Türkiye'deki darbeler sistemin yapısından kaynaklanıyor
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye'deki darbelerin esas nedenlerinden birinin sistem yapısından kaynaklandığını söyledi
BaÅŸbakan Yardımcısı Numan KurtulmuÅŸ, Türkiye'deki darbelerin esas nedenlerinden birinin sistem yapısından kaynaklandığını belirterek, "Sistem vesayetçi bir sistemdir. 1960 darbecilerinin ortaya koyduÄŸu Anayasa ile 80 darbesinden sonra ortaya konulan 82 Anayasası da vesayetçidir." dedi.
KurtulmuÅŸ, Manisa BüyükÅŸehir Belediyesi Kültür Merkezi'nde gerçekleÅŸtirilen "28 Åžubat'tan 15 Temmuz'a Darbeler ve FETÖ Ä°haneti" konulu panele katıldı. Türkiye'de millet iradesinin hakim olması için mücadele ederken hayatını kaybedenlere rahmet dileyen KurtulmuÅŸ, "Allah bizlere onların yolundan yürümeyi nasip etsin, bizlere ÅŸehitlik nasip eylesin." ifadesini kullandı.
KurtulmuÅŸ, darbeler tarihinin Türkiye'nin yakın dönem tarihinin, darbelerle mücadele tarihinin de Türkiye'nin demokrasi tarihinin bir özeti olduÄŸunu anlatarak, Türkiye'nin çok partili siyasi hayatında gördüÄŸü darbelerle, darbe giriÅŸimi teÅŸebbüsleriyle Osmanlı'nın son dönemlerinden itibaren, bir takım ayak oyunlarıyla, kökü dışarıda olan planlamalarla karşı karşıya kaldığını söyledi.
"Bab-ı Ali Baskınından, Sultan Abdülhamit Han'ın bir takım kumpaslarla hal edildiÄŸi o tarihlerden baÅŸlayarak 15 Temmuz'a gelen bu süreç içinde darbelerin nitelikleri bakımından bir fark yoktur. Bu darbelerin hepsinin en ortak özelliÄŸi milletin yolunu kesmektir." diyen KurtulmuÅŸ, darbelerin esas nedenlerine iliÅŸkin ÅŸu deÄŸerlendirmeyi yaptı:
"Birincisi, Türkiye'deki bu darbelerin esas nedeni, bir avuç azınlık millete rol biçmek ister, milleti bir kalıp içine oturtmak ister, milletti fikri, siyasi, ideolojik anlamda tahakküm altında tutmak ister. Aslında millete güvenmez. Milleti tek başına bırakırsan davulcuya, zurnacıya kaçar diye endiÅŸe eder. Darbecilerin hepsinin ortak özelliÄŸi modernist, Batıcı olmalarıdır, Batının karşında bizim maÄŸlubiyetimizi kabul etmeleri, bu milletin Batı'ya benzemediÄŸi taktirde adam olmayacağına inanmalarıdır. Bu milletin deÄŸerlerine inanmazlar. Bunlar ta Genç Osmanlılarladan, Jön Türklerden, Ä°ttihat ve Terakki'den beri aynı zihniyete sahiptir, bu milleti adam etmek lazım.. O zaman nasıl adam edeceÄŸiz? 'Milletin konuÅŸtuÄŸu dile karışacağız, giydiÄŸi kıyafete karışacağız, okuduÄŸu okullara karışacağız' diye, Osmanlı'nın son döneminden itibaren hep o arayış içerisindeler, tırnak içinde 'milleti adam etmek' isterler. Türkiye darbeler tarihinin fikri alt yapısında yatmakta olan cümle budur, 'bu milletin adam edilmesi' lazım."
Darbelerin zamanlamasıNuman KurtulmuÅŸ, milletin sandıkta baÅŸka bir iradeyi ortaya koyması halinde "o zaman bu milleti silahlarla, darbelerle düzeltmemiz lazım" denildiÄŸini vurgulayarak, "Türkiye'nin bütün darbelerden önceki dönemlerine bakın, Türkiye'nin silkindiÄŸi, kendisine geldiÄŸi, kendisiyle barışma dönemlerine denk gelir. Ekonomik, siyasi olarak Türkiye'nin ÅŸahsiyet kazanmaya baÅŸladığı dönemlere denk gelir. Darbecilerin geleneksel olarak kullandığı en önemli ÅŸey 'haddini bildirmek', 'adam olmasını temin etmek', 'eÄŸer yoldan çıkan varsa onları da hizaya getirmektir'. 28 Åžubat'ın meÅŸhur sözlerinin bir kısmını hatırlarsanız ne demek istediÄŸimi anlayacaksınız. 28 Åžubat'ta dönemin siyasetçilerinden birisinin Meclis kürsüsünden o sözünü unutmayın; 'Åžu kadına haddini bildirin'. Mesele haddini aÅŸmaktır, siz kim oluyorsunuz da Anadolu çocukları, bu ülkenin imanlı çocukları kendi deÄŸerlerinizle geliyor ve parlamentoda baÅŸörtünüzle bulunmaya çalışıyorsunuz. 28 Åžubat da bu anlamda 1960 darbesi gibi bir had bildirme operasyonudur." diye konuÅŸtu.
Türkiye'nin milleti köklerinden koparmaya çalışan zihniyetin etkisi, dışarıdan verilen destekler sonucu darbelerle karşıya karşıya kaldığını belirten KurtulmuÅŸ, 12 Mart'ın, 12 Eylül darbesinin, 15 Temmuz darbe teÅŸebbüsünün ne kadar dış destekli olduÄŸunun milletçe malum olduÄŸuna dikkati çekti. BaÅŸbakan Yardımcısı KurtulmuÅŸ, 15 Temmuz'un arkasındaki güçlerin, destek verenlerin kim olduÄŸunun belli olduÄŸunu anlatarak, "Gecenin bir saatine kadar beklediler, darbe giriÅŸimi baÅŸarılı olsa, kendilerini tümüyle ortaya koyacaklardı. Aynen 12 Eylül gibi 15 Temmuz'un arkasında duracaklardı." dedi.
"Darbeler sistemin yapısından kaynaklanıyor"KurtulmuÅŸ, darbelerin esas nedenlerinden birinin de sistemin yapısı olduÄŸunu iÅŸaret ederek, sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: "Türkiye'deki darbeler büyük oranda sistemin yapısından kaynaklanıyor. Sistem vesayetçi bir sistemdir. 1960 darbecilerinin ortaya koyduÄŸu Anayasa ile 80 darbesinden sonra ortaya konulan 82 Anayasası da vesayetçidir. Hani dedim ya millete güvenmezler, 'millet davulcuya zurnacıya kaçar' diye düÅŸündükleri için. Sandık ortada, ne oy çıkarsa çıksın aslında milleti yönetecek bürokratik oligarÅŸiyi anayasanın içine yerleÅŸtirmiÅŸlerdir. Anayasa Mahkemesinin, HSYK'nın, yüksek yargının, CumhurbaÅŸkanlığı makamının nasıl vesayet mekanizması olarak çalıştığını hepimiz gördük. CumhurbaÅŸkanları ile baÅŸbakanlar arasındaki tartışmaların Türkiye'ye ne kadar ağır faturalar ödettiÄŸini gördük. Türkiye'de 1960'dan bu yana Anayasa Mahkemesi marifetiyle 68 siyasi parti kapatıldı. Ä°çinde iktidar partisi olanlar var. AK Parti 6'ya 5, bir yargıç daha evet dese bugün AK Parti diye bir parti olmayacak. Direkten döndü. Siyasi yasaklı olan siyasi liderler oldu. Bu anlamda cumhurbaÅŸkanlığı mekanizması sistemi kontrol eden bir mekanizma haline dönüÅŸtürüldü.
Türkiye'de eÄŸer siyasetin bir takım bürokratik, oligarÅŸik mekanizmalarla kontrolü ve siyasetteki çift baÅŸlılık olmasaydı birçok darbenin alt yapısı hazırlanmış olmayacaktı. 1975 yılında CumhurbaÅŸkanı Korutürk ile Demirel arasında kim genelkurmay baÅŸkanı olacak tartışması olmasaydı, iÅŸin içinden çıkamıyorlar Kenan PaÅŸa'yı Genelkurmay BaÅŸkanı yaptılar, Kenan PaÅŸa 12 Eylül'ün yolunun taÅŸlarını döÅŸedi. Siyasi irade tek irade olarak bir Genelkurmay BaÅŸkanı belirleseydi Türkiye'de 12 Eylül zemini hazırlanmış olmayacaktı." 12 Eylül öncesinde siyasi iradenin çok parçalandığını, cumhurbaÅŸkanı seçimi oylamalarında uzun süre sonuç alınamadığını aktaran KurtulmuÅŸ, bunlar olmasaydı darbenin zemininin hazırlanmış olmayacağını söyledi.
"28 ÅžUBAT EN HAÄ°N DARBE TEÅžEBBÜSLERÄ°NDEN BÄ°RÄ°SÄ°DÄ°R"BaÅŸbakan Yardımcısı KurtulmuÅŸ, 28 Åžubat öncesinde de siyasi iradenin parçalanmış olduÄŸunu, milletin oylarıyla seçilen Refah Partisi'ne egemen güçlerin hiçbir unsurunun iktidarı vermek istemediÄŸini belirterek, ÅŸöyle devam etti: "Saadet Partisi Genel BaÅŸkanı olduÄŸum zaman Muhsin Bey (Muhsin YazıcıoÄŸlu) hayırlı olsuna geldi. 28 Åžubat'ı anlattı. Onun aÄŸzından söylüyorum, 'Biz Refah Partisine dışarıdan destek vereceÄŸimizi söylüyoruz. Bizim ülkücü camiadan biri odama geldi. önce hoÅŸ-beÅŸ, arkasından baÅŸladı beni tehdit etmeye. 'Refah Partisini desteklemeyin, desteklerseniz ÅŸu olur falan' diye üst perdeden konuÅŸmaya baÅŸladı. Son olarak ÅŸunu söylemiÅŸler, 'Muhsin sen bilmiyorsun, artık adamı 2 kilometre öteden sırtından vuruyorlar'. Muhsin Bey 'Tepem attı, masamın önüne gittim, kravatından tuttum, 'bana bak, git sana kim bunları söylediyse onlara söyle, biz adamı 2 kilometreden sırtından deÄŸil 10 santimetreden alnından vuruyoruz' dedi. Onun söylediÄŸi ÅŸeyi Halisdemir kardeÅŸimiz Özel Kuvvetlerde 10 santimden darbeciyi yıkarak milletin bütün intikamını almış oldu."
Türkiye'deki vesayet odaklarının istemediklerini iktidara getirmemek için büyük gayret sarfettiÄŸini dile getiren KurtulmuÅŸ, Refahyol hükumetini kurulduÄŸu günden itibaren "nasıl indiririz" diye harekete geçtiklerini anımsattı.
KurtulmuÅŸ, ÅŸunları kaydetti:"28 Åžubat postmodern falan deÄŸildir, dört dörtlük darbelerden birisidir, en hain darbe teÅŸebbüslerinden birisidir. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, bunlar siyasi sonuçları olan darbelerdir. Ama 28 Åžubat sadece siyasi sonuçları deÄŸil, sosyolojik sonuçları elde etmek üzere yapılmış darbedir. Türkiye'nin sosyolojisini deÄŸiÅŸtirmek için yapılmış bir darbedir. 28 Åžubat'ın doÄŸduran doÄŸruya Türkiye sosyolojisine yaptığı iki sembolik alan vardır. Birisi baÅŸörtüsüne karşı yapılan bir darbedir. BaÅŸörtülülerin okumaması, kamu görevlerinin içinde olmaması, siyasette olmaması için yapılmış bir müdahaledir. Ecevit'in Mecliste 'ÅŸu kadına haddini bildirin' dediÄŸi ÅŸey aslında tam böyle bir zihin dünyasının sonucudur. Ä°kincisi ise imam hatip liselerinin Türkiye'de etkili olmasını önlemek için yapılmış bir darbedir. Yani miletin büyük çoÄŸunluÄŸunun yine sosyolojik olarak güçlü bir noktaya gelmesini önlemek için yapılmış bir darbedir. 28 Åžubat etkileri çok kuvvetli olmuÅŸ, uzun sürmüÅŸtür."
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABÄ°LÄ°RSÄ°NÄ°Z
- 0SEVDÄ°M
- 0ALKIÅž
- 0KOMÄ°K
- 0Ä°NANILMAZ
- 0ÃœZGÃœN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.