6 asırlık Dede Sultanın türbesi, odunluğa çevrildi
Güncel
Kastamonu’da, altı asır önce yaşadığına inanılan ve adını taşıdığı hamamın arkasında bulunan Dede Sultan’ın türbesi, odunluk ve kazan dairesine çevrildi.
Kastamonu’nun İsfendiyar Mahallesi’ndeki Sinanbey Camisi karşısında 532 yıllık olduğu tahmin edilen Dede Sultan Hamamının arkasında bulunan Dede Sultan’ın kabrinin bulunduğu oda, kazan dairesine çevrildi.
Tarihi öneme sahip ve bir dönem Candaroğulları Beyliği tarafından Kastamonu’da şehrin yönetildiği dergah, zamanla kaderine terk edildi. Bakımsızlıktan çürümeye yüz tutan hamam ve türbe, yakın bir zamanda birkaç defa restorasyonu için ihale aşamasına gelmesine rağmen restorasyonu başlatılamadı. Bakımsızlıktan dolayı şehrin içerisinde harabe bir görüntüyü andıran ve adını Dede Sultan’dan alan türbe, kazan dairesine dönüştürüldü. Türbenin yanında, odun ve kömürler bulunuyor. Kazan dairesine atılan kömür ve odunlar nedeniyle oluşan yoğun dumandan dolayı etrafı is bastı. Türbenin yakınında oturan komşular, türbenin bu halde olmasından dolayı üzüldüklerini belirterek, içerisinin son derece kötü olduğunu ve kısa sürede restore edilmesi gerektiğini söyledi. Evliyalar Şehri olarak bilinen Kastamonu’da vatandaşlar, türbenin kazan dairesine çevrilmesine tepki gösterdi.
Dede Sultan hamamı ve türbesinin daha önce yıkıldığını belirten Hamdi Nar (70), şöyle konuştu: “Daha sonra temsili olarak bu mezarı buraya koydular. Bazen buraya tarihi olarak gelenler oluyor, bakıyorlar buraya. Burasının bu şekilde olması hoş değil. Berbat içerisinde bulunuyor. Buralar canlandırılsın. Bu, temsili olarak kondu ama nerede yattığını bilmiyoruz, belki de mezarı buradadır. Burası hamam, küllük. Burasını bakımlı olmasını istiyoruz. Bu dumanın, isin içerisinde olmamasını istiyoruz.”
Bir rivayeti de paylaşan Hamdi Nar, sözlerini şöyle tamamladı: “Rivayete göre, burayı işleten adam, zarar ediyormuş. Daha sonra buraya birisi gelmiş ve çalışmaya başlamış. Odun yakmadan adam kâr elde etmeye başlamış sonra adama sen burada ne yapıyorsun diye soruyorlar. Fakat adam bu sırrını saklamış ama yoğun baskı görünce sırrını açıklamış. Suyu mum ışığıyla ısıttığını söylüyorlar. Ondan sonra da ölünce burada kalmış diyorlar.”
“DEDE SULTAN ALTI ASIR ÖNCE KASTAMONU’DA YAŞADI”
Kastamonu’nun tarihi, kültürel ve siyasi noktalarında çok önemli kahramanları, liderleri ve bir takım manevi değerleri bulunduğunu belirten Kastamonu Üniversitesi Tarih Bölümü Başkanı Doç.Dr. Cevdet Yakupoğlu, “Bunlardan birisi de Candaroğulları döneminde yaşamış Dede Sultan’dır. Dede Sultan, yaklaşık 6 asır önce Kastamonu’da faaliyet göstermiştir. İmam Hatip Lisesi’nin bulunduğu mekanda kendi adına tekke, diğer bir ifadeyle bir zaviye inşa ettirmiştir ve hemen yakınına da bir hamam yaptırmıştır. Bu hamamın gelirleri de, bu zaviyenin ve hamamın işletilmesine harcanmıştır” dedi.
Dede Sultan’ın tam olarak doğum ve ölüm tarihinin bilinmediğini ifade eden Doç.Dr. Yakupoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ancak, Candaroğulları döneminde Süleymanpaşa’nın yaptırdığı bir külliyenin, bir müştemilatın içinde Dede Sultan faaliyet gösterdiği için buralarda bir takım tesisler yaptırdığı için Candaroğulları Beyliğiyle çağdaş birisi olduğunu tahmin ediyoruz. Bazı kaynaklarda Dede Sultan’ın bir mezar kitabesine dayanarak 1514 tarihinde öldüğü iddia ediliyor. Mezar kitabesisin Dede Sultan’a ait olup olmadığı belli olmayan bir kitabedir. 1925 yılında Kastamonu Asar-ı Kadimesi adlı eserini kaleme alan Mehmet Behçet, bu kitabeden bahsetmiştir. Ama kendisinin de görmediğini söylüyor. Dolayısıyla 1514 tarihinden çok önce yaşayan Kastamonu’nun önemli manevi mimarıdır. 1487 tarihli Kastamonu Tapu Tahrir defterinde Dede Sultan Tekkesi Mahallesi, Dede Sultan Zaviyesi Mahallesi olarak bir kayıt geçmektedir. Yani Dede Sultan, 1514 tarihinden önce yaşayan birisidir."
Dede Sultan'ın günümüzden çok önce yaşayan Kastamonu’nun kahramanı olduğunu anlatan Yakupoğlu, şöyle konuştu: "Burada bir zaviye inşa edilmiştir, ayrıca yanına bir hamam yaptırılmıştır. Kendi adına bir mahalle kurulmuştur. Yani birkaç evden müteşekkil Kastamonu’nun nehrin veya çayın iki yakasında mahalleleşmesi, iskan hadisesinin gerçekleşmesini sağlayan bir hizmette bulunmuştur. Yani Dede Sultan, Kastamonu için hem manevi mimarımız olmuş hem de fiziki açıdan gerçekten bir mimar olmuştur. Bu noktada Dede Sultan’ın bize bırakmış olduğu mirasa bizlerin sahip çıkması gerekiyor. Aslında ortada çok büyük bir miras maalesef yoktur fakat Dede Sultan’dan bugüne tekke ve zaviyesi ulaşmamıştır. Dede Sultan’dan bugüne sadece bir hamam kalmıştır. Burası da Dede Sultan hamamı olarak bilinmektedir. Bu hamam halen faal ve işletiliyor. Hamamın bitişiğinde de Dede Sultan’ın kabri olduğuna inanılan bir mezar, bir türbe bulunmaktadır. Ancak burasının bakımsız olduğu ortadadır. Biran önce Dede Sultan hamamı ve çevresinin bir düzenlenmeye ihtiyacı vardır.”
Kastamonu’da inanç turizmi açısından da bu tür mekanların ayağa kaldırılmasının büyük bir önemi olduğunu aktaran Yakupoğlu, şunları söyledi: “Buralar ziyarete açılmalı ve büyüklerimiz insanlarımız tarafından tanınmalıdır, dualar etmelidir. Ayrıca, buraların çevresinde oturulabilecek ve dinlenebilecekleri yerler oluşturulmalı. Bu hamam, Kastamonu’nun merkezi bir yerinde bulunuyor. Bu zatın türbesi, şehrin en işlek yerinde yer almaktadır. Ancak bu yeterli değil ve bu hamamın restorasyonunu yaparak daha da dikkat çekici ve daha da estetik hale dönüştürülmesinde fayda var. Ayrıca, burada çalışanların mağdur edilmemesi lazım”
“DEDE SULTAN’IN KABRİNİN ÇEVRESİNİN TEMİZLENMESİ GEREKİYOR”
Dede Sultan’ın adını taşıyan hamamla türbenin daha önce Mevlevi dergahı olduğunun bilindiğini anlatan Doç.Dr. Yakupoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu Mevlevi dergahı, Candaroğulları Beyi 1. Süleyman Paşa zamanında faaliyete geçirilmiştir. Hz. Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi, Kastamonu’ya birkaç sefer ziyarette bulunuyor. Candaroğlu Süleyman Paşa, bu büyük zatı saygıyla karşılıyor, izzeti ikramda bulunuyor ve Ulu Arif Çelebi’nin de telkin ve teşvikleriyle Kastamonu’da bir Mevlevihane inşa ediliyor. Dede Sultan zaviyesi, Dede Sultan hamamı da, bu Mevlevi dergahına hizmet ediyor. Aslında Kastamonu’da Mevlevihane’nin yayılması için çaba göstermiştir. Bu yüzden Dede Sultan’ın Mevlevi dergahına hizmet eden bir gönül eri olarak da kabul edebiliriz. O halde manevi mimarlarımız arasında bulunan Dede Sultan’ın kabri ve çevresinin temizlenmesinde ihtiyaç bulunmaktadır.”
