© Konya Postası 2021

İlaç okuryazarlığı çok düşük

Smart eczaneyle ilgili ilk çalışmaları 2011’de başlattıklarını belirten Konya Eczacı Odası Başkanı Cemil Karakap, Türkiye’de ilaç okuryazarlığının çok düşük olduğunu ifade etti

İLK ÇALIŞMADA TANSİYON HASTALARI TAKİP EDİLDİ

Türkiye’de ilk kez 2011 yılında hipertansiyonla ilgili pilot bir çalışma yaptıklarını anlatan Konya Eczacı Odası Başkanı Cemil Karakap, “Bu çalışmaya 45-50 gönüllü meslektaşımız katıldı. Bizim bu çalışmamızdan bakanlığımızın da haberi vardı. Tansiyon riski olan, tansiyon hastası olan vatandaşlarımızı kontrol ve takip altına aldık. Bu takibi eczanemize gelen kilolu, spor yapmayan hastaları hastaların öyküsünü almaya başlayarak yaptık. Tansiyon, kalp, kolesterol gibi hastalıkları bünyesinde bulunan hastalar birçok ilaç kullanıyor. Bu hastalara ciddi bilgi vermezseniz ilaç kullanımında çok büyük hata da yapabiliyorlar. Bu hataları yaptıkları zaman da devlete ekstre bir yük oluyorlar” dedi.

Bu çalışmaya altı ay boyunca devam ettiklerini söyleyen Karakap, “Altı ay boyunca eczanelerimize gelen, tansiyon hastası olan hastaları özel takibe aldık. Tansiyon riski olan hastaları özel takibe aldık. Bu hastaların anomnezi, yani geçmiş öykülerini, ailede riskinin olup olmadığını, beslenmesini, spor ve diyet yapıp yapmadığını, sigara-alkol kullanıp kullanmadığını kayıt altına aldık. Bu da gerçekten hastalarımızın çok hoşuna gitti. Hastayla bu şekilde diyalog kurup onun bu şekilde bilgilerini alırken öbür hasta da ‘Lütfen beni de takibe alın’ diye bize ricacı oldu. Biz de seve seve bunu yaptık. Zaten yaptığımız bir işti, bunu kayıt altına aldık” diye konuştu.

“HASTALARIN YAŞAM KALİTESİNİ YÜKSELTTİK”

Altı aylık bu çalışma sonunda takip altına aldıkları hastaların yüzde 20’sinin tansiyon hastası olduğunu, fakat bunu bilmeden ve tansiyon ilacı almadan yaşadığını tespit ettiklerini ifade eden Karakap, “Bu tespitlerin sonucunda bu hastalarımızı hekime yönlendirdik. Bu hastalarımıza tansiyon teşhisi konup tansiyon ilacı kullanmalarını sağladık. Bu vesileyle hastaların ileriki dönemlerde kontrol altına alınmayan tansiyon hastalığı nedeniyle böbrek rahatsızlıklarına, göz rahatsızlıklarına, kardiyovasküler rahatsızlıklarına uğramasının önüne geçmiş olduk. Bu hastalar tanı konup tek bir ilaç kullanmaya başladı; tansiyon hastalıkları kontrol altına alındı, böylece hastanın yaşam kalitesi yükseldi. Buna paralel olarak, ilerleyen yıllarda devlete getireceği yükün önüne geçmiş olduk. Bu hasta iki yıl bu şekilde ilaç kullanmadan yüksek tansiyonla yaşasaydı, ileride kalp rahatsızlığı olacak, kalp ilacı kullanacaktı; böbrek rahatsızlığı olacak, böbrek ilacı kullanacak; göz rahatsızlığı olacak, göz ilacı kullanacaktı” görüşlerini belirtti.

Böylelikle hastaların yaşam kalitesini yükselterek, tek ilaçla belki de ömür boyu hayatını daha sağlıklı, daha konforlu geçirmesini sağladıklarına işaret eden Karakap, “Birinci kazanımımız bu. İkinci kazanımımız da şu: Bu hasta belki ilerleyen dönemlerde belki ciddi bir rahatsızlık geçirecek, yoğun bakıma yatacak, bir dizi ameliyata girecek; bunların yanında beş-altı komplike ilaç kullanacak ve devlete çok ciddi anlamda maliyeti olacaktı. Bizim burada devletten talebimiz şuydu: Biz bu işleri zaten yapıyoruz. Bunu da kayıt altına aldık. Takip ettiğimiz, kontrol altına aldığımız ve hakikaten başarılı olduğumuz hastalarda bize destek hakkımızı verin. Muhatap olduğumuz hasta başına bir para alalım. Sonuçta, eski düzen, ilaç alıp satarak, bakkal mantığıyla, yüzdesel kârlılıklarla bizim eczanelerimizi ayakta tutma şansımız kalmadı” dedi.

ASTIM VE KOAH HASTALARI İÇİN ÇALIŞMA BAŞLADI

Bu çalışmalarının ardından Bakan Recep Akdağ’ın bahsettiği Avrupa’daki smart eczane projesinin konuşulmaya başladığını ifade eden Karakap, “Bu da bizim yaptığımızın biraz farklı bir versiyonu. Smart eczane ilk defa astım ve KOAH hastalarıyla ilgili başladı. Bildiğiniz gibi astım hastalıkları sigara kullanımının artması, egzoz kirliliği, hava kirliliği vb. ile birlikte, ayrıca yanlış beslenmekten kaynaklı olarak ülkemizde giderek artan bir hastalık türü. Ayrıca astım hastalıklarında komplike ilaçlar ve cihazlar kullanılıyor, doğru uygulamalar yapılamadığı zaman devlete yüksek maliyetler getiriyor. Aynı zamanda o hastaların yaşam kaliteleri çok ciddi anlamda düşüyor. Bir astım ya da KOAH hastası nefes alamıyor, hastaneye yatarak tedavi olması gerekiyor. O tedavi süreci devlete önemli bir yük getiriyor” bilgilerini verdi.

Bütün bu sebeplerden dolayı smart eczane çalışmaları için astım hastaları grubunun seçildiğini vurgulayan Karakap, “Gönüllü 45-50 eczacı arkadaşımızı Ankara’ya gönderdik. Önce eğitici eczacılarımız Ankara’da akademik personelden, üniversiteden eğitim aldı. Biz bu cihazların kullanımını biliyoruz ama eksik bilgilerimizi tazeledik, üzerine daha yeni, gelişmiş, güncel, yeni çıkan ilaçlarla ilgili bilgileri alarak sahaya geldiler. Burada da bu işe gönüllü olan yaklaşık 40 kadar meslektaşımıza bu arkadaşlarımız eğitim verdiler. Bu hastalarla bu 45-50 eczane özel olarak ilgilendiler. Hastaların ilaç kullanmasında mesafe kaydettiler” açıklamasını yaptı.

TÜRKİYE’DE İLAÇ OKURYAZARLIĞI DÜŞÜK

 Yapılan istatistiklere göre Türkiye’deki ilaç okuryazarlığı seviyesinin ilkokul 2 düzeyinde olduğunu belirten Karakap, “O kadar düşük. Bu ilaçlar, düzgün ve zamanında alınmadığı zaman bir faydası olmaz. İlaçlar kimyasal bileşiklerden oluşur. Bir kısmı bitkisel, bir kısmı kimyasal. O yüzden ilacın aç karna alınması gerekiyorsa etkisi ona göre değişiyor, tok karna alınması gerekiyorsa ona göre değişiyor.  Mesela boğaz enfeksiyonu geçiriyorsunuz. Hekime gittiniz, size antibiyotik önerdi. İçinde 10 tane tablet var. Sabah akşam, 12 saat arayla alınması gerekiyor. Beş gün içinde bu kutunun tamamen bitmesi gerekiyor ki siz tedavi imkânına ulaşabilesiniz. Ama hastalarımız ne yapıyor? Birini sabah alıyor, birini öğlen alıyor. Akşam alması gereken dozu ileriki bir saatte alıyor.  O ilaç toksidesine neden oluyor ya da ilaçların kandaki etkinlik seviyesinin çok ciddi anlamda zikzaklarına sebep oluyor ve gerekli tedavi alınamıyor” dedi.

Aç karna alınması gereken diyabet ilaçları olduğu gibi tok karna kullanılması gereken diyabet ilaçları da olduğunu söyleyen Karakap, “Yemekten iki saat sonra alınması gereken diyabet ilaçları da var. İnsülin kullanıyorsanız 2 ila 8 derece arasında bu ilacın saklanması gerekiyor. İnsülinler biliyorsunuz kristalize yapıdadırlar. Eğer insülin kullanıyorsa hasta bunu dolaptan çıkaracak, oda sıcaklığına getirecek, oda sıcaklığına getirdikten sonra yanlış şekilde çalkaladığı zaman o ilacın bütün kristalize yapısı bozuluyor ve hasta o ilacı boşu boşuna kullanmış oluyor, diyabeti düşmüyor. Şeker oranı düşmediği için tekrar doktora gidiyor ve onun yanında başka bir insülin daha veriliyor. Alın size devlete ek bir yük, hastaya ekstra bir eziyet daha. Günde bir kez vücudunu deleceksen, iki sefer üç sefer deliyorsun. Halbuki o insülini dolaptan çıkardıktan sonra, sekiz çizerek homojen hale getirmesi gerekiyor ki o ilaç etkili dozda etkili şekilde kullanılabilsin. Ya da bu insülini 2 ila 8 derece arasında muhafaza etmediğiniz zaman, yaklaşık 10 saatin üzerinde oda sıcaklığında bulunduğu zaman gene kristalize yapısı bozuluyor. Bu kez yine hem devlete bir yük hem hasta boşu boşuna ilaç kullanmış oluyor. Hem de hastanın yüksek şeker oranından dolayı böbreğine, gözüne, vücudunun diğer ekstremitelerine zarar vermiş oluyor. Bunlar tamamen eczacının işi” diye konuştu. (Murat GÜZEL)

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER