Kitap okuyup, kütüphaneye giden bir kişiydim''

Osmangazi ilçesi Yunuseli Mahallesi'nde, nisan ayında, özel bir ÅŸirkette çalışan Aygül Yıldız, sabah iÅŸe giderken, yolda boÅŸanma aÅŸamasındaki fabrika işçisi eÅŸi Mehmet Yıldız ile karşılaÅŸtı. Çift arasında tartışma yaÅŸanınca Mehmet Yıldız, belinden çıkardığı tabancayla Aygül Yıldız'a üç el ateÅŸ etti. Aygül Yıldız, kanlar içinde yere yığılırken, Mehmet Yıldız ise aracına binerek kaçtı. Ä°hbar üzerine olay yerine polis ve saÄŸlık ekipleri sevk edildi. SaÄŸlık ekibinin kontrolünde, bir çocuk annesi Aygül Yıldız’ın yaÅŸamını yitirdiÄŸi tespit edildi.

Ä°NTÄ°HARA KALKIÅžTI

Polis, Mehmet Yıldız’ın, Yıldırım ilçesi Erikli Mahallesi Akpınar Caddesi’nde bir evde saklandığını belirledi. Ekipler, şüpheliye teslim olması yönünde çaÄŸrıda bulundu. Ancak Mehmet Yıldız, evin balkonuna çıkıp tabancayı başına dayayarak intihar edeceÄŸini söyledi. Bölgeye Özel Harekat ekipleri sevk edildi. Yıldız, polisin yaklaşık 1,5 saatlik ikna çabasının ardından silahı bırakıp teslim oldu. Sorgulamasının ardından adliyeye çıkartılan Yıldız, tutuklandı. 

ÖMÜR BOYU AĞIRLAŞTIRILMIŞ HAPİS İSTENİYOR

Hakkında, Bursa 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'EÅŸine karşı kasten adam öldürmek' suçundan ömür boyu hapis cezası istemiyle dava açılan Mehmet Yıldız'ın yargılanmasına baÅŸlandı. Tarafların avukatlarıyla, Aygül Yıldız'ın annesi Rahmiye ve babası Rafet Yıldırım’ın hazır bulunduÄŸu duruÅŸmaya tutuklu sanık Mehmet Yıldız, cezaevinden Ses ve Görüntü BiliÅŸim Sistemi (SEGBÄ°S) ile katıldı. Savunmasında eÅŸiyle evliliklerinin ilk yıllarında herhangi bir sorun yaÅŸamadıklarını, mutlu olduklarını belirten Mehmet Yıldız, ÅŸunları söyledi:

"Ne zaman ki, Aygül'ün ailesinin oturduÄŸu binadaki daireye taşındık, aramızda sorunlar yaÅŸanmaya baÅŸlandı. Bir gün, sinirlenip üç gün eve gitmedim. Geri dönünce beni evimize almadı. Sorunlarımız hep devam etti. Hakkımda, evden uzaklaÅŸtırma kararı çıkarttırdı. Öyle ki, çocuÄŸumu göremez hale geldim. Olay günü, anne ve babamın evinde kalıyordum. Sabah temizlik yapılacak diye silahı yanıma aldım. Satmayı da düşünüyordum. KonuÅŸmak için Aygül’ün yanına gittim. Yolda konuÅŸmaya baÅŸladık. Kendisine, 'Neden böyle yapıyorsun, çocuÄŸumuzu benden uzaklaÅŸtırıyorsun?' diye sordum. Yüzüme tükürüp, 'Sen, ne biçim erkeksin. Artık çocuÄŸu göremeyeceksin' dedi. Silahımı göstererek kendisini uyardım. Bu kez, yüzüme bir kez daha tükürüp, 'beni vuramazsın' dedi. Sonrasında, tabancamla ona ateÅŸ ettim. Kendime geldiÄŸimde babamın evindeydim. Ben, kütüphaneye giden, sürekli kitap okuyan, hiçbir kötü alışkanlığı olmayan bir kiÅŸiydim. Başımıza böyle bir olay nasıl geldi bilmiyorum."

"YALAN SÖYLÜYOR"

Aygül Yıldız'ın babası Rafet Yıldırım, mahkemede verdiği ifadede, sanığın gerçeği söylemediğini belirtip, "Yalan söylüyor. Bizlere dahi sürekli küfürler ediyordu. Huzursuzluk ve olaylar çıkartıyordu. Olay günü kızımı uğurladıktan bir süre sonra silah sesi duydum. İçim 'cız' etti. Bir şey olduğunu anladım. Korktuğum başımıza geldi. İnsan, yavrusunun annesini nasıl öldürür?" diye konuştu.

Rahmiye Yıldırım ise ifadesinde, torununun hala olayın korku ve paniğini yaşadığını belirterek, "En ağır cezayı almasını istiyorum" dedi.

Mahkeme heyeti, duruşmayı eksik evrakların beklenip, tanıkların dinlenmesi için ertelerken, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.