“DERGAH, CANDAROĞULLARI BEYLİĞİNİN MERKEZLİĞİNİ YAPTI”
Dede Sultan dergahının Candaroğulları Beyliğinin merkezliğini yaptığını ifade eden Yakupoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Candaroğlu Süleyman Paşa, Kastamonu’yu Çobanoğulları Beyliğinden aldıktan sonra merkezini bu dergahta kurmuştur. Candaroğlu İsfendiyar Bey de, Kastamonu Müzesi karşısında bulunan camiyi inşa ediyor. Buraya bir zaviye yaptırıyor. Bu şekilde kalenin karşısında çayın karşısındaki mekanlar Candaroğulları Beyliği zamanında imara yani yerleşime açılıyor."
Kastamonu'nun gerçek kimliğini Çobanoğulları Beyliği zamanında daha da önemlisi Candaroğulları Beyliği zamanında kazandığını anlatan Yakupoğlu, şöyle bilgi verdi: "Candaroğulları Beyliği döneminde faaliyet göstermiş önemli hükümdarlardan birisi Candaroğlu 1’inci Süleyman Paşa olarak bilinmektedir. Dolayısıyla bu zat, beyliğin kurucusudur. Ama bugün kabri bilinmemektedir. Eski araştırmacılar tarafından Kastamonu Asar-ı Kadimesi adlı eserini kaleme alan Mehmet Behçet, Candaroğlu Süleyman Paşanın kabrinin, Mevlevi dergahı bünyesinde olduğunu söylüyor ve bu kabri bizzat gördüğünü belirtiyor. Dolayısıyla bugün Candaroğlu Süleyman Paşaya ithafen buraya sembolik bir türbe yaptırılmalıdır. Selçuklu mimari tarzında buraya Dede Sultan’a ithafen ve Candaroğlu Süleyman Paşaya ve Candaroğlu İbrahim beye ithafen üç küçük mütevazi, çok temiz ve sade türbe inşa edilirse Kastamonulular olarak biz, büyüklerimize olan vefa borcumuzu ödemiş oluruz. Şu anda işletilmekte olan hamamın çevresindeki bazı evlerinde satın alınmak suretiyle açılması da mümkün olabilir. Dolayısıyla hamam ve türbenin çevresi biraz daha rahatlatılmış olur. Bu sayede türbelerde ortaya çıkarılmış olur. Mevlevi dergahının ağırlığı da Kastamonu halkı tarafından yeniden böylece hissedilir.”
Kastamonu Belediyesi ile Konya Belediyesi arasında kardeş belediye ilan edilmesi gerektiğine işaret eden Yakupoğlu, sözlerini şöyle tamamladı: “Kastamonu Belediyesi ile Konya Belediyesi arasında böyle bir irtibat kurulabilir. Bu Mevlevi dergahı ile ilgili bilimsel çalışmalar yaptırılabilir üniversitedeki hocalara. Bu noktada hem Dede Sultan hem de Candaroğlu Süleyman Paşa hem de Kastamonu’da Mevlevi dergahı yad edilmiş olacaktır.”