© Konya Postası 2021

600 yıllık çarşı zamana direniyor

600 yıllık Arasta Çarşısı'nda açık olan dükkanlarda mesleklerini sürdüren son ustalar, değişen ekonomik şartlara rağmen ayakta kalmaya çalışıyor

Seydişehir’de geçmişi 600 yıl öncesine uzanan tarihi Arasta Çarşısı, günümüzde de açık olan son dükkanlarıyla zamana direniyor.

Alışveriş merkezlerinin artması ve değişen alışveriş kültüründen dolayı zamanla popülerliği azalan çarşıdaki dükkan sahipleri, eskiden bölge ticaretinin can damarı olan çarşının tekrar canlanmasını ümit ediyor.

Çarşıda leblebi imal eden 70 yaşındaki Eyüp Pekşenarslan, dükkanın kendisine dedesinin dedesinden kalma olduğunu ve tarihi çarşıda 60 yıldır leblebi kavurup müşterilerine sunduğunu söyledi.

Çocukluğu döneminde çarşının çok canlı olduğunu anlatan Pekşenarslan, "Eskiden bu çarşıda 360 ila 400 arasında leblebi tezgahı vardı. Türkiye'nin her tarafına buradan leblebi giderdi. O zamanlar Suğla Gölü çevresinde nohut çoktu. Şimdi orası baraj oldu, nohut azaldı. Burada da leblebi üretimi yapan neredeyse kimse kalmadı diyebiliriz." diye konuştu.

Pekşenarslan, Seydişehir ve çevresinde eskisi kadar nohut üretimi yapılmadığı için çevre illerden temin ederek leblebi kavurduklarını dile getirdi.

Leblebiyi tüketiciye sunmanın meşakkatli bir süreci olduğunu aktaran Pekşenarslan, şöyle devam etti:

"Nohudun kabuğundan ayrılması için 120 kiloluk bakır tavada döndürülmesi gerekiyor. Leblebi dört kere ateşten geçtikten müşteriye sunuluyor. Ateşinin tavını tutturamazsan yanar. Dolayısıyla zahmetli bir süreç. Zor bir iş olduğundan gençlerin ilgisini çekmiyor. Gençler işin kolayına kaçıyor, sonra da 'iş yok' diyor. Ben bu işe dedemin yanında çırak olarak başladım. Şimdi oğlumla yürütüyoruz. Torunum da öğrenirse bu işi o devam ettirecek."

"BU İŞİ YAPAN BENDEN BAŞKA KİMSE KALMADI"

Arasta'da semercilikle uğraşan 68 yaşındaki Muammer Kıl da mesleğin kendisine dedesinden kaldığını anlattı.

At ve eşeklerin sayısının azalması nedeniyle semere olan talebin düştüğüne işaret eden Kıl, "Şu an bu işi yapan benden başka kimse kalmadı. At ve eşeğin yerini arabalar alınca meslek bitme noktasına geldi. Çok az talep var. Artık hem hobi olarak hem de çok az kalan talebi karşılamak için üretiyorum." ifadelerini kullandı.

Muammer usta, tarihi çarşının eskiden semercilik yapan 30 kadar atölyenin olduğunu dile getirdi.

Kendisinden sonra mesleği devam ettirecek kimsenin olmadığını vurgulayan Kıl, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Artık sadece civar köylerde ikamet eden çobanlar semere ihtiyaç duyuyor. Ben de kahvede zaman öldürmek yerine gelip dükkanımda semer yapıyorum. Eskiden 5 günde bir semer yapardık. Şimdi ayda 2-3 tane yapıyorum. O da talep olursa."

Çarşıdaki birkaç yorgancıdan biri olarak mesleğini devam ettirmeye çalışan 46 yaşındaki Şaban Koç ise el emeği yorgancılığın makineleşmeye yenik düştüğünü belirtti.

Arasta Çarşısı'nda az sayıda yorgancı kaldığına dikkati çeken Koç, şunları kaydetti:

"Bu çarşıda 17 yorgancı vardı. Her dükkanda 2-3 arasında kalfa ve çırak meslek öğreniyordu. Sadece yorgancılar 80 ila 100 kişiye istihdam sağlıyordu. Benden sonra bu işi yapacak kimse kalmadı. Artık yorgan ve benzeri ürünler el işi olmaktan çıkmış durumda. Herkes makineye diktiriyor. Ayrıca her meslek için geçerli bir şey var; o da çocukların meslek beğenmemeleri. Okuyacak çocuğu da okutuyoruz, okumayacak olanı da. Okumayan çocukları mesleğe yönlendirmek gerekir. Ne iş olursa olsun bir zanaat öğretmek çok önemli."

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER