramlar 21 yüzyılın ne ihtiyaçlarına cevap verir ne de 21. Yüzyılda insanca yaşayabileceğimiz normları tarif eder. Bu yüzden biz zamanın ruhunu anlamamız gerekiyor. Süleyman Şahın bir sözü var ‘siz zamanı anlamazsanız başka düşman aramanıza gerek yok. Zamanın ruhu gelir sizi yok eder’ diyor. Bu sebeple zamanın ruhunu anlamamız gerekiyor. Bunu yapabilmemiz içinde her şeyden önce kendimizi tarif etmemiz lazım. Bunu kavramlarla yapmak zorundayız ama onu öncesinde bu kavramlar bize ait mi diye sormamız gerekiyor” şeklinde konuştu. Sahip olduğumuz medeniyetin Türklüğü etniksel olarak almadığını anlatan Buksur, Türklüğün bir şuur olduğunu ve Türk şuuru olan herkesin Türk olduğunu söyledi. Buksur, “Bizimle aynı idealleri paylaşan ve gelecekte de bizimle birlikte yaşama iradesini ortaya koyan insanların gönüllü olarak belli özgürlüklerini devrederek oluşturdukları üst yapıya devlet denir. Bu devlete bazı özgürlüklerimizi devrederiz. Bunun karşılığında can, mal, fikri güvenliğimizi sağlar ve gelecek tehditlere karşı bizi koruyarak güvenli bir yaşam sunar” ifadelerini kullandı. Bir konuda itiraz edilecekse veya taraf olunacaksa önce kavramları doğru oturtmamız gerektiğini aktaran Buksur, “ Endülüsün yetiştirdiği iki önemli insan var; İbn-i Rüşt ve İbn-i Arabi. İbn-i Rüşt Aritotales’e itiraz yazarken Aristotales’in bütün yazdıklarını bütün, söylediklerini okuyor, meselelere vakıf oluyor. Ondan sonra Aristotales’e cevap yazarken onun kullandığı kavramlarla cevap veriyor. İşte bizim medeniyetimizin meselelere bakışı budur. 21. Yüzyıla cevap üretebilecek aklı, fikri, üretimi, güvenliği sağlayabilen devlet olmanın sorumluluğunu yerine getire bilen insanlar olmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
‘KENDİ KAVRAMLARIMIZLA BULUŞMAMIZ GEREK’
Konya’nın Türk-İslam Medeniyetinin beşiği olduğunu söyleyen Abdullah Buksur, Endülüs Devleti ile kan, can, fikri bağı olan tek toprağın Konya olduğunu ifade etti. Buksur, “Medeniyetimizin en önemli referanslarından birisi İmam Maturidi’dir. İmam Maturidi diyor ki ‘inandığınız şeye aklen ermemişseniz gerçek anlamda iman etmiş sayılmazsınız’. Aklı her şeyin önüne koyuyor. İnsan olmanın temelini akılla ilişkilendiriyor. Bizler Ötekileştiren bir medeniyetin çocukları değiliz. Kendi medeniyetimizle yeniden buluşmamız lazım. Bunun içinde öncelikli olarak kendi kavramlarımıza dönmemiz lazım. Çünkü bizi tarif etmek için karşımıza oturan insanlar bizi bizim kavramlarımızla bize anlatmıyorlar. Bugünümüzü veya yarınımızı tanımlamıyorlar. Bizi ilgilendiren kavramların içini birileri kendi işine geldiği gibi dolduruyorlar. Örneğin Hıristiyan Terörist diye bir kavram var mı? Ama bize dediler ki bunlar İslami terörist. Bunları işlerine geldiği tanımladılar. Teröristle İslami ilişkilendirmeye çalıştılar. İslami terörist diye bir kavram bize ait bir kavram değil ama çok ilginçtir o kavramla bizim kimliğimizi tanımlıyorlar” dedi. (Sultan TÜRKMEN)
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.