UZMANLARDAN GRİP UYARISI!

Sonbahar aylarının gelmesiyle özellikle Kuzey yarım kürede, virüs adıyla tanımlanan hastalıklar artış gösteriyor. Özellikle bu durum yeni doğanları büyük ölçüde etkiliyor. Pandemi süreciyle birlikte artış gösteren bu rahatsızlıkları, yetişkin insanlar hafif belirtilerle atlatırken çocuklarda veya erken doğan bebeklerde akciğer enfeksiyonlarına kadar ciddi ölçüde rahatsızlıklar boy gösteriyor. Bu tarz rahatsızlıkların belirtilerini anlatan Prof. Dr. Rahmi Örs, burun akıntısı, öksürük burunda tıkanıklık, hızlı nefes alma sonucunda ortaya çıkan solunum yetmezlikleri gibi durumların ortaya çıkabileceğini söyledi.  Örs, gribin de bu aylarda dikkat edilmesi gereken bir rahatsızlık olduğuna dikkat çekerek, kreşler, anaokulu, okul, alışveriş merkezleri gibi toplu yaşam alanlarında hastalıkların yayılmasının yüksek ihtimalde olduğunu ve bu tarz yerlerde hijyen konusuna dikkat edilmesinin önemine vurgu yaptı.

Mevsim koşullarına dikkat ederek uygun şekilde giyim ve tüketimin de önemine parmak basan Örs, “Bulunulan ortamların sık sık havalandırılması büyük ölçüde önem arz ederken el hijyenine de dikkat edilmesi hususu değindiği konulardan biri. Uygulanan tedavilerde hastaların yaş durumu ve hastalık belirtilerinin netleştirilmesi konularına dikkat ediliyor” dedi.

Grip dışında gribe benzer rahatsızlıklarında bulunduğunu ifade eden Örs, “Bebekler için anne sütü bu dönemlerde çok önemli bir husus. Bağışıklığı güçlendiren anne sütünün koruyucu etkisi ve özellikle tek başına kullanılmasında bebeklere sağlık açısından faydalı olduğunu söyleyebilirim. Bunun yanı sıra ağrı kesici ilaçlar, öksürüğü rahatlatmak için birtakım şuruplar ve bilinçsizce kullanılmaması gereken bitkisel ilaçlarında tedavi sürecine katkısı oluyor. Bitkisel ilaçların ise bir hekim kontrolünde kullanılmasını öneriyorum” dedi.

Grip aşılarının risk gurubu olarak ifade edilen çocuklara uygulandığını diğer kesim için ise tedavilerin farklı seyrettiğini söyleyen Örs, “Kulaktan dolma bilgilerle aileler çocuklarına aşı yaptırmak istemiyor. Bu durumdan kaçınan ailelere alternatif olarak anne sütü, iyi beslenme, hijyen koşullarına dikkat etme gibi önermelerde bulunuyoruz” diye konuştu.

Son olarak yeni doğan ünitelerinin de çalışma sistemine değinen Örs, “Erken doğum olan ve bakımı zor olan bebeklerimizle ilgili çalışmalarımızı özveriyle sürdürüyoruz. Bu konuda gerekli donanım ve çalışanlarımızın da hassasiyet göstermesiyle hastalarımıza uygun koşulları sunuyoruz” ifadesinde bulundu.  Alerji ve İmmünoloji alanı Uzman Dr. Ramazan Uçar ise, Kronik Sinüzit rahatsızlığı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Uçar, yaptığı açıklamada, kafatasının içerisinde, alın bölgesinde, dişlerin üzerinde, burnun orta kısımlarında bulunan kafa hava yastıkçıkları gibi beyni koruduğu düşünülen bir mekanizma olduğunu, burun boşluğuna açıldığında ise bölgenin iltihaplandığını belirterek, bu sürecin 12 haftadan uzun sürmesinin üzerine ise kronik sinüzitin oluştuğunu söyledi.

Sinüzitin doğrudan muayene ile görülmediğini vurgulayan Uçar, hastanın şikayetleri ve görüntüleme yöntemleri baz alınarak teşhisin konulduğunu belirtti. Modern tıbbın yanı sıra bitkisel içerikli tedavilerin de bulunduğunu fakat bunların çoğunun kayıt dışı olmasından dolayı tehlike arz ettiğini vurgulayan Uçar, “Bu konuyla alakalı kötü haberler alıyoruz. Ülkemizde de yaygın. Bu tür şeylere yönelmelerini tavsiye etmem. Gerçekten etkili bir yöntemi bulunsaydı ciddi anlamda kazançların elde edildiği bir yola girilirdi. Bu yüzden bunları kulak ardı ederek kanıtlanmış ürünlerin tedavilerde kullanılmasını öneriyorum” dedi.

Sigara kullanımının aktif veya pasif içicilik olması fark etmeksizin büyük bir risk faktörü olmasına vurgu yapan Uçar, devamında sık enfeksiyon geçirmenin de etkili bir neden olduğunu söyledi.

Uçar, “Özellikle sık enfeksiyon geçirebilecek mesleğe sahip olanlar; sağlık çalışanları, sınıf öğretmenleri gibi kalabalık ortamlarda bulunulması gereken kişilerin maruz kaldığı durum üzerine, bazen de alerjilerin etkili olduğu rahatsızlıkta, burun içerisinde sürekli bir iltihap döngüsü oluşumu ile sinüslerin dolmaya başlayarak kronik sinüziti oluşturuyor.  Kronik sinüzitin, baş ağrısı, yüzde basınç hissi, geniz akıntısının oluşturduğu öksürükler ve koku kaybı gibi kalıcı belirtileri gözlemlenmektedir” diye konuştu.

Uçar, “Risk faktörlerine dikkat edilmesi gerekir. Bahsettiğim üzere sigara kullanımı, çok sık enfeksiyon geçiriyor ise maske ve hijyen kullarına uyum, aynı zamanda yapılan alerji testinin sonunda sonuca göre de tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu doğrultuda her hastaya uygun farklı tedavi ve takip planı oluşturularak olumlu bir sonuç almayı hedefliyoruz” açıklamasında bulunarak bu tarz semptomlarla karşı karşıya gelen hastaların uzman bir hekime başvurmasını gerektiğine dikkat çekti. (Sultan TÜRKMEN- Hamide YILDIRIM)