Referandum sürecinde Türkiye'nin güvenliği
Geçmişteki seçimlerin çoğuna sosyo-politik gerilimler ve şiddet damga vurdu. Sonuç olarak Türk toplumunu hedef alan aşırılık yanlılarının önümüzdeki haftalarda şiddete başvuracaklarına kuşku yok
Türkiye, onaylanması halinde siyasi sistemini parlamenter demokrasinden cumhurbaÅŸkanlığı demokrasisine dönüÅŸtürecek 16 Nisan'daki referanduma doÄŸru hızla ilerliyor. Türkiye'nin devlet kurumlarının gösterdiÄŸi zafiyetler ve dönem dönem görülen istikrarsız koalisyon hükümetleri yüzünden, geçmiÅŸteki seçimlerin çoÄŸuna sosyo-politik gerilimler ve ÅŸiddet damga vurdu. Sonuç olarak Türk toplumunu hedef alan aşırılık yanlılarının önümüzdeki haftalarda ÅŸiddete baÅŸvuracaklarına kuÅŸku yok.
GeçtiÄŸimiz kasım ayında Anadolu Ajansı Analiz Haberler EditörlüÄŸü için kaleme aldığım yazıda, Fetullah Gülen kültünün kökünü Türk devlet kurumlarından kazımaya yönelik süregiden çabaları analiz etmiÅŸtim. O makalede [1], Türkiye'nin bir sene önceki güvenlik durumunun, Gülen'in Türk devletinin güvenlik kurumlarındaki baÄŸlılarınca zayıflatılmış olabileceÄŸini öne sürmüÅŸtüm. Uluslararası basında çıkan analizlere raÄŸmen, darbe teÅŸebbüsünü takip eden aylarda, aşırılık yanlısı grupların Ankara ve Ä°stanbul'da bir saldırı düzenleyemediklerini, bunun da Türk güvenlik kurumlarının Temmuz ayında gerçekleÅŸen darbe teÅŸebbüsünden sonra aslında zayıflatılamadığının bir iÅŸareti olduÄŸunu da belirmiÅŸtim. Ayrıca Türk güvenlik güçlerinin Türk toplumuna yönelik çeÅŸitli iç tehditleri bertaraf etmekle meÅŸgul olduÄŸu bir sırada, Türk ordusu Kuzey Suriye'de DEAÅž'a karşı Fırat Kalkanı harekatını baÅŸlattı. Bu operasyon kısa sürede Cerablus'ta kontrolü saÄŸladı, güneye ilerleyerek Dabık'ı geçti ve sonra da el-Bab'a ulaÅŸtı.
Terör örgütleri arasında eÅŸgüdümAncak ne trajik ki Türkiye Aralık ayında ve Ocak baÅŸlarında, PKK/TAK, DEAÅž ve DHKP-C gibi bütün grupların dahil olduÄŸu bir ÅŸiddet dalgasına maruz kaldı ve bunların üstüne, görünüÅŸe göre Gülen kültüyle baÄŸlantılı genç bir adamın iÅŸlediÄŸi bir cinayet geldi. Bu terör eylemleri arasında, PKK'nın Ä°stanbul ve Kayseri'de gerçekleÅŸtirdiÄŸi bombalı araç saldırıları, Rusya'nın Türkiye büyükelçisinin suikaste uÄŸraması, DEAÅž'ın yılbaşı gecesi düzenlediÄŸi ve yaklaşık 40 kiÅŸinin ölümüyle sonuçlanan saldırı ve Ä°zmir adliyesinde iki kiÅŸinin can vermesiyle sonuçlanan PKK'nın saldırı teÅŸebbüsü var. En son ocak sonunda yaÅŸanan [2] olaylarda polis merkezlerine ve AK Parti'nin Ä°stanbul'daki bir bürosuna roketli saldırılar oldu. Bu DHKP-C'nin önceden çok defa kullanmış olduÄŸu bir yöntem. Saldırıların hepsi 10 Aralık'la 20 Ocak arasında meydana geldi.
O zamandan beri, PKK'nın Urfa'da bomba yüklü bir araç patlatarak (biri kedi yavrusunu beslemek için dışarı çıkmış küçük erkek çocuÄŸu olan) iki kiÅŸinin ölümüne sebebiyet vermesi dışında, neyse ki Ä°stanbul'da da, Ankara'da da baÅŸka bir ciddi hadise yaÅŸanmadı.[3] PKK'nın Türk toplumuna ÅŸiddet uygulayabilmek için büyük gayretler sarf etmeye özellikle devam ettiÄŸi ortada. [4] Referandum yaklaşırken Türk toplumuna zarar vermeye ve istikrarsızlık oluÅŸturmaya çalışanların arasında görülen belirgin eÅŸgüdüm, halk tabanında yaygın bir öfkeye sebep oldu, fakat aynı zamanda vatandaÅŸların bu tür barbarca ÅŸiddet eylemlerinin hedeflerine karşı direnç gösterme kararlılığını da artırdı.
El-Bab'da sivil zayiatından kaçınıldıKuzey Suriye'de devam eden sınır ötesi Fırat Kalkanı harekatı, El-Bab'ın kuzey eteklerine ulaÅŸtıktan sonra yavaÅŸlamış göründü. DEAÅž'ın intihar bombacıları zaman zaman sadece Özgür Suriye Ordusu'na (ÖSO) deÄŸil, onlara destek veren Türk askerlerine de ciddi kayıplar verdirdiler. EleÅŸtirmenler, Türkiye'nin kendisini bir bataklığa soktuÄŸu iddiasıyla harekatı kötülemeye baÅŸladılar.
Fakat son gelinen durum itibarıyla, örgütün yerel halkı canlı kalkan olarak kullanmasına raÄŸmen, ÖSO ve Türk ordusu El-Bab'ın kontrolünü DEAÅž'ın elinden aldı. Meseleye nesnel bir tutumla yaklaÅŸanların nezdinde, ÖSO'nun El-Bab'ın dış mahallelerine yaklaÅŸtıkça yavaÅŸlamış olmasının sebebi her zaman belliydi: ÖSO ve Türk ordusu ilerlerken çok dikkatli olmak zorundaydı, zira çatışmanın ortasında kalan sivil halkın canlarını koruyabilmek için çok büyük bir özen gösterilmesi gerekiyordu.
DEAÅž modern savaÅŸ açısından nevzuhur bir olgu; bu örgüt savaşırken kesinlikle hiçbir kurala veya etik standarda riayet etmiyor. El-Bab'daki savunma, binlerce sivilin hâlâ ÅŸehirde olduÄŸu ve yapılacak yoÄŸun bir bombardımanın çok sayıda ölüme yol açarak uluslararası bir infiale neden olacağı gerçeÄŸi üstüne kuruluydu. DEAÅž'ın, pençesinden kaçmaya çalışan sivilleri, sayıları çok olsa dahi, vurup öldürme konusunda hiçbir çekincesi yok.
ÖSO'yu yavaÅŸlatabilmek için DEAÅž'ın yaptığı diÄŸer bir ÅŸey, karmaşık bir siper sistemi kazmak gibi ilkel savunma tekniklerine müracaat etmek oldu. Bunların üstüne, ÅŸehrin içinde ve dışında her yere el yapımı patlayıcılar ve mayınlar yerleÅŸtirdi. Bunların da temelini, saldırı ve kaçış noktaları temin etmek üzere ÅŸehrin altına kazılan ve Ä°HA'lar tarafından dahi tespit edilmesi çok zor olan karmaşık bir tünel ağı oluÅŸturuyordu.[5]
Türk ordusunun etkinliÄŸi artıyorDEAÅž'ın savunma hatlarına, hem kendi güçlerine hem de sivillere asgari zayiat verdirecek ÅŸekilde saldırabilmek için, Fırat Kalkanı harekatı El-Bab'ın kuzeyinde durdu ve DEAÅž'ın savunmasını analiz etmeye baÅŸladı. Aynı zamanda yüzlerce DEAÅž hedefi, çok dikkatli nokta vuruÅŸlarla imha edildi ve örgütün ÅŸehri savunanlara destek verme kabiliyeti, ikmal güzergahlarının bombalanarak kesilmesiyle tedricen azaltıldı. Bu operasyon sırasında Türk ordusu ÅŸehitler verdi. Fakat bölgedeki DEAÅž silahlanmasının, sınır bölgelerinde yaÅŸayan Türk vatandaÅŸlarına yönelik doÄŸrudan tehdidi de bertaraf edilmiÅŸ oldu.
Türk güvenlik güçleri sadece El-Bab'ı baÅŸarılı bir ÅŸekilde DEAÅž'ın elinden, bir hazırlık ve yumuÅŸatma döneminden sonra gelen yoÄŸun ÅŸehir savaşı neticesinde söküp almakla kalmadı. Aynı zamanda, DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu'da, PKK'nın soÄŸuk havalarda lojistik ikmal ve mühimmat taşımaya yönelik gayretlerini engelleyecek geniÅŸ kapsamlı kış harekatları da gerçekleÅŸtirdi. [6] Bu harekatlar hem yakın kentsel bölgelerde ve kırsalda hem de daÄŸlardaki ÅŸiddetli hava koÅŸullarında gerçekleÅŸiyor. Bu harekatların kapsamı ve süresi de daha önce görülmemiÅŸ boyutlarda seyrediyor. Bir baÅŸka deyiÅŸle, Türk ordusunun çoklu güvenlik tehditleriyle eÅŸ zamanlı bir ÅŸekilde mücadele etme ve bu tehditlere baÅŸarılı bir ÅŸekilde son verme kabiliyetinin, Temmuz ayındaki baÅŸarısız darbe giriÅŸiminden etkilenmiÅŸ olduÄŸuna dair hiçbir iÅŸaret görünmüyor. Bilakis, Türk ordusunun etkinliÄŸi artıyor, taktikleri ve silahları geliÅŸiyor ve çatışma tecrübesi derinleÅŸiyor gibi görünüyor.
Reform ve terörle mücadele aynı andaTürk hükümetinin verdiÄŸi iÅŸaretlere göre, ABD'nin resmi yalanlamalarına raÄŸmen hâlâ PYD/PKK unsurlarının mevcut olduÄŸu Münbiç, El-Bab'daki temizlik operasyonlarının tamamlanmasından sonraki hedef.[7] Bu hamle, Fırat Kalkanı harekatının korumaya aldığı bölgeyi, coÄŸrafi açıdan nehrin batı yakasına kadar takviye etmiÅŸ olacak. El-Bab'da, daha önce Cerablus'ta olduÄŸu gibi, sivil halk artık ÅŸehre dönüp hayatlarını Türkiye'nin yardımlarıyla yeniden kurmaya baÅŸlayabilir.
Türkiye'nin son 18 ayda yaÅŸadığı ÅŸiddet, böylesi bir deÄŸerlendirmeyi mantık dışı gösteriyor olsa da, Türk güvenlik güçleri geçtiÄŸimiz 10 senede performansını büyük ölçüde geliÅŸtirmiÅŸ bulunuyor. Ondan önceki 5-6 senede polis gücünde yapılan iyileÅŸtirmelere raÄŸmen, Türk güvenlik kurumları 2007-2008'e kadar zayıftı ve profesyonel standartlar genel olarak düÅŸük seyrediyordu. Türk ordusunun siyasi alandaki etkisinin zayıflamasıyla Fetullah Gülen'in baÄŸlıları güvenlik güçleri üstündeki nüfuzlarını daha kuvvetli bir ÅŸekilde ortaya koymaya baÅŸlamıştı, bu da hükümetin bu kurumlarda reform gerçekleÅŸtirme gayretlerine ket vuruyordu.
Son 10 yılda Türk güvenlik güçleri eÅŸzamanlı bir ÅŸekilde hem reform yapmak hem de birden çok cephede ve kendilerine saldırmaya çalışan birden çok örgüte karşı zorlu güvenlik operasyonları yürütmek durumunda kaldı. Geriye doÄŸru bakıldığında, Türk güvenlik güçlerinin 2007-2016 döneminde karşılaÅŸtığı zorluklar, Gülen kültüyle iliÅŸkili olmayan mensuplarını, 15 Temmuz 2016 darbesinden sonra gelecek çeÅŸitli ve çok boyutlu tehditlere karşı adeta hazırlamış oldu.
Böylece Türkiye 16 Nisan referandumuna yaklaşırken vatandaÅŸlar, güvenlik güçlerinin, hâlâ ÅŸiddet yanlısı aşırılıkçıların oluÅŸturduÄŸu çok sayıda tehditle karşı karşıya olduÄŸu gerçeÄŸinin farkında. Ä°ster karla kaplı daÄŸ geçitlerinden uzanan PKK ikmal hatlarının kesilmesi olsun, ister ÅŸehir savaşı vererek DEAÅž militanlarının ortadan kaldırılması olsun, geçtiÄŸimiz yedi ay, Türk güvenlik güçlerinin yüksek derecedeki etkinliÄŸini sürdürdüÄŸüne ve yeni beceriler geliÅŸtirmiÅŸ olduÄŸuna dair bol miktarda kanıt saÄŸladı.
Önümüzdeki aylarda ve yıllarda, güvenlik güçlerinin Türk toplumunu bu tarz tehditlerden koruma kabiliyetine dair yeniden tesis edilmiÅŸ olan güven, Türk toplumunun daimi istikrarı ve normalleÅŸmesinde çok önemli bir unsur olacaktır.
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.