© Konya Postası 2021

BAE gözünü Yemen'in doğa harikası stratejik adasına çevirdi

Yemen'in güneyindeki ayrılıkçı milisleri destekleyerek nüfuz alanını genişletmeye çalışan BAE, şimdi de Yemen'in güneyindeki doğa harikası stratejik Sokotra Adası'na gözü çevirdi

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Aden Körfezi ile Afrika Boynuzu arasındaki stratejik öneme sahip Yemen'e ait doğa harikası Sokotra Adası'nı, ülkenin güneyinde desteklediği ayrılıkçı milisleri kullanarak bu hafta içinde ele geçirmeye çalıştı.

Yemen'de yaklaşık beş yıldır süren savaşta Suudi Arabistan'ın başını çektiği Arap koalisyonunun en büyük askeri ortağı BAE, güneyde desteklediği milis ordularıyla alan kazanmaya çalışırken son olarak Aden Körfezi ve Afrika Boynuzu yakınındaki doğa harikası ve stratejik Sokotra Adası'na gözünü dikti.

Suudi Arabistan'ın Yemen'de sürdürdüğü askeri operasyon çerçevesinde BAE, Ekim 2016'da adadaki insani yardım faaliyetlerinin yanı sıra adaya bir askeri üs inşasına başladı.

BAE'nin 2017 boyunca adada artan askeri varlığı üzerine Yemen içindeki bazı gruplar Emirlikleri adayı işgal etmeye çalışmakla suçladı.

BAE'nin 14 günlük Sokotra yönetimi

BAE, 30 Nisan 2018'de desteklediği güneyli ayrılıkçı milislerle Yemen Başbakanı Ahmed bin Dagir'in adada bulunduğu sırada, hava kargosuyla adaya zırhlı araçlar, tank ve ağır mühimmat çıkardı.

Güneydeki ayrılıkçı milisler bu sırada Hadibu kentinin resmi binalarına BAE bayrakları çekti.

Uluslararası meşruiyete sahip Yemen Hükümeti, BAE'nin adadaki girişimlerini "saldırı ve işgal" şeklinde niteledi.

Yemen hükümetinin hamisi Suudi Arabistan'ın araya girmesiyle 14 Mayıs 2018'de taraflar arasında anlaşma sağlanırken, güneyli ayrılıkçılar ve BAE, Sokotra'daki stratejik binaları merkezi hükümete teslim etti ve adadan çekildi.

BAE elini yeniden adaya uzattı

BAE'nin, çoğunluğunu güneydeki ayrılıkçı gruplardan oluşturduğu yakın zamanda kurduğu Hizam el-Emni'nin (Güvenlik Kemeri) yanı sıra desteklediği gruplarla ülkenin güneyindeki Aden'den başlayarak Babu'l Mendeb Boğazı'nın kıyı şeridini ele geçirme çabaları son dönemde hız kazandı.

Babu'l Mendeb Boğazı şeridinde hakimiyet sağlamak için kendi kontrolünde milis orduları kuran BAE, gözlerini Hint Okyanusu, Afrika Boynuzu ve Aden Körfezi arasındaki bu adaya çevirdi.

BAE'nin güdümündeki Güvenlik Kemeri milis grubu, geçen salı günü adaya çıkarma yapmaya çalıştı.

Adadaki Yemen merkezi hükümetine bağlı sahil güvenlik güçleri ve BAE destekli milisler arasında çatışmalar yaşandı.

BAE'ye bağlı güçler, salı gecesi Sokotra Adası'ndaki hükümet güçleriyle yaşanan silahlı çatışmaların ardından adadan ayrılmak zorunda kaldı.

Yemen merkezi hükümetinin tepkisini çeken bu olayın ardından Devlet Bakanı Abdulgani Cemil, BAE'nin adadaki varlığını "tam anlamıyla bir işgal" diye nitelendirerek, Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi'yi bu konuda kesin bir karar almaya çağırdı.

Sokotra Adası nerede?

Dünya çapında masallara özgü doğasıyla tanınan ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) Dünya Mirası Listesinde yer alan Sokotra Adası, Hint Okyanusu'nda Aden Körfezi ile Afrika Boynuzu arasında kalan stratejik konumda yer alıyor.

Somali'nin 240 kilometre doğusundaki Sokotra Adası, Yemen kıyılarının 380 kilometre güneyindeki ada doğudan batıya 132 kilometre ve kuzeyden güneye 49 kilometre genişliğe sahip.

Sadece Sokotra'ya özel bitki türlerinin sıra dışı manzarası ziyaretçiler tarafından "dünya ötesi" şeklinde tanımlanıyor.

BM'nin 1997 tarihli araştırmasında çalışan biyologlara göre, Hint Okyanusu'nun "Galapagos"u şeklinde tanımlanan adadaki bitkilerin yüzde 37'si ve sürüngenlerin yüzde 90'ının dünyada eşsiz olduğu ifade ediyor.

Kalın gövdesi, yukarıya doğru uzanan kalın ve sık dallarla üstü yeşil bir şemsiyeye benzetilen Kan Ejderhası Ağacı (Dracaena Cinnabari), adayı anlatan ilginç sembolik görsellerin başında geliyor.

Ada bu doğal güzelliğinin yanı sıra Afrika Boynuzu ve Yemen'in güneyindeki Aden Körfezine uzanan suların açığındaki konumuyla stratejik önem taşıyor.

Emirliklerin "paralel Yemen" sicili kabarık

BAE, Yemen'de bir insanlık dramına dönüşen savaşta, zaman zaman müttefiği Suudi Arabistan ile karşı karşıya geldiği tehlikeli politikalarıyla tenkitlerin odağında yer aldı.

Yemen'in itirazlarına karşın Aden Körfezi boyunca limanları ve Babu'l Mendeb Boğazı çevresindeki stratejik deniz rotalarını kontrol etmek için çabalayan Emirlikler, paralı milis orduları, askeri kamp, üsler ve hapishaneler ağı oluşturarak Yemen'in güneyinde kendisine adeta bir "paralel Yemen" kurmakla eleştirildi.

Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun en büyük ve en hırslı müttefiği BAE, uluslararası meşruiyete sahip Yemen Hükümeti'nin, "Riyad'da bir otelden" faaliyet göstermesinin yol açtığı yönetim boşluğundan sonuna kadar faydalandı.

BAE, bu süreçte Yemen'deki merkezi hükümetin hiyerarşisi dışında emir komuta ettiği "savaş beylerinin yönetiminde irili ufaklı milis orduları" kurarken, ülkenin "güneyindeki silahlı ayrılıkçı grupları" destekledi.

New York merkezli İnsan Hakları Gözlemevi (HRW), yayımladıkları raporlarda, "BAE ve desteklediği grupların ülke genelinde kurduğu gizli hapishanelerde Husi milislerine ve kendisine rakip gruplara yaptığı işkence, kaçırılma ve ortadan kaybolmalara" ilişkin detaylara yer verdi.

Uluslararası Af Örgütü (Amnesty) de bir raporunda BAE'nin Yemen'de "savaş suçu işleyen milis gruplara dikkatsiz bir biçimde silah, zırhlı araçlar, makineli tüfekler ve top bataryaları sağladığını" ortaya attı.

BAE tehdit algıladığı Yemenli aktörlere suikast için paralı asker tuttu

ABD merkezli haber sitesi "Buzz Feed", BAE'nin bölgede tehdit gördüğü Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütünün Yemenli temsilcisi el-Islah hareketi üyelerine suikast düzenlemesi için Amerikan, Fransız ve İsrailli emekli paralı askerler tuttuğunu yazdı.

Haberde, BAE ve ABD merkezli bir güvenlik şirketi arasında "öldürülen el-Islah üyeleri karşılığında verilecek ikramiye ve yasal sorunları aşmak için paralı askerlerin Emirlik ordusu personeli şeklinde görevlendirilmelerini" içeren bir anlaşma imzalandığı aktarıldı.

Batı ülkeleri Yemen'deki BAE ve Suudi Arabistan'a silah satışını "sadece" tartışıyor

Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın İstanbul'daki konsoloslukta canice öldürülmesinin ardından dünyanın ilgisi, yeniden Yemen'e ve savaşın aktörlerinden Suudi Arabistan-BAE ikilisine çevirdi.

ABD kamuoyunda, Kaşıkçı cinayeti ve Yemen'deki savaşa Washington'ın koşulsuz desteği uzun süredir tartışılıyor.

ABD Senatosu iki gün önce Başkan Donald Trump yönetiminin Suudi Arabistan ve BAE'ye yapmayı planladığı silah satışını engelleyecek yasa tasarısını kabul etti.

Aynı gün Londra'daki İngiliz Temyiz Mahkemesi, Yemen'de kullanıldığı gerekçesiyle Suudi Arabistan'a silah satışının yasalara aykırı olduğu yönünde karar aldı.

İran karşıtlığı, Filistin meselesi, İsrail ile yakınlaşma gibi başlıklarda Donald Trump yönetimiyle eş güdüm halinde hareket eden Suudi Arabistan-BAE ikilisi, ABD'den silah alımlarını sürdürdü. Beyaz Saray'ın ise silah satışını engelleyen Senato kararını veto etmesi bekleniyor.

BAE ve Suudi Arabistan'a son yıllarda milyarlarca dolar değerinde silah satışı yapan Avrupa, iç kamuoyundan gelen baskılara rağmen savunma sanayi satışı politikalarını, birkaç İskandinav ülkesi dışında değiştirmedi.

Ülkenin güneyinde izlediği tehlikeli politikalarla zaman zaman müttefiği Suudi Arabistan ile karşı karşı gelmeyi göze alan BAE, ülkedeki istikrarsızlığı, Yemen'in geleceği pahasına nüfuz mücadelesi için kullanmaya devam ediyor.

Yemen savaşının yıllar içindeki bilançosu yükseliyor

İran'ın desteklediği Husiler, Eylül 2014'ten bu yana başkent Sana ve bazı bölgelerin denetimini elinde bulundururken, Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri, Mart 2015'ten bu yana Husilere karşı merkezi hükümeti destekliyor.

Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri, Yemen hükümetine destek olmak için 2015'ten itibaren kara ve hava operasyonu yürütüyor ancak koalisyonun sivillerin ölmelerine yol açan saldırıları, açlığa neden olan ablukası ve insan hakları ihlalleri tepki çekiyor.

Yemen genelinde BM'nin rakamlarına göre savaş nedeniyle 8,4 milyon Yemenli şiddetli kıtlık yaşarken, ülke genelinde nüfusun yaklaşık yüzde 75'i yani 22 milyon kişi insani yardıma muhtaç şekilde hayatlarını sürdürüyor.

Dünya Sağlık Örgütüne (WHO) göre ise Yemen'de kolera salgınının başladığı Nisan 2017'den bu yana 2 bin 515 kişi hayatını kaybetti.

BM, Yemen'de açlık ve hastalıklar nedeniyle yaşanan dramı, "dünyanın en büyük insani felaketi" olarak adlandırıyor.

"Her 11 dakika 54 saniyede bir çocuk ölüyor"

BM'nin açıkladığı, "Savaşın Yemen'deki kalkınmaya etkisine ilişkin değerlendirme" başlığı taşıyan Nisan ayındaki rapora göre, savaşın yanı sıra yan etkiler sonucunda bu yıl sonuna kadar ölü sayısının 131 bine yükselebileceği uyarısında bulunuldu. Raporda, "her 11 dakika 54 saniyede bir çocuğun savaştan ya da onun yan etkilerinden öldüğü" aktarıldı.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER