Enflasyon üzerindeki kur baskısını azaltacağız
EkonomiHazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, "Düşük faiz avantajı ile birlikte ihracat artışından elde ettiğimiz geliri ithalatımızın en büyük kalemleri olan enerji, ham madde ve ara malı yatırımlarına yönlendireceğiz. Bu sayede hem enflasyon üzerindeki kur baskısını azaltacağız hem de istihdamın artmasını sağlayacağız" dedi
Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, son dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler ile ilgili Twitter hesabından grafikli açıklama yaptı. Türkiye ekonomisinin sadece döviz kurunu baz alan dar bakış açısı yerine büyük bir pencereden değerlendirilmesi gerektiğini belirten Nebati, "Türkiye ekonomi politiğini tüm ezber ve ön kabullerimizi bir yana bırakarak, bilimsel veriler ışığında netleştirelim ve bilgi karmaşasını ortadan kaldıralım. Türkiye ekonomisini sadece döviz kurunu baz alan dar bakış açısı yerine büyük bir pencereden değerlendirmemiz gerekiyor. Sadece faiz ve döviz kuru ikilisini esas alan bir makroekonomik yaklaşım yerine düşük faiz yüksek üretim hacmine dayanan temel politika ekseninde yüksek istihdam, yüksek ihracat, düşük cari açık ve düşük dış borç hedeflenmektedir. Düşük faiz avantajı ile birlikte ihracat artışından elde ettiğimiz geliri ithalatımızın en büyük kalemleri olan enerji, ham madde ve ara malı yatırımlarına yönlendireceğiz. Bu sayede hem enflasyon üzerindeki kur baskısını azaltacağız hem de istihdamın artmasını sağlayacağız" ifadelerini kullandı.
'ENFLASYON, KÜRESEL ÇAPTA ORTAYA ÇIKAN DÖNEMSEL BİR SORUNDUR'
Nebati, ekonomideki en büyük sorunun cari açık olduğunu belirterek, "Yakın ekonomik sürece baktığımızda 2019 yılında Çin'de başlayan Kovid-19 salgınına rağmen, IMF'ye göre, 2020 yılında G20'de büyüyebilen iki ekonomiden birisiyiz. Fakat herkesin bildiği gibi ekonomimizin en büyük sorunu cari açıktır. Bu da bizi hep dış borca bağımlı tutmuştur. Küresel salgın sonucu tedarik zincirlerinin aksadığı bir dönemden geçmekteyiz. Bu durum küresel çapta emtia, enerji ve navlun fiyatlarının fahiş oranlarda işlem görmesine neden olmuştur. Enflasyon sadece ülkemizde değil, küresel çapta ortaya çıkan dönemsel bir sorundur. Mevcut piyasa koşullarında politika faizinin enflasyonun altında tutulmasında herhangi bir sorun yoktur. Talep enflasyonunu azaltmak için faizlerin arttırılması gerekirken, küresel salgının neden olduğu arz enflasyonunu azaltmak için faizlerin düşürülmesi gerekmektedir" dedi.
'TL'YE YAPILAN MANİPÜLATİF ATAKLAR EKONOMİMİZE CİDDİ ZARARLAR VEREMEZ'
Bankacılık kredilerinin geri dönüşlerinde hiçbir sıkıntının olmadığını dile getiren Nebati, şunları kaydetti:
"Düşük faiz politikamız sonucu TL'ye yapılan manipülatif ataklar ekonomimize ciddi zararlar veremez. Örneğin; bankacılık sektörünün sermaye yeterlilik oranı yasal ve hedef oranın oldukça üzerindedir. Bunun yanında bankacılık kredilerinin geri dönüşlerinde hiçbir sıkıntı yoktur. Son kur atağında reel sektörde türbülanslar yaşansa da ekonomimiz tüm gücünü korumaktadır. Nitekim yeni kurulan şirket sayısı geçen yıla göre artarken, kapanan ya da konkordato ilan eden şirket sayısı azalmaktadır. Karşılıksız çıkan çek oranları da tarihi dip seviyesindedir. 2013'ten beri düşük faiz politikamızı her uygulamaya yeltendiğimizde güçlü bir itirazla karşılaştık. Bu sefer, bunu uygulamada kararlıyız. Milletimizin bağımsızlığı için verdiğimiz mücadelede olduğu gibi, bugün de milletimiz ile el birliği içinde ekonomimizin bu bağımsızlık mücadelesinden de Allah'ın izni ile zaferle ayrılacağız. Bu politikamıza yönelik manipülatif kur ataklarının olduğu bir dönemden geçiyoruz. Bunlarla mücadelede, tüm kesimlerin, bize dikte edilmiş 'yüksek faiz, düşük enflasyon' politikasının yanlışlığını yapısal cari açık veren ülkemiz özelinde tekrar değerlendirmelerini öneriyorum. Sonuç olarak, pandemi sonrası dönemde de ülkemiz genç nüfusu, kalifiye işgücü, modern lojistik altyapısı, gelişen teknolojisi ve düşük faiz ortamı gibi birçok cazip yatırım olanaklarıyla istikrarlı bir şekilde kalkınmasını sürdürecek ve pozitif ayrışmaya devam edecektir."
İlginizi Çekebilir