© Konya Postası 2021

Fotoğraflarıyla yaşama ışık tutuyor

New York'ta yaşayan fotoğraf sanatçısı ve yönetmen Annette Louise Solakoğlu'nun solo sergisi "İstanbul'a Reverans", 31 Ocak'a kadar Şule Gazioğlu Art & Design Galeri'de sanatseverlerle buluşacak

İsveçli-Alman sanatçı Solakoğlu, İstanbul'un mimarisiyle günlük yaşamını ele aldığı sergide, son 15 yılda çalıştığı siyah-beyaz fotoğraflara yer verdi.

Orhan Veli ile Nazım Hikmet'in aralarında bulunduğu birçok edebiyatçının eserlerinden ilham alan Solakoğlu, sergiye ilişkin yaptığı açıklamada, fotoğrafçılığın bir gözlem sanatı olduğunu söyledi.

Annette Louise Solakoğlu, fotoğrafın kendisine insanlar, yerler ve kültürler hakkında bilgi edinmek için zaman ayırma imkanı verdiğini belirterek, "Bir fotoğrafta gördüğümüz, genellikle kendi hayatımız ile ilgili nasıl hissettiğimizle bağlantılıdır. Bu kısa etkileşim, bize ortak insanlığımızı hatırlatarak, birbirimiz hakkında yeni düşünme yolları bulmamıza yardımcı olabilir." dedi.

21. İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde, "Sinemada İnsan Hakları Ödülü" alan Solakoğlu, akademik eğitimini film yapımcılığı üzerine aldığını aktararak, fotoğrafçılık ile sinemanın pek çok ortak noktaya sahip olduğunu dile getirdi.

Sanatçı, hikaye anlatıcı iç güdüsüyle fotoğraf çektiğini söyleyerek, "Bütün senaryonun gözlerimin önünde geliştiğini görüyorum ve birileri fotoğraflarıma baktığında, onları yaşamış olabilecekleri anlarda zihinsel bir yolculuğa çıkarmayı, onlara tanıdık yerlerde geçen kendi hikayelerini yeniden yaşatmayı seviyorum." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'nin bilinen ilk kadın fotoğrafçılarından Yıldız Moran'la tanışmayı çok isterdim"

İstanbul sokaklarında yaklaşık 15 yıldır fotoğraf makinasıyla dolaşırken, bir tarih kitabı okuduğunu hissettiğini söyleyen Annette Louise Solakoğlu, şunları kaydetti:

"Şehrin uzun ve karmaşık geçmişi her köşe başında görülebiliyor. İstanbul'un güzelliğine hayran olmaktan asla vazgeçemiyorum. Bu güzelliğin bir kısmı, onun özündeki zıtlıklarından kaynaklanıyor. Kaos, güçlü yenilenme ruhuna eşlik eden acı ve hayal kırıklığı, yaratıcılık ve yaşama sevinci... İnsanlar, görkemli saraylar, gecekondular ve gökdelenler, tarih ve modernlik arasında günlük yaşamlarını sürdürüyor."

Solakoğlu, foto muhabiri Ara Güler ile tanışma şansı olmadığını dile getirerek, "1950'lerde İstanbul sokaklarında Türkiye'nin bilinen ilk kadın fotoğrafçılarından Yıldız Moran'la tanışmayı da çok isterdim. Cesaretine, duyarlılığına ve ustaca ışık kullanımına hayranım. Benim gibi fotoğraf ve film arasında rahatlıkla gidip gelen Mary Ellen Mark, Robert Frank, Wim Wenders ve Nuri Bilge Ceylan'ın çalışmalarından da büyük ilham aldım." diye konuştu.

"Bu serginin önemi bugünkü İstanbul'u ve insanını belgelemesidir"

Sergideki fotoğrafların siyah-beyaz olmasına da değinen Solakoğlu, şu bilgileri verdi:

"Günlük hayatımızı renkli görüyoruz. Fotoğraflarımı siyah beyaz yaparken bir soyutlama unsuru yaratmak istedim. Gerçeğin, tanıdık olanın görsel temsilinin ötesine geçmeyi amaçladım. Bana göre siyah-beyaz, zamansız ve engin olduğundan, kendi hikayenizi ve duygularınızı bir görüntüye yansıtmanıza imkan veriyor. Siyah ve beyazın kullanımı, örneğin güneş ışığının bir sütundan yansıması, bir yapının çizgileri, melekler gibi mimari özellikleri ve detayları vurgulamak için de çok önemli."

Sanatçı, İstanbul mimarisiyle günlük yaşamın serginin ana teması olduğunu vurgulayarak, "Bu serginin önemi bugünkü İstanbul'u ve insanını belgelemesidir. Sürekli değişen ve kimliğini yenileyen bir şehir olduğundan, bunu belgelemenin önemli olduğunu düşünüyorum. Serginin açılışı çok ilgi gördü ve şimdiye kadar ziyaretçilerin gösterdiği ilgi ve alaka bizi çok mutlu ediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Fotoğrafçılık ile ilgilenenlere kararlı olmaları tavsiyesinde bulunan Solakoğlu, şunları söyledi:

"Cartier-Bresson'un dediği gibi, dönüm noktasına ulaşmak için konfor alanından çıkmanın, yeterli sabır ve kararlılıkta olmanın önemli olduğunu yıllar içinde öğrendim. Geçen kış, Beykoz'da karlı bir sokağı fotoğraflamak için uzun saatler bekledim. Hava kararırken, umduğum çekimi yapmamış, soğuktan buz kesmiş haldeyken ve ıslanmış makinem için endişelenirken, birdenbire bir kadın kaldırıma bir sandalye çıkararak, bana bir bardak sıcak çay ikram etti. Tanımadığım bir kişinin bu nazik hareketinin sıcaklığı moralimi yerine getirdi. Geri döndüm, bir saat daha aynı sokağı bir sokak lambasının altında fotoğraflayarak geçirdim ve umduğum her şey tek bir karede bir araya geldi."

"İstanbul'un dünya sanat haritasındaki yerini sağlamlaştırmaya devam edeceğiz"

Galerinin kurucusu ve serginin küratörü Şule Gazioğlu da galerinin iç mekanını bir Türk odası olarak tasarladıklarının altını çizerek, ziyaretçilerin bu nedenle Boğaz'da bir ev ziyaret ediyor hissine kapıldığını söyledi.

Solakoğlu'nun İstanbul'da açtığı ilk kişisel fotoğraf sergisinin, kendi galerilerinin 4. sergisi olduğuna işaret eden Gazioğlu, şunları söyledi:

"Sergi, İstanbul'un mimarisi ve şehir insanı arasındaki derin ilişkiye mercek tutuyor. İstanbul, güzelliğin ve kaosun, geçmiş ve modernitenin birlikte barındığı muazzam tarihi mirasa sahip bir şehir. Serginin küratörlüğünü yaparken bu tezatlıkları barındıran, şehri her yönüyle ortaya koyan bir seçki olmasına özen gösterdik. Annette ile çalışmalarımızda özellikle üzerinde durduğumuz konu, şehrin AKM, Galataport, Arter Binası gibi güncel yapılarını tarafsız bir duruşla sanatseverlere sunabilmekti. Bu şehri seven herkesi, İstanbul'un dünü ve bugünü üzerine düşünmeye sevk ettik. Serginin siyah-beyaz İstanbul fotoğraflarından oluşması, kollektif bilinçaltımızda Ara Güler, Yıldız Moran gibi ustaların bıraktığı izlerle örtüştü. Sanatseverlerden büyük ilgi görmesi belki kısmen bu tanıdıklık hissi ile ilgiliydi. Annette Louise Solakoğlu bu usta isimlere has yüksek sanatsal duyarlılık ve yeteneğe sahip özel bir sanatçı ve İstanbul ile anılacak kült isimlerden biri olacağına inanıyorum."

Gazioğlu, serginin açıldığı günden bu yana oldukça yoğun ilgi gördüğüne vurgu yaparak, "Galerimiz şimdiye kadar olduğu gibi 2023'te de özellikle Türk kültürünü ve İstanbul'u konu alan sergiler yapmaya tüm hızıyla devam edecek. Sanatçılarımızın birçoğu yabancı ve kendimizi başlangıçtan beri uluslararası bir galeri olarak konumlandırıyoruz. İstanbul'un dünya sanat haritasındaki yerini sağlamlaştırmaya, özgün çizgimizle katkıda bulunmaya devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

Küratörlüğünü Şule Gazioğlu'nun üstlendiği sergide, şehrin barındırdığı çeşitlilik kentsel, nostaljik ve tarihi yönleriyle izleyicilerin beğenisine sunuluyor.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER