Bangladeş’te Türkiye sevgisi
KonyaHİSDER (Hikmet İlim ve Sanat Derneği) 'in Karatay Belediyesi Şemsi Tebrizi Sosyal Tesisleri’nde düzenlediği Pazartesi Toplantısı’nda 26 ve 27. Dönem Konya Milletvekili Ahmet Sorgun “Bangladeş İzlenimleri” hakkında dernek üyelerine slayt eşliğinde bilgi verdi
Güneydoğu Asya’da yer alan ülkenin doğuda, batıda ve kuzeyde Hindistan ile güneyde ise Bengal Körfezi ve Myanmar ile sınırı olan 148.460 km2’lik yüz ölçüme, 173 milyon nüfusa sahip Bangladeş’e yaptıkları geziyle ilgili bilgi veren Ahmet Sorgun, Bangladeş’in 13.yüzyıl başlarında Müslümanların hakimiyetinden önce birçok Hindu ve Budist devlet hüküm sürdüğünü, İslamiyet ilk olarak 8 Yüzyıl sonlarında Arap tüccarlar vasıtasıyla Bangladeş ulaştığını, 1204 yılında Türk Komutan Muhammed Bahtiyar Haleci tarafından fethedilerek 1330-1576 yıllar arasında bağımsız sultanlıklarca yönetildiğini, 200 yıl Babür hakimiyetinden sonra İngiliz sömürgesi yönetimi başladığını söyledi. Sorgun, Bangladeş tarihinde İngiliz sömürgeciliğinin halk üzerindeki baskılarının Britanya Doğu Hindistan Şirketi üzerinden sürdürüldüğüne değinerek, “Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.” Kızılderili atasözünü örnek vererek “ Şiddetlenen baskı ve zulümlere karşı 19. yüzyıl başlarında ilk Müslüman ayaklanmaları başlamıştır. Yükselen Hindu milliyetçiliği Müslümanların sıkıntılarını daha da artırmıştır. Bengal Müslümanları 20. yüzyıl başlarından itibaren sömürge yönetimine karşı teşkilatlanmaya başlamışlardır 1906 yılında kurdukları Tüm Hindistan Müslümanları Birliği teşkilatı bir dönüm noktası olmuştur. “
UZUN BACAKLI İNGİLİZ
Sorgun, Bangladeş tarihinde İngiliz sömürgeciliğinin halk üzerindeki baskılarının Britanya Doğu Hindistan Şirketi üzerinden sürdürüldüğüne değinerek, “Bir suda iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir.” Kızılderili atasözünü örnek vererek “ Şiddetlenen baskı ve zulümlere karşı 19. yüzyıl başlarında ilk Müslüman ayaklanmaları başlamıştır. Yükselen Hindu milliyetçiliği Müslümanların sıkıntılarını daha da artırmıştır. Bengal Müslümanları 20. yüzyıl başlarından itibaren sömürge yönetimine karşı teşkilatlanmaya başlamışlardır 1906 yılında kurdukları Tüm Hindistan Müslümanları Birliği teşkilatı bir dönüm noktası olmuştur. “
1947 yılında sömürge yönetiminin sona ermesinden sonraki süreçte Bengal eyaleti Doğu ve Batı Bengal olarak ikiye ayrılması sonucu oluşan durum üzerinde duran SORGUN, “ 1960'lardan itibaren Hindistan'ın tahrikleri sonucu bağımsızlık fikri giderek güç kazanmaya başlamıştır halkın %98'inin Bengalca konuştuğu bölgede resmi dil Urduca dayatılınca isyanlar patlak göstermiştir. Bağımsızlık yanlıları Hindistan tarafından desteklenerek yardım görmüştür. Birliktelik yanlısı Cemaati İslami ve Pakistan askerleri ile bağımsızlık yanlıları arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır Hindistan 'ın olaya müdahil olması sonucu Pakistan askerlerini çekmiş, ülke 16 Aralık 1971 'de Bengladeş Halk Cumhuriyeti adıyla bağımsızlığını ilan etmiştir.” dedi.
MEN DAKKA DUKKA
1973 yılında Mucib-ur Rahman'ın göreve başlamasına kadar Hindistan bölgeden ayrılmamıştır. Bağımsızlık sonrası seküler ve sosyalizm temeli bir söylem geliştirildiğine vurgu yapan Sorgun, darbelerin eksik olmadığını, Mucib-ur Rahman'ın 1975 te kanlı bir darbeyle devrilmesi sonucu yerine Ziya-ur Rahman’ın geçtiğini, onun 1981’de öldürülmesiyle cumhurbaşkanı seçilen Abd-üs Settar da 1982 yılında General Erşat tarafından yapılan darbe ile iktidardan uzaklaştırıldığını ifade etti: ” 1990 yılından itibaren Bangladeş siyasetinde iki başat (etkin) kadın figürü bulunmaktadır.Biri Mucib-ur Rahman'ın kızı Halk Partisi lideri Şeyh Hasina Vecit diğeri Ziyaurrahman'ın eşi Bangladeş Milliyetçi Parti Lideri Halide Ziya’dır. Hasina 20 yıl, Halide Ziya'da 10 yıl başkanlık yapmışlardır. Hasİna 2008 seçimlerinde 1971'deki savaş suçluları için bir mahkeme kuracağını vaat ediyor.Sseçimlerden sonra 2009 yılında Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi adıyla özel bir mahkeme kuruluyor. 2010 yılında 9'u Cemaati İslami üyesi ikisi Bangladeş Milliyetçi Parti üyesi 11 kişi hakkında iddianameler hazırlanıyor.11 kişiden 8'i idam ediliyor.”
ZALİME BAŞKALDIRI
Sorgun, yargılamalar esnasında ilk olarak 2012 yılında Uluslararası Hukukçular Birliği üyesi olarak Bangladeş'e gidip duruşmaları takip ettiklerini Dakka’dan ayrılmadan önce Türk Büyükelçisi Dışİşleri Bakanlığına çağırılıp içişlerine karışıldığı gerekçesiyle nota verildiğini, Bangladeş'te siyasi baskı ve şiddetin her geçen gün artması sonucunda gazetecilerin, insan hakları savunucularının, aktivistlerin ve öğrencilerin tutuklanıp işkencelere maruz bırakıldığını, ülkenin âdeta bir açık cezaevine dönüştüğünü belirterek, “ Hasina 2004 yılında çıkardığı kanunla kamuda işe alımların %30'unu 1971 savaşında ölenlerin çocukları ve torunlarına tahsis etmiştir. Nüfusun yarıdan fazlasının genç ve işsiz olduğu Bangladeş'te bu yasa toplumun çeşitli kesimlerinden tepki gördü. Dakka Üniversitesinde öğrenci eylemleri başladı. Eylemler şiddetle bastırılmaya çalışıldıkça daha da büyüdü.”.
TÜRKİYE’YE OLAN İLGİ
Konuşmasının sonunda Sorgun, 5 Ağustos Devrimi’nin öncüsü Gençlik Hareketi’nin başkaldırının sembolü olduğunu,Türk olduğumuzu öğrenince Tayyip Erdoğan ve Türkiye sevgisini hemen ifade etme ihtiyacı hissettiklerini, çocuklarına Tayyip ve Erdoğan isimlerini verdiklerini söylediklerini ,burada en çok tanınan üç Türk’ün Atatürk , Recep Tayyip Erdoğan ve Nazım Hikmet olduğunu, Türk televizyonları ve dizilerinin takip edilmesi Türkiye olan ilgiyi arttırdığını, bir esnafın üzerinde Büyük Selçuklu baskılı tişörtün Türkiye yüzyılların habercisi olduğunu söyledi. Sohbetin soru cevap kısmından sonra HİSDER Başkanı Dr. Önder KUTLU ve Başkan Yardımcısı Mustafa DÜNDAR tarafından 26 ve 27. Dönem Konya Milletvekili Ahmet SORGUN’a, derneğin hediyesi takdim edildi. Toplantı toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.
İlginizi Çekebilir