Irak'taki gelişmelerin en büyük zararı Türkmenlere
Dünya
ORSAM Raporu: IŞİD'in Irak'taki saldırılarının özellikle Türkmenler açısından yarattığı tehdidi gözler önüne serdi.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM), Irak'taki Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) saldırılarının bölge halkı, özellikle de Türkmenler açısından yarattığı tehdidle ilgili hazırladığı raporda, IŞİD tehdidinin, açık olarak Türkmen bölgelerini hedef aldığı, Türkmenlerin Irak’taki gelişmelerden her türlü zararı gören taraf olduğu belirtildi.
ORSAM, Irak'ta ilerlemeye devam eden IŞİD'in bölgedeki halkta neden olduğu krizin yanı sıra özellikle bölgedeki Türkmenler için oluşturduğu göç ve güvenlik sıkıntıları, mevcut siyasi istikrarsızlıktan çıkışın yolları ve Türkiye'nin bölgedeki Türkmenler için neler yapabileceğinin değerlendirildiği ''IŞİD Operasyonlarının Türkmenler Üzerindeki Etkisi'' başlıklı rapor hazırladı.
IŞİD'in hakim olduğu Musul, Telafer, Selahaddin, Diyala gibi bölgelerde yoğun olarak Sünni Arap ve Türkmenlerin yaşadığı belirtilen raporda, Sünni Araplardan çok Türkmenlerin doğrudan ve dolaylı tehdit altında olduğu kaydedildi.
Sünni Arapların yoğunlukla yaşadığı bölgelerde günlük yaşam koşullarının her geçen gün kötüleştiği, Irak merkezi hükümetinin IŞİD'e yönelik operasyonlarında sivil halkın zarar gördüğü ifade edildi.
Raporda, IŞİD ''Sünni halkın ve yerel unsurların desteğini alıyor'' gibi görünse de Suriye’deki uygulamaları göz önünde bulundurulduğunda Sünni halkın gözünde korku yarattığını söylemenin yanlış olmayacağı, nitekim IŞİD’in bu algıyı kırmak için halkla diyalog sağlamaya çalıştığı ve ''hilafet kuralları'' açıklamış olsa da henüz çok keskin uygulamalara gitmediği tespiti yapıldı.
Rapora göre, IŞİD, Irak’ta sıkıştığı zaman Suriye’ye, Suriye’de sıkıştığı zaman da Irak’a geçti ancak haziran operasyonlarında çok daha sistemli davrandı. IŞİD'in Irak’ta Maliki karşıtı gruplar, eski Baasçılar ve onların silahlı kolu olan Nakşibendiler gibi örgütlerle aşiretler ve halkın desteğini aldığı hatırlatıldı.
Sünni grupların bütüncül bir yapıda Irak siyasetinde yer alamamış olmaları, Sünni liderliği konusunda yaşanan çekişmeler ve Maliki hükümetinin Sünni siyasetçiler üzerindeki baskısı gibi faktörlerin Sünnilerin siyaset dışı yollara sapmasına neden olduğu belirtilen raporda, bu nedenle IŞİD'in girdiği bütün bölgeleri tek başına kontrol altına almadığı, kontrol ettiği bölgeleri yerel gruplara bıraktığı, dolayısıyla IŞİD’in önderliğinde gittikçe büyüyen bir koalisyondan bahsetmenin daha doğru olacağı vurgulandı.
- ''IŞİD operasyonları Türkmenler için doğrudan tehdit oluşturuyor"
Raporda, IŞİD'in bölgedeki Türkmenler üzerinde oluşturduğu doğrudan ve dolaylı tehditlere yönelik çarpıcı tespitler yapıldı. Rapora göre, Sünni yoğunluklu yerleşimlerde ve çevresinde yaşayan Türkmenler açısından IŞİD operasyonları doğrudan tehdit oluşturuyor. Ayrıca Türkmenlerin Irak’ta bütüncül bir coğrafyaya sahip olmamaları, Türkmen bölgelerinde güvenlik açığı ortaya çıkarmakta, kapalı ve korunaklı bir bölge oluşturulamamaktadır.
Bu nedenle IŞİD operasyonlarının Türkmenler için çok taraflı tehditler oluşturduğu vurgulanan raporda, "Türkmenlerin korumasız olması, silahlı bir güce sahip olmamaları, coğrafi olarak bölünmüş olmalarından dolayı da kendi aralarında bir bütünlük sağlayamamaları Türkmenleri doğrudan IŞİD tehdidiyle karşı karşıya bırakmaktadır'' ifadesi kullanıldı.
Raporda, Türkmenlerin yaşam alanlarının da birçok çatışma dinamiğini beraberinde getirdiği, Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde Sünni Araplar çoğunlukta olsalar da bu bölgelerin etnik ve mezhepsel olarak birçok farklı topluluğun bir arada yaşadığı alanlar olduğu, Irak’ın kuzey bölümündeki petrol bölgelerinin Türkmenlerin yaşam alanları içerisinde kaldığı, söz konusu coğrafyanın merkezi hükümet ile IKBY arasındaki mücadelenin ana çarpışma noktası olduğu kaydedildi.
İhtilaflı bölgelerin Türkmenlerin yaşadığı il ve ilçeleri de kapsadığı anımsatılan raporda, ''IŞİD operasyonları sonrası tartışmalı bölgeler olarak ifade edilen bölgelerin birçoğunda Kürt kontrolünün sağlanmış olmasıyla IŞİD operasyonlarının sonuçları itibarıyla Kürtlere avantaj sağladığı söylenebilir'' tespiti yapıldı.
Bu kapsamda bir sonraki aşamada Kürtlerin bu "de facto" durumu "de jure" haline getirmeye çalışmalarının Türkmen bölgelerinin IKBY’nin sınırları içerisinde kalmasına yol açacağı uyarısı yapılan raporda, Türkmenlerin bu konudan oldukça rahatsız olduğu belirtildi.
- IŞİD, peşmergenin elindeki bölgelere yönelebilir
IŞİD’in, bölgede tam olarak hakimiyet kurmasının ardından peşmergelerin elindeki Kerkük gibi diğer bölgelere yönelmesinin muhtemel olduğu ifade edilen raporda, şunlar kaydedildi:
''Telafer’den kaçan Türkmenler IKBY’ye sığınmaya çalışmakta ancak IKBY yeterli imkan bulunmadığını bahane ederek, Türkmenleri IKBY’ye almamaktadır. Türkmenlerin bir kısmı IKBY sınırları dışarısında geçici olarak oluşturulan üç kampta yerleşmeye çalışmaktadır. Ancak ne IKBY ne de Irak merkezi hükümetinden yardım gitmemekte ve sadece Birleşmiş Milletler ve Türkiye tarafından yapılan kısıtlı yardımlara Türkmenler hayatta kalmaya çalışmaktadır.''
IŞİD, Musul’a girdikten sonra Telefer’i ele geçirmesiyle Şii Türkmenlerin neredeyse tamamının kaçmak zorunda kaldığı vurgulanan raporda, Musul’daki Şerihan, Karakoyun ve Kubbük köylerinde yaşayan Türkmenlerin IŞİD tarafından tehdit edildiğine dikkati çekildi.
Raporda, Türkmenlerin Irak’taki gelişmelerden her türlü zararı gören taraf olduğuna işaret edilerek IŞİD tehdidinin açık olarak Türkmen bölgeleri ve Türkmenleri hedef aldığı, hem Kerkük’ün hem de civarının peşmergelerin kontrolünde olmasının Türkmenler üzerindeki Kürt baskısını arttırdığı, Irak merkezi hükümetinin IŞİD’e karşı yaptığı operasyonlarda Türkmen bölgelerinin rastgele hedef alınmasının sivil halka zarar verdiği belirtildi.
- Barzani'nin referandum açıklaması Türkmenleri rahatsız ediyor
IŞİD saldırılarının ardından peşmerge kuvvetlerinin kontrolüne geçen Kerkük'teki durumun da değerlendirildiği raporda, Kerkük’teki dengenin bozulmasının çatışma dinamiklerinin ortaya çıkma ihtimalini güçlendirdiği, Kerkük’teki nüfus artışının neredeyse tamamının Kürtlerin lehine olmasının kentte sosyal, siyasal ve ekonomik dengeyi bozduğu, bu durumun Türkmenler ve hatta Kerküklü yerli Arapları rahatsız ve tedirgin ettiğine işaret edildi.
Barzani’nin son dönemde yaptığı açıklamalara bakıldığında, "Kerkük, Kürt toprağıdır. Kürdistan’a katılacaktır" şeklindeki söylemlerinin ve Kerkük’te referandum yapılacağına ilişkin açıklamalarının da Türkmenlerdeki rahatsızlığı arttırdığı kaydedildi.
Rapora göre, Kerkük’ün bir ''oldu bittiyle'' IKBY sınırlarının içerisine dahil edilmesi, Türkmenler açısından yeni problemlere yol açabilir. Merkezi hükümetin, IŞİD karşısında üstünlük sağlaması durumunda Kerkük’teki peşmerge hakimiyetine son vermek için girişimde bulunabileceğine dikkati çekildi.
Kerküklü Arapların da da Kerkük’te Kürt kontrolüne karşı çıkacağı, Kerkük’ün idari, sosyal, siyasi ve ekonomik yapısının bozularak tek taraflı müdahaleyle bir grubun eline geçmesinin, Kerkük’te çok taraflı çatışmaların fitilini ateşleyebilecek nitelikte olduğu vurgulanan raporda, şu ifade kullanıldı:
''Kerkük’e yapılacak tek taraflı bir müdahale büyük bir infiale yol açabilir. Zira Türkmenler, Kerkük’ün IKBY’ye bağlanması ya da tek taraflı bir müdahalenin olması durumunda Kerkük için savaşmaktan kaçmayacaklarını açık olarak dile getirmektedir. Buradaki bir diğer sıkıntı Kerkük’teki çatışmanın diğer bölgelere de sıçraması olasılığıdır. Bunun diğer Türkmen bölgelerine sıçraması, Türkmenleri çok daha büyük bir tehditle karşı karşıya bırakabilir.''
-Silahlı gücün olmaması Türkmenleri korumasız bıraktı
Raporda, Türkiye'nin AFAD ve Kızılay aracılığıyla IŞİD operasyonlarından zarar gören Türkmen bölgelerine insani yardım gönderdiği ancak bunun, 350 bini bulan Türkmen göçmenlerin sorunların giderilmesinde yeterli olmadığı vurgulandı.
Türkmenlerin insani yardımın yanı sıra acil olarak siyasi desteğe ve korunmaya ihtiyaç duyduğu belirtilen raporda, silahlı gücünün olmamasının Türkmenleri tamamen korumasız bıraktığı, bu şartlar altında Türkmenlerin kısıtlı imkanlarla güvenliklerini sağlamaya ve yerel olarak kendi silahlarıyla mahalle, sokak ve evlerini korumaya çalıştığı, ne IKBY ne de Irak merkezi hükümetinin Türkmenleri koruyabildiği kaydedildi.
Raporda, IŞİD’in etkinliği sürdükçe Sünnilerin bölgelerinde egemenliklerini kurabildikleri bir federal yapı kurmalarının mümkün olabileceğini dikkati çekildi.
- Türkmen coğrafyasının ayrışması Suriye’yi, Türkiye’yi, İran’ı doğrudan etkileyecek-
Türkmen yaşam hattının Irak’taki ayrışma noktalarında bulunması, olası bir ayrışma ya da Irak’ın daha gevşek federal veya konfederal bir yapıya bürünmesi durumunda, Türkmen coğrafyasının da ayrışmasına sebebiyet verebileceğine işaret edilen raporda, ''Böyle bir durumda Türkmen coğrafyası da iyice parçalanacak, bir kısmı Şii, bir kısmı Sünni bölgesinin içinde yer alacak, bir kısmı Kürt coğrafyası içinde kalacaktır. Böyle bir ayrışma ayrıca Suriye’yi, Türkiye’yi, İran’ı doğrudan etkileyecektir. Bu konuda Türkiye’nin Irak’ın toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini savunan politikasının önemi ortaya çıkmaktadır. Irak daha stabil hale gelirse Türkmenleri de Irak merkez siyaseti içinde daha etkin görmek mümkündür'' ifadelerine yer verildi.
Raporda, Türkiye'nin IKBY ile ilişkileri geliştirmesinin, Kürt-Türkmen ilişkilerini de geliştirerek Türkmenlere IKBY'de siyaset yapma imkanı sağladığı, aynı şeyin Irak merkezi hükümetiyle de yapılabileceği belirtildi.
Rapora göre, ileri dönem için Kerkük’ün özel statülü bir vilayet olması için çaba harcanabilir. Telefer’in vilayet olması için Türkiye girişimlerde bulunabilir ancak bunlar için Irak’ın istikrara kavuşması, uzlaşmanın sağlanması gerekiyor.