© Konya Postası 2021

Bir hatıra toplayıcısı

Modern şehrin sokaklarında saat tamircilerine rastlamanın çok fazla olmadığı günümüzde hala ayakta kalmak için direnen bir saat tamircisi Mustafa Yavuz, 1938 yılında Hadim’de dünyaya gelen Mustafa Yavuz, 76 yılık ömrüne yüzlerce hikaye sığdırmış anılarına sıkı sıkıya sahip çıkan bir saat tamircisi

Esasında sıradan bir saat tamircisi diyemeyiz Mustafa Yavuz, o aynı zamanda iyi bir gramofon tamircisi, iyi bir plak koleksiyoneri, eskiye ait ne varsa onu korumanın ve gelecek nesillere aktarılması için çaba gösteren bir hatıra toplayıcısı…

EKMEĞİMİ TAŞTAN ÇIKARDIM

7 yaşında anemi kaybettim diyen Mustafa Yavuz,  “üvey anne geldikten sonra kavga dövüş bir müddet idare ettikten sonra hadime yeni açılan bir ortaokul vardı. Oraya kayıt yaptırdım. Müdür beni çok severdi. Bir Fransız hocamız vardı. Fransız hocasıyla müdürün arası bir sebepten açılmış. Müdür beni çok seviyor diye bana zıt gitti. Babamdan ve Fransızca öğretmenimin baskılarından bıkmıştım. Çumra’ya geldim. 15 yaşındaydım okumak istiyordum ama hayatımı idame ettirebilmem için paraya da ihtiyacım vardı. Çumra’da dayımın yanına geldim. Bir şekilde ortaokulu burada bitirdim. Sonra Konya’ya geldim. Burada simit sattım, hademelik yaptım. Ekmeğimi taştan çıkardım. Askere gidinceye kadar birçok işte çalıştım”

KÜÇÜK BİR SAAT DÜKKANI

 Askerden döndükten sonra sanat okuluna hademe olarak girer ve aynı okula lise kaydını da yaptırarak hem çalışır hem de okur. Bu arada Sanat okulunda okuduğumuz için okulun bozulan saatlerinin tamir işlerini bazen bana yaptırırlardı. O zamandan saat tamirciliğine bir merak varmış bende. Saatlerin içini açardım temizlerdim. Bazıları hemen çalışırdı. Çalışmayanları saat tamircisine götürür ve onları kendim tamir ettirirdim. Onları tamir ettirirken tamir edenlerin ellerine dikkatlice bakardım. Nasıl tamir ettiklerini bir yandan da öğrenmeye çalışırdım. Bu sırada saat tamir eden insanların ellerinin büyüklüğü çok dikkatimi çekiyordu. Kendi kendime bunlar bu büyük elleri ile bu saatleri tamir edebiliyorlarsa ben bu küçük ellerimle haydi haydi tamir derim dedim. Okul bittikten sonra Mevlana civarında küçücük bir dükkanı iki arkadaş birlikte kiraladık. Kendisi ile birlikte okuyan birçok arkadaşının mühendis olduğunu söyleyen Yavuz, ben saat tamirciliğini tercih ettim ve bu işi yapmaktan da çok gurur duyuyorum diye ifade ediyor. Benim yaptığım iş sadece saat tamirciliği değil diyen Yavuz, “dişli gibi yedek parçaları eksik olan saatlerin bazı parçalarını da kendim yapabiliyorum diyor. Bisiklet telinden kendime tornavida yaptım.

DİJİTAL HER EŞYA İNSANLARDA BELİRLİ BİR ETKİ BIRAKIR

“Saat imal etmek kolaydır” diyen Yavuz, “tamir etmek zordur” diyor. “Saat yapımındaki en zor husus dişlilerin hesabıdır” diyerek, Türkiye’ de bu hususta yeterli bilgiye sahip olunacak bir yer yok. Ben bile yıllardır bu işi kendi gayretlerimle öğrendim” diye belirtiyor. Saatçilik sektörü terzilik gibidir diyen Yavuz, “Eğer saat tamiri yapıyorsanız bundan fazla bir getiri beklemezsiniz ancak kendinizi idare edecek kadar bir kazanç elde edebilirsiniz” diye ifade ediyor. Günümüz teknolojisinde her şeyin elektronik bir şekilde üretildiğini söyleyen Yavuz, “Dijital her eşya insanlarda belirli bir etki bırakır ve zarar verir. Elektronik saatlerde bulunan kraks isminde bir taş vardır. Bu taşa elektrik verdiğiniz zaman ikinin on beş üssü kadar titreşim yapar. Bu yüzden hata yapma şansı nerdeyse sıfırdır. Mekanik saatler ise ısınmadan, genleşmeden etkilendiği için doğru ilerlemeyebilir. Ancak insana hiçbir zarar vermez. Elektronik saatler insana belirli bir titreşim birikimi yaptıkları için zarar verir. Bu yüzden en sağlıklısı mekanik saatlerdir” diyor. Kalite konusunda da çok eksiklerimiz var diyen Yavuz,”Bir makinenin kopyasını bile düzgün bir şekilde yapamıyoruz. Birçok aletler inşaat demirinden yapılıyor. Kalite kontrol için metalin iç kristallerini, genleşmesini, teknik özelliklerini bilmeniz gerekir” diyor.

ZAMANIN KIYMETİNİ BİLMEYENLER SAATİNDE KIYMETİNİ BİLMEZ

“Zamanın kıymetini bilmeyenler saatinde kıymetini bilmez” diyen Yavuz,  “Zamanla sınırlı olan bu ömrün her dakikası ayrı bir öneme sahip. Önemli olan bu kıymetli zamanları en iyi şekilde değerlendirebilmektir” diyor. Bu mesleğin giderek öldüğünü söyleyen Yavuz, “Günümüzde tamir işleri yok denecek kadar azaldı. Motorun iç aksamlarını bile plastikten yapıyorlar. Bu mesleğin son tamircileri sanırım bizler olacağız” diyor.  “Benim eve hiçbir şekilde tamirci ustası gelmez” diyen Yavuz,” Ben evdeki bütün tamir işlerini kendim yaparım. Diyor. İcat yapmayı severim. Mesela kendim bir soba icat ettim. Eve onu uyguladım. Kalorifer sistemine benzer ama bir o kadar da farklı bir soba sistemini eve uyguladım kendi kaloriferimizi kendimiz icat ettik. Tüm odaları eşit şekilde ısıtabiliyorum” diyor.

VESİKALARDA SAKLI HATIRALAR

Anılarına ve arkadaşlarına kıymet veren Mustafa Yavuzla biz röportaja devam ederken biri çıka gelir elinde bir vesikalık fotoğrafla. Mustafa yavuz fotoğrafı alır ve onlarca vesikalık fotoğrafın asılı olduğu bölüme onu da asar. Merak içinde seyrettim Yavuz’u kim bu fotoğraftakiler diye sordum “vefat eden arkadaşlarım” dedi. Hayatımda her birinin güzel anıları kalmış bu güzide dostlarımı bende bu şekilde hatırlamaya çalışıyorum. Vesikalarda saklanan onlarca hatıra saklı, Mustafa Yavuz’un biriktirdiği bu fotoğraflarda.  “Onları hiçbir zaman unutmak istemiyorum” diyor. Hayretler içerisinde bakıp kalıyorum dostlarına böyle vefalı olan kaç kişi var acaba şu dünyada…

(Ayşe Gül Yakan)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER